• Sonuç bulunamadı

Afganistan ile Çin Halk Cumhuriyeti (Çin) arasındaki ilişkilerin geçmişi, milattan önce 130 yılına dayanmaktadır. Milattan sonra 92 yılında İpek Yolu’nun açılışıyla beraber, Afganistan’ın Çin için önemi ticari anlamda daha da artmıştır ve Afganistan bu sayede yüzyıllar boyunca İpek Yolu’nun en önemli merkezi haline gelmiştir. Her iki ülke 18. ve 19. yüzyıllarda sömürgeci devletlerle mücadele ederken, ilişkilerini sürdürmüşler ve sömürgeci devletlere karşı verilen mücadelelerden dolayı birbirlerini desteklemişlerdir.103 20. yüzyılın başında bağımsızlığını kazanan Afganistan ile daha yakın ilişki kurmak isteyen Çin, Kabil’e bir heyet göndermiş ve bunun üzerine Afganistan Muhammad Sharif Han’ı ilk konosolos olarak Çin’e atamıştır. 1933’te, Habibullah Han Tarzi’yi, Maslahatgüzar olarak atayan Afganistan, 5 Mart 1944 tarihinde ise, Çin ile Dostluk Anlaşması imzalamıştır.104 1 Ekim 1949 tarihinde kurulan Çin’i, 13 Ocak 1950’de tanıyan Afganistan, 20 Ocak 1955’te diplomatik ilişki düzeyini büyükelçilik seviyesine yükseltmiş ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden daha önce ihraç edilen

102 Manadi, Tamanna (Eds.), a.g.e., s. 109.

103 Mirwais Balkhi, Masoud Sultani, ‘‘Seyasate Khariji Afghanistan Dar Qebale Chin’’ (Afganistan’ın Çin Dış Politikası), Tamanna, F. (Eds.), Seyasate Khariji Afghanistan Dar Sephare Hamkarihayi

Manteqayi (Bölgesel İşbirlikleri Çerçevesinde Afganistan Dış Politikası) (Birinci Cilt), Markaze

Mutalaate Stratejike Wezarate Kharija, Kabil, 2014, s. 229.

43

Çin’in, bu örgüte ve Güvenlik Konseyi’ne tekrar üye olması için olumlu oy kullanmıştır.105 Afganistan’da komünistlerin iktidara geldiği dönemlerde, Afganistan’ın Sovyetler Birliği ile olan yakınlığı ve Sovyetler Birliği ile Çin arasındaki rekabet nedeniyle ilişkiler, zayıflamıştır. Sovyetler Birliği’nin 1979 yılında Afganistan’ı işgal etmesini sert bir dille eleştiren ve kınayan Çin, Afganistan’ın Çin ile olan ilişkilerini azaltmasına karşılık olarak, Kabil’deki Büyükelçisini çekmiş ve Afgan Mücahitleri’nin hükümete karşı mücadelelerini desteklemiştir.

Afganistan tarihinde, Taliban dönemi, uluslararası ilişkiler anlamında İzolasyon Dönemi olarak adlandırılmaktadır. Bunun sebebi bu dönemde, Afganistan ile diplomatik ilişkileri olan devletler Pakistan, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ydi. Taliban yönetiminin Uygur müslümanları desteklemesi üzerine Çin, Afganistan ile olan ilişkilerini kesmiştir. Ancak, 2000 yılında Taliban yönetimi ile ilişkileri normalleştirmek için Kabil’e bir elçi göndermiş ve Çin elçisi Taliban lideri Molla Ömer ile görüşen ilk yabancı elçi olmuştur. Çin, ayrıca Pakistan üzerinden Taliban yönetimi ile iletişimde olmuş ve hatta Birleşmiş Milletler’de Pakistan’ın Taliban’ı desteklemesini de desteklemiş ve Güvenlik Konseyi’nde Taliban lehine birkaç kez çekimser oy kullanmıştır.106 11 Eylül saldırıları sonrası dönemde, Afganistan, İzolasyon Dönemi’nden bir an önce kurtulmak için komşuları ve dünya devletleriyle tekrar diplomatik, ticari, ekonomik ve kültürel ilişkiler kurma politikasını takip etmiştir. Bu devletlerden birisi de, komşusu Çin olmuştur. Çin’nin Aralık 2001’de Afganistan’daki yeni yönetimi tanıması üzerine, Geçici Hükümet Başkanı Hamid Karzai, Çin’e yaptığı resmi ziyaretinde, Çin’in Afganistan’ın yeniden kalkınması için desteğini talep etmiştir. Çin, 6 Şubat 2002’de, Kabil Büyükelçiliği’ni yeniden açmış ve Ekim 2002 tarihinde Büyükelçi Sun Yuxi’yi Kabil Büyükelçisi olarak atamış, bunun üzerine Afganistan da, Kasım 2002’de Prof. Dr. Qeyamuddin Rae Barlas’ı Pekin’e Büyükelçi olarak atamıştır.107 İkili ilişkiler böylece gelişmeye devam etmiş ve Çin 11 Eylül sadırıları sonrası, Afganistan’a verdiği siyasal destekten daha çok, ekonomik anlamda yardım ve destek sağlamıştır. Yani Taliban rejiminin yıkılışı sonrası dönemde, Afganistan’ın siyasal durumuyla pek

105 Balkhi, Sultani, Tamanna (Eds.), a.g.e., s. 230.

106 Rahmani, Husaini, a.g.e., s. 220.

44

ilgilenmemiş aksine Afganistan’a Pakistan’ın bakış açısıyla bakmaya devam etmiştir. Buradan da anlaşılacağı üzere Pakistan, Afganistan’ın ABD ve Çin gibi devletlerle kurduğu ilişkileri kötü yönde etkileyebilme potansiyeline sahip bir devlettir. Ancak Afganistan, etkin bir diplomasi ve dış politikayla Çin’i yanına alarak Pakistan üzerine baskı uygulayabilir. Bunun sebebi her iki devlet de Pakistan’ın desteklediği terörizm ve radikalizmden zarar görmektedir. Çin Güvenlik Doktrini’ne göre Pakistan, Taliban, radikal müslümanlar ve Sincan Uygurlarının destekçisi olup, Çin ve bölge için en ciddi tehlike kaynağıdır.108 Çin’in bu güvenlik kaygısı Afganistan ile ortak bir kaygı olup, Pakistan üzerine baskı uygulayarak terörizmi desteklemekten vazgeçirmek için uygun bir fırsattır. Pakistan’ın terörizmi desteklemesinden kaynaklanan bu kaygı, sadece bölge ülkeleri olan Afganistan’ın, Çin’in, İran’ın, Hindistan’ın veya Rusya’nın bu konuda ciddi bir karar ve önlem almalarını gerektiren bir durum değildir. ABD ve tüm dünyayı ilgilendiren bir durumdur. Ancak, bu kaygının ortak bir güvenlik kaygısı olmasına rağmen, özellikle Çin, ABD ve İran zaman zaman Pakistan’ın desteklemekte olduğu bazı terör örgütlerini kendi çıkar ve amaçları doğrultusunda desteklemektedir.

Çin’in Afganistan’a ekonomik ve ticari bakışı 11 Eylül saldırıları sonrasında, Afganistan’ın kalkınması ve yeniden yapılandırılması için gerçekleştirdiği finansal desteklerin yanında, özellikle enerji ve yeraltı kaynaklarına milyarlarca dolarlık yatırım yapmıştır. Çin, Afganistan’ın Aynak bakır yatağına beş milyar doların üzerinde yatırım yapması konusunda Afganistan ile anlaşma imzalamıştır. Ayrıca Çin, 27 Aralık 2011 tarihinde, Afganistan ile imzaladığı bir anlaşmayla, Sarpul ve Faryab illerinde bulunan petrol ve doğalgaz yataklarının sondajlama ve çıkarma hakkını elde eden ilk yabancı devlet olmuştur.109 Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin daimi üyesi ve dünyanın en büyük ekonomik ve siyasal gücüne sahip ender devletlerden birisi olan Çin’in, Afganistan’a yaptığı bu yatırımları özellikle ABD, Hindistan ve Rusya tarafından yakından takip edilmektedir. Çin, en büyük siyasal ve ekonomik rakibi olan ABD’nin, Afganistan’daki uzun dönemli varlığından endişe duymaktadır. Bunun sebebi Çin’e göre, ABD’nin terörizmle mücadele

108 Balkhi, Sultani, Tamanna (Eds.), a.g.e., s. 236.

109 BBC Farsça, “دنک یم راذگاو نیچ هب ار یتفن ریاخذ جارختسا ناتسناغفا تلود (Afganistan Devleti Petrol Kaynaklarının Çıkartma İşlevini Çin’e Bıraktı)”, 2011,

http://www.bbc.com/persian/afghanistan/2011/12/111227_k01_afg_oil_china (Erişim Tarihi:09/01/2018)

45

bahanesiyle Afganistan’daki mevcudiyetini sürdürmesi, güvenlik tehlikesinin yanında, Sincan bölgesindeki olayların artmasına da neden olmakta ve Şanghay İşbirliği Örgütü’nün gelişmesi ve büyümesini de engellemektedir.110 Dolayısıyla, Çin’in, ABD ve NATO’nun Afganistan’daki varlığından dolayı duyduğu güvenlik kaygısı nedeniyle Afganistan’a uygulayacağı baskı ister istemez Afganistan ABD ilişkilerini etkileyecektir. Afganistan, ekonomik kalkınmayı ve yabancı sermaye akışını sağlayabilmek, terörizmle mücadele etmek, Pakistan’a karşı Çin’in desteğini alabilmek ve yeraltı kaynaklarından yararlanabilmek için Çin’in destek ve yardımlarına ihtiyaç duymaktadır. Ayrıca Cumhurbaşkanı Hamid Karzai’nin gece operasyonları, Afgan halkının evlerine izinsiz girilmesi, seçimlere müdahale edilmesi ve terörizmle mücadelede başarısız olunması gibi nedenlerden ötürü eleştirdiği ve ilişkisinin iyi olmadığı ABD’den uzaklaşarak, daha çok Çin veya Rusya’ya yakınlaşması, Afganistan ABD ilişkilerini negatif yönde etkilemektedir. Diğer yandan ise Afganistan’da terörizmle mücadele ve Afganistan’ın yeniden kalkınması ve yapılandırılması için, Çin ve ABD’nin birlikte çalışmaları ilişkileri pozitif yönde etkilemektedir. ABD Başkanı Barack Obama’nın Pekin ziyareti sırasında, Afganistan’da güvenliğin, istikrarın ve barışın sağlanması için ortak çalışma talebi bunun iyi bir örneğidir. Çin’in sadece bölgenin değil, dünyanın da çok önemli ve etkili bir devleti olduğu düşünülürse, özellikle Afganistan’ın istikrarı, güvenliği, kalkınması ve diğer devletlerle kurduğu ilişkiler üzerindeki etkisi de, gerek olumlu, gerekse de olumsuz anlamda büyüktür.

1.2 11 Eylül Öncesi İkili İlişkiler