• Sonuç bulunamadı

2.2. HZ MUSA’NIN HAYATI

2.2.2. Bebeklik ve Çocukluğu

Hayatı ve mücadelesi Kur’an’ın birçok Sûresinde geçmesine rağmen, Musa peygamberin doğumu ve çocukluğu sadece Taha ve Kasas surelerinde geçmektedir. Taha Sûresi bu süreci detaya girmeden anlatırken, Kasas Sûresi meseleyi biraz daha tafsilatlı anlatmıştır.210 Kur’an, Kitâb-ı Mukaddes’in aksine, Musa (a.s)’nın babası, de- desi ve soyu ile alakalı bir şey söylememektedir.211 Musa (a.s)’nın doğumu, Firavun’un emri ile İsraioğulları’na ait yeni doğacak erkek çocukların öldürüldüğü bir döneme denk gelmişti. Bundan dolayı korku ve endişe ailede özellikle Musa (a.s)’nın anne- sinde zirve yapmıştı. Ancak Allah annesine onu emzirip yanında tutmasını ve başına bir şey gelmesinden korktuğu zaman, bebeğini bir sandığa koyup suya bırakmasını ve akıbetinden endişe etmemesini ilham etti. Ayrıca çocuğu kendisine geri getireceğini ve ileride onu peygamber yapacağını bildirdi.212 Daha sonra annesi onu bir sala koyup suya bıraktı. Ablasına da; kimseye fark ettirmeden uzaktan çocuğu izlemesini tembih- ledi.213 Suya bırakılan bebek belli bir süre ilerledikten sonra saraydakiler tarafından fark edilip sudan çıkartılıyor.214

İsrailoğulları’na ait bir bebek olduğunu anlayan Firavun, onu öldürmek isti- yor fakat eşi, kendileri için göz aydınlığı olabilecek bu bebeği ısrarla öldürmemesini, bunun yerine evlatlık alalım teklifini yapıyor.215 Yavrusunun Firavun’un eline düştü- ğünü öğrenen anne üzüntüye boğuluyor. Bu arada Musa (a.s)’ya sütanne aranıyordu. Annesinin sütüne alıştığı için emzirmeye gelen kadınlardan hiçbirisinin sütünü kabul

209 Bkz. Harman, “Harûn”, DİA, C. XVI, s. 254-256.

210 Bkz. Fadl Hasan Abbas, a.g.e., s. 484

211 Bkz. Kitab-ı Mukaddes, Çıkış, 2/ 1-25 212 Bkz. Tâhâ, 20/ 37-40; Kasas, 28/ 7- 13 213 Bkz. Tâhâ, 20/ 39; Kasas, 28/ 11-12 214 Bkz. Kasas, 28/8

etmiyor, bir taraftan da ağlıyordu. Uygun fırsatı bulan ablası devreye girip onlara şöyle dedi: “Size onun bakımını, sizin adınıza üstlenecek ve ona içtenlik ve şefkatle davra-

nacak bir aile göstereyim mi?”216 Olumlu cevap alınca koşup annesine haber verdi ve birlikte geldiler. Sütünü kabul edip etmeyeceğini anlamak için bebeği kadına verdiler. Epeydir aç kalıp ağlayan bebek, büyük bir iştiyakla kadının sütünü içti. Bebek, anne ve saraydakiler rahatlamış, herkes derin bir oh çekmişti. Çünkü büyük bir koşuşturma ve panik ile aradıkları sütanne ve bakıcı nihayet bulunmuştu. Kendisi ile gerekli şart- ları konuştuktan sonra bebeği ona teslim ettiler. Böylece kadın açısından Allah’ın vadi gerçekleşti ve çocuğuna kavuştu.217 Gebelik ve doğum esnasında her annenin çekmiş olduğu bir takım sıkıntı ve sancılar vardır. Bunlar hamileliğin doğasında olan şeyler- dir. Ancak Musa (a.s)’nın annesi bunların dışında birçok sıkıntı ve sancı çekmiştir. Bu hem kendisinde hem de doğacak yavrusunda kalıcı izler bırakmıştı. Muhtemelen Musa (a.s)’nın defalarca “korkuyorum” sözcüğünü kullanmasının temelinde anne karnında başlayan ve peygamber oluncaya kadar geçen süre boyunca yaşadığı bu korkular var- dı. Çünkü Firavun Mısır’da bir korku imparatorluğu kurmuştu ve İsrailoğulları bunu iliklerine kadar hissediyordu. İsrailoğulları’nın bir ferdi olan Musa (a.s), sarayda bü- yüyüp bazı ayrıcalıklara sahip olmasına rağmen herkesin ruhuna işlemiş olan bu kor- kudan kurtulamamıştı.218 Aynı şekilde Kur’an ayetleri satır arası mesajlarında Musa (a.s)’da çabuk öfkelenme ile ilgili bir tabiat olduğunu söylemektedir.219

Yûsuf Sûresini uzun bir sinema filmine benzetirsek, Musa kıssası onlarca bölümden oluşan dizi konumunda olur. Kur’an onun hayatını kesitlere bölerek farklı surelerinde anlatmıştır. Bize göre bunun en önemli sebeplerinden birisi, bebekliğinden ölünceye kadar Musa peygamberin yaşadığı olağan dışı olaylar ve devasa krizlerle mücadelesinden dolayıdır. Sanki Allah bu değerli şahsiyeti krizlerle mücadele etsin diye özel olarak yetiştirmiş ve başına gelecek tehlikelerden onu korumuştur. Bu söylediğimiz temelsiz bir iddia değildir. Çünkü satır arası mesajlarında Kur’an, Musa (a.s)’nın daha doğduğu günden itibaren Allah’ın inayeti ve hıfzı altında olduğunu söylemektedir. “Nezaretim altında yetişmen ve herkesin seni sevmesi için üzerine

216 Bkz. Kasas, 28/12; Tâhâ, 20/40. 217 Tâhâ, 20/40; Kasas, 28/13.

218 Bkz. Şuara, 26/12,14; Kasas, 28/ 33, 34. 219 Bkz. Araf, 7/ 150; Taha, 20/ 86

benden bir sevgi indirdim.”220 Bu durum sadece çocukluk dönemi ile sınırlı değildir. Peygamber olduktan sonra Firavun’u uyarmaya giderken Allah, yanında olduğunu, kimsenin kendilerine zarar veremeyeceğini dolayısı ile korkmamaları gerektiğini söylemiştir. “Harun (a.s) ve Musa (a.s) şöyle dediler: Ey Rabbimiz! Bu adamın (Firavun’un) hakkımızda ileri gidip bizi öldürmesinden veya daha da azmasından korkuyoruz. Bunun üzerine Allah onlara şöyle dedi: Hayır, kesinlikle korkmayın. Çünkü ben sizinle birlikteyim, her şeyi duyar ve görürüm.”221

Kur’an bir başka yerde Firavun tarafından öldürülmekten korkan Musa (a.s)’ya şöyle der: “Seni kardeşinle destekleyeceğiz ve vereceğimiz güç sayesinde onlar size

erişemeyecekler. İşin sonunda siz ve size tabi olanlar üstün geleceksiniz!”222 Musa kıssasının bu kadar çok tekrarlanmasının bir diğer sebebi ise kıssanın kahramanı olan Hz. Musa (a.s)’nın etrafında diğer kıssa sahibi peygamberlere göre daha fazla kişi, daha fazla mekân ve daha fazla olay olmasındandır. Kur’an’ın en büyük özelliği parça parça inmiş olmasıdır. Bu özellik aynı zamanda inkârcıların en çok itiraz ettikleri noktalardan biridir. Kur’an, inkârcıları susturmak ve Hz. Muhammed (s.a.v)’e teselli vermek için zaman zaman bu itirazları dile getirip onlara cevaplar vermiştir. “İnkâr

edenler: Kur’an ona topluca tek seferde indirilmeli değil miydi? Biz onu senin kalbine iyice yerleştirmek için böyle yaptık (parça parça indirdik) ve tane tane (ayırarak) okuduk.”223 Aynı kesimler bir başka yerde itirazlarını kıssalar üzerinden dile getirip Kur’an’ın uydurma, peygamberin de yalancı olduğunu iddia ediyorlardı ancak Kur’an buna da cevap vererek onları yalanlamıştır. “İnkâr edenler: Bu (Kur’an), olsa

olsa onun (Muhammed’in) uydurduğu bir yalandır. Başka bir zümre de bu hususta kendisine yardım etmiştir, dediler. Böylece onlar hiç şüphesiz haksızlığa ve iftiraya başvurmuşlardır.” “Yine onlar dediler ki: (Bu âyetler), onun, başkasına yazdırıp da

kendisine sabah-akşam okunmakta olan, öncekilere ait masallardır. (Resûlüm!) De ki:

Onu göklerde ve yerdeki gizlilikleri bilen Allah indirdi. Şüphesiz O, çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir.”224

220 Taha, (20) 39 221 Taha, (20) 45 222 Kasas, 28/ 35 223 Furkan, 25/ 32 224 Furkan, 25/ 6.