• Sonuç bulunamadı

5. KUR’AN KURSLARI

5.2. Cumhuriyet Dönemi Kur’an Öğretimi

Cumhuriyet Dönemi’ne girildiği dönemde, Osmanlı vatandaşlarının çocuklarını ya mekteplere veyahut da medreselere gönderdikleri ancak bu iki müessesenin de programlarına baktığımızda, iki ayrı eğitim verdiklerini savunan bazı görüşlerin aksine, her ikisinin de Doğu ve Batı bilgilerinin sentezini yapmaya çalıştıkları anlaşılmaktadır.642

Cumhuriyet Dönemi’nde Kur’an eğitim-öğretim faaliyetlerini Kur’an kurslarının üstlendiği görülmektedir. Cumhuriyet dönemindeki din eğitimi ve özellikle Kur'an kursları düşünüldüğünde, bu kurumlarda zaman zaman olumlu ya da olumsuz değişiklikler görülmüş, öncelikle bir ihtisas medresesi olan Daru'I-kurra, bu dönemde Kur'an Kursu adıyla bir okul olmaktan çıkarılmış ve kurs haline getirilmiştir.

Cumhuriyetin ilk dönemlerine baktığımızda, 1924'e kadar medreseler devam ederken, bir ihtisas medresesi olan Daru'l-kurralar da devam etmiştir. Ancak 3 Mart 1924 tarihli Tevhid-i Tedrisat Kanunu, bütün eğitim kurumlarını Maarif Vekaleti'ne devretmeyi öngörürken, devrin Maarif Vekili Vasıf Çınar'ın kararıyla bütün medreselerle birlikte Daru'l-kurralar’ın da kapatıldığı, aynı kanun gereği imarnet ve hitabet gibi din hizmeti verenleri yetiştirmek üzere medreseler yerine ilkokula dayalı 4 yıllık imam-hatip mektepleri açılırken Daru'l-kurraların yerini dolduracak bir mektep açılmadığı görülmektedir. Camilerdeki müezzinlik hizmetini yürütecek elemanları yetiştirecek bir müessese açılmaması bir boşluk doldurmuştur. Aslında kanun metninde "İmamet ve hitabet gibi hidemat-ı diniyyeyi ifa edecek ayrı mekteblerin küşadı" ifadesinin bulunmasıyla söz konusu kanun Kur'an Eğitim Okulu'nun da açılmasına imkan vermiştir.643

      

641 Öcal, a.g.m., s.86.

642 Cahit Baltacı, “Cumhuriyet Dönemi’nde Kur’an Kursları”, Dini Araştırmalar Dergisi, S.6, 1999, ss.181-186, S.181.

643 Baltacı, a.g.m., s.182-183.

Kanunların yürürlüğe girmesi ile medreseler lağvedilerek, ilki İstanbul’da olmak üzere imam ve hatip mektepleri yanında ilahiyat fakültesi de açılmıştır. Bu şekilde örgün din eğitimi konusundaki adımlar atılmıştır. Ahmet Hamdi (Aksekili)’nin Başvekâletin talebi üzerine hazırladığı, yeni kurumun teşkilat yapısı hakkındaki görüşlerini ihtiva eden 12 Mart 1340 (1924) tarihli raporda ise kurulan Diyanet İşleri Reisliği’nin teşkilat ve görevlerinin yasal olarak tespitine hemen başlanmış, mülga Evkaf ve Şer’iye Vekâleti’nin teşkilatı hakkında, raporun “Diyanet İşleri Reisliği Teşkilatı’na ait mülâhazât” başlığı altında, yeni kurumun amacı, görevleri ve teşkilatı hakkındaki görüşlerini maddeler halinde sıralamıştır. Bu çalışmaya rağmen sonraki yıllarda, camilerin idaresi ile görevlileri Diyanet İşleri Reisliği’ne bağlı iken, bunların 1931 yılında Evkaf Umum Müdürlüğü’ne bağlanması faaliyet alanını sınırlamıştır.644

Tevhid-i Tedrisat Kanununun ilk üç maddesi gereği, Osmanlı Devleti döneminde açılıp Cumhuriyet döneminde devam eden bütün medrese ve mektepler bütçeleriyle birlikte Maarif Vekaleti’ne (Milli Eğitim Bakanlığı’na) bağlanarak dördüncü maddesi ile 1933 yılında İstanbul Üniversitesi adını alacak olan Darulfünun'un çatısı altında bir ilahiyat fakültesi ve ayrıca din görevlileri yetiştirmek için de ayrı okulların açılması kesinleşmiştir. Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun sözkonusu maddesi gereği, Cumhuriyet döneminin ilk ve tek üniversitesi olan Darulfünun bünyesinde 1924 yılında bir ilahiyat fakültesi açılmış ve toplam 9 yıl süreyle eğitim ve öğretim faaliyetinde bulunduktan sonra onuncu yılında iken, 31.5.1933 tarih ve 2252 sayılı kanunla Darulfünun'da, İstanbul Üniversitesi adıyla isim değişikliğine gidildiği sırada öğrencisizlik bahane gösterilerek kapatılrnıştır. Onun yerine kurulan İslam Tetkikleri Enstitüsü ise bazı hocalarının emekliye ayrılması veya re'sen emekli edilmesi, bazılarının başka görevlere atanması sonucu 1936'da kapatılmıştır.645 Sonradan açılan İmam-hatip mekteplerinin de öğrenci azlığı sebep gösterilerek kapatılması sebebiyle Kur’an öğretimi yapacak kurumlardan geriye sadece Kur’an kursları kalmış, Maarif Vekaleti’nin 430 sayılı kanuna dayanarak bu kurumları da denetime almak istemesine rağmen o zamanki Diyanet İşleri Reisi Rıfat       

644 Zeki Salih Zengin, “Cumhuriyet Döneminde Türkiye’de Kur’an Kurslarının Kurulması ve Gelişimi, Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi”, C.2, S.2, 2011, ss.1-24 , ss.4-5.

645 Bkz. Hilmi Ziya Ülken, İlahiyat Fakültesinin Geçirdiği Safhalar, Ankara: A. ü. İlahiyat Fakültesi Yıllığı, 1961, s. 7 -8; İsmet Parmaksızoğu, Türkiye'de Din Eğitimi, Ankara: MEB, 1966, s. 25; Osman Ergin, a.g.e., c. III-IV, s. 1243; konu ile ilgili açıklarnaları için ayr. bkz. Tahsin Banguoğlu, TBMM Tutanak Dergisi, 3.1.1949, Dönem VIII, C. XV, s. ll aktaran Mustafa Öcal “Türkiye'de Din Eğitimi Tarihi Literatürü” , Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi, C.6, S. 12, 2008, ss.399-430, s.403.

Efendi (Rıfat Börekçi) bu kurumların Diyanet İşleri’ne bağlı kalmasını sağlamıştır.

Böylelikle 1930 yılında 9 kurs binasında, 9 öğretmen ve 232 öğrenci ile Kur’an öğretimi yapılırken Kur’an kurslarının sayısı her yıl artış göstermiş 1941-1942 yıllarında ise mevcut sayı 65’e ulaşmıştır. Tek parti döneminde bu artış fazla görülmüş ve 1943-1944 yıllarında mevcut sayı 38’e düşürülmüştür. Çok partili sisteme geçilmesinin beraberinde halkın istekleri doğrultusunda Kur’an kurslarının sayısı yeniden artmış ve 1949-1950 yılında 157’ye ulaşmıştır.646

1951 yılından sonraki dönemde açılan İmam-Hatip okulları/liseleri, İlahiyat fakülteleri ve Yüksek İslam enstitülerinin öğretim programları içerisinde Kur’an dersleri yer almakla birlikte din görevlisi yetiştirmek amacıyla kurulan bu müesseselerin sınırlı sayıda kitleye hitap ettiği görülmektedir. Bu kitlenin dışında kalan çocuk ve yetişkinlerin dînî bilgiler ve Kur’an okumayı öğrenme istekleri bir ihtiyaç olarak varlığını devam ettirmiştir. 1951 yılından sonraki dönemde de faaliyetlerini sürdüren kurslarının bir bölümü, önceki dönemde olduğu gibi gayrı resmî olarak varlığını sürdürmüş, bu durumun belirli bir düzene konulması için çalışmalar yapılmıştır.647

1960 yılında öncelikli olarak Diyanet İşleri Başkanlığı ilk kez bir Kur’an-ı Kerim basımı gerçekleştirmiş, sonrasında ise T.C Anayası halkoyuna sunularak kabul edilmiştir.

Bu anayasanın 19. Maddesi: “Din eğitim ve öğrenimi, ancak kişilerin kendi isteğine ve küçüklerin de kanuni temsilcilerinin isteğine bağlıdır” ifadesi ile din eğitim ve öğretiminin genel çerçevesini çizmiş, 5-15 Şubat 1962 tarihinde toplanan 7. Milli Eğitim Şûrâsı’nda din eğitimine ait müfredatın ilk ve ortaokul için ayrı ayrı belirlenmesinin , din öğretiminde ailenin okul ile işbirliği yapması gerektiğinin, İmam-Hatip Okulları ile Yüksek İslam Enstitüleri’nde dinî hayatın yaşanması ve ciddi sûrette tatbik edilmesinin gerekliliği üzerinde durulmuştur. Daha sonraki yıllarda Din Eğitimi Müdürlüğü, Din Eğitimi Genel Müdürlüğü haline getirilmiş, Konya, Kayseri ve İzmir’de Yüksek İslâm Enstitüsü, Erzurum’da “İslami İlimler fakültesi” adıyla bir fakülte açılmıştır. 1971 yılında Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Dairesi Başkanlığı’nın 225 sayılı kararı ile 4+3=7 yıllık olan İmam-Hatip Okulları 3+4=7 yıllık hale dönüştürülerek, orta kısımdan meslekî (dinî) dersler çıkarılmış, 1972 ‘de yürürlüğe konulan “İmam-hatip Okulu İdare       

646 Bkz. Jaschke, Gotthard; yeni Türkiye’de İslamlık, çev. H. Örs, Ankara 1972, ss.75-76 ; aktaran Ay, a.g.m., s.5.

647 Zengin, a.g.m., s.14.

Yönetmeliği”nin 117. maddesi ile de kız öğrencilerin imam-hatip okullarına kayıt yaptırıp okumalarına yasak getirilmiştir. Sonraları yapılan değişiklikler ile 1974 yılında İmam-Hatip Liselerinin orta kısmına yeniden Kur’an-ı Kerim ve Arapça dersleri ilave edilmiş ve 1975’te Bursa’da Yüksek İslam Enstitüsü açılmıştır. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, yayınladığı bir genelge ile din görevlilerinin camilerde herkese yönelik Kur’an-ı Kerim ve Dini Bilgi Kursları düzenlemelerinin zorunlu olduğunu duyurması648 ise ancak 1980 yılında gerçekleşebilmiştir.

1979-1980 öğretim yılında Türkiye genelinde toplam 2610 Kur’an kursu olduğu, bunlardan 2385’inin öğretime açık, 225’inin ise öğretime kapalı olduğu görülmektedir.

Kurslarda 1630 resmen atanmış öğretici (hoca) olduğu, söz konusu öğretim yılında ve sonraki öğretim yıllarında hoca (öğretici) sayısının kurs sayısından az olduğu görülmektedir. Bu durum atanmış hocası olmayan kurslarda, vâiz, imam, müezzin gibi

din görevlilerinin fahri olarak görev yapmış olduklarını göstermektedir. Kurslarda 38329’u kız, 30157’si erkek olmak üzere toplam 68486 öğrenci yüzünden Kur’an eğitimi

almış, bu yılda hâfızlığa çalışanlarla ilgili bilgilere yer verilmemiştir. 12 Eylül 1980’de bir askeri ihtilâl yaşanmasına rağmen Kur’an kursu sayısında duraklama olmamış, aksine sayı giderek artmıştır.649

16 Kasım 1990 tarih ve 20697 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan ve 633 sayılı Kanun’a dayanılarak hazırlanan "Diyanet İşleri Başkanlığı Kur'an Kursları Yönetmeliği"

yürürlüğe girene kadar 1971 tarihli yönetmelik, bazı maddelerinde yapılan değişiklikle birlikte uygulanmıştır. 1990 tarihli yönetmelik 6. maddesi ile yaygın din eğitimi hizmetleri daha da geliştirilmiş, akşam kursları ile yaz tatillerinde çocukların katılabileceği yaz kurslarının açılmasına, ayrıca kurs açılmayan yerlerde camilerde Kur’an öğretimine imkân sağlanmıştır. 27. Madde ile de kurslarda isteyenlere hafızlık yaptırılabileceği gibi, Kur’an ve dînî bilgilerin öğretiminin yanında seçmeli olarak kültür derslerine de yer verilmesi kabul edilmiştir.650

      

648 Türkiye’de Din Politikaları ve Eğitime Etkileri(Dosya), “Türkiye’de Cumhuriyet Dönemi Din Eğitimi ve Öğretimi Kronolojisi- (1923’den Günümüze)”, DEM Dergi, Y. 1, S.2, ss.64-71 (Bu çalışma Turgay Gündüz’ün Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 7 (7), 1998, ss. 543-557’de yayınlanan aynı adlı makalesi esas alınıp, Medine Sevim tarafından ekleme ve güncelleştirmeler yapılarak hazırlanmıştır).

649Öcal , “Türkiye’de Kur’an Eğitim ve Öğretiminde Görülen Gelişmeler ve Bir İcâzetname Örneği”, s.94.

650Zengin, a.g.m., s.20.

16.08.1997 tarihli 4306 sayılı kanunla ilköğretimin kesintisiz sekiz yıla çıkarılması651 sonucunda Kur’an kurslarında köklü değişiklik ve gelişmeler yaşandığı bilinmektedir. Önemli tartışmaların odağı olan kanunun yayımlanmasının ardından Diyanet İşleri Başkanlığı Kur’an Kursları Yönetmeliği’nin bazı maddeleri söz konusu kanun doğrultusunda değiştirilerek 20.08.1997 tarih ve 23086 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe konmuştur.652

28 Şubat süreci Türkiye’de din eğitiminin dönüşümü noktasında en belirgin duraklardan biri olmuş, tarihe ve zihinlere postmodern darbe olarak yazılmış, din eğitimi konusunda son derece sert ve acı uygulamalarının yaşanmasına yol açmıştır. Siyasi ve askerî bir karşı duruş veya tepki olarak görülen hareket, temelde toplumsal, ekonomik ve eğitimsel bir paradigmayı içermektedir. Bu süreç ile birlikte, bu üç alanda değişim ve dönüşüme gidilmiş ve 28 Şubat postmodern darbesi, Türkiye’nin din eğitimi tarihinde ciddi tahribata yol açmıştır. Din eğitimi uzmanları, bu süreci Türkiye’nin çok partili hayata geçtikten sonraki dönemde din eğitimi bağlamında edindiği kazanımları kaybettiren ve alanı sınırlayan bir süreç olarak değerlendirmektedir. Bu dönemdeki manevi baskı ve yıkımların, başörtüsü sorunu, katsayı problemi yahut din eğitimi veren örgün eğitim kurumlarının kontenjanların düşürülmesi gibi maddi sonuçlarından daha derin olduğuna dikkat çekmektedirler. İmam-hatip liselerinin orta kısımlarını kapatma amacı taşıyan sekiz yıllık kesintisiz zorunlu eğitim beraberinde birçok farklı sıkıntıların yaşanmasına yol açmış, insanlarının önemli bir çoğunluğu, alınan kararlar neticesinde eğitim hakkından mahrum kalmış, bir kısmı birçok zorluklara katlanarak eğitimine devam edebilmiştir. Önemli bir kısmının ise İnsan Hakları Bildirgesi’nde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde her insanın doğal bir hakkı olarak vurgulanan eğitim öğretim hakkından mahrum bırakılmış, Türk milletinin geçmişten günümüze yaşattığı kesintisiz Kur’an ve hafızlık eğitimini önemli ölçüde zedelemiştir. Piyano, bale, yüzme gibi -doğal bir hak olarak- erken dönemlerde öğrenilmesi gereken alanlarda eğitim aldırılmasına herhangi bir kısıtlama getirilmezken, hem kesintisiz eğitimin hem de ilköğretimi

      

651Bkz. Resmi Gazete, S.23084, 18 Ağustos 1997, s.3, madde 24..

http://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/23084.pdf(14.05.2018).

652 Bkz. Kur’an Kursları Yönetmeliği, T. C. Diyanet İşleri Başkanlığı Bilgi Kitapçığı Ankara, 1997.

bitirmeyen öğrencilerin Kur’an kurslarına gitmelerini yasaklayan yasaların bir sonucu olarak Kur’an ve hafızlık eğitimi hakkı engellenmiştir.653

Öcal, 8 yıllık kesintisiz zorunlu ilköğretime geçildikten sonra, Kur’an kurslarına kayıtlı ve devam ediyor gözüken öğrencilerin önemli bir kısmının, genellikle belli yaşın üzerinde olan insanlardan, bir kısmının ise, aslında kayıtlı olmakla birlikte işleri sebebiyle kurslara devam edemeyenlerden oluştuğunu ifade etmektedir. Bu kişilerin böylelikle kursların resmen ve fiilen kapanmaması konusunda yardımcı ve destek oldukları görülmektedir.654

Zengin, 2003 yılında kurslarla ilgili düzenleme girişimi yapıldığını, 24 Kasım 2003 tarih ve 25299 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan “Diyanet İşleri Başkanlığı Kur’an Kursları ile Öğrenci Yurt ve Pansiyonları Yönetmeliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” ile 2000 yılındaki yönetmelikte bazı yeni düzenlemeler yapılmak istendiğini kaydetmektedir. Temel amacı kursların açılmasını kolaylaştırmak ve daha etkin hale getirmek olarak özetlenebilecek yeni düzenleme yapılan itirazlar ve iptal girişimi üzerine 10 Aralık 2003 tarihinde bir basın açıklaması yaparak Başkanlık tarafından geri çekilmiştir.655 2005 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı’nın düzenlediği camilerde yaz Kur’an kursları için bir öğretim programı hazırlanması ve yaz Kur’an kurslarında “kur”

sistemine geçilmesi656 28 şubat sonrasında Kur’an kurslarına dair önemli bir gelişme olarak kabul edilebilir.

2011 yılında Kanun Hükmünde Kararname ile 633 sayılı Kanunun ek 3’üncü maddesinde yer alan “İlk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri dışında, Kur’an-ı Kerim ve mealini öğrenmek, hafızlık yapmak ve dini bilgiler almak isteyenlerden ilköğretimi bitirenler için Diyanet İşleri Başkanlığı’nca Kur’an kursları açılır. Bu kurslardaki din eğitim ve öğretimi kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanuni temsilcilerinin talebine bağlıdır. Ayrıca ilköğretimin 5.nci sınıfını bitirenler için tatillerde ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın denetim ve gözetiminde yaz Kur’an kursları açılır. Kur’an kurslarının açılış, eğitim öğretim ve denetimleriyle bu kurslarda okuyan öğrencilerin barındığı yurt veya pansiyonların açılış ve çalışmalarına dair       

653 Mehmet Bahçekapılı, Türkiye’de Din Eğitiminin Dönüşümü(1997-2012), b.y., İstanbul:İlke Yayınları:1, Araştırma Raporları: 1, 2012, ss.72-73.

654 Öcal, “Türkiye’de Kur’an Eğitim ve Öğretiminde Görülen Gelişmeler ve Bir İcâzetname Örneği”, s.99

655 Zengin, a.g.m., ss.20-21.

656 DEM Dergi, a.g.m., ss.64-71.

hususlar yönetmelikle düzenlenir” 657 maddesi yürürlükten kaldırılmış, 17.09.2011 tarih ve 653 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamedeki yaş sınırlandırmasının kaldırılmasından sonra 26 Ocak 2012 tarihinde ise Diyanet İşleri Başkanlığı, 4-6 yaş grubu çocukların;

Kur’an kursları 4-6 Yaş Din Eğitimi Projesi’ni başlatmıştır.658 2018 yılı itibariyle Kur’an kurslarına yönelik çalışmalar sonucunda ülkemizdeki Kur’an öğretimi faaliyelerinin yaş grupları açısından daha kapsayıcı ve daha sistematik hale geldiğini söylemek mümkündür.