• Sonuç bulunamadı

1. BÖLÜM

1.6. Bürokrat ve Yazar Kimliği

54

propagandalar neticesinde siyasi iktidarın desteğini kaybeder ve Kasım-Aralık 1934’te yayın hayatına son verir.

Üç senelik yayın hayatı süresince Kadro 36 sayı yayınlamış, devrimin manasını ve istikametini açıklama gayreti içerisinde olmuş, bu gayret başlangıçta devrimin ileri gelenlerinin onayı ile sürdürülmüş, ancak Kadrocu görüşler destek bulmaktan ziyade gitgide artan bir muhalefet hareketi ile karşı karşıya kalmışlardır.

Kadro’nun Cumhuriyetin gelişimi içerisindeki rolünü Kadro üzerine yaptıkları kapsamlı çalışmalarında İlhan Tekeli ve Selim İlkin önemli bulmamışlardır.147

Ancak, Siyasi iktidarı etkileyerek cumhuriyetin gelişiminde fikri olarak önemli bir rol üstlenmemiş olmasına rağmen, Kadrocu görüşler, Türk aydını üzerinde özellikle, Cumhuriyet aydının ortaya çıkarılması sürecinde katkıda bulunmuştur. Kadrocular devlet kademelerinde sürdürdükleri görevleriyle de farklı şekillerde olan katkılarını devam ettirmişlerdir.

55

İktisat Vekâleti Sanayi Tetkik Heyeti Başkanlığı’na getirilir. 148 II. Dünya Savaşı’nın kapıya geldiği günlerde bu yeni görev, planlı ekonomiyi savunan bir Kadrocu için idari yapıda gelinebilecek en önemli yerdir.149 Şevket Süreyya, savaş öncesinin yeni koşullarında, sanayi programını, savaşa hazırlık programına dönüştürerek bir rapor haline getirir ve söz konusu rapor Bakanlar Kurulu’nca yürürlüğe konulur.

1942 yılında Şevket Süreyya, Ticaret Vekili Mümtaz Ökmen’in girişimiyle Ticaret Vekâleti içerisinde oluşturulan İaşe Müsteşarlığına Müsteşar Şükrü Sökmensüer’in yardımcısı olarak atanır. Şevket Süreyya, artık başta Başvekil Refik Saydam olmak üzere hükümette yer alan pek çok kişi ile yakın çalışmaktadır. Ancak Şevket Süreyya’nın Müsteşar Yardımcılığı görevine atanması, CHP grubunda tartışmalara neden olur. Örneğin, Emin Sazak, böyle geçmişi olan birinin bu göreve atanmasına karşı çıkar.150 Şevket Süreyya ise partide görev almamasına ya da geçmişi nedeniyle görev verilmemesine rağmen kendisini bir partili olarak tanımlar:

“Ben 1930’dan beri halk partiliydim. Partinin günlük işlerinde, ocak, bucak çalışmalarında iş almayan, fakat halkçı partinin icraatlarında dürüst ve sadakatle çalışan bir parti azası.”151

1942’de Refik Saydam’ın ani ölümü ve Ticaret Vekilliği’ne Behçet Uz’un atanması ile Şevket Süreyya kızak görev olarak nitelendirilen Başbakanlık Umumi Murakabe Heyeti Üyeliği’ne atanır. Ekonomi Bakanlığı Tetkik Kurulu Başkanlığı görevinin ardından 1944-46 yılları arasında “İvedili Sanayi Planı” diye bilinen savaş

148 Halil İbrahim Göktürk, a.g.e., s.231.

149 İlhan Tekeli, Selim İlkin, a.g.e., s.434.

150 A.g.e., s.435.

151 Şevket Süreyya Aydemir, Suyu Arayan Adam, s.464.

56

sonrası kalkınma plan ve programının sekretaryasını yürütür. 152 Sekretarya görevi sırasında hazırladığı kalkınma plan ve programı, sanayileşme ağırlıklı olmak üzere, kapital malları aşamasına geçilmesini öngören ve Kadro çerçevesinde geliştirilen düşüncelerin pratikte yeniden üretilmiş halidir.153 Bu plan, 1946 yılında yeni kurulan Recep Peker kabinesi ile uygulanma şansını yitirir. Şevket Süreyya ise 1947’de, 1951 yılına kadar görev yapacağı, Başbakanlık Umumi Murakabe Heyeti Üyeliği’ne yeniden atanır.

Demokrat Parti iktidarı ile birlikte Şevket Süreyya, Başbakanlık Umumi Murakabe Heyeti Üyeliği görevinden uzaklaştırılır, kendi çabası ile emeklilik haklarını elde eder ve Kayaş vadisinde bir tarihte aldığı toprağı çiftlik haline getirme çabalarına girişir. 1950’li yılların sonuna kadar sürdüreceği çabaları meyvesini verir ve Kayaş’taki arazisi bir çiftliğe dönüşür, ancak çiftlik daha sonra borç yükü nedeniyle iflas eder ve kapanır.154 Şevket Süreyya, her ne kadar çiftlik hayatı ile meşgul olsa da yazın yaşantısından tamamıyla uzaklaşmaz, 1958 yılında önemli yankılar uyandıran “Suyu Arayan Adam” adlı eseri yayınlanır. Suyu Arayan Adam’ın Demokrat Parti döneminde yayınlanması, eserin bir günah çıkarma vesilesi olarak kullanıldığı ve Şevket Süreyya’nın bürokratik beklentiler içerisinde olduğu eleştirilerini de beraberinde getirir.155 Şevket Süreyya ise, Mete Tunçay’ın aktarımına göre eserini bir özeleştiri metni olarak değerlendirir: “...biz Moskova’da bir halt

152 Halil İbrahim Göktürk, a.g.e., s.231.

153 İlhan Tekeli, Selim İlkin, a.g.e., s.436.

154 Halil İbrahim Göktürk, a.g.e., s.168.

155 Ömer Özcan, “Arşivimizden Seçmeler: Şevket Süreyya Aydemir’e Ait Mezuniyet Belgesi”, Türk Yurdu, Sayı:262, Haziran 2009, s.99.

57

öğrenmedik o parti mektebinde ama bir şey öğrendik: Özeleştiri. Bu kitap sözde onun bir uygulaması.”156

Bu dönemde Şevket Süreyya, DP iktidarına yakınlığı ile bilinen Şair Fethi Giray, Tuğrul Aşıroğlu ve Gazanfer Kunt’un çıkardığı Ankara Telgraf gazetesi için, iktidar partisi başkanlığının isteği doğrultusunda, imzasız başyazılar kaleme alır.

Kaleme aldığı yazılar Başbakan Menderes’in beğenisini kazanır ve Şevket Süreyya, Burhan Belge, Dr. Sarol, Dr. Gedik, Sebati Ataman ve Muhlis Fer’in de katıldığı bir yemekte Başbakan ile görüşme fırsatı bulur. Yemekte Menderes ile başta çimento ve şeker fabrikaları olmak üzere iktidarın yaptıklarını konuşur ve Başbakan, iktidarının son günlerinde Şevket Süreyya’dan çok etkilenir.157 Menderes, yazılarını beğendiği Şevket Süreyya’nın yeni çıkarılacak “Hadiseleri Tasvir” gazetesinin başyazarlığını yapmasına karar verir,158 ancak 27 Mayıs darbesinin araya girmesi ile gazete yayımlanamaz.

27 Mayıs’ın ardından Şevket Süreyya bambaşka bir yaşam seçer, yaşantısını Kayaş’taki çiftliğinde değil, Ankara Bahçelievler’de bulunan apartman dairesinde sürdürür. Yazılarını yazıp, ziyaretçilerini kabul ettiği bu apartman dairesinde dostlarıyla akşamları beş çaylarında ve Çarşamba günleri yemekte bir araya gelir.

Şevket Süreyya, Türk basınından da tamamıyla kopmuş değildir. 1966-1976 yılları arasında Pazartesi günleri Cumhuriyet gazetesindeki köşesinde yazılar kaleme alır.

1960’lı yıllarda Şevket Süreyya, hacimli kitaplar yazmayı/yayınlatmayı ve 27 Mayıs’ın Türk siyasetinde sola açılma konusunda getirdiği olanakları

156 Der. Mehmet Ö. Alkan, Tanıl Bora, Murat Koraltürk, Mete Tunçay’a Armağan, İstanbul, İletişim Yayınları, 2007, s.52.

157 Halil İbrahim Göktürk, a.g.e., s.169.

158 İlhan Tekeli, Selim İlkin, a.g.e., s.452.

58

değerlendirmeye çalışan siyasal hareketleri etkileyerek, Kadroculuğu yeniden üretmeyi amaçlar. Birinci amacı doğrultusunda Şevket Süreyya, sırasıyla; Toprak Uyanırsa (1962), Tek Adam (1963-1965), İkinci Adam (1966-1968), Menderes’in Dramı (1969), Enver Paşa (1970-1972), İhtilâlin Mantığı ve 27 Mayıs (1973) isimli eserlerini yayınlatır. 1974 yılında ise, Cumhuriyet gazetesinde yayınlamış olduğu yazılarını “Kahramanlar Doğmalıydı” isimli kitapta toplar.

Şevket Süreyya’nın her dönemin siyasi liderlerinin hayatlarını konu alan eserler kaleme almasını, İlhan Tekeli ve Selim İlkin, Kadroculuğa ve iktidarda bulunan güç sahibine sunulan hizmet karşılığında iktidarın paylaşılması neticesinde Kadrocuların iktidarın gözünden dünyaya bakabilme yetisini haiz olmalarına bağlarken,159 Müzehher Va-Nu, Şevket Süreyya’nın bu yoğun tempodaki çalışmasını, daha basit olarak değerlendirilebilecek bir nedene, yani yaşamını sürdürebilmesi için paraya gereksinim duymasına dayandırır.160

Şevket Süreyya, Kadroculuğu yeniden üretme amacı doğrultusunda, Türk siyasetindeki sola açılma olanaklarından ve özellikle 20 Aralık 1961’de yayımlanmaya başlayan “Yön” dergisinden yararlanır. Yön’ün ilk sayısı, 164 aydın imzalı bir bildiri ile çıkmış olmasına ve Şevket Süreyya bu aydınlar içerisinde ilk aşamada yer almamasına rağmen, 24 Ocak 1962 tarihinden itibaren kaleme aldığı 41 yazı ile Yön’ün yazar kadrosuna dâhil olur.161

Yön, 5 Haziran 1963’te Bahri Savcı’nın bir yazısı nedeniyle Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı’nca kapatılır, Eylül 1964’te ise yeniden yayımlanmaya

159 A.g.e., s.466.

160 A.g.e., s.466.

161 A.g.e., s.471.

59

başlanır. Yön’ün bu ikinci döneminde; Şevket Süreyya’nın yazı sıkılığında bir azalma ve yazı içeriklerinde farklılaşma görülür, Şevket Süreyya, ideolojik konular yerine daha güncel konularda yazılar kaleme alır.162 1967 yılında Yön’ün tamamen kapatılmasıyla ise, Şevket Süreyya sadece Cumhuriyet’te yazdığı haftalık yazılar ve kitapları ile yazın hayatını sürdürür.

Yön dergisi kapandıktan sonra, 1 Ekim 1969’da Doğan Avcıoğlu, “Devrim gazetesini” çıkarmaya başlar. Devrim de yayın hayatına Yön’de olduğu gibi bir bildiri ile başlar. Şevket Süreyya, bildiriye imza koyanlar arasında yine yoktur, eski Yöncüler ve bunlara eklenen 27 Mayısçı askerlerden oluşan Devrim yazı kadrosuna da dâhil olmaz. Bir iki sayıda yer alan, daha çok tarihsel konulara ilişkin yazıları dışında Devrim’de yazılar kaleme almaz ve yazılarını 22 Mart 1976 yılına kadar sadece Cumhuriyet gazetesinde sürdürür.

Şevket Süreyya, 25 Mart 1976’da, 79 yaşında, kendisini toparlayamadığı ağır grip sonucunda Ankara’da yaşama veda eder. Cenaze töreni kapsamında yöneticiliğini yaptığı Ankara Ticaret Mektebi ve Ankara Belediyesi’nin İktisat Müdürlüğü önünde birer dakikalık saygı duruşu yapılır. Saygı duruşları esnasında Türk bayrağına sarılı olmayan tabutu, Ankara Belediye Başkanı Vedat Dalokay’ın girişimi ile belediye önündeki bayrakla örtülür. 163 Bugün ismi Ankara Bahçelievler’de yıllarca oturduğu sokakta yaşamaktadır.

162 A.g.e., s.475.

163 A.g.e., s.479.

60