• Sonuç bulunamadı

Bu çalışmanın amacı, ortaokul 6. sınıf öğrencilerinin matematik dersi “Eşitlik ve Denklemler” konusu ile ilgili matematik dersine yönelik tutumları üzerine düz anlatım öğretim yöntemine kıyasla yaratıcı drama yönteminin etkisini belirlemektir. Alt problemlere göre bulgular değerlendirilecektir.

Alt problem 1. Duatepe ve Çilesiz (1999) tarafından geliştirilen “Matematik Dersine Yönelik Tutum Ölçeği” ortaokul öğrencilerinin tutumlarını ölçmek için geçerli ve güvenilir midir?

Duatepe ve Çilesiz (1999) tarafından üniversite 1. sınıf öğrencileri üzerinde güvenilir bulunan “Matematiğe Yönelik Tutum Testini” ortaokul öğrencileri üzerinde güvenilirliği olup olmadığını test edildi. “Matematiğe Yönelik Tutum Testi”ni Ankara ili Altındağ ilçesindeki iki farklı okulun 5, 6, 7 ve 8. sınıf öğrencilerinden, 320 öğrenci üzerinde uygulandı.

“Matematiğe Yönelik Tutum Testi” 5’li likert tipi bir ölçek kullanılmıştır. Likert tipi ölçekler bir yargıya katılma derecesini belirlemekte kullanılır (Ural ve Kılıç, 2006). Elde edilen veriler değerlendirilir iken “Hiç katılmıyorum” cevabı 1 puan, “Katılmıyorum” cevabı 2 puan, “Kararsızım” cevabı 3 puan, “Kısmen katılıyorum” cevabı 4 puan, “Tamamen katılıyorum” cevabı 5 puan olarak değerlendirildi. Olumsuz maddelerde ise puanlama tam tersi şeklinde puanlandı. Maddelerin puanlama şekli Tablo 2’ de gösterilmiştir.

Tablo 2 "Matematiğe Yönelik Tutum Ölçeği" ve "Matematik Tutum Ölçeği" Puanlama Şekli

CEVAPLAR Olumlu Maddelerin

Puanlaması Olumsuz Maddelerin Puanlaması Hiç Katılmıyorum 1 5 Katılmıyorum 2 4 Kararsızım 3 3 Kısmen Katılıyorum 4 2 Tamamen Katılıyorum 5 1

Elde edilen veriler Tablo 2’deki puanlama biçimi ile IBM SPSS Statistics 20 programına girildi. Bu verilere açımlayıcı faktör analizi uygulandı. Faktör analizinde çok karşılaşılan küresellik testi, pratikte çok uygulanmayan ancak uygulanması gerekli olan bir testtir. Verilerin faktör analizine uygunluğu test edilir, eğer küresellik testi istatistiksel olarak anlamlı bulunursa faktör analizine geçilir. Bu testi, Bartlet (1950) verilerin küreselliği, homojenliği olarak açıklasa da Pett, Lackey ve Sullivan (2003) maddelerin tutarlılığı olarak adlandırmaktadırlar. Değişkenler arasında ilişki yoktur varsayımına göre değişkenler test edilir (Akt: Yurdugül, 2014). Küresellik testi sonuçları Tablo 3’te görülmektedir.

Tablo 3 KMO Ve Bartlet Sonuçları

Kasiyer Meyer Olkin (KMO) 0,885

Bartlett Sphericity Testi

X2 1325,275

Sd 105

P 0,000**

Küresellik testi yorumlanır iken KMO değeri ve Bartlett Sphericity Testi P değerine bakılır. Tablo 3’te “X2” Bartlett Testinden elde edilen değerleri, “Sd” ise serbestlik

derecesini gösterir. “X2” ve “Sd” nin oranlanmasından P değeri bulunur. P<0,05 ise verilerin

faktör analizine uygun olduğu kabul edilir. KMO değeri ise örneklem uygunluk ölçüsüdür (Akt: Yurdugül, 2014). Tablo 4’te KMO değer aralıkları ve açıklamaları verilmiştir.

Tablo 4 KMO Değer Aralıkları ve Açıklaması

Ölçüt Açıklama

1,00 < KMO < 0,90 Mükemmel 0,90 < KMO < 0,80 İyi 0,80 < KMO < 0,70 Orta düzey 0,70 < KMO < 0,60 Zayıf

Field (2000) KMO için alt sınırın 0,50 olması gerektiğini, KMO<0,50 için veri kümesinin faktörlenemeyeceğini belirtmiştir (Akt: Yurdugül, 2014). Tablo 3’te görüldüğü gibi Kasiyer Meyer Olkin (KMO) değerinin 0,885 olduğu bulunmuştur. Böylece verilere uygulanacak faktör analizi sonuçlarının yararlı ve kullanılabilir olacağı, seçilen örneklemin faktör analizine uygun olduğu görülmektedir.

Bartlett Sphericity testi sonucunda Tablo 3’te P<0,05 olduğu için değişkenler arasında anlamlı düzeyde yüksek ilişkiler bulunmadığı, maddelerin tutarlı olduğu ve verilerin faktör analizi uygulamak için uygun olduğu sonucuna ulaşılmıştır (X2: 1325,275, sd:105 p<0,05).

Faktör analizi, gözlemlenen çok sayıdaki değişken içerisinden gruplandırılmış temel değişkenler ya da faktörler tanımlayarak değişken sayısını azaltmak için yapılır. Bir faktörü oluşturan değişken grubu, belirli bir konunun aynı boyutunu ölçer (Ural ve Kılıç, 2006). Yani faktör analizi sonucunda aynı özelliklere sahip maddeleri aynı faktörde gruplandırabiliriz. Ayrıca ölçekten çıkması gereken maddeleri tespit edebiliriz.

Faktör analizinde hangi maddelerin çıkacağını faktör yüküne bakarak karar veririz. Faktör yükü, her bir değişkenin elde edilen faktörler ile ilişkisini belirleyen sayıya faktör yükü denir (Ural ve Kılıç, 2006).

Tabachnick ve Fidell’a (1989) göre maddelerin yer aldıkları faktördeki yük değerlerinin 0.45 ya da daha yüksek olması önerilmektedir (Akt: Büyüköztürk, 2009). Neale ve Liebert,1980;Cathell ve Baggaley (1960)’a göre ise faktör örüntüsünün oluşturulmasında ise, 0.30 ile 0.40 arasında değişen faktör yüklerinin alt kesme noktası olarak alınabileceği belirtilmektedir (Akt: Tavşancıl, 2006).

Uygulanan faktör analizi sonucunda 38 olan madde sayısı 15’e düşürülmüştür. Tablo 5’te görüldüğü gibi kalan 15 maddenin kapsam geçerliliği sonucunda “korku”, “ilgi”, “sevgi” başlıklı 3 alt boyuta ayrıldığı ve bütün faktör yüklerinin 0,500’ün üstünde olduğu görülmüştür. Yani maddelerin faktörle ilişkileri yeterli olduğu, Büyüköztürk (2009)’a göre güzel bir tercih olduğu söylenebilir. Bu 3 alt boyuta ait, maddelerin dağılımı ve faktör yükleri Tablo 5’te verilmiştir. “Matematik Tutum Ölçeği” korku alt boyutunda 7 madde, sevgi alt boyutunda 4 madde ve ilgi alt boyutunda 4 maddeden oluşmaktadır.

Tablo 5 Matematik Dersine Yönelik Tutum Ölçeği Alt Boyutlarının Maddelerine İlişkin Faktör Yükleri

Madde No Korku Sevgi İlgi

M30 0,718 M32 0,667 M31 0,650 M37 0,618 M34 0,597 M33 0,590 M38 0,561 M2 0,782 M3 0,748 M4 0,653 M1 0,521 M8 0,772 M7 0,661 M10 0,642 M23 0,603

Tablo 6 Matematik Dersine Yönelik Tutum Ölçeğinin Varyans Açıklama Tablosu

Faktör

Başlangıç Özdeğerleri Toplam Faktör Yükleri (Döndürülmüş)

Toplam Açıklanan

Varyans % Birikimli Toplam

Açıklanan

Varyans % Birikimli

Korku 5,044 33,628 33,628 3,028 20,188 20,188

Sevgi 1,367 9,114 42,742 2,463 16,420 36,607

İlgi 1,231 8,208 50,950 2,151 14,343 50,950

Faktör analizinde, faktörlerin yorumlanması ve isimlendirilmesini kolaylaştırmak için başlangıç özdeğerleri bir eksen döndürmesine (rotation) tabi tutabilir. Eksenlerin döndürülmesi sonrasında maddelerin bir faktördeki yükü artarken, diğer faktördeki yükleri azalır. Bu şekilde faktörler, kendileri ile yüksek ilişkili maddeleri bulurlar ve faktörler daha kolay yorumlanabilir (Büyüköztürk, 2009).

Tablo 6’yı kolay yorumlayabilmek için döndürülmüş faktör yüklerinin açıkladığı varyans yüzdesine baktığımız gerekir. Korku alt boyutu toplam varyansın %20,188’ini açıklamaktadır. Korku ve Sevgi alt boyutu birlikte toplam varyansın %36,607’sini açıklamaktadır. Korku, Sevgi ve İlgi alt boyutu birlikte toplam varyansın %50,950’sini açıklamaktadır.

Toplam varyansın %66,7 den büyük olması beklenir. Ancak davranış bilimlerinde ve tutum ölçeklerinde bu orana ulaşmak oldukça zordur. Bu sebeple Scherer, Wieb, Luther ve Adams (1988)’e göre yapılan analizlerde %40 ile %60 arasında değişen varyans oranları yeterli kabul edilmektedir (Akt: Tavşancıl,2006). Sonuç olarak, “Matematik Tutum Ölçeği”ndeki maddelerin toplam varyansın %50,950’sini açıklaması yeterlidir.

Faktör analizinden sonra oluşturulan “Matematik Tutum Ölçeği”ne güvenirlik analizi uygulandı. Güvenirlik analizi, herhangi bir konuda örneklemi oluşturan birimler üzerinden

veri toplamak amacı ile geliştirilen ölçme aracını oluşturan ifadelerin kendi aralarında tutarlılık gösterip, göstermediğini test etmek için yapılır (Ural ve Kılıç, 2006). Bu değer 0 ile 1 arasındadır. 1’e yaklaşıldıkça güvenirlik artar.

Alfa katsayısının bulunabileceği aralıklar ve buna bağlı olarak da ölçeğin güvenirlik durumu aşağıda verilmiştir;

0,00 ≤α < 0,40 ise ölçek güvenilir değildir, 0,40 ≤α < 0,60 ise ölçek düşük güvenilirliktedir, 0,60 ≤α < 0,80 ise ölçek oldukça güvenilirdir,

0,80 ≤α< l, 00 ise ölçek yüksek derecede güvenilir bir ölçektir.

Tablo 7’de alt boyutların Cronbach Alfa güvenilirlik katsayıları verilmiştir.

Tablo 7 Matematik Dersine Yönelik Tutum Ölçeği Alt Boyutlarının Güvenirlik Analizi Sonuçları

Alt Boyut Madde Sayısı N

Cronbach

Alfa Güvenirlik Düzeyi

Korku 7 320 0,811 Yüksek Derecede

Güvenilir

Sevgi 4 320 0,684 Oldukça Güvenilir

İlgi 4 320 0,677 Oldukça Güvenilir

Uygulanan güvenirlik analizi neticesinde, 7 maddeden oluşan korku alt boyutunun yüksek derecede güvenilir (α=0,811), 4 maddeden oluşan sevgi alt boyutunun oldukça güvenilir (α=0,684), 4 maddeden oluşan ilgi alt boyutunun oldukça güvenilir (α=0,677) olduğu saptanmıştır. “Matematik Tutum Ölçeği”nin alt boyutlarının güvenirliği vardır.

Alt problem 2. Ortaokul 6. Sınıf matematik dersi “eşitlik ve denklemler” konusunun öğretiminde;

a) Drama yöntemi ile ders işlenen deney grubunun ön test ile son test puanları arasında anlamlı bir fark var mıdır?

Deney grubunun ön test-son test puanları arasında anlamlı bir fark olup olmadığını, kontrol grubunun ön test-son test puanları arasında anlamlı bir fark olup olmadığını test etmek için bağımlı örneklem T testi yapıldı. Bağımlı örneklem t testi ile genel anlamda aynı veya eşleştirilmiş örneklem grubu üzerinden gerçekleştirilen ilişkili iki ölçüme ait ortalama karşılaştırılır. Tek gruba iki test uygulanır. Daha sonra testlere ilişkin ortalamalar arasındaki farkın önemli olup olmadığı tespit edilir. Tekrarlı ölçümler ile iki ortalamanın karşılaştırıldığı bu duruma, araştırmalarda kullanılan ön test-son test modeli tipik bir örnektir (Ural ve Kılıç, 2006).

Tablo 8 Deney Grubunun Alt Boyutlar Bakımından Ön Test İle Son Test Arasında Farklılık Olup Olmadığının İncelenmesi ( Bağımlı Örneklem t Testi)

Grup Test N Ortalama Std. Sapma t p Deney Korku Ön test 21 3,18 0,822 -5,745 0,000** Son test 21 4,34 0,408 Sevgi Ön test 21 3,14 0,812 -4,733 0,000** Son test 21 4,19 0,632 İlgi Ön test 21 3,15 0,913 -3,140 0,005** Son test 21 4,07 0,703 *:p<0,05, **:p<0,01

“Korku” alt boyutu için ön test ortalaması 3,18 iken son test ortalaması 4,34'tür. Uygulanan bağımlı örneklem t testi sonucunda, ön test ile son test arasında “Korku” alt boyutu bakımından anlamlı farklılık bulunmaktadır (t:-5,745, p<0,05). Buna göre, son

testteki korku alt boyutunun ortalaması, ön testteki korku alt boyutunun ortalamasından anlamlı derecede daha yüksektir.

“Korku” alt boyutunda maddeler olumsuz olduğu için, 1 puanı “Tamamen katılıyorum” iken 5 puanı “Hiç katılmıyorum” temsil etmektedir. Son test ortalamasının yüksek çıkması öğrencilerin “Korku” alt boyutuna katılmama oranının arttığını gösteriyor. Yani matematik dersi ile ilgili korkuları anlamlı derecede azalmıştır.

“Sevgi” alt boyutu için ön test ortalaması 3,14 iken son test ortalaması 4,19'dur. Uygulanan bağımlı örneklem t testi sonucunda, ön test ile son test arasında “Sevgi” alt boyutu bakımından anlamlı farklılık bulunmaktadır (t:-4,733, p<0,05). Buna göre, son testteki “Sevgi” alt boyutunun ortalaması, ön testteki sevgi alt boyutunun ortalamasından anlamlı derecede daha yüksektir.

“Sevgi” alt boyutunda 1 puanı “Hiç katılmıyorum”, 5 puanı da “Tamamen katılıyorum” temsil etmektedir. “Sevgi” alt boyutunun ortalaması son testte daha yüksek çıktığı ve anlamlı bir fak bulunduğu için, matematik dersine olan sevgilerinde anlamlı derecede artış vardır.

“İlgi” alt boyutu için ön test ortalaması 3,15 iken son test ortalaması 4,07'dir. Uygulanan bağımlı örneklem t testi sonucunda, ön test ile son test arasında “İlgi” alt boyutu bakımından anlamlı farklılık bulunmaktadır (t:-3,140, p<0,05). Buna göre, son testteki ilgi alt boyutunun ortalaması, ön testteki ilgi alt boyutunun ortalamasından anlamlı derecede daha yüksektir.

“İlgi” alt boyutunda maddeler olumsuz olduğu için, 1 puanı “Tamamen katılıyorum” iken 5 puanı “Hiç katılmıyorum” temsil etmektedir. Son test ortalamasının yüksek olması ilgi ile ilgili olumsuz maddelere öğrencilerin katılmama oranının arttığını, yani ilgi oranının arttığını göstermektedir. Bu yüzden matematiğe yönelik ilgilerinde anlamlı derecede bir artış vardır.

b) Düz anlatım yöntemi kullanılarak ders işlenen kontrol grubunun, ön test ile son test puanları arasında anlamlı bir fark var mıdır?

Kontrol grubunun son testten aldığı puanların ortalaması ile ön testten aldığı puanların ortalamasının karşılaştırılması Tablo 9’da verilmiştir.

Tablo 9 Kontrol Grubunun Alt Boyutlar Bakımından Ön Test İle Son Test Arasında Farklılık Olup Olmadığının İncelenmesi (Bağımlı Örneklem t Testi)

Grup Test N Ortalama Std. Sapma t p

Kontrol Korku Ön test 23 3,90 0,985 0,140 0,890 Son test 23 3,85 0,977 Sevgi Ön test 23 3,24 0,862 0,190 0,851 Son test 23 3,22 0,793 İlgi Ön test 23 3,40 0,803 0,065 0,949 Son test 23 3,36 0,949 *:p<0,05, **:p<0,01

“Korku” alt boyutu için ön test ortalaması 3,90 iken, son test ortalaması 3,85'tir. Uygulanan bağımlı örneklem t testi sonucunda, p=0,890 olduğu için ön test ile son test arasında “Korku” alt boyutu bakımından göre anlamlı farklılık bulunmamaktadır (t:0,140, p>0,05). Yani, kontrol grubunun matematiğe karşı korkuları düz anlatım yönteminden önce ve sonra da hemen hemen aynıdır.

“Sevgi” alt boyutu için ön test ortalaması 3,24 iken, son test ortalaması 3,22'dir. Uygulanan bağımlı örneklem t testi sonucunda, p=0,851 olduğu için, ön test ile son test arasında Sevgi alt boyutu bakımından anlamlı farklılık bulunmamaktadır (t:0,190, p>0,05). Kontrol grubunun matematiğe yönelik sevgileri de düz anlatım yönteminden önce ve sonra hemen hemen aynıdır.

“İlgi” alt boyutu için ön test ortalaması 3,40 iken, son test ortalaması 3,36'dır. Uygulanan bağımlı örneklem t testi sonucunda, p=0,949 olduğundan ön test ile son test arasında “İlgi” alt boyutu bakımından göre anlamlı farklılık bulunmamaktadır (t:0,065, p>0,05). Yani matematiğe yönelik ilgileri düz anlatım öncesi ile sonrası hemen hemen aynıdır.

Özetle; Deney grubunu son test puanlarındaki artış ve ön test-son test puanları arasında anlamlı farklılığın olması, deney grubunun drama yöntemi ile “eşitlik ve denklemler” konusunun anlatılmasının matematik korkusunda azaltma, matematik sevgi ve ilgisinde ise artış olduğunu göstermektedir. Kontrol grubunda ön test- son test puanları arasında üç alt boyutta da anlamlı bir farklılık bulunamamıştır. Bu sebeple düz anlatım yönteminin kontrol grubundaki öğrencilerin matematiğe yönelik korku, sevgi ve ilgi tutumlarında herhangi bir değişiklik oluşturmadığı görülmektedir.

c) Drama yönteminin kullanıldığı deney grubunun son test-ön test fark puanları ile düz anlatım yönteminin kullanıldığı kontrol grubunun son test-ön test fark puanları arasında anlamlı bir fark var mıdır?

Yapılan araştırma şekli kovaryans analizine (ANCOVA) uygun yapıdadır. Kovaryans analizinde bağımsız değişken, bağımlı değişken ve kodeğişken bulunur. Kovaryans analizi yapılabilmesi için bağımlı değişkenin normal dağılması ve bağımlı değişken ile kodeğişken arasında doğrusal bir ilişki olmalıdır. Ancak, elde edilen verilerde bağımlı değişkenin(son test) normal dağılmadığı ve bağımlı değişken ile kodeğişken (ön test) arasında doğrusal bir ilişki görülmediği için kovaryans analizi yapılamamıştır. Varsayımların ihlali analiz sonuçlarını ciddi şekilde tehlikeye sokar, sonuçlara güvenilemez (Büyüköztürk, 1998)

Deney ile kontrol grubu arasında ön testlerden aldığı puanlar bakımından anlamlı farklılık olması sebebiyle, deney ve kontrol grubu arasındaki değişimi belirleyebilmek için, her grubun kendi alt boyutlarının son test puanından ön test puanı çıkarılarak fark değerleri oluşturulmuştur. Her iki grup için de fark değerlerinin normalliği sağladığı görülmüş ve karşılaştırmalar için parametrik test olan Bağımsız Örneklem t testi uygulanmıştır.

Bağımsız örneklem t testi, birbirinden bağımsız iki grubun veya örneklemin bağımlı bir değişkene göre ortalamalarının karşılaştırılarak, ortalamalar arasındaki farkın belirli bir güven düzeyinde anlamlı olup olmadığını test etmek için kullanılan istatistiksel bir tekniktir (Ural ve Kılıç, 2006). Her iki grubun ayrı ayrı kendi son test puanlarından ön test puanları

çıkarılmıştır. Bulunan bu değerlerin ortalamaları alınarak, her iki grubun fark ortalamaları arasında alt boyutlara göre anlamlı farklılıklar olup olmadığı bağımsız örneklem t testi ile incelendi. Çıkan sonuçlar Tablo 10’da görülmektedir.

Tablo 10 Alt Boyutların Fark Değerleri (Son Test-Ön Test) Bakımından Deney İle Kontrol Grubu Arasında Farklılık Olup Olmadığının İncelenmesi (Bağımsız Örneklem t Testi)

Fark Grup N Ortalama Std. Sapma t p

Korku Deney 21 1,16 0,922 3,177 0,003** Kontrol 23 -0,04 1,489 Sevgi Deney 21 1,05 1,014 3,003 0,004** Kontrol 23 -0,05 1,373 İlgi Deney 21 0,92 1,338 2,313 0,026* Kontrol 23 -0,02 1,341 *:p<0,05, **:p<0,01

“Korku” alt boyutu için deney grubunun ortalaması 1,16 iken, kontrol grubunun ortalaması -0,04'tür. Uygulanan bağımsız örneklem t testi sonucunda, p=0,003 bulunmuştur. Deney ile kontrol grubu arasında “Korku” alt boyutu fark değerlerine göre, deney grubu lehine anlamlı farklılık bulunmaktadır (t:3,177, p<0,05). Buna göre, deney grubundaki korku alt boyutunun fark ortalaması, kontrol grubundaki korku alt boyutunun fark ortalamasından anlamlı derecede daha yüksektir. “Korku” alt boyutunda maddeler olumsuz olduğu için, 1 puanı “Tamamen katılıyorum” iken 5 puanı “Hiç katılmıyorum” temsil etmektedir. Yani deney grubunun “Korku” alt boyutunun fark ortalamasının yüksek olması, bu alt boyuttaki maddelere katılmama oranının kontrol grubuna göre daha yüksek olduğunu gösterir. Deney grubundaki öğrencilerin, kontrol grubundaki öğrencilere göre matematik dersi korkularında bir azalış olduğunu, bu maddelere kontrol grubuna göre daha az katıldıklarını göstermektedir. Drama yöntemi ile matematik öğretimi sayesinde öğrencilerin matematikten daha az korktukları sonucuna ulaşılmıştır.

“Sevgi” alt boyutu için deney grubunun ortalaması 1,05 iken, kontrol grubunun ortalaması -0,05'tir. Uygulanan bağımsız örneklem t testi sonucunda, p=0,004 bulunmuştur.

Deney ile kontrol grubu arasında “Sevgi” alt boyutunda fark değerlerine göre deney grubu lehine anlamlı farklılık bulunmaktadır (t:3,003, p<0,05). Buna göre, deney grubundaki “Sevgi” alt boyutunun fark ortalaması, kontrol grubundaki “Sevgi” alt boyutunun fark ortalamasından anlamlı derecede daha yüksektir. “Sevgi” alt boyutunda 1 puanı “Hiç katılmıyorum”, 5 puanı da “Tamamen katılıyorum” temsil etmektedir. Yani deney grubunun “Sevgi” alt boyutunun fark ortalamasının kontrol grubuna göre yüksek olması, deney grubundaki öğrencilerin bu alt boyuttaki maddelere daha çok katıldıklarını ve matematiğe yönelik sevgi ile ilgili tutumlarında daha çok artış olduğunu göstermektedir.

“İlgi” alt boyutu için deney grubunun ortalaması 1,05 iken, kontrol grubunun ortalaması -0,05'tir. Uygulanan bağımsız örneklem t testi sonucunda, p=0,026 bulundu. Deney ile kontrol grubu arasında “İlgi” alt boyutu fark değerlerine göre, deney grubu lehine anlamlı farklılık bulunmaktadır (t:2,313, p<0,05). Deney grubundaki “İlgi” alt boyutunun fark ortalaması, kontrol grubundaki “İlgi” alt boyutunun fark ortalamasından anlamlı derecede daha yüksektir. İlgi alt boyutunda 1 puanı “Tamamen katılıyorum” iken 5 puanı “Hiç katılmıyorum” temsil etmektedir. İlgi alt boyutundaki maddeler olumsuz olduğu için deney grubunun ilgi alt boyutunun fark ortalamasının yüksek olması, deney grubundaki öğrencilerin bu olumsuz maddelere katılmama oranlarının yüksek olduğunu göstermektedir. Yani, deney grubundaki öğrencilerin, kontrol grubundaki öğrencilere göre matematiğe olan ilgilerinde daha fazla artış olduğunu tespit edilmiştir. Drama yöntemi ile matematik öğretimi sayesinde öğrencilerin matematiğe yönelik ilgilerinde kontrol grubuna göre anlamlı derecede artış olduğunu bulunmuştur.

Özetle; drama yöntemi ile ders işlenen deney grubunun matematiğe yönelik tutumlarında olumlu yönde anlamlı derecede bir artış olduğu görülmüştür. Düz anlatım yöntemi kullanılan kontrol grubunun, matematiğe yönelik tutumlarında anlamlı bir farklılık bulunamamıştır. Fakat son test puan ortalamasında, ön test puan ortalamasına göre anlamlı derecede olmasa da azalma olmuştur. Kontrol grubu tüm alt boyutlarında son test ortalamaları düşük çıkmış olsa da, anlamlı bir farklılık bulunmadığı için ders işlemeden önce ve sonraki tutumları hemen hemen aynıdır. Matematiğe yönelik tutumlarında değişiklik tespit edilememiştir.

Deney ve kontrol grubu son test puanlarının ön test puanlarından fark değerlerinin ortalamaları karşılaştırıldığında ise deney grubu lehine anlamlı farklılıklar bulunmuştur. Yani drama yöntemi sayesinde öğrencilerin, düz anlatım yöntemine oranla matematik dersi ile ilgili korkularında daha fazla azalma olduğu, matematiğe yönelik sevgi ve ilgilerinde ise daha fazla artış olduğu gözlemlenmiştir. Drama yöntemi ile ders işlenen öğrencilerin matematik dersine yönelik tutumlarında olumlu yönde bir gelişme olduğu tespit edilmiştir. Yapılan bu araştırmada drama yönteminin, öğrencilerin matematik dersine yönelik tutumlarını olumlu yönde etkilediğine ilişkin bulgular; Ekinözü (2003), Kayhan (2004), Duatepe (2005), Okvuran (2000), Fleming, Merrell, Tymms (2004), Mc Naughton (2004) tarafından yapılan araştırma bulgularını destekler niteliktedir.

Yapılan araştırmalar ve gözlemler sonucunda, drama yönteminin öğrencilerin matematik dersini sevmesine ve matematik korkusunu yenmesine olumlu katkıları olduğu görülmüştür. Ayrıca drama yönteminin matematikte uygulanabilir bir yöntem olduğu sonucuna varılmıştır.

Benzer Belgeler