• Sonuç bulunamadı

Azerbaycan Ekonomisine Genel Bakış Ve Bağımsızlık Sonrası

3. AZERBAYCAN’DA MALİYE POLİTİKASININ GELİR DAĞILIMINA

3.1. Azerbaycan Ekonomisine Genel Bakış Ve Bağımsızlık Sonrası

93

3. AZERBAYCAN’DA MALİYE POLİTİKASININ GELİR DAĞILIMINA

94

önünde bulundurulursa ilerde ortaya çıkabilecek olumsuz sonuçlar kaçınılmazdır. Bunun yanı sıra IMF ülkede çok önemli derecede yoksulluğun olduğunu tespit etmiş ve 2001 yılında Azerbaycan’da Yoksulluğun Azaltılması ve Ekonomik Kalkınma Üzere Devlet Programı kabul etmiş ve Azerbaycan’a bunun için 100 milyon dolar kredi ayırmıştır.

Alınan kredilerin doğru şekilde kullanılmaması ve bu kredilerle ülkeye yatırımların yapılmaması sonucunda gelir dağılımı olumsuz etkilenmiş ve ülke sosyalist çevre ülkesinden kapitalist çevre ülkesine dönüşmüştür.

1994-2000 yılları arasında yatırılan toplam yabancı sermaye ise 5,9 milyar dolar olmuştur. Bu miktarın %22,8’i finansal kredi, %56,3’ü petrol sanayisine, %20,9’u ise diğer sektörlere yapılan yatırım şeklinde olmuştur.

2000 yılından sonra petrol fiyatlarının artması ekonomik büyümeyi olumlu etkilemiştir.

Tablo 12’den de görüldüğü üzere yıllar itibariyle GSYİH oranında önemli derecede artışlar olmuştur. Hatta ekonomik büyümeye göre BDT ülkeleri içinde ilk sırada yer almaktadır. Devlet cari dönemde de ekonomik büyümedeki artışın sürekliliğini sağlamayı, özelleştirmeyi arttırarak üretimi arttırmayı ve elde edilen gelirleri gelişmemiş sektörlere yöneltmeyi amaçlamıştır. Fakat dış borçların artması, enflasyon ve petrol dışındaki sektörlerin gelişmemesini ve maliye politikasının da olumsuz etkilerini göz önünde bulundurursak, 2000 yılından sonra sosyal refahı arttırma ve yoksulluğun azaltılması politikalarına geniş yer verilse dahi gelir dağılımında eşitsizliğin arttığı söylenilebilir.

95

Tablo 12 Azerbaycan’da Bütçe Ve GSYİH’de Değişim

Kaynak: Azerbaycan İstatistik Komitesi, WWW.SNG.COM, WB verilerine göre hazırlanmıştır.

Yukarıda bahsedildiği üzere post sosyalist ülkelerde piyasa ekonomisine geçişle gelir eşitsizliği de artmıştır. Azerbaycan’da savaş, işgal olunmuş topraklarla ilgili sorunun çözümlenememesi ve petrol sektörünün

llar tçe Gelirleri/G SYİH tçe Giderleri/ GSYİH tçe Dengesi/ GSYİH GSYİH (Milyon$) Kişi başına GSYİH($) GSYİH’de ki dişim

1991 37,0 33,3 3,7 703,1 98,3 -7,8

1992 30,3 28,6 1,7 1309,8 180,4 -22,6

1993 34,1 41,2 -7,0 1326,9 179,9 -23,1

1994 14,8 25,1 -10,3 1629,3 217,9 -19,7

1995 19,5 20,1 -5,2 2415,2 282,1 -11,8

1996 18,2 17,6 -2,9 3180,8 357,5 1,3

1997 16,2 18,6 -2,4 3960,7 409,2 5,8

1998 13,5 15,4 -1,8 4446,4 441,5 10,1

1999 14,8 17,3 -2,4 4583,7 480,1 11,4

2000 15,1 16,2 -1,0 5272,8 582,8 6,2

2001 14,8 15,2 -0,4 5707,7 714,3 6,5

2002 15,0 15,4 -0,4 6235,9 774,4 8,1

2003 17,1 17,3 -0,2 7276,0 896,8 10,4

2004 17,7 17,6 0,1 8680,4 1060,3 10,2

2005 16,4 17,1 -0,7 13238,7 1660,4 24,3

2006 21,4 21,0 0,4 19852,0 2508,5 31,5

2007 23,8 24,1 0,3 33050,3 3906,1 25,0

2008 26,8 26,8 0,0 46258,2 5403,9 10,8

2009 29,0 29,5 -0,4 44297,0 5018,2

2010 26,9 27,7 -0,8 52909,3 5922,0

2011 30,1 29,6 0,6 65951,6 7285,0

2012 32,0* 31,8 0,3 68730,9 7490,5

96

önemini de eklersek bölgesel, sektörel ve kişisel gelir eşitsizliğinin arttığı söylenilebilir.

Sovyet döneminde Azerbaycan’da bankalar devlet tekelindeydi.

Kafkasya bölgesinde ilk oluşturulduğunda Sovyet bütçesi iki şekilde gerçekleştirilmekteydi: federal bütçe (genel Kafkasya için) ve yerli bütçe.

Buradan %45 Halk komiserliği grubuna, %41 yerli bütçenin finansmanı ve

%14 ekonominin finansmanına yönlendirilmekteydi. Sonraki yıllarda ise bu tamamen değişmiştir: yönetimin maliyeleştirilmesi için sadece %9,4 oranında harcama yapılmaktaydı. Yıllar itibariyle kamu sektörünün ekonomideki payı

%76’ya kadar yükselmiştir. Para politikası, maliye politikası bir birine bağlı gerçekleştirilmekteydi. Çünkü hepsi devletin elindeydi. En önemli bütçe gelirleri petrol ve tekstil malları üzerinden elde edilmekteydi. Kamu harcamalarının önemli kısmı tarım sektörüne (28,5), sanayi (17,4) ve ticarete (%3,2), sosyal kültürel gelişime, eğitime ve sağlığa yapılmaktaydı. Bu 2.

dünya savaşı yıllarında değişmiştir. Tedavülden vergi gelirleri giderek artmıştır (Kasumova, 1989).

Sovyet döneminde Azerbaycan’da ekonomik, sosyal anlamda çok önemli gelişmeler olmuştur. Fakat Azerbaycan kendi kaynakları ile ilgili mülkiyet hakkına sahip olamamaktaydı ve ülke kaynakları hammadde veya yarı mamul olarak çok ucuz fiyatlara alınmakta ve son haliyle ise yüksek fiyatlarla ülkeye satılmaktaydı. Buraya özellikle petrol ve petrol ürünleri, pamuk, tütün, şarap gibi ürünler ait olmaktaydı. Ayrıca ülke genelinde toplanan vergilerin %40’ı merkeze aktarılmakta bölüşüm zamanı ise Azerbaycan SC’ye daha düşük harcamalar yapılmaktaydı. Sonuçta Rusya

97

SC’ye çok önemli oranda kaynak aktarılması yapılmaktaydı. Fakat eğitim, sağlık vb. gibi birçok hizmetten herkesin eşit oranda faydalanma imkanı, istihdamın yüksek olması ve sosyalist sistemin yapısı gereği eşitliğin ön plana çıkarılmasını göz önünde bulundurarak gelir dağılımının daha adil olduğu söylenebilir.

Sovyet döneminde bütçe yeniden üretimin genişletilmesi için kullanılmıştır. Azerbaycan SC’de bütçe ekonominin, işçilerin maddi ve kültürel teminatı rolünde olmuştur. Bütçe gelirlerinin en önemli kaynağı tedavülden vergiler ve işletmelerin karlarıydı. Kamu harcamalarında öncelik devlet ekonomisin gelişimi ve sosyal kültürel gelişime yapılmaktaydı. Sonra ise eğitim ve sağlık harcamalarına yönlendirilmekteydi. Diğer bir önemli husus ise rublenin ve para tedavülün istikrarının sağlanmasıydı (Kasumova, 1987).

1985 yılından itibaren Sovyet-Azerbaycan ekonomisi buhrana doğru sürüklenmekteydi. Bu yıldan sonra ülke gelirlerinde her yıl önemli boyutlarda küçülme yaşanmaktaydı. Sadece 1988-1990 yıllarında ülke gelirinde %16,4 oranında azalma olmuştur. Üretim kaynaklarının tam ve gerekli şekilde kullanılmaması, esas fonların yenilenmesi için gerekli harcamaların yapılmaması veya yapılan harcamaların doğru şekilde kullanılmaması teknolojik gerilemeyi beraberinde getirmiş, bu da üretimde verimliliğin, kalitenin düşmesine neden olmuştur. İşçilerin üretime katılımında da geçen yıllardaki verimlik yitirilmiş, emeğin verimliliğinde %17,8 oranında düşüş yaşanmıştır ve 370 bin kişi üretime katkı sağlamamıştır. Sonuçta kamu işletmelerinin kârında 1981-1985 yıllarında %6,1 artışa karşın 1985 yılı

98

sonrasında %2,4’e inmiştir. Sanayi, inşaat, tarım sektörü gerekli planı yerine getirememiştir. Kolhoz ve sovhozlar genellikle hayvanları kendilerine ait topraklarda üretmek yerine vatandaşın mallarını satın almıştır. Böylelikle kolhoz ve sovhozlardan gelen gelirlerde de giderek azalma olmuştur. 1989 yılından itibaren yatırım oranları %35 düşmüş, yapılan yatırımlar ise ya tam olarak, ya da efektif kullanılmamıştır.

Azerbaycan’da 1991 yılında tüm sektörlerde 2,7 milyon kişi çalışmıştır.

İstihdam oranı 1990 yılına göre %74,2’den %73’e inmiştir. 1991 yılında çalışmak isteyen 11 bin kişi işsizdi. Dev ekonominin parçalanması ve 70 senelik ekonomik, siyasi ve sosyal ilişkilerin dağılması sonucunda post sosyalist ülkelerde bu manzara ortaya çıkmıştır.

Azerbaycan’da da merkezi planlı ekonomik sistemden serbest piyasa ekonomisine geçişle ekonomik faaliyetlerin, özelleştirmenin gerçekleştirmesi ve makroekonomik istikrarın sağlaması gerekmekteydi. Hiçbir kurumsal altyapı olmadan bunlar gerçekleştirilmiştir. Fakat fiyatların serbestleştirilmesi, savaş vb. nedenler sonucunda enflasyon görülmemiş hadde, dört haneli rakamlara ulaşmıştır. 1992’de %1012,3, 1993’te %1229,1, 1994’te ise

%1763,5 oranında enflasyon yaşanmıştır. Kuşkusuz enflasyonun bu kadar büyük olmasının nedenlerinden biri de devletin bütçe açıklarını kapatmak için para emisyonuna başvurmasıdır. Enflasyonun dört haneli rakamlarda gerçekleşmesi nüfusun neredeyse %80’ini yoksulluğa sürüklerken, %10’unu da büyük servete kavuşturmuştur.

1994-99 yıllarında Azerbaycan sıkı para politikası uygulayarak istikrarı koruyabilmiştir. Bu dönemlerde dünyada para politikası ve onun gelişime

99

etkisine dair düşünceleri değiştiren çok önemli olaylar ortaya çıkmıştır. 1998 yılında Güneydoğu Asya ülkelerinde başlayan mali buhran Rusya ve Brezilya’yı da önüne alarak birçok dünya ülkesini etkilemiştir. Bu buhranın temel nedeni IMF’nin para politikasıyla donatılan etkinsiz politikalar olmuştur.

Sıkı para politikasının Azerbaycan ekonomisinde enflasyonu frenlemek açısından rolü göz ardı edilemez. İkincisi bütçe açığının GSYİH’ya oranında bir istikrar gözlemlenmekteydi. IMF’nin geçiş ekonomileri için belirlediği %3 açık oranına bakarsak Azerbaycan’da bu oran 1999 yılında

%1,98’di (Ahmedov, 2000, 75-80). Fakat enflasyonun arkasındaki IMF’nin liberalleşme ve fiyat serbestleşmesi politikalarının etkisi de göz ardı edilmemelidir.

Geçişin ilk aşaması olarak nitelendirebileceğimiz 1991-1994 yıllarında Tablo 12’den de görüldüğü üzere GSYİH’de önemli ölçüde daralma olmuştur.

1994 yılından sonra savaşta ateşkes sağlanmış ve diğer BDT ülkelerine paralel olarak reformlar uygulanmaya başlatılmıştır.

Bağımsızlığın ilk aşamalarında Azerbaycan bütçesinde çok büyük açıklar ortaya çıkmış ve dış borçlar artmıştır. Uygulanan reformlar Rusya’da başlayan 1998-1999 krizini önleyememiştir ve bu Azerbaycan ekonomisini de olumsuz etkilemiş, gelir eşitsizliğini arttırmıştır.

Eski sistemde kamu harcamalarının miktarı yüksek düzeyde gerçekleşmekteydi. Kaynakların %80-%90’ı tamamen kamu tarafından yönetilmekte, hanehalkının ihtiyaçları kamu tarafından karşılanmaktaydı.

İnsanlar kendileri ile ilgili ekonomik, siyasi kararların verilmesini devletten beklemekteydiler ve insanların ihtiyaçları belirli düzeyde karşılanmaktaydı.

100

1991 yılında bağımsızlığın kazanılması ve piyasa ekonomisine geçişle bu kararların verilmesini yine devletten bekleyen insanlar ve bu beklentilere cevap veremeyen devlet karşı karşıya kalmıştır. Sosyalizmin kurallarını benimsemeden SSCB’ye dahil edilen toplum, bu sefer de kapitalizmin oyununa düşmüştür. Her ne kadar belli bir kesim geçiş sürecinin tamamlandığını iddia etse de piyasacı davranış biçiminin ülke genelinde benimsendiği söylenemez.

Grafik 6 Azerbaycan’da Yıllara Göre Kişisel Gelir Dağılımı

Kaynak: UNDP verilerine göre tarafımca hazırlanmıştır.

Azerbaycan’da da diğer BDT ülkeleri gibi gelir dağılımı sorunu sürdürülebilir büyüme sorununun arkasına geçmiştir. Grafik 6’dan da görüldüğü üzere gelir eşitsizliği yüksektir. Kayıtdışı ekonominin fazla olması, özellikle yüksek gelirli kesimin gelirinin ve karlarının kayda alınmasının düşük

0 5 10 15 20 25 30 35 40 45

1995 2001 2008

6.94 7.47 7.99

11.93 11.37 12.09

16.49 15.48 16.16

22.39 21.26 21.68

42.45 44.42

42.08

en düşük % 20 ikinci %20 üçüncü %20 dördüncü %20 en zengin %20

101

gelirli gruba kıyasla daha zor olması göz önünde bulundurulursa gerçek durumun çok daha kötü olduğu söylenilebilir. Gini katsayısı ise 0,365’e eşittir.

2010 yılında ortalama maaş 380 dolar olmuş, yoksulluk oranı %11 olarak gerçekleşmiştir (Aliyev, 2010, 3-8). Fakat kayıtların doğru yapılmaması veya işsizlikle ilgili devlet tazminat sisteminin olmamasından dolayı kayıt yaptırmaya olan ilgisizlik gerçek rakamların daha fazla olduğunu göstermektedir.

Azerbaycan’da bölgeler arasında önemli derecede gelir eşitsizliği mevcut olmaktadır. Özellikle gelirin büyük kısmının Bakü ve etraf bölgelerde toplanması buraya işçi akımını güçlendirmiştir. Bundan başka toprakların

%20’sinin işgal altında olması sonucunda hem önemli sanayi, tarım tesisatları, yaşayış yerleri vb. dağıtılmış hem de buralardan gelen 1 milyondan fazla göçmenin diğer bölgelere yerleştirilmesi, yaşam koşullarının iyileştirilmesi için devlet bütçesinden her yıl önemli büyüklükte harcamaların yapılması bölgesel eşitsizliği artırmanın yanı sıra devlet faaliyetlerini bu istikamette yoğunlaştırmıştır.

Azerbaycan’da bölgesel gelişimi gerçekleştirmek için 2004-2008, 2008-2013 yılları için yapılmış programlarda bölgelerin gelişimi düşünülmüştür. İlk programa devlet 16,8 milyar dolar ayırmış ve bunun %60’ı bölgelerin gelişimi için harcanmıştır. Fakat bölgelerin bu yatırımlardan eşit faydalanması söz konusu değildir. Ekonomik yatırımlar sadece kısa dönemde gelir sağlamaktadır. İleride kamu harcamalarının maliye politikasına etkisinde bu husustan bahsedilmiştir.

102

Bölgesel dağılım sektörel dağılımla ilintilidir ve gelir dağılımındaki eşitsizliği daha bariz göstermektedir. Keza Sovyet döneminde Azerbaycan’da sanayi sektörü Bakü ve bölge merkezlerinde toplanmış, tarım sektörü ise büyük oranda diğer bölgelerde (kolhozlar) bulunmaktadır. Sovyet ülkeleri arasında ekonomik ilişkilerin kesilmesiyle birçok sanayinin (petrol dışı) dağılması veya modern şartlarda rekabete devam edilemediği için çökmesi, tarım sektörüne devlet desteğinin tamamen kesilmesi ve kolhozların dağılması sonucunda bölgesel ve sektörel gelir eşitsizlikleri azami ölçüde artmıştır.

Tablo 13 Azerbaycan’da Gelirlerin Sektörel Dağılımı (GSYİH %)

Yıllar Sanayi Hizmet Tarım

1993 26,2 45,4 28,4

1994 20,8 46,3 32,9

1995 29,6 43,2 27,2

1996 28,8 43,7 27,5

1997 27,3 51,1 21,6

1998 22,9 58,4 18,7

1999 28,2 53,4 18,4

2000 36,0 47,9 16,1

2001 37,6 47,5 14,9

2002 37,4 48,6 14,0

2003 37,2 50,4 12,4

2004 38,2 50,8 11,0

2005 47,5 43,3 9,2

2006 57,3 36,0 6,7

2007 59,1 34,7 6,2

Kaynak: Gurbanov, 2009, 81

Tablo 13’den de görüldüğü üzere sanayi sektörünün GSYİH’deki payı giderek artmaktadır. Bilakis tarım sektöründe çok büyük boyutta azalma

103

olduğu görülebilir. Sanayi sektöründeki artışın nedeni petrol ve doğal gaz sanayisindeki artışla doğrudan ilintilidir. Keza petrol ve doğal gazın GSYİH’deki payı 2000 yılında %27,6’dan 2007 yılında %52,8’e kadar yükselmiştir. Bu toplam sanayi sektörünün %85’i demektir. Bu artış GSYİH’ye ve devlet bütçesi gelirlerinin artışına da yansımıştır. Fakat nüfusun sektörel istihdam oranına baktığımızda tarım sektöründe %35-40, sanayi sektöründe çalışanların %25-30, hizmet sektöründe ise %30-35 olduğu görülmektedir. Bu göstergeler çok önemli gelir eşitsizliğinin habercisidir.