OLARAK DEOLOJ LER VE S YASAL PART LER
IV. BÖLÜM: S YASET N GÖLGES OLARAK SOSYAL HAYAT
4.1. Dönemin Sosyal Hayat na Genel Bir Bak
Türkiye nin ve Aysel in de i im sürecini anlatan Ölmeye Yatmak roman , Aysel in ilkokulu bitirme müsameresinin anlat lmas yla ba lar. Kasaba halk n n gerçekleri, dünyay alg lay ekli, kad n-erkek ili kileri, e itime bak aç s tüm ayr nt lar yla verilmi tir.
Okulun s ralar yan yana dizilmi . Baz ö rencilerin babalar , analar , h s m akrabalar , fötrlü, kasketli, ba örtülü, s kmaba l ; yerlerine oturmu lard . Baz lar , erkeklerden baz lar, ba lar n açmaya ak l etmi lerdi. Ya l kad nlar damal örtüleriyle yüzlerini kapat yorlar. çlerinden on kez Allah m sen günah yazma diye yakar p dua ederek, üç kere ba rlar na tükürüyorlar. Erkek kad n umum bir yerde ilk bulunu lar . Yine de Ba ö retmen ak l etmi : ilk s ralar sandalyeler gerisinde yerli halktan erkeklere ayr , kad nlara ayr yerler ay rtm . (A ao lu, Ö.Y., 2007:7-8)
Cumhuriyet in ilk y llar nda küçük bir kasabada geçen bu sahne kasaba insan n n kad n-erkek ili kisini yans t r. Dinin geleneklerle kar mas sonucu insan ili kileri kopuk ve kal plarla örülü halde ya anmaktad r. Çocuklar n, özellikle de k z çocuklar n n, okula gitmesi yad rganan bir durumdur. Ö retmenlerin ise Bat l la ma
194
çabalar u runa, kasabal n n do rular ve kendi do rular aras nda s k s k çat ma ya ad klar n görürüz. Asl nda bu y l sonu müsameresi sahnesi adeta Türk insan n n Cumhuriyet le birlikte ç kt dünya sahnesindeki yabanc l k ve küçülmü lük hissini okuyucuya verir.
Aysel in ilkokuldan sonra ortaokula gönderilmesi küçük bir kasabadan ç k p Ankara ya adapte olmas , arkada lar yla ili kileri dönemin sosyal hayat n yans tmakta yazara büyük kolayl k sa lam t r. stanbul da Galatasaray Lisesi nde okuyan Kaymakam n o lu Ayd n, yine kasabadan stanbul a ta nan savc n n k z Sevil, Ayd n n arkada Metin ve Aysel in kocas Ömer Bat l la ma çabalar içindeki Türkiye nin üst s n f n temsil ederken köylü çocu u olan Ali, Aysel in abisi lhan, askeri okula gönderilen Ertürk, Hasip, Semiha ve Engin de Türkiye nin ta rada yeti mi , ehre adapte olamam , kasabal l klar ndan da memnun olmayan kesimini temsil ederler.
Roman n, kahraman de i ime zorlayan olaylar ; ortaokul için Ankara ya geli i, ailesinin bask lar na kar liseye gitmeyi ba armas , Paris e gidi i, Ömer le evlili i ve Engin le ili kisi olarak alg layabiliriz. Aysel kendi içinde bu de i imi ya arken Türkiye öncelikle Cumhuriyet e al maya ba lam t r. Atatürk ün ölümü, kinci Dünya Sava n n patlak veri i, smet nönü yönetiminde ya anan siyasi ve sosyal olaylar, Hitler in Avrupa ve Dünya üzerindeki siyasi ve sosyal tesirleri, Hitler in Dünya sahnesinden çekilmesiyle birlikte ya anan de i imler ve 1960 l y llar n özgürlük hareketleri olarak takip edebiliriz.
Aysel, do du u zaman n ve yeti ti i ça n üzerine yükledi i ve onu bunal ma sürükleyen sorumluluklar , dönemin çocuklar na a lanm olan zihniyeti öyle özetler:
Yeni bir ku ak do uyor! Bizim çocuklu umuz için böyle denirdi. Böyle do umun ayr bir sorumlulu u vard r. Ey Türk Gençli i! Birinci vazifen lk görev. Nedir bu ilk görev? Size verilen, sizin de gücünüzü ölçmeden yüklendi iniz bir sorumluluk. (A ao lu, Ö. Y.,2007: 21)
Bu görev bilincinin a rl n Ayd n n günlü ünde, Semiha n n, Behice nin, Ertük ün mektuplar nda, lhan n ve Ali nin ya ant s nda da görmemiz mümkün. Sürekli bir görev bilincinde ya aman n a rl Aysel i ve dönemin çocuklar n olabildi ince yorup y pratm t r.
195
Özellikle genç k zlar n, okuduklar zaman ahlak n n bozulaca dü üncesi hakim oldu u için Aysel in de bilinçalt nda, okuldaki erkek arkada lar n hep karde gözüyle görme e ilimi vard r. Kad nl n n ve cinsel özgürlü ünün geli memesinin sebeplerinden biri de belki bu bast r lm duygulard r. (Yalç n, 2005:463)
Aysel in bu duygular ya amas nda kasaba hayat n n etkisi büyüktür. Y l sonu müsamaresi için gelen ailelerin bilinçalt ise romana u cümlelerle yans t l r:
Seyirciler aras nda e raf ve esnaf babalar polka ve rondo ile kirlenen namuslar n örtbas etmek için durmadan öksürüyor, kafalardaki bütün s k c dü ünceleri kovalamak için gerekli gereksiz gülüyorlard . Medeni olmak buyurulmu tu. Eh, ne yaps n onlar da, medeni olmu lard i te. Suç kendilerinde de ildi. (A ao lu, Ö. Y. 2007: 14)
Ankara daki hayat okul ve ev aras nda geçen Aysel in ilk gördü ü sosyal ortam, eni tesiyle gitti i ve çok be endi i gardenpartidir. Bu geziden sonra arkada na yazd mektupta Ankara n n çok medeni oldu unu vurgular ve bu partiyle birlikte kad n erkek ili kilerinin do all n kabul etmeye ba lar. Ayr ca bu parti tasviri, Ankara daki ehir hayat n tan mam zda yard mc olur. Aysel den edindi imiz bilgilerin yan s ra Ulus Gazetesi nin küpürleri de Ankara ve stanbul ba ta olmak üzere Türkiye nin ve Dünya n n gündemini takip etmemizi sa lar:
Ankaral lar Cuma geceleri saat 20:10-21:10 aras nda Radyo Temsil Saati ni dinlemektedirler Halkevleri Ar Komitesi bir resim sergisi aç yor. Serginin aç l na ça r l bulunanlar, limonata içiyor, kuru pasta yiyorlar. Ar Komitesi nin uygarl k örne i bu çal mas büyüklerimiz taraf ndan takdirle kar lan yor (A ao lu, Ö.Y.,2007:82).
Dönemin sosyal olaylar n anlatan di er kahramanlarsa Ayd n ve Sevil dir. Ayd n, özellikle Galatasaray Lisesi nde okurken gitti i mekânlar , Metin le gezdi i yerleri özellikle de bir Frans z okulu olan Galatasaray Lisesi nin geleneklerini günlü üne tüm ayr nt lar yla yazar:
Birkaç zamand r yeni y l kar lamaya ve bilhassa Révilion a haz rlan yoruz. Yemekhaneye kocaman bir çam konuldu. Çam yar n bu i için seçilen bir grup, renkli ka tlar, teller ve balonlarla falan süsleyece iz. çine renkli ampuller koyaca z. Jimnastik ve müzik hocalar m z bir olup bize valsi ve tangoyu ö rettiler
196
Ayd n n günlüklerinden takip etti imiz ve o dönemde uygar insan olma artlar ndan en önemlisi olarak görülen ise Frans zca bilmektir. Ayd n n sürekli Frans zca ö renme çabas içinde olu u bize dönemin ayd nlar n n uygarl k k stas olarak gördükleri Frans z e itimi görme çabalar n yans t r. Tanzimat la ba layan bu kabul uzun y llar varl n sürdürmü tür. Aysel, bu kabulü ve kendisini u ekilde alaya al r:
Ben im, sen sin, o dur, biz Biz iz. Biz olduk. Ne olduk? Nous sommes cultivés. Yeti tik, büyüdük, kültürlü olduk. Daha sonralar , geceler boyu oturup Frans z ark lar dinledik. Ülkemizi iyi yönetemeyenleri Frans z ark lar yla kesip biçtik.
Ayd n a son rastlay m alt ay önce. Birbirimize hiçbir ey katamadan yine, öylece ayr l verdik. (A ao lu, 2010:39) Aysel le Ayd n n birbirine hiç bir ey katamamalar n n ard nda tam olarak birbirlerini anlayamamalar ve farkl kültürlere ait olmalar vard r. Aysel, her ne kadar
doçent olmu sa da kal pla m ayd n kimli iyle bütünle ememi tir. Üzerinde srarla durulan konulardan biri ise Türk toplumundaki kaç-göç
anlay n n devlet kanal yla ortadan kald r lma çabas d r. Dans ve balo kavramlar n n romanda s kl kla vurgulanmas bu konuya dikkatleri çekmek içindir. Aysel ve arkada lar ilkokul müsameresinde polka ve rondo yapmaya çekinirken ilerleyen y llarda ço unun art k bu gibi modernle menin artlar ndan say lan al kanl klar edindiklerini görürüz. Türkiye nin Bat l la ma dönemi de Aysel in Bat l la mas na paralel olarak romanda fon olarak kullan l r:
Cumhuriyet Bayram Balosu, Çocuk Esirgeme Kurumu Balosu, Erzincan Zelzelelerine Yard m Balosu, Révelion, Y lba Balosu ve özellikle her hafta sonu okullar n kendi aralar nda düzenlemeye ba lad klar dansl çaylar, genç ve orta ya l lar için kaç n lmaz bir gereksinmeyi do uruyor. urda burada müsait artlarla dans dersleri veren yerler aç l yor: Yeni bir u ra alan ortaya ç k yor. (A ao lu, Ö.Y., 2007:82).
Ölmeye Yatmak roman nda yazar sosyal hayat tek yönüyle incelememi köylülerin, kasabal lar n ve ekonomik durumu iyi olan ehir insan n n bak aç s ndan yararlanm t r. Bir köy çocu u olan Ali nin annesinin köy kad n n temsil etti ini görürüz ve köylünün kendisinden uzak olan okumu kesime bak aç s öyledir:
197
Öyle de olsa, böyle de olsa, hükümetin bir adam d r ö retmen. Hükümet adamlar ndan korkmak, çekinmek gerekir. (A ao lu, Ö. Y. ,2007: 51).
Bu dü ünceler sadece Ali nin annesinin Dündar Ö retmen e kar dü ündükleri de il Kurtulu Sava ndan yeni ç km ve yaln zl a mahkum edilmi köylü kesimin fikirleridir.
kinci Dünya Sava n n bütün a rl n n anlat ld bölümlerde ise sosyal s n f farkl l klar aras ndaki z tl klar da dikkat çekicidir. Yokluk çeken büyük bir insan toplulu unun yan s ra sava n etkilemedi i ve hayat na kald yerden devam eden zengin bir toplulu u görmemiz mümkündür. Ulus Gazetesi nin ayn bas m ndaki iki tasvir öyledir:
Gazetelerde karne zayii ilanlar artm t r. Ama yiyecek içecek da t m nda bir geli menin olaca , karne usulünün birkaç kentimizde uygulanaca , yaz içinde yetkililerce bildirilmi tir. ükrü Saraço lu ba kanl ndaki yeni hükümet, g da maddelerine el koyma karar n n kalkt n , denetim görevinin de belediyeler ve ticaret odalar taraf ndan yap laca karar n alm t . te o yaz ay n n bir Pazar günü, stanbul da Veliefendi ye, at yar lar na gidenler, aylard r ortadan kalkan 2,5 kuru luk susaml simide sald rm lard r. (A ao lu, 2007: 113).
Bu tasvir halk n bir bölümünü temsil ederken yönetici kesim adeta ba ka bir dünyada ya ar ve bu k tl ktan haberdar de ildir.
Büyükada daki Tilla Pastanesi, teras n tentelerle örtmü tür. Büyükadal gençler art k rüzgarl ve ya murlu havalarda bile orada dans edebileceklerini bilmektedirler. Tilla n n masalar ndaki porselen fincanlar nda güzel kokulu çaylar tütüyor. nsan, Çay bulunmuyor diyenlere a yor. F r nc lar n una neden nohut ve bakla kar t rd klar na da. Çünkü Tilla da has undan yap lm güzel, küçük rozettalar, paskalya çörekleri, meyveli kekler, çikolatal pastalar sat l yor Babalar, Pirinç-Bulgur, eker-Tuz, Çivi-Bak r komisyonlar nda parmak kald r yorlar. Ak amlar yazl ktaki evlerine terlemi dönüyorlar. Ellerindeki paketlerde çekirdek, kahve, çikolata, ngiliz kuma bulunuyor (A ao lu, 2007:114).
ki farkl kesim aras ndaki uçurum roman n kahramanlar nda da görülür. Ayd n ve Aysel in çat mas , Ayd n n Aysel i içten içe çok be enirken bir türlü modern bulamay , Aysel in ise Ayd n a bir türlü s namay sürekli gözler önüne serilir.
198
Halbuki ayd n olmak Aysel için en önemli ülküdür ve ölmeye yatt zamanda bile ça rd tek ki i Ayd n d r. Ayd n n Aysel hakk ndaki dolay s yla memur ailelerinin kasabal lar hakk ndaki görü leri öyledir:
Sinemada annesiyle birlikte ilkokuldan tan d m Aysel de vard . Babas , onlar nas l sinemaya b rakm a t m. Onlar beni görmediler. Aysel güzelle mi . Fakat saçlar hala uzun böyle giderse Avrupai bir genç k z olamaz. (A ao lu, 2007:156). Aysel ise Ayd n hakk nda u sözleri sarfeder:
Hele u bizim Kaymakam n o lu Ayd n n tatile geldi i o bir ay içindeki burnu büyüklü ü neydi? Onun bu halini görmek bile bana güzel bir ders olmaya yeter. (A ao lu, 2007: 68). Sonralar ise Aysel kendisinin devrin kabullerine göre modernle me maceras n alaya ald n görürüz.
Uzaktan park n o ilk küçük meyhanesini görüyorum. Orada ilk Avrupai k z olu umu. Ayd n la oturup bir bardak bira içi imi yani. Daha da Avrupaile ip az sonra karl bir bank üstünde k ç m ü üye ü üye elimi tutmas na izin veri imi. Ne üstünde oturdu um slakl ne yan mdaki genci; fakat uygar olmay sevi imi (A ao lu, 2007: 260).
Yazar n uygarl n bir k l f gibi insan hareketleriyle s n fland r lmas n ele tirdi i bu tasvir Aysel in asl nda kendisini yine kendisine kan tlama çabas n yans t r. T pk Türkiye nin Bat l la ma maceras na giri sürecinde oldu u gibi dönemin insan da Bat l l yani uygarl özden ziyade ekilde aram t r. Aysel in ve Türkiye nin bunal m n n ve yabanc l k duygusunun temelinde bu vard r.
Aysel in kendisiyle hesapla mas s ras nda meydana gelen ve sosyal farkl l klar dillendiren sembollerden en önemlisi üphesiz ki babas n n paralar n koydu u Petit-Beurre bisküvi kutusudur.
Sahi nereliydi o biscuits? Ne biçimdiler? Kare mi? Dikdörtgen mi, daire mi? Herhalde süte band r l p bebelerin eline verilmemi lerdi. Hiç de il, benim do du um yerde Benim do du um yerde yenilmi lerse, memurin han mlar n n konuk günlerinde yenilmi lerdir Kutu babam n oldu u zaman, kutunun içindeki as l mal çoktan Constantinapol lu bebekler taraf ndan yenilmi lerdi belki.
199
Burada Aysel in bilinçalt nda her eyin özünün bo alt larak k l f n n ona ve onun gibi ya ayan insanlara kalmas vard r. Constantinapol, Türkiye nin uygarla m kabul edilen ilk ehri olan stanbul dur ve Bat dan gelen bütün güzel eyler burada tüketilerek kasaba halk na ula r. Tüketilmemi se bile kasabadaki ilk tüketim hakk kasaban n üst tabakas say lan memur ailelerine aittir. Kasabal lar ise Bat dan gelenleri ne i e yarad klar n bile anlamadan farkl amaçlar için kullan rlar.
Bir Dü ün Gecesi ne bakt m zda dü ünün geçti i Anadolu Kulübün dönemin kalburüstü kesiminin hayat nda ne gibi bir yere sahip oldu unu görmemiz mümkündür. Milletvekilleri, i adamlar ve yak n çevreleri burada bulu makta, duvarlara sinen yalakal k kokusu içinde kumar oynay p içki içmektedirler. Anadolu dan gelerek türlü yollarla zengin olmu bu kesim Bat l hayat tarz na bürünmeye çal arak kendilerini komik duruma dü ürürler.
Üçüncü katta cinfiz içilip kumar oynan r. Fiyatlar tart l r. Komisyonlar, yüzdeler Dördüncü katta ö le yeme i, ak am yeme i: Bay Bakan tan yor musunuz? Tahsis Kurulu Ba kan da gelecek mi? Ne içersiniz, yemekten önce bir ey için. Bir martini?.. lhan, söyle senin o banka müdürüne ay l k etmesin ulan Bilmez miyim senin sözünden ç kmaz o Çok ötme. Bakan geldi, yer aç. F rla aya a! Kap ya f rla! Bak o lum, mebus bey ne emrediyorlar? Ne emredersin kirvem? ey yir misin ey, kariydez i yir misin he? Yi yi
Az sonra nikâh k y lacak. Biraz gecikmi , öncesi uzun sürmü bir nikâh. Konuklar be inci kata asansörle ç k yorlar. Birden burada oluveriyorlar. A a da, giri te mantolar n , paltolar n , rölövelerini-baz lar kürklerini de il ama- b rak p üçer be er ula yorlar buraya. Dün tarhana kararken bugün ans z n pokere oturuvermi eller gibi. Dün köylüye urgan, k na satarken bugün ans z n yedek parça, motor ve kaçak otomobil lasti i satar gibi (A ao lu, B. D. G., 2010: 5).
Dönemin siyasi hayat n n sosyal hayata yans malar ndan en fazla yak nan karakter insanlar taraf ndan sürekli kullan lan Tezel dir. 12 Mart darbesinin ya and günleri anlatan romanda Tezel in içine dü tü ü inançs zl k, güvensizlik ve bo luk hissi siyasi hayat n sosyal hayat üzerindeki yo un etkisinden ba ka bir ey de ildir. Siyasi dü üncelerin suç say ld , muhbirlerin kol gezdi i bu dönemde kimse kimseye içini açamamakta, insanlar birbirleriyle acaba s z ileti ime geçememektedirler. Korunma iç güdüsüyle yap lan her hareket insan kendisinden ve toplumdan biraz daha soyutlayarak
200
Tezel e göre insani vas flar n ortadan kalkmas na sebep olmaktad r. Tezel in kaçmak için s nd tek yol ise sarho olmakt r.
Ama uramda bir bulant . Gitmiyor, geçmiyor. nsanlar aras nda durmadan mikrop gibi yay lan bir hastal n bulant s bu. Ku ku ve güvensizlik. Bunlar böyle böyle dü ünmek zorunda kal m Yoklaya yoklaya yakla mak herkese. u anlamda ya da bu anlamda Ad mlar hesapl atmak. Yürekleri hesapl açmak. Aç k olamamak. Her gün biraz daha kapanmak. Her gün biraz daha köstebekle mek, tilkile mek, böcekle mek
Bütün gece aç k olan bir dükkâna rastlad m. Bir i e viski ald m. Otele döndüm.
Sabaha dek ne yapt m?
Ku kunun, güvensizli in resmini.
Yar n müzeye gitmeyece im. Bugünün insan n n kap s ndan içeri, bir müzeye girebilecek rahatl kla giremiyorsak, bilmem ne yapm m ben Do u-Bat uygarl klar n da, o uygarl klar sergileyen müzeleri de. Bizim içimiz müze be! Her gün biraz daha karanl kla an, kuytula an birer müze!.. (A ao lu, B. D. G., 2010: 74).
1980 lerin Aysel inden ve Türkiyesi nden bahseden Hay r roman nda ise gayet umutsuz bir tablo çizilmektedir. Art k hayat iyice kötüye gitmekte sava lar artmakta, insana verilen de erin yerini makinelere verilen de er almaktad r. Postmodern ça n gelmesiyle birlikte, insanlar art k daha kolay kontrol edilebilmekte, an geçirme tela na kap lmaktad rlar. Gelece in silindi i ve dü ünülmedi i bu zaman dilimi içinde hayal kurman n da tarihe kar t görülür.
zaten zaman öyle h zl ak yor ki, bugünden yar n oluyor. Üstelik y l dedi in, sadece bir özettir: Sava lar daha yayg nla m t r, telefonlar ekranl d r, yiyecekler daha tehlikelidir, domateslerin büsbütün tad tuzu kaçm t r, hayatlar daha s k bir denetim alt ndad r, intelsaltlar yukarda dört dönmektedir, yine de günübirlik yeni tatlar tuzlar yeni özgürlükler aranmaktad r. Kimbilir, insanlar kendileri için bile daha az dü kurmaktad r, yetini yayg nla maktad r. ( A ao lu, H., 2010: 2).
Roman n ilerleyen sayfalar nda sosyal hayattaki de i im daha ayr nt l olarak tasvir edilmi tir. Dünyadaki felaketler artm , insanlar n hayatlar çok çabuk de i ir olmu tur. Çabuk zenginle ebilen insanlar çabuk batma tehlikesiyle kar kar yad r. Birey in ya her eyinin olmas ya da hiçbir eyinin olmamas durumu ruh halinde büyük