• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1: GÜVENLİK KAVRAMI VE ULUSAL GÜVENLİK

1.4. Milli Güvenliğe Yönelik Tehditler

1.4.4. Bilişim Suçları

1950'lerden itibaren bir hayli enteresan gelişmeler getiren endüstriyel ilerlemenin akabinde 70'lerden sonra sözünü ettiren bir diğer husus da "Bilişim Devri"dir. ARPANET'in icadıyla başlayan bu deveran daha sonra internet kavramına evrilerek ivme kazanmış ve ülkelerin iç güvenlik sorunlarını körüklemeye başlamıştır. Ülkelerin gümrükleri, bilgisayar korsanları tarafından ele geçirilip kolayca kamuya alenen açılan

devlet sırları, komünikasyon sistemleri ve hukuki düzenleri bahsedilebilen tehditlerden örneklerdir (Özcan & Bal, 2001: 587).

Komünikasyon imkanlarının ilerlemesine mütevazi olarak haberleşmede kat edilen yol; devletleri hem içten hem de dıştan tehlikeye sokmaya yüz tutmuştur (Ersoy, 2002: 330). İnternet dünyasının tek tıkla dünyayı turlaması ve yaygın bir tabana erişmesiyle meydana gelen sanal terörizm, bir virüs ya da ağdaki cihazlara yönelik bir atakla, kendi rayında giden yaşam döngümüzü dayanılmaz kılabilmekte ve ülke savunmasını tahribata uğratabilmektedir (Narlı, 2001: 567).

2000'li yıllara doğru internetin yaygınlaşmasıyla beraber bilişim suçları kavramı ulus-devletin sınırlarını aşıp, uluslararası suç haline gelmeye başlamıştır. Bu tarz suçların üstesinden gelebilmek adına, devletler kendi hukuklarını ve yaşayış tarzlarını bu sistemde devam ettirirken; enformasyon toplumuna geçiş gerçek dünyanın dışında sanal bir âlem, sanal bir dünya da yaratmıştır. Sanal dünyanın ana unsuru ağa bağlı olan cihazlardır. Şimdiye değin devletleri ilgilendiren gerçek dünyada olduğu gibi, sanal dünyada da birebir insani yakınlıklar, hukuk, para, alışveriş, finans işlemleri, güvenlik tarzı pek çok işlerin yanında; adam öldürme, soygunculuk, sahtekârlık vb. suçların da tarifi vardır (Çankaya, 2003: 165).

İçinde yaşadığımız somut âlemde gördüğümüz suç tiplerinin, sanal âlemde de örneklerine rastlanmaktadır. İllegal içerikler, porno, kredi kartı sahtekârlığı, telif hakkı içeren eserlerin hak sahiplerinin izni dışında çoğaltılması ve satılması tarzında suçlar, sanal âlemde sürekli olarak karşımıza çıkmaktadır; yani sanal terörizm ve internet korsanlığı kavramları doğmuştur. Öyle ki; sanal dünya, gerçek dünyada işlenen cinayetlere yataklık edebilmektedir örneğin akıllı tıbbi aletlere internet üzerinden komut verilerek uygulanan tedavi değiştirilip insanların ölümüne sebebiyet verilebilmektedir (Cerrah, 2003: 450).

Arıboğan, insanlığın başlangıcından itibaren geçirilen en çok değişim ve başkalaşımın, içinde bulunduğumuz asır olduğunu ifade etmektedir. Sosyal, politik, kültürel ve ekonomik metamorfozlar; dünyamızın idraki boyutunda enteresan anlayışlar getirmiş ve varlık gösterdiğimiz ortamlar coğrafyalar üstü sanal boyuta taşınmıştır.

Dostumuz, komşumuz, amaçlarımız, umutlarımız, dertlerimiz ve hüsranımız; dünya köyünün bireyleri olan bizleri dünya üzerinde bir araya getirirken, bireysel evrenlerimiz ufacık bir telefonun monitörüne ya da bir tablet bilgisayarın belleğine sığacak ölçüde ufalmıştır. Bilişim çağındaki bu reformist olgular her şeyi yeniden üretmiş; maddesel imalata kanalize sanayi toplumu, üretimini enformasyona dayandırmış olan post-endüstriyel merhaleye ulaşmıştır. Bu ortamın kazancıysa bu dünyada hayatta kalmak yerine, hayatın tadını çıkarmaktır. Politik erklerin hâkimiyetlerini sürdürmesi için de temel amaç bilgi sistemlerinin denetimi ve oryantasyonuna evrilmiş ve enformasyon namına olan bütün içerik de afiyetle ele geçirilmiştir. Tasvir etmeye çalıştığımız dünyada, terörizm olgusuysa kıymeti kendinden menkul bir haber yaratma organına dönüşmüştür, zira tüm terör faaliyetleri haberin kaynağına ulaşmış, bilginin oryantasyonunda önemli bir aktöre dönüşmüştür (Arıboğan, 2003: 129).

Çağımızda internet üzerinden bilginin her çeşidine erişmek artık bir hayat standardı haline geldiğinden; bomba imalatından, yemek tariflerine kadar geniş yelpazede bilgi sahibi olmak çok kolaydır. Terörist faaliyetler yürüten gruplar adeta entelijansiya tarzında örgütlenerek, istihbari bilgilere ulaşabilmekte ve buna göre hareket edebilme imkânına kavuşmuştur. Hacker diye tabir edilen bilgisayar korsanları; devletlerin kozmik verilerinde, çok gizli sıfatı taşıyan bilgisayar programlarının verilerine ve savunma amaçlı kullanılacak teknolojik silahlara pek çok bilgiyi sızdırabilmektedir. Pek tabi ki, teröristlerin bu yolda en önemli kolaylığı internet erişimidir (Cerrah, 2003: 100-101).

Artık interneti olmayan bina, bilgisayar ya da telefon kullanmayan kimsenin zor bulunduğu bu dönemde terörist eylemlerin sansasyon yaratma gayesinin içinde siber terörizm de girmiştir. Yani diyebiliriz ki, toplumun maddi unsurlarının terörizmden uzak kılınması çabası kadar, ülke içindeki internet şebekesinin ve milli bilgi teknolojilerinin de emniyet içinde korunması çok önemlidir. Sanal terörizmin bertaraf edilebilmesi ancak ve ancak bütün devlet dairelerinde ve özel müteşebbislerce kurulan işletmelerde gerekli sağduyunun gösterilmesine ve anti-terör çalışmalarının uygun şekilde finanse edilebilmesine bağlıdır (Cerrah, 2003: 105).

İnternet sınırlar üstü bir konsept olduğundan, internet suçlarının niteliği de uluslararası olmuştur, yani bilgi teknolojilerine erişim imkânı arttıkça, dünyamız gitgide küçülmüştür. Dünyanın bu küçülmüşlüğü ve ulaşılabilirliği; terörizmin lehine olmuş, söylemlerini ağ üzerinden dünyanın her tarafına yayma fırsatına kavuşmuşlardır. Sakıncalı ya da terörist içerik barındıran siteler hukuki yaptırımlarla zaman zaman erişime engellense de internet hizmeti alınan kurumu değiştirmek ya da siteyi başka bir ülkeye taşımak suretiyle bu faaliyetlerin devamı sağlanabilmektedir. Hatta kimi terör örgütleri; faaliyetlerinin görüntü, video ya da ses kayıtlarını internet vasıtasıyla servis ederek karşıtı oldukları kişi ya da kurumun muhaliflerini de yanlarına çekebilmeyi hedeflemektedirler (Çankaya, 2003: 168).

IŞİD ya da Hizbullah gibi terör örgütlerinin tehditkâr videoları, düzenlediği saldırıların görüntüleri bir takım kriptolama yöntemleriyle yollaması, bu duruma örnek teşkil eder. Örgüt; kendi taraftarlarına aktarmak zorunda olduğu şifre, kod ve iletileri internet yoluyla göndererek hem devamlı haberdar olunmasının, hem de iletilerin güvenliğinin sağlanmasından emin olmuştur. Teröristler, bütün dünyadan herkesin kolayca girebileceği mecralarda kozmik bilgileri açığa sermektedirler. Örgütün bu bilgileri umuma açık olarak yayınlamasına rağmen, şifreli şekilde vermesi bizim gözümüzde bir ikilik yaratsa da; bu kişilerin ne denli büyük bir görev bilinci ve sorumluluğuyla ifa ettiklerini ortaya koymaktadır (Çankaya, 2003: 188).

Benzer Belgeler