• Sonuç bulunamadı

1. BÖLÜM

2.2. ġER’Ġ MAHKEMELER

3.2.17. Kadın-Erkek Kıyafetleri

3.2.18.2. Cariyeler ve Köleler

Kölelik, tarihte hemen hemen bütün toplumlarda görülen kurumlardan biridir. Eski Mısır ve Yakındoğu‟da varlıkları bilinen köleler çoğunlukla komĢu kabile ve topluluklardan kaçırılan insanlar, savaĢ esirleri, satın alınan çocuklar ve borçlarının bedeli olarak köleliğe geçirilenlerden oluĢmaktaydı. Asurlular, Hintliler ve Çinlilerin de yabancı olmadığı kölelik müessesesi aynı zamanda Orta Asya Türkleri, Cahiliye Devri Arap topluluklarında, Eski Yunan ve Roma‟da da oldukça yaygındı. Diğer ilahî dinlerde olduğu gibi Ġslam dininde de kölelik tamamen kaldırılmamıĢ olup çeĢitli yollarla azat edilmeleri özendirilmiĢtir. Buna rağmen Ġslam toplumlarında köleler hep var olmuĢtur. 280

Ġslam dininde kölelik tamamen kaldırılmasa da onlara iyi davranılması emredilmiĢ, çeĢitli ayet ve hadislerde bu yönde emir ve tavsiyelerde bulunulmuĢtur.281

Örneğin; 1531 numaralı defterde köle-cariye azatlarıyla ilgili hemen hemen tüm hükümlerde “Men e‟teka rakabeten mü‟mineten a‟takallahu bî-küllî irbin minhâ irben minhu mine‟n-nari hatte innehu li-ya‟teka bi‟l-yedi el-yedi ve bi‟r-ricli er-ricli ve bi‟l-ferci el-ferci” 282

hadis-i Ģerifine yer verildiği görülmektedir. Bu hadis-i Ģerifin genel olarak manası Ģudur; “her kim mümin bir köleyi azat ederse Allah‟da o köledeki her uzuv için azat eden kimsenin uzuvlarını ateĢten korur.” Ġncelediğimiz defterde köle azatıyla ilgili neredeyse tüm hükümlerde (gayrimüslimlerin azat ettikleri kölelerle ilgili hükümler hariç) bu hadis-i Ģerifin varlığı köleyi özgürlüğüne kavuĢturanların Allah tarafından kıyamet gününde korunacağı inanıĢının, incelediğimiz dönemde Rodosçuk‟da kölelerin azat edilmelerinde yönlendirici bir unsur olduğunu göstermektedir.

Ġslam hukukunun ĢekillendirmiĢ olduğu Osmanlı hukukunda kölelerin statüsünü kesin olarak belirleyen kurallara yer veriĢmiĢtir. Bunlardan biri; Müslüman veya zımmî, hiçbir Osmanlı reayasının köleleĢtirilemeyeceği kuralıdır. Örneğin Lady Montagu, kendisinden bir Rum cariye sipariĢinde bulunan dostuna yazmıĢ olduğu

280

Ümit Ekin, “17. Yüzyılın Sonlarında Rodosçuk Kazasında Kölelerin Toplumsal Statüsü”, Ankara

Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih Araştırmaları Dergisi, C. 29, S. 47, Ankara 2010,

s. 25.

281 Ümit Ekin, a.g.m. , s. 29.

282

mektupta bunun mümkün olamayacağını belirtmektedir. Bunun nedeninin ise, Rumların Türklerin kölesi değil teb‟ası olduğunu ifade etmiĢtir. 283

Özel hukuk açısından baktığımızda kölelerin eĢya gibi değerlendirildiğini görmekteyiz. Kayıtlardan da anlaĢıldığı üzere köleler alınıp satılabilir, hibe edilebilir hatta miras bırakılabilirdi. Fakat bunun dıĢında köle mal edinemezdi. Ceza hukuku açısından bakıldığında kölelerin özgür kiĢilerden farklı bir muamele gördükleri dikkat çekmektedir. Özgür olan kiĢiden daha az hakka sahip olduğu için kölelerin cezası da azdır. ġöyleki; köleler için, ikiye bölünmesi mümkün olan cezalarda hür kimselere verilen cezanın yarısı öngörülmüĢtür. Bu kural haddi gerektiren suçlar için geçerlidir. Adam öldürme ve yaralama gibi kısas gerektiren durumlarda ise köle kısasa tabi tutulmaktadır. Diyet durumunda ise kölenin sahibinin diyeti ödemesi gerekir. Bu diyetin ödenmesi konusunda köle sahibi zorunlu kılınmamıĢtır. Köle sahibi dilerse diyeti ödeyip köleyi kurtarır yada diyet karĢılığında kölesini alacaklılara verirdi. 284

Osmanlı Devletinde esir ve köle arasında anlam bakımından belirleyici bir ayrım bulunmamakla birlikte özgür olmayan kiĢiler her iki kavramla da anılmıĢlardır. Kölelik, sonrasında savaĢ esiri olmaksızın Afrika‟dan, Kafkaslardan, Kuzey steplerinden getirilip esir pazarlarında satılan kiĢileri tanımlayan bir kavram haline de gelmiĢtir. 285

Osmanlı Devletinin kuruluĢ yıllarında kölelik kurumu iĢletilmemiĢ, ele geçirilen bölgelerdeki gayrimüslimler hür insanlar gibi hayatlarını idame etmiĢlerdir. Osmanlıda ilk esirler I. Murad döneminde Rumeli fetihleri sırasında alınmaya baĢlanmıĢtır ve sonrasında bu esirler I. Murad zamanında (1360-1389) kurulan Yeniçeri Ocağının çekirdeğini oluĢturmuĢlardır. 286

Osmanlı Devletinde köle elde etme iĢi, satın alma ve savaĢ esiri olmak üzere iki Ģekilde gerçekleĢmekteydi. Ġslam hukukuna göre zorla bir kiĢinin köle olarak satılması için alınması caiz değildir. Fakat esir pazarlarında satılan, Afrika

283 Ümit Ekin, a.g.m. , s. 28.

284 Ümit Ekin, a.g.m. , s. 29.

285 Nihat Engin, “Köle ( Osmanlılar‟da Köle )”, TDVİA, C. 26, Ġstanbul 2002, s. 246-248.

286

toplumlarından farklı din ve millete mensup tüccarların getirdikleri siyah kölelerle birlikte Kafkaslar‟dan gelen Çerkes, Rus, Gürcü köleler Osmanlı Ģehirlerindeki esir pazarlarında satılmıĢ ve alınmıĢtır. 287

Osmanlıda köle ticareti, “Esirci taifesi” denilen meslek erbabı kiĢiler tarafından yapılmaktaydı. Bu esnafın baĢına esirciler kethüdası getirilmiĢ, esir pazarlarının ve alıĢ-veriĢin düzenini sağlaması gibi iĢleri esirciler emini yerine getirmiĢtir. Bu göreve getirilen esirciler emini devlete yıllık bir bedel ödemek zorundaydı. 288

Köle ticaretinden elde edilen gelirin yüksekliği, Osmanlı yönetimini bu ticaret üzerinde kontrol kurabilmek adına bazı giriĢimlerde bulunmaya zorlamıĢtır. II. Mehmet‟in köle ticaretini sıkı denetim altına alması Cenevizlilerin Karadeniz ticaretine ağır bir darbe indirmiĢtir. Bunun sebebi Bursa‟da olduğu gibi Ġtalya‟da da ipekli kumaĢların üretiminde köle emeğine duyulan ihtiyaçtan kaynaklanıyordu. Ayrıca hem Cenevizliler hem Venedikliler hem de Ġtalya ile Arap ülkelerindeki köle pazarlarını beslemek ve aynı zamanda Levant‟taki kolonilerde kullanılmak amacıyla köle satın almak durumundaydılar. Bu ticaretten alınan vergiler göz önünde bulundurulduğunda ticaretin oldukça önem kazandığı anlaĢılacaktır. Bu gelirlerin miktarı 1520‟de 620.000 akçe iken 1529‟da 650.000 akçeye çıkmıĢtı. 289

Köle ve cariyeler belli zaman zarfında sahiplerine hizmet etmekle yükümlü durumdaydılar. Fakat kölelerin, Osmanlı toplumunda sahiplerine ömür boyu hizmet etme zorunluluğu yoktu. Bu hizmet süresinin ne kadar olduğu kesin olmamakla birlikte genel uygulamanın yedi yıl olduğu anlaĢılmaktadır. 290

Efendisinin ölümü ya da azad edilmeleri durumunda köleler özgürlüklerine kavuĢuyorlardı. Özgür olduklarını gösteren ıtakname denilen bir belge alıyorlar ve bu belge sayesinde beytü‟l-mâl emini ve eski efendisinin varislerin elinden köle/cariye muamelesi görmekten kurtuluyorlardı. Fakat eğer kölenin/cariyenin elindeki

ıtakname yoksa serbest bırakıldığına dair iki kiĢi Ģahit göstermek zorundaydılar.

287 Hacer AteĢ, a.g.t. , s. 129.

288

Mustafa, Akkaya, “XVII. Yüzyılın Ġlk Çeyreğinde Üsküdar‟da Köle Ticareti. Kölelerin Ticaretle UğraĢması”, Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi Dergisi, C. 14, S. 25, Balıkesir 2011, s. 215.

289 Ümit Ekin, a.g.m. , s. 26.

Serbest bırakılmıĢ köleler diğer özgür bireyler gibi evlenme ve iĢ kurma hakkına sahiptiler. 291

Kölenin, azatlık belgesi yani mahkemeden verilen bir “itakname” si yok ise

“kaçkun köle” diye “yavacı” lar tarafından yakalanır, hapsedilir ve özgürlükleri

ispatlayamazsa tekrar köle olarak satılabilirdi. 292

Osmanlı Devletinin zayıflamasıyla birlikte köle temininde zorluklar yaĢanmaya baĢladı. Köle ticaretinin zayıflamasının sebepleri arasında savaĢlardaki mağlubiyetler, esir elde etmek amacıyla giriĢilen akınların baĢarısızlıkla sonuçlanması, köle takibinin giderek zorlaĢması gibi durumlar sayılabilir. Bu gibi durumların bir araya gelmesi baĢta Avrupa ülkeleri olmak üzere, dünyada köleliğin yasaklanmasına yönelik teĢebbüslerin ortaya çıkıĢını, Osmanlı topraklarına getirilen kölelerin sayılarının azalmasına ve fiyatlarının artıĢına sebeb oldu. Ġlk olarak 1794‟te Fransa‟da yasaklanan köle ticareti, 1807‟de Ġngiltere‟de de yasaklandı. Köleliğin tamamen kaldırılmasına yönelik ilk karar 1814 tarihli Paris AntlaĢması‟nda alındı. Bu karara muhalif olanlara rağmen 1833‟te Ġngiltere, yönetimi altındaki topraklarda bulunan kölelerin azat edildiğini ilan etti. Ġngiltere‟yi 1848‟de Fransa, 1858‟de Portekiz ve 1863‟te de Hollanda izledi. Bu durumlar Osmanlı Devletini de oldukça etkiledi. DıĢ baskılarla birlikte iç tepkiler de köleliğin önce kısıtlanmasına sonra da tamamen kaldırılmasını beraberinde getirdi. Osmanlı Devletinde köleliğin tamamen kaldırılması ancak XX. yüzyılın baĢlarında mümkün olmuĢtur. 293

1531 numaralı defterimizde karĢımıza çıkan köleler/cariyeler genelde Macar, Rus, Eflak, Gürcü asıllı olduklarından dolayı Osmanlı toplumunda etnik ve kiĢisel özellikleriyle tanımlanmaktaydı. Örneğin; sicilimizde rastladığımız köle ve cariyeler, “uzun boylu sarıĢın gök gözlü Rusiyyü‟l-asl Mülâyim binti Abdullah”, “uzun boylu sarıĢın gök gözlü Eflaki‟l-asl Yasemin binti Abdullah”, “uzun boylu kumral sakallu sarıĢın gök ela gözlü Gürciyyü‟l-asl Hüseyin bin Abdullah” gibi özellikler verilerek tanımlanmıĢlardır. Bunun yanında kiĢisel özellikleri ya da etnik özelliği es geçilerek

291 Hacer AteĢ, a.g.t. , s. 132.

292 Halil Sahillioğlu, “OnbeĢinci Yüzyıl Sonunda Bursa‟da Dokumacı Köleler”, Atatürk

Konferansları VIII: 1975-1976, TTK , Ankara 1983, s. 220. 293

sadece kiĢinin köle olduğunu vurgulamak için köle anlamına gelen “gulam” ifadesine de yer veriliyordu.

Bu betimlemeler, köle ve cariye ticaretinde, dıĢ görünüĢün ne derecede mühim olduğunu vurgulaması bakımından önem arz etmektedir. Bunun yanında cariyeleri olduğundan güzel gösterilip alıcıyı kandıran tüccarların varlığı devleti önlem almaya itmiĢ ve “esir tüccarları sattıkları köleleri güzelleştirmek için yüzlerine pudra, allık

veya başka bir nesne sürmesinler. Onları üstlerine giydikleri elbiselerle satsınlar, üstlerindeki kıyafetleri geri almasınlar. Eğer böyle yaparlarsa muhtesip onları cezalandırsın” diye fermanlar yayınlamıĢlardır. 294

Aynı durum hastalıkta da geçerliydi. Hasta olan bir köle/cariyenin sağlam diye satılması durumunda köleyi alan kiĢi mahkemeye giderek Ģikâyette bulunur, parasının geri verilmesini talep edebilirdi. 295

Ġncelediğimiz sicilde böyle durumlara rastlıyoruz. Belge numarası 12b/I olan hüküm, alınan cariyenin satın alınmadan önce kusurlu olduğu ile ilgilidir. Bunun yanında belge numarası 19b/I olan hükümde Habib isimli kiĢi, Kara Mehmed isimli kiĢiye bir cariye satarken cariyenin “ayb-ı

muttalî” yani kusuru ortaya çıkarsa satan kiĢi cariyeyi geri alacağını taahhüt etmiĢtir.

Satın alan kiĢi mahkemeye giderek cariyenin kusurlu olduğunu ve eski sahibi Habib‟e reddini talep etmiĢ ve mahkeme sonunda cariye, Habib‟e red olunmuĢtur. Rodosçuk Kasabasında köleler sadece Müslümanların hizmetinde değil aynı zamanda gayrimüslimlerin evinde ya da hizmetinde de bulunuyordu. Ġncelediğimiz dönemde gayrimüslimlerin hizmetinde olan iki köle karĢımıza çıkmaktadır. Bunlardan birincisi, belge numarası 7a/IV olan hükümdür. Bu hükümde Papa Manol Mahallesinde yaĢayan Aleksandır veledi Angelak adlı zımmî Rus asıllı kölesini azad etmiĢtir. Belge numarası 5b/IV olan ikinci hükümde ise Rodosçuk‟da kefere piskoposu olan Yakomo veledi Lambo ve Tanas veledi Yanni isimli kiĢilerin, Rus asıllı Mariya isimli cariyeyi azad ettiklerini görüyoruz. Bu durum bizlere incelediğimiz dönemde, gayrimüslimlere nazaran Müslümanların hizmetinde daha çok köle ve cariyelerin bulunduğunu göstermektedir.

294 Mustafa Akkaya, a.g.m. , s. 219.

295

AĢağıdaki tablo, belge numaralarıyla birlikte incelediğimiz dönemde, köle ve cariyelerle hangi mahallelerde daha fazla karĢılaĢıldığını ve kölelerin uyruklarını göstermek amacıyla hazırlanmıĢtır.

Tablo 18: 1531 Numaralı Rodosçuk (Tekirdağ) ġer’iyye Siciline Göre Rodosçuk’da Bulunan Köle ve Cariyeler Tablosu

Sıra No

Kazâ/ Mahalle Köle / Cariye Belge

No

1 Dudu Hatun Rusiyyü‟l-asl Abdulbaki bin

Abdullah

1b/VI

2 Ġskender ÇavuĢ Gürciyyü‟l-asl Hüseyin bin

Abdullah

6a/I

3 Papa Manol Rusiyyü‟l-asl veledi Todore 7a/IV

4 Hüseyin ÇavuĢ Macarü‟l-asl Keytan bin Abdullah 9a/I

5 - Rusiyyü‟l-asl Çakır nam gulam 8a/I

6 Bergos Kazâsı Eflakü‟l-asl Hasan bin Abdullah 16b/II

7 Leb-i Derya Hüseyin ÇavuĢ

Gulam-ı Benam Ali 24a/I

8 Leb-i Derya Hüseyin ÇavuĢ

Gulam-ı Benam Yusuf 24a/I

9 Bergos Kazâsı Rusiyyü‟l-asl gulam-ı Benam

Ahmed

24a/II

10 Bergos Kazâsı Macarü‟l-asl câriye-i benâm

Hasan

11 - Gulam-ı Benam Ali 24b/I

12 - Gulam-ı Benam Yusuf 24b/I

13 - Üstuyo Gulam-ı Sinan 45a/IV

14 - Rusiyyü‟l-asl Mariya 5b/IV

15 Hoca Veli Eflaki‟l-asl Yasemin binti

Abdullah

2a/I

16 Hüseyin ÇavuĢ Rusiyyü‟l-asl Mülâyim binti

Abdullah

5b/V

17 Cennet Hatun Rusiyyetü‟l-asl Gülahmer binti

Abdullah

9b/I

18 Rodosçuk Eflâki‟l-asl Beyane binti Abdullah 10a/V

19 Dizdarzâde Eflâki‟l-asl Güncihan binti

Abdullah

11a/V

20 - Rusiyyü‟l-asl ġerefnaz 12b/I

21 Ġskender ÇavuĢ Cariye-i Benam Kamer 18b/I

22 Rodosçuk Rusiyyü‟l-asl Canan binti

Abdullah

19b/I

Abdullah

24 Hoca Veli Macarü‟l-asl Kamled binti

Abdullah

34a/IV

25 Câmi‟-i Vasat Rusiyyü‟l-asl Gülfidan binti

Abdullah

35b/V

Tablo incelendiğinde, bazı kölelerin, ünlü, meĢhur, nadide gibi anlamlara gelen

“gulam-ı benam” ifadesiyle birlikte anıldığı dikkat çekmektedir. Böyle tanımlanan

kölelerin, incelediğimiz dönemde toplumda becerisi ile ün yapmıĢ oldukları yüksek ihtimaldir.

Belge numaraları yukarıdaki tabloda verilen “Gulam-ı Benam Ali” ve “Gulam-ı

Benam Yusuf” olarak adlandırılan kölelerin kıymeti 10.000 akçe olarak verilmiĢtir.

Belge numarası 8a/I olan hükümde ise “benam” olarak nitelenmeyen Çakır isimli kölenin kıymeti 15.000 akçe olarak veriliyor. Sicilimizde cariyelerin genel olarak değerlerinin 3.000, 5.000, 6.000, 7.000 akçe civarında olduğu tespit edilmiĢtir.

Yukarıda da bahsedildiği üzere, köleler efendisinin ölümüyle özgürlüklerine kavuĢabiliyordu. Sicilimizde bu duruma örnek bir hükümle karĢılaĢıyoruz. Belge numarası 6a/I olan bu hükümde, köle mahkemeye baĢvurup efendisinin ölümünden kırk gün sonra özgür kalacağını fakat efendisinin oğlunun buna uymayıp kendisini satmaya kalkıĢtığı ile ilgili Ģikâyette bulunmuĢtur. Ölen kiĢinin oğlu olan Ramazan Çelebi ise bu suçlamayı kabul etmemiĢ, mahkeme sonunda Hüseyin bin Abdullah isimli köle haklı bulunmuĢtur.

Ġncelediğimiz sicilde, bu durumlar dıĢında kalan ve kölelerle ilgili olan toplam 25 hükümden, 22 tanesi köle/cariye azadı ile ilgilidir. Bu hükümlerin belge numaraları Ģunlardır; 28b/IV, 35b/V, 34a/ IV, 2a/I, 5b/IV, 11b/V, 35b/IV, 21b/V, 1b/VI, 9a/I,

32a/VI, 35b/VI, 5b/V, 26b/IV, 7a/IV, 9b/I, 10a/V, 13b/IV, 16b/II 17a/III, 20b/V, 22a/IV.