• Sonuç bulunamadı

B) DOĞU-BATI ÇATIġMASININ TARĠHSEL TEMELLERĠ VE GÜNÜMÜZE

6. Sosyokültürel YaĢam KoĢulları

2.2. Siyasi ve Ekonomik ÇatıĢmalar

2.2.1. Arap Kimliği Sorunu

Batılı güçlerin Ortadoğu coğrafyasında bırakmıĢ oldukları intiba, iĢgalci ve tahrip edici mağduriyetleri doğurmaları sebebiyle olumsuz bir çerçevede yer almaktadır. SavaĢlarla birlikte birçok siyasi ve ekonomik buhranlar yaĢayan Ortadoğu coğrafyası, Batı karĢısında daima sömürülüp ezilmeye açık bir konum boyutuna dönüĢmüĢtür. Bu durum karĢısında özellikle Arap coğrafyasındaki yaĢanan bu mağduriyetlere maruz kalan Doğu kimliği Ģu cümlelerle aktarılmaktadır:

“Dört yüzyıldır biz bir tek Batı ülkesini işgal etmedik, hep onlar bizi istila ediyor, onlar bize kanunlarını dayatıyor, onlar bize boyun eğdirip sömürgeleştiriyor, onlar bizi aşağılıyor. Bizim tek yaptığımız sürekli maruz kalmak ...” (Maalouf, 2017b: 318).

Batının emperyalist gücü olarak değerlendirilen iĢgalci politikaları Doğu coğrafyasında birçok kıyıma ve mezalime sahne olmuĢtur. Çoğu zaman bu iĢgallerin geçici sebepleri olsa da amaç aslında tek bir noktada aynı kalmıĢtır. Özellikle yer altı kaynakları bağlamında zengin olan Doğu coğrafyası bir kaynak olarak görülmüĢtür. Bu kaynaklar adeta bir açgözlülük olarak değerlendirilmektedir. Bütün Müslüman âlemi üzerinde derin izler bırakan barı iĢgali hem askeri alanda hem de dini bağlamda olmuĢtur. Müslümanlar arasındaki mukavemeti kırma adına da nifak siyasetinden geri kalmayan Batı, daima büyük mağduriyetler ortaya çıkarmıĢtır. Bu durum karĢısında Ma‟luf, aslında bir özeleĢtiri de yaparak Batılı iĢgalin Arap toplumundaki körlükten kaynaklandığını ifade etmiĢtir. Bu körlük, küresel bağlamdaki geliĢmelere çeĢitli sebeplerle kapalı olunması sonucunu Doğurmasına ve tamamen taklitçi bir cehalet tavrının ortaya çıkmasına sebep olmuĢtur:

“Bugün, Arap toplumlarının yüzyıllık körlüğünü ya da Batılı güçlerin yüzyıllık açgözlülüğünü kınamak gerekip gerekmediği konusu artık pek önem taşımıyor. İki taraf da kendi savlarını savunuyor; bu konuya geri döneceğim. Kesin olan ve bugünün dünyasında ağır basan şu ki, on yıllardır Arap-İslam âlemindeki gizil modernlik yanlısı, laik insanlar Batı'ya karşı mücadele ettiler;

64

bu yüzden de çıkışı olmayan bir yolda, maddi manevi anlamda yollarını şaşırdılar; Batı da çoğunlukla korkunç bir şekilde ve kimi zaman da dinsel hareketlerin desteğiyle onlarla savaştı” (Maalouf,

2017b: 23).

Batı karĢısında birçok mağduriyet yaĢayan Doğu, savaĢların sonucunda büyük yıkımlar yaĢayarak artık kendi öz değerlerine ve öz kimliklerine yabancılaĢmaya baĢlamıĢlardır. Hâlihazırdaki yaĢamları ve onlara sunulan yaĢam Ģartları itibariyle sürekli olarak bir kimlik yabancılaĢması hisseden Doğu toplumu, hayatın her evresinde Batı karĢısındaki yenilgiyi kabullenmiĢ bir bilinçaltına sahip hale gelmiĢtir. Bu duruma dikkat çeken Ma‟luf, Doğu toplumundaki bu yenilgiyi tersine çevirme mücadelesinde “Batı gibi savaĢmak” olgusu ile hareket etmenin de Doğuya daha çok zarar verdiğini ifade etmiĢtir. Bu yanlıĢ hamleler neticesinde de Doğunun yalnızlaĢarak içine kapandığını dile getirmiĢtir:

“Araplar kendi ülkelerinde, neredeyse diasporadaki kadar sürgünde, kendilerini her yere yabancı; yenilmiş, gözden düşmüş, aşağılanmış hissediyorlar; bunu söylüyor, haykırıyor, bundan yakınıyor ve sürekli olarak, açık ya da kapalı biçimde, tarihin akışını nasıl tersine çevirebileceklerini sorguluyorlar. Bütün Doğu halkları, son yüzyıllarda, bunlara benzer duygular yaşadı. Hepsi kimi zaman kendini Batı'ya göre değerlendirmek zorunda hissetti, hepsi onun olağanüstü enerjisinin, korkutucu ekonomik ve askeri etkinliğinin, aynı şekilde fetih ruhunun kurbanı oldu” (Maalouf,2017b: 174).

Doğu coğrafyasındaki iĢgalci Batı kimliğini ABD üzerinden sembolize eden yazar, yakın dönemde yaĢanan Irak iĢgali üzerinden Doğu çerçevesini de derinlemesine eleĢtirir. DemokratikleĢme yalanlarının ardından yaĢanan mağduriyetlerde Batının olduğu kadar Doğudaki birbirine olan nefret ve hasetin de olduğuna iĢaret eder:

“Bazıları için, Irak örneği İslam âleminin demokrasiye uzak

65

"demokratikleştirme"nin gerçek yüzünü açığa vuruyor. Saddam Hüseyin'in filme çekilen idamında bile Amerikalıların acımasızlığı kadar Araplarınki de göze çarpıyor” (Maalouf,2017b: 48).

Haçlı seferleri ile ciddi bir yıkım yaĢayan Müslüman coğrafyası, içinde bulunduğu bu mezalimi tarihsel süreçte daima hatırlar nitelikte bir bilinçaltı geliĢtirmiĢtir. Ma‟luf da bu bilinçaltını yaĢayan bir Doğu çerçevesi ile Müslümanların yaĢadığı zulmü Ģu Ģekilde aktarmıĢtır:

“İstilanın başında, Batı‟dan gelen tehdidin ölçeğini el- Haravi gibi ölçebilen çok az sayıda Arap olmuştur. Hatta bazıları, yeni duruma çabucak uyum sağlamışlardır. Arapların çoğu, kızgın ama kaderine razı bir şekilde, yaşamını sürdürmekten başka bir şey düşünmemiştir” (Maalouf, 2017d: 62).

Batı karĢısında kadere sığınma gibi reflekslerle mücadele ruhunu yitiren Arapların ilk olarak haçlılar kaĢsısında bu tavizi verdiklerine iĢaret eden Ma‟luf, yenilgiyi hemen kabul etmeleri ile kızgın olmaları arasında bir uyumsuzluk olduğunu Ģu Ģekilde aktarır:

“İstilanın başında, Batı‟dan gelen tehdidin ölçeğini el- Haravi gibi ölçebilen çok az sayıda Arap olmuştur. Hatta bazıları, yeni duruma çabucak uyum sağlamışlardır. Arapların çoğu, kızgın ama kaderine razı bir şekilde, yaşamını sürdürmekten başka bir şey düşünmemiştir” (Maalouf, 2017d: 16).

Doğuyu temsil eden Arap kimliğinin Batı karĢısında geliĢmelerden bihaber olmasına sebep olan diğer Ģeyin Ġslamiyetle çatıĢan yaĢam biçimleridir. Bu yaĢam biçimlerini de ortaya çıkaran en önemli ekonomik unsur hiç Ģüphesiz petrol gelirleri olmuĢtur. Üretmeden tüketen, her Ģeyin en iyisini giyip en iyisini yiyen Arap kimliği israfın ortaya çıkardığı tembellik çerçevesinde ele alınır. Tüm bunları değerlendiren Ma‟luf, petrolün Arap kimliği üzerinde bir lanet olduğuna iĢaret eder. Bu lanet Doğunun Batı karĢısında geliĢememesinin tek sebebi olarak görülür:

66

“Evet, doğru. Petrol, Ramzi ve benim için servet manasına geldi, ama Arapların toplamı açısından bir lanet oldu. Zaten bu söylediğim sadece Araplar için geçerli değil. Petrolün mutlu ettiği bir tek ülke biliyor musun? Hepsini gözden geçir. Petrol parası her yerde iç savaşlara, kanlı sarsıntılara yol açtı; kaprisli ve megaloman yöneticilerin öne çıkmasını kolaylaştırdı” (Maalouf, 2017a: 245).