• Sonuç bulunamadı

Avrupa Birliği’nde Etkin Olan Maliye Politikası

III. İSTİKRAR VE BÜYÜME PAKTI’NIN MALİ YAKINLAŞMA KRİTERLERİ BAĞLAMINDA UYGULANMASI

birbirlerine zamanlar arası bütçe kısıtı ile bağlanmış bulunmaktadır.113 Maliye politikasının merkezileşmemesi sistemli ve sistemli olmayan yapıda düzenlenmiştir. Sistemli maliye politikası çerçevesinde, hükümetin harcama ve vergilere ilişkin planı ile bunun gelecekteki vergilere ilişkin sonuçları büyük ölçüde tasarruf yatırım kararlarında içerilmektedir.114 Oysa sistemli olmayan maliye politikaları ulusal hükümetlerin, uzun dönemdeki ekonomik kalkınma hedeflerine göre düzenlenmektedir. Bu durum ise üye ülkeler arasında farklılık yaratmakta, sistemli olmayan politikaların uygulama alanı genişledikçe ülkeler arasındaki farklılıklar artmaktadır. Ancak üye ülkeler, EPB’ye katılmaktan kaynaklanan bir şok yaşadıkları zaman sistemli olmayan politikaları ile bu şokun etkileri azaltılmaya çalışılmaktadır. AB, deneyimi buna örnek teşkil etmektedir. Zaman içinde görülmüştür ki EPB’nin mali yapısı küçük ülkelerde büyük ülkelere kıyasla daha etkindir; diğer bir deyişle en az önemli olduğu yerde en etkin biçimde çalışmaktadır.115

EPB’ye geçişle birlikte AB üyesi ülkeler arasında ekonomi politikalarının kullanımında önemli değişimler yaşanmıştır. Maliye politikasının kullanımı ulusal karakterini korurken para politikası uluslarüstü bir nitelik kazanmıştır. Mali özerklik, yetki ikamesi (subsidiarite) ilkesi temelinde para politikasına bağımlı hale gelmiştir. Buna göre AB, ancak daha fazla ekonomik etkinlik sağlamak amacıyla ve bu amaçla sınırlı olarak maliye politikası düzenlemeleri öngörmeyi hedeflemektedir. Ancak yetki ikamesi ilkesinin maliye politikasına sıkı bir şekilde uygulanması, bütünleşmenin geleceğini tehlikeye sokacak olumsuz sonuçlara yol açabilecektir.116 Çünkü maliye politikaları AB’de, sadece kamu açıkları ve borçlanma bağlamında bütçeye ilişkin politikalarla sınırlı kalacak şekilde düzenlenmektedir. Ancak bütçe politikalarının yönetimi maliye politikalarının vergi politikası ve kamu gelirleri üzerinde de dolaylı etkilerde bulunmaktadır. Buna göre bütçe dengesini ya da kamu borcunda azalmayı sağlanmak gerektiğinde kamu gelirleri ve borçlanma yeniden düzenlenmektedir. Bütçenin fazla vermesi istendiğinde ise kamu gelirleri, dolayısıyla vergi politikaları da etkinlenmiş olmaktadır. AB’de tek para politikası ile ulusal maliye politikaları arasında eşgüdüm sağlanmasına dönük uygulamaya bakıldığında uyumsuzluklar görülmüştür.

113 Bali ve Çelen, loc.cit.

114 Abuzer Pınar, Maliye Politikası Teori ve Uygulama, Naturel Yayıncılık, Ankara, 2006, s.115.

115 Bali ve Çelen, op.cit., s.101.

116 Yıldız, op.cit., s.36.

İBP, deneyiminde 1999-2004 döneminde yaşanan gelişmeler bu uyumsuzluklara örnek oluşturmaktadır. Almanya, Fransa, İtalya ve İspanya’da yaşanan şoklar, referans değerlere ulaşılamaması Pakt’ın etkinliğinin sorgulanmasına yol açmıştır. Bu ülkelerin durumu özetle, harcama yoluyla istikrar amaçlı uygulanan bir maliye politikasının, üretim üzerindeki sınırlı etkisi dolayısıyla büyük ölçüde başarısız olması ve sonraki dönemlerde bu duruma bağlı olarak enflasyon artışının ve açıkla finansman ihtiyacının doğmasıdır.117

Buna göre AB’nin entegrasyona dahil olan ülkelerden bir kısmı Euro Alanı’na dahil olurken bir kısmı ise ekonomilerinin yakınlaşma kriterlerinde kabul edilen referans değerleri sağlayamamasından dolayı Euro Alanı’na dahil olamamaktadır. Bu durum göstermektedir ki, tüm AB üyesi ülkeler, para politikası hedeflerine ulaşılmasında maliye politikasına ilişkin düzenlemeleri uygulayarak ekonomi politikalarını eşgüdümlü hale getirememektedir. AB’nin EPB oluşturma sürecindeki başarısız deneyimleri de büyük ölçüde bu sürece dayanmaktadır.

Günümüzde AMB, AB ülkelerinde fiyat istikrarını sağlamak hedefiyle faiz oranını düzenlemektedir. Faiz oranının enflasyonla mücadelede bir politika aracı olarak kullanılması, bazı aday ülkeler de genişletici maliye politikasını, bazılarında ise daraltıcı şekilde kullanmak zorunda bırakabilir. Ancak EPB’de belirlenmiş olan orta vadeli bütçe hedefi nedeniyle bunu yapamayacak olmaları, üyeleri ekonomik istikrarsızlıklara sürükleyebilmektedir. Para ve maliye politikası karmasının eşgüdümlü uygulanması için üye ülkelerin orta vadeli hedefler yerine uzun vadeli hedeflere yönelmeleri gerekmektedir.

İki ekonomi politikası aracının, zaman zaman orta vadeli hedeflerden saparak uzun vadeli hedefleri gerçekleştirme amacıyla kullanılması AB düzeyinde ekonomi politikalarında eşgüdümü arttırıcı etki yapacaktır. “...karma politikalar da yetersiz kalmakta,... bütçesel birlik ya da ortak bir maliye politikası oluşturulması ihtiyacı doğmaktadır; şöyle ki; bir yanda, tek döviz kuru ve faiz oranı ile küresel ve merkezileşmiş bir para politikası, öte yanda Birlik ülkelerine göre farklılaşabilen adem-i merkeziyetçi maliye politikası, eşgüdüme yönelik uygulamaları güçleştirmektedir.118 Böyle bir sürecin başında olası başarısızlıkları gidermek için İBP uygulamaya sokulmuştur.

117 Pınar,op.cit., ss. 117-118.

118 Ibid., ss. 41-42.

Uygulamalarının eleştirilmeye başlanması, 2000 yılının ilk dönemlerine uzanmaktadır. İBP’ye, AB’nin büyük ve küçük ülkeleri farklı yönlerden eleştiriler getirmektelerdi. Bu eleştirilerden birincisi, İBP’nin otomatik istikrarlandırıcı görevi görememesiyle ilgiliydi. Ulusal bütçeler, ekonomik sıkıntı dönemlerinde dengeye gelmek için iyi dönemlerde bütçelerini dengede koruyarak otomatik istikrarı sağlayabilirlerdi.

Bunun için normal dönemlerde bütçeyi denk tutarak ya da bütçe fazlası vererek birikimde bulunabilecekleri söylenmektedir. Maliye politikasının dönemsel değişimlerden bağımsız olarak değerlendirilmesi ve bütçe açığının %3’ün altında olduğu dönemlerde de istikrar sağlayıcı araçların faaliyetlerinin engellenmemesi önerilmekteydi.

Üye ülkeler, maliye politikası üzerinde etkin olmalarına karşın para politikası üzerinde yetki sahibi değildirler. İkinci önemli eleştiri de bu noktada ortaya çıkmaktadır.

Maliye politikası açısından bağımsız olup “İsteğe bağlı politika” belirlenmesi mümkündür;

para politikası açısından AMB’ye bağlı olan ülkeler de maliye politikasının, para politikası için bir tampon olarak kullanıldığı, şeklinde algılanması da sorun yaratmaktadır.119 Para politikalarından kaynaklanabilecek istikrarsızlıkların giderilmesi durumunda maliye politikasının yeniden belirlenmesi ise “isteğe bağlı” olduğu için kimi zaman etkin olamamaktadır. Ancak üye ülkelerin siyasi kaygılarla mali bağımsızlıklarından vazgeçme gibi bir istekleri de bulunmamaktadır. Dolayısıyla tek başına otomatik istikrarlandırıcıların uygulanması da işe yaramamaktadır.

Üçüncü önemli eleştiri ise İBP’de ifade edilen yaptırımların geçmişte gerekli durumlarda uygulanmaması sorunudur. İBP’ye ilişkin yaptırım mekanizmasın siyasi niteliği göze çarpmaktadır. Yaptırım mekanizması otomatik değildir; Konsey’in nitelikli çoğunlukla Komisyon tavsiyesini onaylaması gerekmektedir.120 Örneğin Fransa’nın bütçe açığı, 2001 yılında GSMH’nin %1.4 ü olarak açıklanmış ardından, 2002 yılı itibariyle GSMH’nin %3.2 ‘si düzeyine ulaşmıştır. Komisyon, bu durumun düzeleceğini ummuştur.

Ocak 2003 ‘te ise ECOFIN, Fransa’ya bütçesini 2006 sonuna kadar %0.5 daraltmasını tavsiye etmiştir. Başkan Chirac Döneminde yapılan seçimlerle birlikte vergilerdeki düşüşle bütçe açığının daralmasını mümkün kılmamıştır. Fransız Başkan Chirac, 2005 yılı başında taahhüt ettiği vergi indirimi programını, açığı %3,7 seviyesinden (2004 yılı için) %3,2

119 Ibid., 2006, s. 420.

120 Patrick Leblond, “ The Political Stability an Growth pact is Dead: Long Live The Economic Stability and Growth Pact”, Journal of Common Market Studies, Cilt 44, No 5, 2006., s.973.

seviyesine (2005 yılı için) düşürmek için ertelemiştir. Bu çabalar, yatırımcılar tarafından dikkate alınmıştır.121

Almanya’da ise ekonomik büyümenin ivmesindeki ani azalışa paralel olarak (Ekonomik büyüme, 2000 yılında %2,9 iken 2001 yılında %0,8 olarak gerçekleşmiştir.) 2001 yılında %1.5 olarak beklenen bütçe açığı, GSMH’nin %2.7’si olarak gerçekleşmiştir.

Durgunluk ve sağlık harcamaları üzerindeki yetersiz kontrol, kamu borcunun 2000 yılındaki %1 seviyesinden 2001 yılında %2,5’un üzerine çıkmasına yol açmıştır.122 2002 yılında Almanya ve Portekiz’e yönelik erken uyarı mekanizmasının işletilmesi için Konsey’in gösterdiği isteksizliğin ardından 2003 yılında Almanya ve Fransa’ya karşı başlatılan aşırı açık prosedürünün, Konsey’in Komisyon tavsiyesini onaylamaması nedeniyle “de facto” askıya alınması, krizi açıkça ortaya koymuştur.123 Bunun ardından ATAD bu Kararı geçersiz saymıştır. Kısaca üye ülkeler karar alma sürecinde aşırı açık prosedürünün uygulanmaması yönünde hareket ederek kendilerine serbestiyet alanı tanımış, Komisyon’un ise yalnızca tavsiye verebilen organ olarak kalmış sorun yaratmıştır.

AMB gibi yetkinin tümüyle ihdas edildiği durum hariç olmak üzere, Komisyon gibi supranasyonel kurumların liderlik kapasitelerinin, (kurumsal karar alma sürecinin yanı sıra) üye ülkelerin politika ihtiyacı algılamalarına bağlı bulunduğu ileri sürülmektedir.124 Bu yöndeki eleştirilerin ardından İBP’nin uygulanması Konsey tarafından askıya alınmıştır.

2005 Bahar dönemindeki Zirve toplantısında da ECOFIN tarafından hazırlanan bir rapor paralelindeki Komisyon Tavsiyesi ile Pakt yeniden düzenlenmiştir.

İBP’nin uygulama sonuçlarının değerlendirilmesi, 2000-2004 dönemi ve 2005-2009 dönemi ayrımıyla yapılacaktır. Bu ayrım, Pakt’ın bu dönemde askıya alınarak revize edilmiş olması ve sonra yenilenerek yürürlüğe girmesinden kaynaklanmaktadır. İBP bağlamındaki uygulamanın değerlendirmesini yapabilmek için, Maastricht Antlaşması’nın yakınlaşma kriterlerinden sadece “mali yakınlaşma kriterleri” ele alınacaktır. Buna göre

121 Baldwin ve Wylopzs, op.cit., ss.415-417.

122 Economist Intelligence Unit, Country Forecast Germany at a Glance: 2002-2003, London, December 2001, s.3.

Buti Marco, “Will the New Stability and Growth Pact Succeed? An Economic And Political Perspective”, European Commission (EC) Economic Papers, No 241, January 2006.

http://ec.europa.eu/economy_finance/publications/economic_papers/2006/ecp241en.pdf19.03.2007.

124 Leblond, op.cit., 2006, s. 974.

genel borç stokunun ve bütçe dengesinin Birlik ve üye ülkeler bazında değerlendirilmesi, Pakt’ın tadil edilmeden önceki ve edildikten sonraki dönemler bazında yapılacaktır.

B. 2000-2004 Döneminde Avrupa Birliği’nde İstikrar Ve Büyüme Paktı’nın Uygulanması

Bu kısımda, Pakt’ın yürürlüğe giriş tarihinden itibaren revize edilmesine kadar uzanan süreç incelenmektedir. Buna göre 2001 yılında hazırlanmış olan Komisyon’un değerlendirme ve tavsiyelerine göre orta vadede ekonomi politikalarında hedef, gelecekteki büyümeyi ve istihdam kapasitesini geliştirmektir.125 Bu amaçla para istikrarı amacını sürdürerek istihdamın sürekli artışını öngören; güçlü ve sürdürülebilir büyümenin, enflasyondan arındırılmış olarak gerçekleşmesi hedeflenmiştir. Bu hedefe yönelik olarak planlanmış kamu harcamalarının ise devam ettirilmesi öngörülmektedir. Buna göre EPB’ye giriş dönemi sayılması dolayısıyla ortaya çıkan aksaklıkların 2001 yılı ile başlayan dönemde giderilmesi orta vadeli ve uzun vadeli hedeflere yönelik kamu yatırım harcamalarının arttırılması etkisini 2000 yılından 2004 yılına kadar uzanan dönemde göstermiştir. AB üyesi ülkelerin çoğunda kamu borç stoklarında azalma görülmekle birlikte Almanya, Çek Cumhuriyeti, Fransa, Güney Kıbrıs, Malta ve Polonya’da ise GSYH’ye oranında artış görülmektedir. Bu süreçte üye ülkelere özellikle mevcut bütçe pozisyonlarını referans değerlerdeki düzeyi koruyacak şekilde sürdürmesi tavsiye edilmiştir. Ancak orta vadede özellikle fiyat istikrarı yönünden etkinliği arttırmak için beş madde ile bazı tavsiyelerde bulunulmaktadır.126 Bu tavsiyeler sosyal güvenlik sisteminin revize edilmesi, vergi yükünün özellikle düşük gelir grubundaki ağırlığının azaltılması ve vergi sistemlerinde etkinliğin arttırılmasından oluşmaktadır. Bunun yanında insan kaynaklarının geliştirilmesine yönelik yapılan dolaylı kamu yatırımlarının arttırılması beklenmektedir. Kamu harcamalarında etkinliğin arttırılması ve kontrol mekanizmasının güçlendirilmesi için, kurumsal ve yapısal reformların gerçekleştirilmesi tavsiye edilmiştir.

Uzun vadede kamu finansmanının sürdürülebilirliği için cinsiyet ayrımcılığını engelleyerek istihdam oranını arttırılması ve kamu borcunun kısa dönemde azaltılması tavsiye edilmiştir.

Son olarak da üyeler arasında vergi sistemleri arasında rekabetçi uygulamaların yerine

125EC, 2001 Broad Economic Policy Guidelines, European Economy, Brüksel, No 72, 2001, s. 22.

126 Ibid., s.20.

vergi sistemlerini eşgüdümlü hale getirecek politikaların uygulanmasının gereği vurgulanmıştır.

Birliğin bu uygulama tavsiyelerinin yanında söz konusu süreçte ülke ekonomilerinin negatif büyümesi 2000-2004 aralığında kamu borç stokunda artışlara yol açmıştır. AB ekonomisi, 2001 yılından itibaren durgunluk sürecine; Almanya, Hollanda ve Portekiz ekonomilerinde 2003 yılında yaşanan negatif büyümenin de etkisiyle 2003 yılı, Euro Alanı ve AB-15 ekonomisinde son beş yıl içerisinde en düşük büyüme hızının yaşandığı yıl olmuştur.127

Düşük büyüme, bütçe dengesini kamu borç stokunu olumsuz etkilemektedir. Söz konusu dönemde özellikle AB’nin büyük ekonomilerinin borç stokunda ciddi artışlar görülmektedir (Tablo 4). Örneğin Almanya’nın borç stokunun GSYH’ye oranı 2000 yılında

% 60,2 iken 2004 yılında % 65,6’ya çıkmıştır. Çek Cumhuriyetinde bu oran 2000 yılında

%18,2 iken 2004 yılında %30,4’e çıkarak yaklaşık iki katı artmıştır. Göreli olarak daha küçük olan ülkelerin borç stoklarında da ciddi daralma gözlenmektedir. Bu durum, esas olarak AB tarafından öngörülen politikaların büyük üyelere daha yüksek maliyetler getirmesinden kaynaklanmaktadır. Buna örnek olarak Polonya’yı ve İtalya’yı gösterebiliriz.

Diğer yeni üyelere göre daha büyük bir ülke olan Polonya’da 2000 yılında %36,6 olan kamu borcu, 2004 yılında %45,7 oranına yükselmiştir. 2003 yılında İtalya, AB-15 arasında en fazla borç stoku olan ülke olmuştur. Ancak, İtalya’nın borç stokunun GSYİH’ye oranı, 2002 yılındaki %108’lik seviyesinden, özellikle yıl sonunda gerçekleştirilen

127DPT, AB Üyesi Ülkelerde Ve Aday Ülkelerde Ekonomik Gelişmeler Raporu, DPT Yayınları, Ankara, Başbakanlık Basımevi, 2004, s. 33.

TABLO 5: Avrupa Birliği’nde Kamu Borç Stoku (2000-2004) (GSYH’YE Oranı, %)

2000 2001 2002 2003 2004

AB-25 62,9 61,1 61,5 63,1 62,1

Euro Alanı 60,3 61,8 62,2

Almanya 60,2 59,4 60,8 64,2 65,6

Avusturya 67,0 67,1 66,6 65,0 63,8

Belçika 109,1 108,1 105 100,1 94,2

Birleşik Kr. 42,1 38,9 38,5 39,9 40,4

Bulgaristan 73,6 66,2 53,2 50,8 37,9

Çek Cum. 18,2 25,2 28,9 37,6 30,4

Danimarka 50,1 47,8 47,2 45,0 43,8

Estonya 5,0 4,7 5,7 5,8 5,1

Finlandiya 44,6 43,9 42,6 45,3 44,1

Fransa 57,2 56,8 58,6 63,0 64,9

Güney Kıbrıs 61,7 64,4 67,1 72,2 70,2

Hollanda 55,9 52,9 52,6 54,8 52,4

İrlanda 38,4 36,1 32,3 32,0 29,5

İspanya 61,2 57,5 54,6 50,8 46,2

İsveç 52,8 54,4 52,6 51,9 51,2

İtalya 111,2 110,6 108,0 106,2 103,8

Letonya 103,9 16,2 15,5 15,6 14,9

Litvanya 24,3 23,4 22,8 21,9 19,4

Lüksemburg 5,5 5,5 5,7 4,9 6,3

Macaristan 55,4 53,5 57,1 59,0 59,4

Malta 57,1 61,8 61,7 72,0 72,6

Polonya 36,6 36,7 41,2 45,4 45,7

Portekiz 53,3 55,5 58,1 59,4 58,3

Romanya 23,9 23,1 22,7 21,5 18,8

Slovakya 49,9 48,7 43,3 42,8 41,4

Slovenya 26,7 26,9 27,8 27,1 27,6

Yunanistan 106,2 106,9 104,7 103,0 98,6

Türkiye* 57,6 105,4 95,0 89,1 59,2

Kaynak: Dilekli S. ve Eraslan T., AB Üyesi Ülkelerde ve Aday Ülkelerde Ekonomik Gelişmeler, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı, 2007, s.28; Eurostat

özelleştirmelerin etkisiyle, 2003 yılında yüzde 106,2’ye gerilemiştir.

2003 yılında bütçe dengesi, Almanya, İspanya, Fransa, Avusturya ve İngiltere dışındaki bütün eski üyelerde bozulurken, Danimarka, İsveç ve Finlandiya’da bu bozulma bütçe fazlasının azalması şeklinde gerçekleşmiştir. Borçlanma gereğinin ülkeler bazında gösterdiği değişimlerin sebebi büyük ölçüde kamu borç stokunda sayılanlar ile paralellik göstermektedir. Bu bağlamda Almanya, Fransa gibi eski üyelerin yanında Polonya gibi yeni üyelerden bazılarından da 2000 yılından 2004 yılını sonuna gelindiğinde büyük artışlar olduğu görülmektedir. Bu ülkelerin AB’nin diğer üyelerine göre büyük ekonomileri, buna yol açmaktadır. Diğer yandan Almanya, Hollanda, Fransa gibi Euro Alanında yer alan ülkelerin 2003 yılında %3’lük bütçe açığı değerinin aşılmış olması dikkati çekmektedir. Bu durum İBP’nin uygulanma sürecinin askıya alındığı döneme denk gelmektedir.

Bütçe açığında artış, esas olarak kamu harcamalarında görülen artışlardan kaynaklanmaktadır. Örneğin İsveç ve Danimarka gibi Euro Alanı dışındaki ülkeler ve Finlandiya gibi Euro Alanındaki bir üye ülke, Komisyon tarafında planlanan yapısal dönüşümleri büyük ölçüde sağlar durumda olmaları dolayısıyla bütçe açıkları büyük ölçüde düşüş göstermiştir. EPB’ye katıldıktan sonraki ilk değerlerinin önemli ölçüde altına çekilmiştir. Dönemin aday ülkeleri olan Bulgaristan, Romanya ve Türkiye açısından bakıldığında ise üç ülke arasında en iyi durumda olan Bulgaristan’dır. AB’nin 2004 yılı genişleme süreciyle AB’ye yeni üye olan ülkelerin görece küçük olanları da büyük ölçüde Komisyon raporlarında öngörülen yapısal dönüşümler nedeniyle yapılan harcamalar bütçe açığını arttırmıştır. Malta, Güney Kıbrıs ve Macaristan’da bütçe açığı artış göstemiştir.

2004 yılı sonlarına gelindiğinde ise eski üyelerden Almanya %3,8) , Fransa

(-%3,6), İtalya (-%3,5), Macaristan (-%6,5) referans değerlerin üstündeki bütçe açığı değerleriyle dikkati çekmektedir. Bu sürece gelinmesinde İBP’nin yaptırım mekanizmasının işletilmesinin siyasi düzlemde engellenmesi de önem taşımaktadır. AB düzeyindeki bu istikrarsız dönem 2005 yılında reformlarla değiştirilmeye başlamıştır. Yeni düzenlemelerle üye ülkeler arasında politikalarının eşgüdümünde etkinlik artışı da sağlanmıştır.

TABLO 6: Avrupa Birliği’nde Bütçe Açığı/ Fazlası (2000-2004) (GSYH’YE Oranı, %)

2000 2001 2002 2003 2004

AB-25 0,9 -1,1 -2,1 -2,8 -2,8*

Euro Alanı -2,5 -3,1 -2,9

Almanya 1,3 -2,8 -3,5 -3,9 -3,8

Avusturya -1,5 0,2 -0,2 -1,1 -3,7

Belçika 0,2 0,5 0,6 0,2 0,0

Birleşik Kr. 3,9 0,7 -1,6 -3,2 -3,4

Bulgaristan -0,5 0,2 -0,7 0,0 1,4

Çek Cum. -4,5 -6,4 -6,4 -12,9 -3,0

Danimarka 2,6 3,1 1,7 1,5 1,9

Estonya -0,3 0,3 1,8 2,6 1,6

Finlandiya 7,1 5,1 4,3 2,3 2,4

Fransa -1,4 -1,5 -3,2 -4,1 -3,6

Güney Kıbrıs -2,4 -2,4 -4,6 -6,3 -4,1

Hollanda 2,2 0,0 -1,9 -3,2 -1,7

İrlanda 4,4 1,1 -0,2 0,2 1,4

İspanya -0,9 -0,4 0,0 0,3 -0,3

İsveç 5,1 2,8 0,0 0,7 0,8

İtalya -0,6 -2,6 -2,3 -2,4 -3,5

Letonya -2,7 -1,6 -2,7 -1,8 -1,0

Litvanya -2,6 -2,1 -1,4 -1,7 -1,5

Lüksemburg 6,3 6,3 2,7 -0,1 -1,2

Macaristan -3,0 -4,4 -9,3 -5,9 -6,5

Malta -6,5 -6,4 -5,7 -9,7 -4,6

Polonya -1,8 -3,5 -3,6 -4,1 -5,7

Portekiz -2,8 -4,4 -2,7 -2,8 -3,4

Romanya -4,6 -3,3 -2,6 -2,7 -1,2

Slovakya -12,3 -6,0 -5,7 -3,6 -2,4

Slovenya -3,0 -2,7 -1,9 -1,8 -2,3

Yunanistan -2,0 -1,4 -1,4 -3,0 -7,4

Türkiye* -5,8 -26,9 -10,0 -8.0 -4,5

Kaynak: Dilekli S. ve Eraslan T., s.25; Eurostat *AB-27 için öngörülen değerdir.

C. 2005-2009 Döneminde Avrupa Birliği’nde İstikrar Ve Büyüme Paktı’nın Uygulanması

2003-2004 döneminde AB düzeyinde yaşanan krizin ardından Pakt’ın revize edilmesi, üye ülkelerin mali yakınlaşma kriterleri verilerine de yansımıştır. Komisyon, hazırladığı “Ekonomiyi Yönlendirici İlkeler Raporları”nda da makro ekonomik hedeflerini yeniden tanımlayarak üye ülkelerin orta vadeli bütçe pozisyonlarını ve uzun vadeye dayanan kurumsal reformları yönlendirici rol oynamaktadır. Komisyon, bu durumu

“ekonomik istikrarı sağlamak için üye ülkeler ekonomik dönüşüm içindeki orta vadeli bütçe hedeflerini tutturmalılar, ancak bu hedefleri tutturamazsalar, İBP ile paralel olan tüm düzenleyici önlemleri almalı; kaynakların etkin kullanımı ile ekonomik istikrarın korunması için gerekli çabayı göstermelidirler.” şeklinde ifade etmektedir.128

Komisyon’un bu tavsiyesi doğrultusunda, üye ülkeler Mali Yakınlaşma Kriterleri’ne uygun olarak bütçe pozisyonlarını şekillendirmektedir. 2005-2007 aralığında gerçekleşen değerler yönünden bakıldığında kamu borç stokunda önemli azalmalar görülmektedir. AB’nin Euro Alanı’na dahil büyük ülkelerin de bütçe açıkları %2-3 düzeylerinde azalmaktadır (Tablo 6). AB-27 düzeyinde baktığımızda da bu oranlar 2005 yılında %4 oranında düşüş göstermiştir. Ancak İrlanda, Fransa, Lüksemburg ve Portekiz’de bu düşme eğiliminin aksine, borç stokunda bir yükselme bekleniyordu, ... bu dört Euro Alanı ülkesine ek olarak İngiltere, Romanya ve Letonya’da da, kamu borç stokunda genel eğilimin aksine bir artış öngörülmektedir.129 Ancak Almanya, Avusturya, İspanya gibi Euro Alanı üyesi ve eski üye ülkeler arasında kamu borç stokundaki azalma

%2 - %8 aralığında değişen oranlardadır. Yeni üye ülkeler açısından bakıldığında ise borç stokunda görülen azalmalar birbirine paralel nitelikte ve genel olarak %2 - %12 aralığında değişim göstermektedir.

128 EC, Broad Economic Policy Guidelines: For the 2005-08 Period, European Economy, Brüksel, No 4, 2005, s.13-14.

129 Selin Dilekli ve Tarık Eraslan , op.cit., s.27.

TABLO 7:Avrupa Birliği’nde Kamu Borç Stoku (2005-2009) (GSYH’ye Oranı , %)

2005 2006 2007 2008* 2009*

AB-27 62,6 61,3 58,7 58,9 58,4

Almanya 67,8 67,6 65,0 63,1 61,6

Avusturya 63,5 61,8 59,1 57,7 56,8

Belçika 92,1 88,2 84,9 81,9 79,9

Birleşik Kr. 42,1 43,1 43,8 45,6 48,2

Bulgaristan 29,2 22,7 18,2 14,1 10,8

Çek Cum. 29,7 29,4 28,7 28,1 27,2

Danimarka 36,4 30,4 26,0 21,7 18,4

Estonya 4,5 4,2 3,4 3,4 3,5

Euro Alanı 62,7 61,3 58,7 65,2 64,3

Finlandiya 41,3 39,2 35,4 31,9 29,1

Fransa 66,4 63,6 64,2 61,4 65,1

Güney Kıbrıs 69,1 64,8 59,8 47,3 43,2

Hollanda 52,3 47,10 45,4 42,4 39,0

İrlanda 27,4 25,1 25,4 26,9 28,8

İspanya 43,0 39,7 36,2 35,3 35,2

İsveç 50,9 45,9 40,6 35,5 31,9

İtalya 105,8 106,5 104,0 103,2 102,6

Letonya 12,4 10,7 9,7 10,0 11,2

Litvanya 18,6 18,2 17,3 17,0 16,8

Lüksemburg 6,1 6,6 6,8 7,4 7,6

Macaristan 61,6 65,6 66,0 66,5 65,7

Malta 70,4 64,2 62,6 60,6 58,8

Polonya 47,1 47,6 45,2 44,5 44,1

Portekiz 63,6 64,7 63,6 64,1 64,3

Romanya 15,8 12.4 13,0 13,6 14,9

Slovakya 34,2 30,4 29,4 29,2 29,7

Slovenya 27,5 27,2 24,1 23,4 22,5

Yunanistan 98,0 95,3 94,5 92,4 90,2

Türkiye** 52,3 46,1 38,8 32,9 28,0

Kaynak: Dilekli S. ve Eraslan T., op.cit., s.28; Eurostat

* Tahmin

**Economic Forecast Spring 2008’den alınmıştır.

Ancak tüm bu olumlu gelişmelerin yanı sıra İtalya’daki kamu borç stokundaki düşmeye rağmen hala referans değerlerin çok üzerinde gerçekleşmiştir. İtalya için 2005 yılında gerçekleşen kamu borcu rasyosu %105,8 düzeyinde iken 2007 yılı sonunda bu oran ancak

%104,0 düzeyine gerilemiştir (Tablo 7). İtalya’da bu açıkların giderilmesinde hızlı davranılmamasının nedeni, kişisel gelir üzerinden alınan vergilerin azaltılması, düzenleme kapsamındaki politika alanlarında vergi tahsilatında yıllık ertelemelerden, kendi hesabına çalışanlar ve kurumlardan alınan vergilerde yeni düzenlemeler şeklindeki devlet gelirlerinde öngörülen düzenlemelerin yavaş olmasından kaynaklanmaktadır. Bunun yanı sıra harcamalarda planlanan tedbirlerle; sağlık harcamlarında yapılacak indirimler dolayısıyla, yıllık cari harcamaların artışında yıllık %2 düzeyinde açık uygulanması ve kamu varlıklarının satışından edinilecek gelirin görece harcamalardan düşük kalması da bu durumda etkin olmuştur.130

Kamu borç stoku, Euro Alanı’nda, özellikle Almanya ve Fransa’da görülen kamu borcundaki önemli artışın etkisiyle 2002’daki % 68,2 seviyesinden 2005 yılında %70,4 seviyesine yükselmiştir. 2006 yılında ise bu oran % 68,6 seviyesine gerilemiştir (Tablo8).

AB kamu borç stoku rasyosu genel olarak düşüş trendedir (Tablo 8). Buna göre AB-27 düzeyinde 2005-2007 aralığında %1,3’lük bir gerileme görülmüştür. Bu azalma seyrinin dört yıldır sürdüğü dikkate alınırsa; yavaşlayan ekonomik aktivite ve bazı ülkelerde yapılan vergi kesintileri nedeniyle bütçe açığının artarak AB genelinde 2008 yılında GSYH’nin

%1,2’sine, 2009 yılında ise GSYH’nin %1,3’ü seviyesine ulaşması beklenmektedir.131 kamu borç stoku yönünden başarısız durumdaki İtalya’da alınan önlemler doğrultusunda

%2,3 bir azalma gerçekleştirilmiştir. Romanya ve Birleşik Krallık dışındaki üye ülkelerde Mali Yakınlaşma Kriterleri yönünden öngörülen referans değere uyum sağlanmıştır.

İleriki dönemlere ilişkin tahmini değerlerde bu durumun sürmesi beklenmektedir.

Birliğin eski üyelerinden Almanya, Fransa ve İspanya’nın da içinde yer aldığı bir grup için öngörülen değerler gelecek dönemde “mevcut politikaların sürdürülmesi ve önlem alınmaması durumunda bütçe açığının yükselerek 2009 yılında yüzde 3 seviyesini aşacağı düşünülmektedir.

130EC, Public Finances in EMU 2005, European Economy, Brüksel, No 3, 2005, s.266.

131 Dilekli ve Eraslan, op.cit., s.25.

TABLO 8: Avrupa Birliği’nde Bütçe Açığı/ Fazlası (20005-2009) (GSYH’YE Oranı, %)

2005 2006 2007 2008* 2009*

AB-27 -2,5 -1,4 -0,9 -1,2 -1,3

Almanya -3,4 -1,6 0,0 -0,5 -0,2

Avusturya -1,5 -1,5 -05 -0,7 -0,6

Belçika -2,3 0,3 -0,2 -0,4 -0,6

Birleşik Kr. -3,4 -2,6 -2,9 -3,3 -3,3

Bulgaristan 1,8 3,0 3,4 3,2 3,2

Çek Cum. -3,6 -2,7 -1,6 -1,4 -1,1

Danimarka 5,0 4,8 4,4 3,9 2,9

Estonya 1,8 3,4 2,8 0,4 -0,7

Euro Alanı -2,5 -1,3 -0,6 -1,0 -1,1

Finlandiya 2,9 4,1 5,3 4,9 4,6

Fransa -2,9 -2,4 -2,7 -2,9 -3,0

Güney Kıbrıs -2,4 -1,2 3,3 1,7 1,8

Hollanda -0,3 0,5 0,4 1,4 1,8

İrlanda 1,6 3,0 0,3 -1,4 -1,7

İspanya 1,0 1,8 2,2 0,6 0,0

İsveç 2,2 2,3 3,5 2,7 2,3

İtalya -4,2 -3,4 -1,9 -2,3 -2,4

Letonya -0,4 -0,2 0,0 -1,1 -2,1

Litvanya -0,5 -0,5 -1,2 -1,7 -1,5

Lüksemburg -0,1 1,3 2,9 2,4 2,3

Macaristan -7,8 -9,2 -5,5 -4,0 -3,6

Malta -3,0 -2,6 -1,8 -1,6 -1,0

Polonya -4,3 -3,8 -2,0 -2,5 -2,6

Portekiz -6,1 -3,9 -2,6 -2,2 -2,6

Romanya -1,2 -2,2 -2,5 -2,9 -3,7

Slovakya -2,8 -3,6 -2,2 -2,0 -2,3

Slovenya -1,5 -1,2 -0,1 -0,6 -0,6

Yunanistan -5,1 -2,6 -2,8 -2,0 -2,0

Türkiye** -0,6 -0,1 -1,2 -1,4 -0,9

Kaynak: Dilekli S. ve Eraslan T., op.cit., s.26; Eurostat

* Tahmin ** Economic Forecast Spring 2008’den alınmıştır.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

İSTİKRAR VE BÜYÜME PAKTI’NA ALMANYA’NIN UYUMU VE KONUNUN TÜRKİYE AÇISINDAN DEĞERLENDİRMESİ

I. ALMANYA’NIN TEMEL MAKROEKONOMİK GÖSTERGELER AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

Bu bölümde mali yakınlaşma kriterleri ve İBP’nin işleyişi Almanya örneği ile incelenecektir. Almanya, AB üyeleri arasında, yaklaşık 82,5 milyon kişilik nüfusuyla gelişmiş ekonomiye sahip ülkelerdendir. Ekonomisinin temelinde sanayinin yer almasına rağmen, GSYH içinde hizmetler sektörünün payı da giderek artmaktadır. Üye ülkeler adına Komisyon tarafından hazırlanan ve Konsey tarafından değerlendirilen “İstikrar Programları”, İBP’de yapılan değişikliğin ardından Almanya’nın ekonomi politikasının belirlemesinde daha etkin hale gelmiştir.132 Bu bölümde, Almanya’nın temel ekonomik göstergelerinin İstikrar Programları’nda öngörülen hedefler doğrultusunda gösterdiği değişim, 1999-2003 ve 2004-2009 dönemleri itibariyle ele alınacaktır. Almanya’ya ilişkin değerlendirmelerin bu şekilde iki dönemde ele alınması, İBP’yi tadil eden süreçten kaynaklanmaktadır. Bu süreç 2004 yılı Zirve Toplantısında, Birliğin mali çerçevesinin şeffaflığını sağlamak amacıyla İBP’nin uygulamasını netleştirmeye ve güçlendirmeye karar vermesiyle başlamıştır.133

Doğu Almanya ve Batı Almanya, 1990 yılında “Almanya Federal Cumhuriyeti”

adıyla birleşmiştir. Günümüzde 83 milyon kişiye yaklaşan nüfusu ile AB’nin de en büyük üyesi olan Almanya için bu büyük nüfusun, gelecekte sorun olacağı tahmin edilmektedir.

Çünkü nüfusun yaşlanması, çalışma yaşındaki nüfusun önemli kısmının orta yaşlı nüfustan oluşmasına yol açmakta ve yaşlanan nüfus, sosyal güvenlik sistemini olumsuz etkilemektedir.

Almanya, Türkiye’nin en önemli ticaret ortağı olması sebebiyle ülkemiz için ayrıca önem taşımaktadır. 2007 yılında, ülkemizin ihracatında Almanya, birinci sırada yer

132 Council Opinion of 9 March 2004 on the Updated Stability Programme of Germany 2003-2007, Official Journal of the European Communities, 2004/C 68 / 02 , 18.3.2004.

<http://eur-lex.europa.eu/JOHtml.do?uri=OJ:C:2004:068:SOM:en:HTML > (20.7.2008)

133 Çapanoğlu ve Uysal, op.cit., s.14.

almakta ve ülkemizin ithalatında ikinci sıradadır. Almanya dış ticaretinde ise, 2007 yılı verilerine göre Türkiye ülke sıralaması içinde ihracatında yirminci sırada, ithalatında ise 17. sırada yer almaktadır.134