• Sonuç bulunamadı

Atletizm ve Güreş Branşlarının Fiziksel ve Fizyolojik Özellikleri

2. GENEL BİLGİLER

2.2. Atletizm ve Güreş Branşlarının Fiziksel ve Fizyolojik Özellikleri

2.2.1. Atletizm Branşının Fiziksel ve Fizyolojik Özellikleri

Atletizm fiziksel ve fizyolojik olarak, temelde birbirinden ayrı branşlara sahip olması sebebiyle tek bir başlık altında incelemek mümkün değildir.

2.2.1.1. Kısa Mesafe Sürat Koşularının Fiziksel ve Fizyolojik Özellikleri

Sürat koşularında yapılan araştırmalar adım uzunluğu ile boy uzunluğu ve adım uzunluğu ile bacak uzunluğu arasında anlamlı ilişkiler olduğunu göstermiştir. Kısa mesafe ve engelli koşularda esnekliğin de

önemli rol oynadığı bilinmektedir. Reaksiyon zamanı özellikle çıkışta önemli rol oynayan faktördür. Genel kas ve bacak kasları kuvveti yüksekliği kısa mesafe koşularda dereceyi etkileyecek unsurlardandır14.

Kısa mesafe koşucularda uzun mesafe koşuculara oranla üstün performanslara erken yaşta ulaşabilmektedir. Vücut yağ yüzdesi bakımından da uzun mesafecilerle benzerlik gösterir düzeyde azdır14. Olimpiyat sporcuları üzerinde yapılan çalışmalarda sprinterlerin vücut yağ yüzdeleri %8.2 ve %10.1 olarak bulunmuştur33.

Sürat koşularında özellikle hızlı kasılan, beyaz kas tipinin çalışması sonucunda iyi verimlere ulaşılabilir. Bu esnada ATP-PC ve laktik anaerobik enerji sitemi devreye girer. Sprint koşularda gerekli oksijen alınamadığı için (gereken oksijen miktarı 100 m.’de %4, 200 m.’de %6, 400 m.’ de %16 oranında alınabilmektedir) anaerobik enerji üretim reaksiyonları sonucu metabolitlerin (laktik asit gibi) fazla birikmesine yol açar. Sürat koşuları çalışma sistemi olarak anaerobik olmasına rağmen aerob temele oturulması sprint verimi açısından gerekli olduğu bilinmektedir32.

Somatotip profilleri yönünden kısa mesafe koşucuları ektomezomorf (1-5-3) yapıdadır17.

2.2.1.2. Atma Branşlarının Fiziksel ve Fizyolojik Özellikleri

Atma branşlarında geniş omuz bölgesine sahip uzun ve kaslı sporcu profili gözlenmektedir. Yüksek anaerobik güç ve tepki süresinin önemli olduğu atma dallarında yüksek yoğunlaşma niteliği ve bu

yoğunlaşmayı koruyabilme becerisi de önemli faktörler olarak vurgulanmaktadır2.

Erkek disk ve cirit atıcılarda vücut yağ yüzdesi (%16.3) gülle atıcılara (%16.5-19.6) oranla kısmen daha düşüktür17. Erkek olimpiyat sporcuları üzerinde yapılan çalışmalarda ise atıcıların vücut yağ yüzdeleri % 29.4 ve % 30.9 olarak bulunmuştur33.Somotoip değerleri de endomezomorfi şeklinde (3-7-1) olup güreşçilerle paralellik göstermektedir17.

2.2.1.3. Atlama Branşlarının Fiziksel ve Fizyolojik Özellikleri

Uzun bacaklara sahip uzun boylu bireylerin gözlendiği atlama branşlarında yüksek anaerobik güç, tepki süresi ve patlayıcı kuvvet, stresle başa çıkabilme yeteneği, yüksek yoğunlaşma niteliği ve bu yoğunlaşmayı uzatılmış bir süre boyunca koruyabilme becerisi ön plana çıkan niteliklerdir2.

Olimpiyat sporcuları üzerinde yapılan çalışmalarda atlayıcıların vücut yağ yüzdeleri % 8.2 ve % 6.8 olarak bulunmuştur33. Langer’in yüksek atlayıcılar üzerinde yaptığı somatotip çalışmada mezomorfik ektomorfi profil tespit etmiştir34.

2.2.1.4. Orta ve Uzun Mesafe Branşlarının Fiziksel ve Fizyolojik Özellikleri

Bu branşlarda VO2 max kapasitesi en önemli unsurdur. Orta mesafe sporcularında anaerobik kuvvet ve doruk VO2 max, laktik asit düzeyi, oksijen borçlanması, stresle başa çıkabilme gibi konular branşın niteliğini oluşturur. Uzun mesafe sporcularında ise bunlara ek olarak kalp

kapsamı (volümü), yorgunluğa karşı yüksek dayanıklılık, kararlılık ve motivasyon özellikleri belirgindir.

Olimpiyat sporcuları üzerinde yapılan vücut yağ yüzdesi araştırmalarında uzun mesafe koşucuları % 1.4, maratoncularda % 2.7 oranı tespit edilmiştir. Hintli sporcular yapılan başka bir çalışmada ise orta mesafeciler %8.1, uzun mesafe koşucuları %8.37, elit mesafe koşucularında ise % 5.6 oranlarına ulaşılmıştır33. Somatotip yapıları yönünden mesafeciler ektomorfik mezomorf (2-5-4) yapıdadır17.

Yapılan bir araştırmada uzun mesafe koşucularında VO2

max kapasitesi 61,8 ml/kg/dk bulunmuştur22.

2.2.2. Güreş Branşının Fiziksel ve Fizyolojik Özellikleri

Güreş, çeşitli fonksiyonel özelliklerin bir arada bulunmasını gerektiren bir spor dalıdır. Güreş kassal kuvvet, süratli reaksiyon zamanı, çeviklik, nöromuskuler koordinasyon, statik, dinamik mükemmel bir denge, yüksek anaerobik kapasite, optimal yüksek bir aerobik kapasite performansta rol oynayan önemli faktörlerdir. Güreş antrenmanının amacı ve içeriği de bu özellikleri geliştirmeye yöneliktir14.

Yapılan çalışmalarda güreşçilerin ağırlıklarına göre farklı somatotip kategorilerinde yer aldıkları belirlenmiştir. Ağırlık arttıkça endomorfi ve mezomorfi katsayılarında artış, ektomorfi katsayılarında ise düşüş gözlenmiştir. Genel bir değerlendirme yapılırsa hafif sikletler: dengeli mezomorf, ağır sikletler: endomezomorf eğilimdedir. Serbest ve grekoromen stil arasında önemli farklılıklar gözlenmez. 1960-1976 olimpiyatlarında tüm güreşçiler için bulunan ortalama somatotip değerleri 2.5-6.5–1.5 şeklindedir. Ayrıca genç güreşçiler yetişkinlerden daha az

mezomorfik ve daha fazla ektomorfiktir14,16. Öcal (2007) yaptığı çalışmada elit Türk güreşçilerini somatotip açıdan değerlendirmiş, serbest ve greko-romen stil güreşçilerin endomorfik mezomorfi, hafif sıklet güreşçilerin dengeli mezomorfi, orta siklet güreşçilerin endomorfik mezomorfi ve ağır siklet güreşçilerin endomorfik mezomorfi özelliği sergilediklerini tespit etmiştir16.

Güreşçilerin vücut yağ yüzdeleri uzun mesafe koşucuları gibi düşük olduğu, ağırlık kategorisi yükseldikçe vücut yağ oranının da arttığı da bilinmektedir. Yaş ortalaması 14-18 arasında olan güreşçilere 1988 yılında yapılan bir araştırmada vücut yağ oranı % 7,2 olarak tespit edilmiştir. Yine farklı yaş kategorilerinde yapılan bazı çalışmalarda, 12-13 yaş grubunda % 9.46, 14 yaş %8.29, 15 yaş %11.48, 16 yaş %10.75 ve 17 yaş grubu güreşçilerde de % 10.74 oranı bulunmuştur. Amerika Tıp Derneği tarafından güreşçiler için önerilen vücut yağ oranı en az %7, en çok %10’dur. Fox’ a göre de güreşçilerin vücut yağ yüzdeleri %5-10.7 arasında olmalıdır17.

Çeşitli bilimsel çalışmalarda güreşte en çok kullanılan enerji sisteminin ATP-CP ve Laktik Asit sistemi olduğu belirtilmektedir. Akgün’e göre enerjinin %90’ı ATP-CP+LA sisteminde, %10 enerji de LA+O2

sisteminden üretilmektedir14. Fakat günümüz güreşinde değişen kurallarla birlikte hem müsabaka süreleri, hem de aynı gün yapılan 5-8 arası müsabaka bu kavramlarda yeni araştırmalara ihtiyaç olduğunu düşündürmektedir.

Maksimal oksijen tüketimi yönünden yapılan araştırmalarda genellikle güreşçilerde 60cc/kg/dk olduğu bilinmektedir14. Türkiye’de yapılan bir araştırmada ise bu oran 53.59 olarak bulunmuştur18.

Benzer Belgeler