5.5. fMRG verileri 49
6.4.2. Bireysel oyuna ilişkin bulgular 60
IGT’nin ilk yani tek başına tercihlerin yapıldığı kısmında kontrol grubunda Sağ İnsula (BA 13) Sol Parahippokampal Girus (BA 36), Sol Subkallosal Girus (BA 34), Sağ İnferior Parietal Lobül (BA 40) ve Sol Kaudat alanlarındaki aktivasyonlar obezite grubuna göre daha fazla saptanmıştır.
İnsula ile ilgili detaylı bilgi ve yorumlar yukarıda belirtildiği için burada tekrarlanmayacaktır.
§ Parahipokampal Girus-‐ Perirhinal Korteks
Parahipokampal girus, temporal lobda yer alan, limbik sistem elemanlarından biri olan hipokampüsü çevreleyen ve kendisi de limbik sistemin bir elemanı olan kortikal yapıdır. Parahippokampal girusun en belirgin işlevi belleğin kodlanması ve geri çağırılmasıdır (Clark, Boutros ve Mendez 2010).
Analizimizde BA 36 olarak saptanan aktivasyon alanı parahipokampal girusun anterior kısmında bulunan Perirhinal Korteks’e (PK) işaret etmektedir. PK, tüm duysal bölgelerden yüksek oranda işlenmiş bilgileri alan, çevresel uyaranların tanınması ve tanımlanmasını kolaylaştıran; görsel algı ve bellek için önemli bir yapıdır (Clark, Boutros ve Mendez 2010).
§ Subkallosal Girus-‐ Entorhinal Korteks, Amigdala
Analizimizde BA 34 olarak saptanan alan Entorhinal Korteks (EK) ve Amigdalayı işaret etmektedir.
EK, kimi kaynaklara göre subkallosal girusta, ancak literatürde genel olarak parahippokampal girusun anterior bölgesinde yer aldığı belirtilen ve hipokampal formasyona açılan kapı olarak nitelendirilen yine bir limbik sistem yapısıdır. EK görsel assosiasyon korteksi, odituar assosiasyon korteksi ve somatosensuar assosiasyon korteksinden aldığı kognitif bilgileri hipokampüse ileti (Clark, Boutros ve Mendez 2010). Hipokampus belirli dışsal uyaranların öneminin öğrenilmesinde ve “açık (semantik) bellek”te rol oynar. “Açık bellek”; durumların, deneyimlerin ve olaylara ilişkin bilgilerin belleğidir. Ayrıca limbik aktivasyon; algıların temporal lobda işlenmesinden önce bilinç düzeyine getirilmesini sağlar (Coutureau et al.2009).
Amigdala, limbik sistemin subkortikal elemanları arasında yer alan bir çekirdek kompleksidir. Le Doux amigdalayı “beyinin emosyonel ağının kalbi ve ruhu” olarak nitelendirmiştir (LeDoux
1992). Amigdala içsel ve dışsal duyusal girdilerin emosyonlarla eşleştirildiği bir alan olmakla beraber; hipokampüsle yakın bağlantısı sayesinde bu eşleştirmelere belleğin kullanımı ile de katkıda bulunur; ayrıca mPFK ile birlikte içinde bulunulan durumla ilişkili emosyon doğru değilse, bu emosyonun bastırılmasında da görev alır (Clark, Boutros ve Mendez 2010).
Amigdala emosyonel uyaranlara otonom yanıtlar geliştirilmesini tetikleyerek “somatik
marker”ların avantajlı kararlar vermek için kullanılmasında önemli rol oynamaktadır
(Bechara et al. 1999), (Gupta et al. 2011), (Seymour ve Dolan 2008). Uzun yıllar boyunca yalnızca korku ve anksiyete emosyonlarıyla ilişkili olduğu düşünülen amigdalanın artık hem negatif hem de pozitif emosyonlarla eşit oranda aktive olduğu belirtilmektedir (Fitzgerald et al. 2006).
Kontrol grubunda parahippokampal girusun –PK ve EK-‐ IGT’nin bireysel kısmındaki aktivasyonun daha fazla saptanmış olması, normal kilolu kişilerin obez kişilere göre bireysel çalışma esnasında kognitif bilgilerin işlemlenme için iletimini; çevresel uyaranların tanınmasını daha iyi sağladıklarını ve deneyimlerine ilişkin açık belleklerini daha belirgin biçimde kullandıklarını göstermektedir. Ayrıca amigdalanın hipoaktivasyonu obez bireylerde emosyonel uyaranlara ait geçmiş bilgilerin hatırlanmasında ve emosyonlara uygun davranışsal yanıt düzenlenmesindeki yetersizliğe işaret etmektedir.
Grup içinde oynanan IGT performansında bellek ya da kognisyon ilgili yapılarda istatistiksel olarak anlamlı bir farkın yakalanamamış olması grup çalışmalarında belleğe ya da kognitif süreçlere başvurmada normal kilolu ve obez kişilerin pek farklılık yaşamadıklarını düşündürmüştür.
§ İnferior Parietal Lobül
Bulgularımızda BA 40 olarak saptanan bölge İnferior Parietal Lobül (IPL), diğer adıyla Supramarjinal Girus’tur. IPL parietal lobda yer alan; dış dünya algısı, beden imajı ve dikkati bütünleştiren; beynin yüksek kognitif fonksiyonlarıyla ilişkili yapıdır (Clark, Boutros ve Mendez 2010). IPL’nin kişinin başkalarının bakış açılarını aldığı, “ilgilenilme-‐ ilgilenme” durumlarında önemli rol oynadığı bildirimiştir (Decety ve Chaminade 2003). Ayrıca dokunma duyusu, propriosepsiyon ve görsel duyulara ilişkin sinyalleri alır ve hedefin tanımlanmasını sağlamak için bu sinyalleri bütünleştirir (Aguirre ve D’esposito 1997). Sağ IPL’nin beceri öğrenimi esnasında, geçmiş deneyimlere ilişkin kol ve el pozisyonuna ait bilgileri depoladığı da bilinmektedir (Seidler ve Noll 2008), (Vingerhoets 2008).
IGT’nin tek başına oynanan kısmında kontrol grubunda IPL’nin daha aktif saptanmış olması, normal kilolu kişilerin obez kişilere göre çevre algısı, başkalarının bakış açıları, dikkat ve beden imajlarını daha belirgin olarak bütünleştirebildiklerini o nedenle de kilolarına yönelik dış dünyadan gelebilecek uyaranlara yönelik daha dikkatli olabileceklerini ve uyaranları kognitif açıdan daha belirgin bir şekilde işlemleyebileceklerini düşündürmektedir. Bu yapının obezite grubunda hipoaktif olması, obez kişilerin çevreden aldıkları tepkileri ve bakış açılarını yeterince işlemleyemediklerini düşündürebilir.
Ek olarak, yine kontrol grubunun bireysel performansta IPL aktivasyonunda fazlalık göstermesi bu kişilerin obez kişilere göre hem beceri kazanımlarının daha belirgin olacağına hem de dokunma, görme ve propriosepsiyona ilişkin sinyalleri daha iyi bir şekilde bütünleştirebildiklerine işaret etmektedir.
Grup içinde oynanan performansta normal kilolu kişilerin IPL aktivasyonunun obez kişilerden farklılık göstermemesi iki şekilde açıklanabilir: İlk olarak, bireysel oyunda –yukarıda değinildiği üzere-‐ IPL hiperaktivasyonu ile beceri öğrenimi ve el hareketlerine ilişkin bilgileri daha belirgin bir şekilde depolayabilmiş olmaları, oyunun ikinci kısmında ACC ve parahipokampal yapıların da aracılığıyla bilgileri daha kolay geri çağırabildiklerini ve beceri performansında hiperaktivasyona ihtiyaç duymamış olabilecekleri düşünülmüştür.
§ Kaudat
Kaudat, basal ganglianın dorsal bölümünde yer alan ve dorsal/neo striatumu –putamen ile birlikte-‐ oluşturan yapıdır (Clark, Boutros ve Mendez 2010). Kaudatı da kapsayarak striatum, ödülle ilişkili işlemlerde önemli rol oynamaktadır. Kaudat prefrontal korteks ile bağlantılı olarak ödülün değerinin değerlendirilmesinde; ödülün hareketler, davranışlar ve öğrenme üzerindeki etkilerini de düzenler (Arias-‐Carrión et al. 2010). Mattfeld ve ark. kaudatın hem ödül kazanma hem de ceza durumlarında aktivasyon artışı gösterdiğini bildirmişlerdir. (Mattfeld et al. 2011) Pessoa ve Engelmann yayımladıkları gözden geçirme çalışmasında kaudatın ödülle ilişkili aktivasyon bölgelerinden biri olduğuna dair çalışmalardan bahsetmişlerdir (Pessoa ve Engelmann 2010).
Kaudatın kontrol grubunda daha fazla aktivasyon gösteriyor olması normal kilolu kişilerin ödülü öğrenme, işlemleme, değerini anlama ve davranışları uygun bir şekilde yönlendirmeyle ilgili becerileri obez bireylerden daha iyi kullanabildiklerini düşündürmektedir.
Diğer yandan obezite popülasyonu ile yapılan çalışmalara bakıldığında obez bireylerin yiyecek resimlerine baktıkları anlarda kaudatı da kapsayan dorsal striatal alanlarda aktivasyon artışı görülmektedir. Obez kişilerin normal kilolu kişilerle karşılaştırıldığında yüksek kalorili yiyeceklere baktıkları esnada kaudatta hiperaktivasyon belirtmişler ancak aynı hiperaktivasyonu düşük kalorili yiyecek resimlerinde saptamamışlardır (Rothemund et al. 2007), (Nummenmaa et al. 2012). Lezzetli ve yüksek kalori içeren yiyeceklerin hedonik özellikleri ve bu nedenle beyinde ödülle ilişkili merkezleri uyarıcı etkileri bilinmektedir (Kenny 2011).
Obezite çalışmalarından elde edilen veriler obez bireylerin yiyecek ile ilgili uyaranlara maruz kaldıklarında bu uyaranların ödül etkisini işlemlemede artmış aktivasyon göstermektedir. Bulgularımızda parasal bir ödülün sunulduğu IGT esnasında obez bireylerin kaudat aktivasyonlarının düşük saptanması bu kişilerin parayı, normal kilolu kişilere kıyasla bir
“ödül” olarak yeterince işlemleyemediklerine işaret etmiştir. Bu da obez kişilerin ödül
duyarlılığının özellikle yiyeceklere ve yeme davranışına yönlenip diğer çevresel ya da sosyal uyaranlara karşı daha sönük kaldığı şeklinde yorumlanabilir.
Çalışmamızda normal kilo grubu ve obezite grubunun kendi içlerinde IGT’nin birinci kısmına ait –yani orjinal IGT-‐ görüntüleme verilerine yer verilmemiştir. Bunun nedeni literatürde normal kilo gruplarında zaten IGT ile yapılmış fonksiyonel nörogörüntüleme çalışmalarının bulunması, bu çalışmaların tamamının birbiri ile benzer sonuçlara varmış olması; dolayısıyla tartışmaya ya da çalışmayı replike etmeye neden olabilecek farklı bildirimlere rastlanmamış olmasıdır.
Araştırmamızda normal kilo grubunun ile obezite grubunun arasında IGT’nin birinci kısmına ait görüntüleme verilerinde anlamlı düzeyde farklılık saptanan alanlar tartılışmış olmasına rağmen bilgimiz dahilinde literatürde obezite popülasyonun yer aldığı IGT ile yapılan nörogörüntüleme çalışması bulunmaması nedeniyle obez kişiler ile normal kilolu kişilerin farklılıklarına ait bulgularımız literatür ile karşılaştırılamamıştır.