• Sonuç bulunamadı

Darbe sürecinde gazetelerin sıkıyönetim yoluyla sık sık karĢılaĢtıkları sansür ve kapatma, gazetelerde bir otosansür mekanizmasının oluĢmasına neden olmuĢtur. Kapatılma korkusu öyle bir noktaya gelmiĢtir ki, herhangi bir haberin yayınlanıp yayınlanmaması dahi, gazete içinde yoğun tartıĢmalara neden olmuĢtur. Bilecik‟te meydana gelen tren kazasının ardından Cumhuriyet‟teki tartıĢma gazetenin kendi içindeki sansürün en çarpıcı örneklerinden biridir. TartıĢılan konu, meydana gelen tren kazasında, vagonlardan birinde tankların oluĢu ve bu detayın habere konulup konulmamasıdır. Sonunda bu detayın haberden çıkarılmasına karar verilse de, uygulanan tipo baskı yöntemi, haberin bazı bölümlerinde beyazlıklar oluĢmasına neden olmuĢ, gazete, Genelkurmay tarafından „gizli sansür

8

olduğu‟ iması gerekçesiyle uyarı almıĢtır (Cemal, 2004: 359). Evren de, söz konusu haberde meydana gelen beyazlıklardan anılarında söz ederek, gizli sansür imasının her fırsatta dile getirildiğini vurgulamıĢtır.

“(…) Birkaç aĢırı örnek dıĢında, bütün gazeteler kapatılmadan yayımlanıyor, buna bakmıyorlar da, üzerilerinde gizli sansür olduğunu her fırsattan yararlanarak ileri sürüyorlar. (…) Bunların baĢında da, adını vermeyeceğimi hani o meĢhur gazete geliyor. (…) ĠĢte bu gazete, hiç akla gelmeyecek bir protesto yöntemine baĢvurmuĢ geçenlerde, bana bildirdiler. Bazı sütunlarını kazımıĢ, beyaz çıkarmıĢ kendi kendine. Hani 27 Mayıs‟tan önce DP devrinde sansür kazıtırdı ya sütunları, o intibaı bırakmak için. (…) NeymiĢ efendim, …teknik sebeplerden yerleri soluk çıkmıĢ. Sen bunu benim külahıma anlat. BoĢuna kapatılmıyor bu gazete zırt pırt…” (Oran, 1989: 80).

1.4.3. 12 Eylül‟ün 1. Yılında Basın

12 Eylül askeri darbesinin birinci yıldönümünde gazetelerin manĢetlerine taĢıdığı ifadeler, darbeye bakıĢ açılarını değerlendirmek açısından dikkat çekmektedir.

Darbenin 1. yıldönümünde gazete manĢetleri Ģöyledir: Milliyet: “Sağol Mehmetçik”

Tercüman: “Huzur 1 yaĢında”

Hürriyet: “El ele kol kola, koĢa koĢa mutlu günlere gidiyoruz”…Dünü unutmadan, yarına ulaĢacağız; kanlı nehirleri nasıl aĢtık, uçurum kenarlarında nasıl nefesimizi tuttuk ve evet düzlüğe çıktık”

Cumhuriyet yazarı Faruk Bildirci‟nin hazırladığı not, 12 Eylül 1980 darbesinden 12 Eylül 1981‟e değin yaĢanan olayların özeti niteliğindedir. Bildirici‟ye göre; 12 Eylül‟den bu yana askeri mahkemelerde 62 sanık ölüm cezasına çarptırılmıĢ, askeri mahkemelerde bin 466 sanık ölüm cezası istemiyle yargılanmıĢ, 12 Eylül‟den bugüne değin, 10 sanığın ölüm cezası infaz edilmiĢtir. Askeri mahkemelerde ölüm cezası istemiyle yargılanan sanıklardan bin 82‟si sol, 305‟i sağ görüĢlüdür.

12 Eylül 1981‟de yasaklar ve kapatmalar sürerken, yaĢanan bazı geliĢmeler, gazetelerin kapatılma korkusunu gözler önüne sermektedir. Tercüman‟ın yayını, 27 Ekim 1981‟de Nazlı Ilıcak‟ın siyasi partilerin kapatılmasını eleĢtiren iki yazısı nedeniyle süresiz olarak durdurulmuĢtur. Burada dikkat çeken husus, diğer gazetelerde Tercüman‟ın kapatılmasıyla ilgili herhangi bir detayın yer almamasıdır. Bu durum gazeteler arasındaki birbirini savunur tutumun giderek yok olması anlamına gelmektedir. Gazetelerin kapatılması ile ilgili yazı ve yorumların da yasaklanması, basının aynı safta yer almamasını tetiklemiĢtir (Cemal, 2004: 314). Öte yandan, sadece yurtiçi basının değil, yurtdıĢı basının da denetim altına alınmak istendiği bir süreç yaĢanmıĢtır. Mevcut yönetim için „cunta‟ deyimini kırmak adına, Konsey‟in Basın ve Halkla ĠliĢkiler Birimi‟nden bütün basın organlarına bir tamim yollanmıĢ, tamimde, Kenan Evren‟in orgenerallik titrinin kullanılmayacağı, sadece Devlet BaĢkanı sıfatının kullanılacağı belirtilmiĢtir.

1.5. 1982 ANAYASASI‟NA DOĞRU

12 Eylül 1980 askeri darbesinin ardından, anayasal sürece geçiĢ çalıĢmaları hız kazanmıĢtır. Askeri yönetimin 1961 Anayasası hükümlerine yönelik tepkileri öteden beri bilinmektedir ve darbenin ardından sürekli gündemde tutulan anayasa tartıĢmaları sonuca ulaĢmaya baĢlamıĢtır. 1961 Anayasası‟nın anarĢi ve teröre neden olduğu fikrinde yoğunlaĢılmıĢ, TĠSK gibi ekonomi kuruluĢları da anayasanın değiĢtirilmesi fikrine destek vermiĢtir. Düzenlenen seminer ve konferanslarda dile getirilen düĢünceler yeni anayasanın ideolojik çatıĢını oluĢturmuĢtur (Katurman, 2007:s.y.). Özbududun‟a göre, askeri müdahale sonucu hazırlanan 1982 Anayasası‟nın bir kısmı askeri müdahaleyi yapan Milli Birlik Konseyi ve Milli Güvenlik Konseyi, diğer kısmı ise, Temsilciler ve DanıĢma Meclisi‟nden oluĢan Kurucu Meclis tarafından yapılmıĢtır (Özbudun, 2005: 35).

1.5.1. 1982 Anayasası Hazırlık Sürecinde Basın Özgürlüğü

Gazetelerin kapandığı, gazetecilerin hapse girdiği bu dönemde, Anayasa referandumu, gazeteler adına ağır koĢullar altında yapılmıĢtır. Cumhuriyet yazarı Hasan Cemal, anayasa referandumunda ret pusulasının rengi olan mavinin kullanılmasının yasaklandığı bir dönem yaĢandığından söz etmektedir. Gazetelerin adeta genel yayın müdürü gibi davranan Tümgeneral Ekrem Dinç‟in Cemal‟i arayarak söyledikleri de dönemin koĢullarını değerlendirebilmek açısından oldukça dikkat çekmektedir. Her gazeteyi tek tek aradıklarını, özellikle Cumhuriyet‟i yakından takip ettiklerini belirten Dinç, Ģöyle devam eder:

“Artık yarından itibaren anayasa konusunda hiçbir Ģey, ama hiçbir Ģey yazılmayacak. Ġma, telkin, telmih, hiçbir Ģey olmayacak…Sonra iç sayfada Ġsmail mi, Gülgeç mi biri var, ha bire mavi üstüne çiziyor, onu da izliyoruz. Mavi falan da olmayacak. Kesin olarak son defa söylüyorum. Aksi olursa kapatacağız." 9

Kenan Evren, Anayasa referandumu sürecinde basına karĢı oldukça demokratik bir tutumla yaklaĢtıklarını, sadece halk arasında paniğe neden olabilecek haberlerin sıkıyönetim komutanları tarafından rica ile yazdırılmadığını söylemektedir. Ancak Evren yine anılarında, özellikle belli baĢlı gazetelerin defalarca uyarılmasına rağmen, eski tutumlarını sürdürdüklerini ve gazeteleri kapatmak zorundan kaldıklarını söylemiĢtir (Oran, 1989: 93-94).

Öte yandan aynı yıl, MGK 70 numaralı bildiriyi yayınlayarak, bu bildiriyle daha önce yayınlanan 52 ve 65 numaraları bildirileri kaldırmıĢtır. 70 numaralı bildirinin gerekçesi; „VatandaĢların, basının en geniĢ biçimde Anayasa tartıĢmalarına katılmalarını sağlamak, görüĢlerden faydalanmak‟ olarak açıklanmıĢtır. Yapılan yeni düzenleme ile siyasi parti niteliğindeki her türlü çalıĢma bir kez daha yasaklanmıĢ, yine siyasi parti mensuplarının

9

faaliyetlerinin haber ve yorum olarak yayınlanması da aynı yasak kapsamı içine alınmıĢtır.

Evren ise, yaĢanan baskıcı sürece rağmen, basın özgürlüğünün var olduğunu, gazetelerin referandum döneminde de serbest çıktığını, ancak basına fazla yüz verildiği takdirde, “baĢlarının dikeldiğini” söylemektedir (Oran, 1989, 38).