• Sonuç bulunamadı

Araştırmanın genel amacı, kıskançlığın boyutlarıyla çeşitli bireysel, ilişkisel ve durumsal değişkenler arasındaki ilişkileri incelemektir. Bu genel amaç çerçevesinde araştırmanın amaçlarını şu sorularla ifade etmek mümkündür:

Yakın ilişkisi olan bireylerde;

1. Cinsiyet, cinsiyet rolü yönelimi ve ilişkinin türüne göre belirtilen kıskançlık düzeyi farklılaşmakta mıdır?

2. Yaş, kendine saygı, ilişkinin süresi, ilişkinin geleceğine yönelik beklenti düzeyi, ilişkiden alınan doyum düzeyi, ilişkide kendini güvende hissetme düzeyi, eşini fiziksel olarak çekici bulma düzeyi, alternatifleri çekici bulma düzeyi ve tekeşliliği savunma düzeyi belirtilen kıskançlık düzeyini yordamakta mıdır?

3. Cinsiyet, cinsiyet rolü yönelimi ve ilişkinin türüne göre, kıskançlık tetikleyicilerine gösterileceği belirtilen kıskançlık düzeyi değişmekte midir?

4. Yaş, kendine saygı, ilişkinin süresi, ilişkinin geleceğine yönelik beklenti düzeyi, ilişkiden alınan doyum düzeyi, ilişkide kendini güvende hissetme

düzeyi, eşini fiziksel olarak çekici bulma düzeyi, alternatifleri çekici bulma düzeyi ve tekeşliliği savunma düzeyi kıskançlık tetikleyicilerine gösterileceği belirtilen kıskançlık düzeyini yordamakta mıdır?

5. Cinsiyet, cinsiyet rolü yönelimi ve ilişkinin türüne göre kıskançlık durumunda verilen fiziksel, duygusal ve bilişsel tepki düzeyleri farklılaşmakta mıdır?

6. Yaş, kendine saygı, ilişkinin süresi, ilişkinin geleceğine yönelik beklenti düzeyi, ilişkiden alınan doyum düzeyi, ilişkide kendini güvende hissetme düzeyi, eşini fiziksel olarak çekici bulma düzeyi, alternatifleri çekici bulma düzeyi ve tekeşliliği savunma düzeyi kıskançlık durumunda verilen fiziksel, duygusal ve bilişsel tepki düzeylerini yordamakta mıdır?

7. Cinsiyet, cinsiyet rolü yönelimi ve ilişkinin türüne göre kıskançlığın olumlu ve olumsuz etkilerine ilişkin görüşlere katılma düzeyi değişmekte midir?

8. Yaş, kendine saygı, ilişkinin süresi, ilişkinin geleceğine yönelik beklenti düzeyi, ilişkiden alınan doyum düzeyi, ilişkide kendini güvende hissetme düzeyi, eşini fiziksel olarak çekici bulma düzeyi, alternatifleri çekici bulma düzeyi ve tekeşliliği savunma düzeyi kıskançlığın olumlu ve olumsuz etkilerine ilişkin görüşlere katılma düzeyini yordamakta mıdır?

9. Cinsiyet, cinsiyet rolü yönelimi ve ilişkinin türüne göre kıskançlıkla yapıcı ve yıkıcı baş etme yöntemlerine başvurma sıklıkları farklılaşmakta mıdır?

10. Yaş, kendine saygı, ilişkinin süresi, ilişkinin geleceğine yönelik beklenti düzeyi, ilişkiden alınan doyum düzeyi, ilişkide kendini güvende hissetme düzeyi, eşini fiziksel olarak çekici bulma düzeyi, alternatifleri çekici bulma düzeyi ve tekeşliliği savunma düzeyi kıskançlıkla yapıcı ve yıkıcı yöntemlerle baş etme sıklıklarını yordamakta mıdır?

11. Daha çok kıskançlık yaşanmasına yol açtığı belirtilen tetikleyici türü seçimi ile (cinsel aldatılma/duygusal aldatılma) cinsiyet, cinsiyet rolü yönelimi ve ilişkinin türü arasında bağlantı var mıdır?

BÖLÜM 2

YÖNTEM

Bu araştırmada, yakın ilişkilerde, belirtilen kıskançlık düzeyi, kıskançlık durumunda verilen fiziksel, duygusal ve bilişsel tepkilerin düzeyi, kıskançlık tetiklendiğinde belirtilen kıskançlık düzeyi, kıskançlığın etkilerine ilişkin görüşlere katılma düzeyi ve kıskançlıkla başetme yöntemleri ile çeşitli bireysel, ilişkisel ve durumsal değişkenler arasındaki ilişkiler incelenmiştir.

2. 1. KATILIMCILAR

Araştırmanın örneklemi, Hacettepe Üniversitesi, Ankara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çeşitli bölümlerinde eğitim gören, çalışma sırasında yakın ilişkisi olan seçkisiz olarak alınmış 236 üniversite öğrencisi ve 218 evli birey olmak üzere toplam 454 kişiden oluşmuştur.

Evliler örneklemin %48’ini, evli olmayanlar %52’sini oluşturmaktadır.

Çizelge 2.1’de örneklemin cinsiyet ve ilişki türüne göre dağılımı yer almaktadır.

Çizelge 2. 1. Örneklemin Cinsiyet ve İlişki Türüne Göre Dağılımı İlişkinin Türü

Cinsiyet Evli Evli Değil Toplam

Kadın n=131

%48.0

n=142

%52.0

N=273

%100

Erkek n=87

%48.1

n=94

%51.9

N=181

%100

Toplam N=218

%48

N=236

%52

N=454

%100

Örneklemin yaş uzamı 17-53, yaş ortalaması 28.16’dır (S=8.65). Evliler için yaş ortalaması 34.33 iken (S=7.35), evli olmayanlar için 21.98’dir (S=0.33).

İlişki süresi evliler için ortalama 117.38 ay (S=9.5), evli olmayanlar içinse ortalama 27.06 aydır (S=3.25).

Katılımcıların %49.30’u (N=224) üniversite öğrencisiyken, %12.30’u (N=

56) lise, %31.10’u (N=141) üniversite mezunudur ve %7.30’u (N=33) da lisans üstü eğitim görmüştür. Çizelge 2.2’de örneklemin cinsiyet ve eğitim düzeyine göre dağılımı görülmektedir.

Çizelge 2. 2. Örneklemin Eğitim Düzeyi ve Cinsiyete Göre Dağılımı

Eğitim Düzeyi

Cinsiyet Lise mezunu Üniversite öğrencisi

Üniversite mezunu Toplam lisans lisans üstü

Kadın n=37

%13.6

n=136

%49.8

n=88

%32.2

n=12

%3.4

N=273

%100

Erkek n=19

%10.5

n=88

%48.6

n=53

%29.3

n=21

%11.6

N=181

%100

Toplam N=56

%12.3

N=224

%49.3

N=141

%31.1

N=33

%7.3

N=454

%100

2. 2. VERİ TOPLAMA ARAÇLARI

Bu araştırmada veriler Kişisel Bilgi Formu, Romantik Kıskançlık Ölçeği, Bem Cinsiyet Rolü Envanteri ve Rosenberg Kendine Saygı Ölçeği aracılığıyla toplanmıştır.

2. 2. 1. Kişisel Bilgi Formu

Bu formda katılımcıların yaş, cinsiyet, eğitim düzeyi gibi demografik özellikleri yanında; yakın ilişkilerinin türü, süresi, ilişkide kendilerini güvende hissetme düzeyleri gibi ilişkinin özelikleriyle ilgili sorular yer almaktadır (Ek 1).

2. 2. 2. Romantik Kıskançlık Ölçeği

Romantik Kıskançlık Ölçeği Pines ve Aronson tarafından 1983’de geliştirilmiştir (Ek 2). Kıskançlığın çeşitli boyutlarını ölçmek amacıyla geliştirilmiş olan ölçek “Kıskançlık Tetikleyicileri (22 madde)”, “Kıskançlık Durumunda Verilen

Tepkiler (59 madde)”, “Kıskançlıkla Başetme Yöntemleri (17 madde)”,

“Kıskançlığın Etkileri (15 madde)” ve “Kıskançlığın Nedenleri (16 madde)” olmak üzere toplam 5 alt ölçek (129 madde) içeren kapsamlı bir ölçektir. Araç likert tipi ve 7 basamaklıdir.

Orijinal ölçeğin psikometrik özellikleri hakkında ayrıntılı bilgi bulunmamakla birlikte, araştırmacılar, gerçekleştirdikleri klinik görüşmeler ve yapılan atölye çalışmalarından yola çıkarak ölçeğin geçerli ve güvenilir olduğunu belirtmektedirler (Pines ve Aronson, 1983). Araştırmacılar, ayrıca, belirtilen kıskançlık düzeyiyle (“Ne kadar kıskanç biri olduğunuzu düşünüyorsunuz?” sorusuna verilen yanıt) alt ölçeklerden elde edilen puanlar arasında belirlenen anlamlı ilişkinin ölçeğin geçerliğiyle ilgili bilgi verdiğini ifade etmektedirler (Pines ve Friedman, 1998).

Ölçeğin Türkçe’ye Uyarlanması

Romantik Kıskançlık Ölçeği’nin uyarlama çalışması için, öncelikle ölçekteki maddeler, iki sosyal psikolog ve bir yabancı dil uzmanı tarafından Türkçe’ye çevrilmiştir. Daha sonra elde edilen bu üç çeviride ortak olan ve ortak olmayan maddeler biraraya getirilmiş ve üç bağımsız yargıcının özgün form ile yaptıkları karşılaştırma sonunda getirdikleri öneriler doğrultusunda düzeltmeler yapılmıştır.

Ölçeğin geçerlik ve güvenirlik çalışması Hacettepe, Ankara ve Başkent Üniversitelerinin çeşitli bölümlerinde eğitim gören 414 üniversite öğrencisi üzerinde yapılmıştır. Örneklemin %59.4’ü (N=246) kız, %40.6’sı (N=168) erkektir. Yaş uzamı 17-27, yaş ortalaması 21.6’dır (S=1.69). Örneklemin %55.6’sının (N=230)

uygulama sırasında yakın ilişkisi varken %44.4’ü (N=184) böyle bir ilişkisinin olmadığını belirtmiştir.

Ölçeğin ölçüt geçerliğini belirlemek için Aşka İlişkin Tutumlar Ölçeği: Kısa Form (Love Attitudes Scale: Short Form-LAS) kullanılmıştır (Ek 3). Lee’nin (1973) aşk sınıflandırması temel alınarak Hendrick, Hendrick ve Dicke (1998) tarafından geliştirilmiş olan bu ölçek, yakın ilişkilerde aşk türlerini belirlemek için kullanılmaktadır. Tutkulu aşk, özgeci aşk, sahiplenici aşk, oyun gibi aşk, arkadaşça aşk, mantıklı aşk olmak üzere altı farklı aşk biçimini ölçmekte olan ölçeğin Türkiye’de geçerlik ve güvenirlik çalışması Büyükşahin ve Hovardaoğlu (2004) tarafından yapılmıştır. Ölçekten elde edilen puanlara göre bireyler söz konusu 6 aşk türünden biri içinde sınıflandırılmaktadırlar. Tutkulu aşk, fiziksel çekicilik, sevecenlik, iletişime açıklık, ilişkide güvende olma, tutku, ilişkiye güvenli bağlanma ile ilişkilidir. Oyun gibi aşk bağlayıcılığı düşük, eğlencesi ön planda, cinselliğin ve tutkunun önemli olduğu, yoğun duygusallığın olmadığı, kısa süreli ve çok eşliliğe açık ilişki türüdür. Arkadaşça aşk, benzerlikleri ve birbirini gözetmeye, ilgileri paylaşmaya dayanan, arkadaşlığın ön planda olduğu, zamanla gelişen aşk türüdür.

Sahiplenici aşk, yoğun duygusallığın ön planda olduğu kıskanç, güvensiz, saplantılı, biraz da hasta sevgiyi anlatan bir aşk çeşididir. Mantıklı aşk, birlikte olunacak kişinin eğitim, meslek, aile gibi bazı özelliklerinin önemli olduğu, devam edeceğine ve olumlu gelecek sağlayabileceğine inanılan ilişkilerdeki eşlere duyulan aşk türüdür.

Özgeci aşk ise, karşısındakini kusurlarına rağmen seven, bağışlayıcı, destekleyici, onun iyiliğini kendi iyiliğinden çok düşünen aşk türü olarak betimlenmektedir (Büyükşahin ve Hovardaoğlu, 2004, s.3) .

Romantik Kıskançlık Ölçeği’nin değişik alt ölçekleriyle Aşka İlişkin Tutumlar Ölçeği kullanılarak belirlenen aşk türleri arasındaki ilişkiler ekteki çizelgelerde verilmiştir (Ek 4 , Ek 5). Bu çizelgelerde de görülebileceği gibi, tutkulu ve sahiplenici aşk ile kıskançlık düzeyi, kıskançlığın tetikleyicilerine verilen tepkiler, kıskançlık durumunda verilen fiziksel, duygusal ve bilişsel tepkiler arasında olumlu bir ilişki, arkadaşça aşkla kıskançlık düzeyi arasında ise olumsuz bir ilişki vardır. Öte yandan, arkadaşça, özgeci ve oyun gibi aşkla alt ölçeklerden alınan puanlar arasında anlamlı ilişkiler yoktur.

Ayrıca, kıskançlıkla başetme yöntemleri açısından, bekleneceği gibi, sahiplenici aşkla bağırma, fiziksel şiddet uygulama gibi yıkıcı başetme yöntemleri;

özgeci, mantıklı ve arkadaşça aşk ile de akılcı tartışma, bu durumu bir fırsat olarak değerlendirme gibi yapıcı yöntemler arasında olumlu ilişkilerin bulunduğu görülmektedir.

Ölçeğin yapı geçerliğini belirlemek için, her bir alt ölçekten elde edilen puanlara varimaks rotasyonu yoluyla faktör analizi uygulanmıştır.

Çizelge 2. 3’te “Kıskançlık Tetikleyicileri” alt ölçeğinden elde edilen puanlara uygulanan faktör analizi sonuçları yer almaktadır.

Çizelge 2. 3. “Kıskançlık Tetikleyicileri” alt ölçeğinden elde edilen puanlara uygulanan faktör analizi sonuçları

Madde 1. tür

tetikleyiciler 2. tür tetikleyiciler

3. tür tetikleyiciler Birlikte olduğunuz kişi bir partide bir başkasıyla

flört ediyor ve uzunca bir süre onunla oldukça yakın dans edip kışkırtıcı bir biçimde davranıyor

0.613

Birlikte olduğunuz kişi bir partide uzunca

bir süre bir başkasıyla dans ediyor 0.58

Birlikte olduğunuz kişi bir partide uzunca

bir süre bir başkasıyla sohbet ediyor 0.79

Birlikte olduğunuz kişi bir partide uzunca

bir süre ortalıktan kayboluyor 0.78

Birlikte olduğunuz kişi bir partide bir ara

ortadan kayboluyor 0.79

Telefonu çalıyor ve arayan kişi açar açmaz

telefonu yüzünüze kapatıyor 0.78

Kişisel olarak tanımadığınız ve hakkında çok az

bilgi sahibi olduğunuz biri ile cinsel beraberlik yaşıyor 0.87

Kişisel olarak tanımadığınız ve hakkında

hiçbir şey bilmediğiniz biri ile cinsel beraberlik yaşıyor 0.83

Ailenizden biri ile cinsel beraberlik yaşıyor 0.77

Kişisel olarak tanımadığınız ve hakkında

çok şey bildiğiniz biri ile cinsel beraberlik yaşıyor 0.56

Kişisel olarak tanıdığınız ve güvenmediğiniz

biri ile cinsel beraberlik yaşıyor 0.69

Tanıdığınız ve size benzediğini düşündüğünüz

biri ile cinsel beraberlik yaşıyor 0.69

Tanıdığınız, güvendiğiniz ve arkadaşınız

olduğunu düşündüğünüz biri ile cinsel beraberlik yaşıyor 0.83

En iyi arkadaşınız, sırdaşınız ile cinsel beraberlik yaşıyor 0.81

Tanıdığınız ve gıpta (imrendiğiniz) ettiğiniz

biri ile cinsel beraberlik yaşıyor 0.72

Bir başka sevgili bulduğunda 0.64

Sizin cinsiyetinizden yalnız ve sevgili olabileceği

biriyle yakın arkadaşlık kurduğunda 0.74

Sizin cinsiyetinizden biriyle yakın bir

arkadaşlık kurduğunda 0.73

Yalnız ve sevgili olarak düşünebileceği

kişilere arkadaşça yaklaştığında 0.73

Tesadüfen tanıştığı birine beğenisini

gösterdiğinde 0.71

Çekici bir yabancıyı beğenisini göstererek

Süzdüğünde 0.71

Bir film ya da televizyon yıldızını beğendiğini

belirttiğinde 0.59

Açıklanan varyans 27.62 21.74 19.70 Cronbach Alfa 0.90 0.81 0.72

Çizelgede de görüldüğü gibi Kıskançlık Tetikleyicileri alt ölçeği üç faktörlü bir yapı göstermektedir. Birinci faktör varyansın %27.62’sından, ikinci

%21.74’ünden, üçüncü de %19.70’inden sorumludur. Üç faktör birlikte toplam varyansın %69.01’ini açıklamaktadır. Birinci faktör (1. tür tetikleyiciler), bir partide eşin sergileyebileceği “kıskançlığı tetikleyebilecek” davranışları, ikinci faktör (2. tür tetikleyiciler), farklı yakınlık derecesine sahip bireylerle eşin cinsel beraberliğini anlatan tetikleyici durumları ve üçüncü faktör (3. tür tetikleyiciler) de genel olarak, eşin karşı cinsten birisiyle yakınlık kurmasını ve flört etmesini içeren tetikleyici durumları kapsamaktadır.

Çizelge 2. 4’te Kıskançlık Durumunda Verilen Tepkiler alt ölçeğinden elde edilen puanlara uygulanan faktör analizi sonuçları verilmiştir.

Çizelge 2. 4. “Kıskançlık Durumunda Verilen Tepkiler” alt ölçeğinden elde edilen puanlara uygulanan faktör analizi sonuçları

Fiziksel Duygusal Bilişsel

Baş ağrısı 0.42

Titreme 0.63

Kusma 0.54

Solunum yetersizliği 0.60

Tansiyon yükselmesi 0.54

Enerji artışı 0.34

Üşüme 0.61

Baygınlık 0.53

Öğürme 0.46

Kramp 0.39

Kabus 0.59

Kendini sinir krizi geçirecekmiş gibi hissetme 0.53

Tükenmişlik 0.46

Uyuşukluk 0.43

Mide bulantısı 0.56

El ve bacaklarda titreme 0.62

Çizelge 2. 4’ün Devamı

Kalp atışında hızlanma 0.55

Uykusuzluk 0.56

Cinsel uyarılma 0.35

Öfke 0.69

Kendini küçük düşmüş hissetme 0.59

Kendine acıma 0.58

Kafa karışıklığı 0.52

Acı 0.54

Sahiplenme 0.30

Suçlama 0.71

Dışlanmışlık duygusu 0.57

Aşağılık duygusu 0.59

Engellenme 0.54

Kaybetme korkusu 0.49

Haset 0.44

Kızgınlık 0.69

Saldırganlık 0.56

Tutku 0.41

Hoşgörü 0.38

Kaygı 0.53

Depresyon 0.54

Suçluluk 0.62

Keder 0.48

Çaresizlik 0.62

Savunmasızlık 0.63

Heyecan 0.32

Duygusal tükenmişlik 0.57

“Bunu bana nasıl yaparsın?” 0.71

“Herkes bana gülecek” 0.48

“Belki de beni hiç sevmedin ve şimdi de sevmiyorsun” 0.52

“Bana yalan söyledin” 0.68

“Nerede hata yaptım?” 0.59

“Birşeyler döndüğünü biliyordum 0.44

“Nasıl oldu da bir şeyler döndüğünü anlamadım?” 0.45

“Ben sana hiçbir zaman böyle korkunç bir şey

yapmazdım” 0.47

“Bu iş burada biter” 0.56

“Bende eksik olup da onda aradığın şey nedir?” 0.46

“Keşke çekici, zeki ve seksi biri olsaydım” 0.57

“Beni terkedersen ölürüm” 0.38

“Bana böyle davranmaya nasıl cüret edersin?” 0.51

“Umarım ölürsün (ya da o ölür)” 0.32

“Böyle bir acıya dayanamam” 0.54

“Keşke ölseydim” 0.49

Açıklanan varyans 13.88 13.60 13.50 Cronbach Alfa 0.78 0.75 0.71

Görüldüğü gibi, “Kıskançlık Durumunda Verilen Tepkiler” alt ölçeği üç faktörlü bir yapı göstermektedir. Faktörlerden birincisi varyansın %13.88’inden, ikincisi %13.60’ından, üçüncüsü de %13.50’sinden sorumludur. Üç faktör birlikte toplam varyansın %40.51’ini açıklamaktadır. Orijinal ölçekte araştırmacıların fiziksel, duygusal ve bilişsel olarak gruplandırdıkları maddeler, yapılan faktör analizi sonucunda aynı faktörler altında toplanmaktadır.

Kıskançlığın Etkileri alt ölçeğinden elde edilen puanlara uygulanan faktör analizi sonuçları da Çizelge 2. 5’te verilmiştir. Bu alt ölçek iki faktörlü bir yapı göstermektedir. Faktörlerden birincisi varyansın %32.30’undan, ikincisi de

%26.62’sinden sorumludur ve iki faktör birlikte toplam varyansın %58.93’ ünü açıklamaktadır. Birinci faktör kıskançlığın olumlu, ikinci faktör de olumsuz etkilerine işaret etmektedir.

Çizelge 2. 5. “Kıskançlığın Etkileri” alt ölçeğinden elde edilen puanlara uygulanan faktör analizi sonuçları

Olumlu

etkiler

Olumsuz etkiler

Aşkın göstergelerinden biridir 0.65

Bağlılığı artırmaya yarayan bir araçtır 0.83

Tekdüze ilişkilere heyecan katar 0.71

Her iki tarafa da diğerini garantide olarak algılamamayı öğretir 0.66

Karşı tarafın daha çekici olarak algılanmasını sağlar 0.78

Yaşamı daha ilginç kılar 0.79

İlişkiyi daha uzun kılar 0.76

Bireyin ilişkisini gözden geçirmesini sağlar 0.50

Terkedilmeye yol açar 0.68

Fiziksel ve duygusal sıkıntıya yol açar 0.72

Şiddetle sonuçlanabilir 0.63

İlişkide gerginlik yaşanmasına yol açar 0.71

Çok daha iyi bir şekilde geçirilebilecek olan zamanın boşa harcanmasıdır 0.55

Her iki tarafın özgürlüğünü kısıtlar 0.69

Düşünceleri tıkar ve duyguları çarpıtır 0.63

Açıklanan varyans 32.30 26.62 Cronbach Alfa 0.90 0.81

Çizelge 2. 6’da Kıskançlığın Nedenleri alt ölçeğine uygulanan faktör analizi sonuçları görülmektedir. İki faktörlü bir yapı gösteren alt ölçekte, Faktörlerden birincisi varyansın %32.80’inden, ikincisi ise %22.38’inden sorumludur ve iki faktör birlikte toplam varyansın %55.20’sini açıklamaktadır. Birinci faktörün, genel olarak kıskançlığı yetersizlik duygusuyla açıklayan maddeleri, ikinci faktörünse kıskançlığı daha çok kaybetme korkusuyla açıklayan maddeleri içerdiği söylenebilir.

Çizelge 2. 6. “Kıskançlığın Nedenleri” alt ölçeğinden elde edilen puanlara uygulanan faktör analizi sonuçları

Faktör 1 Faktör 2

Aşka eşlik eden normal bir tepkidir 0.57

Kişisel güvensizliğin bir sonucudur 0.71

Dışlanmışlık ve terkedilmişlik duygularının sonucudur 0.75

İlişki içindeki güçsüzlüğün sonucudur 0.76

Kaybetme korkusunun sonucudur 0.69

Kaybeden taraf olmaktan korkmanın sonucudur 0.68

Kontrolü kaybetme korkusunun sonucudur 0.64

Onun sevgisini kaybetmenin verdiği keder ve acıya verilen bir tepkidir 0.81

Bir aşk ilişkisine yönelik tehdide verilen dürtüsel bir tepkidir 0.77

Bireyin aldatmaya yönelik kendi isteklerinin bir sonucudur 0.53

Bir kadın ya da erkek olarak kendini yetersiz hissetmenin bir sonucudur 0.80

Çocuklukta yaşanan bir yoksunluğun ya da terkedilmişliğin bir sonucudur 0.74

Başkaları tarafından yetersiz olarak değerlendirilme korkusunun bir sonucudur 0.80

Birlikte olduğunuz kişi bir başkasından hoşlandığında ya da bir ilişkisi olduğunda hissettiğiniz suçluluk duygusunun sonucudur, büyük olasılıkla onu savunursunuz, çünkü bu sorunun sizden kaynaklandığını, bunu hakettiğinizi düşünürsünüz

0.46

Bir başkasının başarısını ya da üstünlüğünü çekememenin sonucudur 0.56

Yakın ilişkinizin özeline yönelik bir tehlikenin varlığını hissetmenin sonucudur

(cinsellik, sırlar ve diğerleri) 0.48

Açıklanan varyans 32.80 22.38 Cronbach Alfa 0.80 0.74

Kıskançlıkla Başetme Yöntemleri alt ölçeği ise dört faktörlü bir yapı göstermektedir (Çizelge 2. 7). Faktörlerden birincisi varyansın %17.90’ından, ikincisi %11.65’inden, üçüncüsü %10.26’sından, dördüncüsü %9.57’sini açıklamaktadır. Dört faktör birlikte toplam varyansın %49.40’ını açıklamaktadır.

Faktörler, kapsadıkları maddelerden yola çıkılarak, Rusbult’un yaklaşımında olduğu gibi sırasıyla çıkış, bağlılık, umursamama ve konuşma olarak adlandırılabilir.

Çizelge 2. 7. “Kıskançlıkla Başetme Yöntemleri” alt ölçeğinden elde edilen puanlara uygulanan faktör analizi sonuçları

Çıkış Bağlılık

Umursa-mama

Konuşma

Akılcı tartışma yoluyla 0.62

Bağırarak 0.69

Ağlayarak 0.54

Fiziksel şiddet yoluyla 0.74

Sessiz ve gizlice acı çekerek 0.78

Olayın komik yanlarını görmeye çalışarak 0.75

Kabullenerek 0.54

İğneleyerek 0.62

Bu durumu, olaydaki rolümün ne olduğunu ve kaybetmekten korktuğum şeyin ne olduğunu düşünme fırsatı olarak değerlendirerek

0.61

Sorundan kaçınarak 0.47

Soğuk savaşa girerek 0.61

Bir şeyler fırlatarak 0.79

Umursamayarak 0.38

Onu kıskandırıp öç alarak 0.60

Onu terk ederek 0.41

Sessiz ve görünür bir şekilde acı çekerek 0.53

İşi şakaya vurarak 0.74

Açıklanan varyans 17.90 11.65 10.26 9.57 Cronbach Alfa 0.76 0.61 0.59 0.56

Ölçeğin güvenirlik düzeyinin belirlenmesi için, iç tutarlılık katsayısı ve iki yarı güvenirlik katsayıları hesaplanmıştır. İç tutarlılık katsayısı (cronbach alfa) 0.92, iki yarı güvenirliği ise 0.72’dir.

Sonuç olarak, gerçekleştirilen analizler, ölçeğin geçerli ve güvenilir olduğunu göstermektedir.

2. 2. 3. Bem Cinsiyet Rolü Envanteri

Araştırmada katılımcıların cinsiyet rolü yönelimlerinin belirlenebilmesi amacıyla, Bem (1974) tarafından geliştirilmiş olan Bem Cinsiyet Rolü Envanteri (Bem Sex Role Inventory [BSRI]) kullanılmıştır. Bu envanter, 7 basamaklı bir kendini değerlendirme ölçeğidir (Koyuncu, 1983). Envanter, 20’si kadınsı, 20’si erkeksi 40 kişilik özelliği ve ek olarak 20 de sosyal beğenirlik özelliği olmak üzere toplam 60 maddeden ve “kadınsılık” , “erkeksilik” ve “sosyal beğenirlik” olmak üzere üç ayrı ölçekten oluşmaktadır (Beere, 1990). Sosyal beğenirlik ölçeği, hem kadınlarda hem de erkeklerde olabileceği düşünülen, cinsiyet açısından tümüyle nötr bir ölçektir ve diğer iki ölçeğe nötr bir bağlam sunmak için kullanılan, hem kadınlar hem de erkekler için beğenilir olan 10 olumlu kişilik özelliği ile her iki cinsiyet için de hoş olmadığı düşünülen 10 olumsuz kişilik özelliğini içermektedir (Dökmen, 1992;

Dökmen, 1996; Kavuncu, 1987). Birçok araştırmada olduğu gibi, burada da Bem Cinsiyet Rolü Envanteri’nin sosyal beğenirlik maddelerini içermeyen, yalnızca kadınsılık ve erkeksilik ölçeklerini içeren formu kullanılmıştır (Ek 6).

Cinsiyet rolü ile ilgili envanterler içinde en çok kullanılanı olan BSRI’ye, Beere’in 1979’da yaptığı tarama sonucuna göre (Aktaran: Beere, 1990) o yıla dek 962 kaynakta yer verilmiştir. Yazındaki yerini daha sonraki yıllarda da korumuş olan bu envanterin (örn. : Bridges, 1981; Flake-Hobson, Robinson, Skeen, 1981;

Palkowitz, 1984; Şirvanlı Özen, 1992; Uleman ve Weston, 1986) geçerlik ve güvenilirliği yüksektir (Bem, 1974; Carlsson ve Magnusson, 1980; Larsen ve Seidman, 1986).

Kavuncu tarafından 1987’de Türkçe’ye uyarlanmış olan envanterin Türkçe formunun geçerlik ve güvenirlik çalışmaları Kavuncu (1987) ve Dökmen (1992;

1999) tarafından yapılmış, geçerli ve güvenilir olduğu sonucuna varılmıştır.

Dökmen’in gerçekleştirdiği geçerlik ve güvenirlik çalışmasında, Cinsiyet Rolleri İle İlgili Kalıp Yargı Ölçeği ölçüt olarak kullanılmış ve bu ölçeğin kadınsılık ve erkeksilik alt ölçekleri ile Bem Cinsiyet Rolü Envanteri’nin kadınsılık ve erkeksilik ölçekleri arasında anlamlı ilişkiler bulunmuştur (Kadınsılık için r=0.51, ve erkeksilik için r=0.63). Ölçeğin iki yarı güvenirlik katsayısı ise kadınsılık için 0.77, erkeksilik içinse 0.71’dir (Dökmen, 1991).

Katılımcılardan envanterde yer alan 60 kişilik özelliğinin her biri açısından kendilerini 7 basamaklı bir ölçekte (1: bana göre hiçbir zaman doğru değil, 7: bana göre her zaman doğru) değerlendirmeleri istenmektedir. Envanterdeki kadınsılık ve erkeksilik ölçeklerinde yer alan maddelere verilen yanıtlar her bir ölçek için ayrı ayrı toplanmakta ve her iki toplam puan, bu iki ölçeğin içerdiği madde sayısına bölünmekte; böylece kadınsılık ve erkeksilik puanları elde edilmektedir.

Bu işlemden sonra örneklemin kadınsılık ve erkeksilik puanlarının ortancası hesaplanmaktadır. Kadınsılık ve erkeksilik puanları belirlenmiş olan katılımcıların cinsiyet rolü yönelimleri, örneklem ortancası dikkate alınarak belirlenmektedir.

Kadınsılık puanları, örneklem ortancasının üzerinde olup da, erkeksilik puanı ortancanın altında kalan bireyler kadınsı (feminine), erkeksilik puanı örneklem ortancasından yüksek olup da kadınsılık puanı düşük olanlarsa erkeksi (masculine)

kategorisine girmektedirler. Hem kadınsılık hem de erkeksilik ölçeklerinden elde ettikleri puanlar örneklem ortancasının üzerinde olanlar androjen (androgynous);

hem kadınsılık hem de erkeksilik puanları ortancanın altında olanlar da ayrışmamış (undifferentiated) bireyler olarak sınıflandırılmaktadır (Çizelge 2. 8).

Çizelge 2. 8. Bem Cinsiyet Rolü Envanterinin Kadınsılık ve Erkeksilik Ölçeklerinden Alınan Puanlara Göre Yapılan Cinsiyet Rolü Yönelimi Sınıflandırması

Erkeksilik

Kadınsılık Düşük Yüksek

Düşük Ayrışmamış Erkeksi

Yüksek Kadınsı Androjen

Bu sınıflandırmanın, araştırmanın amacına ve araştırmaların bazı sınırlılıklarına göre farklı biçimlerde birleştirildiği görülmektedir. Bazı araştırmacılar kadınsı ve erkeksi bireyleri geleneksel cinsiyet rolü yönelimli; androjen ve ayrışmamış bireyleri de geleneksel olmayan cinsiyet rolü yönelimli bireyler olarak aynı kategoride birleştirmektedirler (Martin, 1990) . Bazıları kadınsı ve erkeksi bireyleri cinsiyet tiplemeli; androjen ve ayrışmamış bireyleri de cinsiyet tiplemeli olmayan bireyler olarak gruplandırmaktadırlar (örn., Basow, 1992; Frable ve Bem, 1985; Larsen ve Seidman, 1986). Kimileri cinsiyet tiplemeli yerine cinsiyet-şemalı, cinsiyet tiplemeli olmayan yerine de cinsiyet-şemalı olmayan demeyi yeğlemektedir (Bem. 1983; Schmitt ve Millard, 1988).

Androjenlik, cinsiyet tiplemeli olmamayı ve eşit düzeyde kadınsı ve erkeksi olmayı anlatan bir kavramdır. Androjen bireyler, dünyaya ilişkin bilgileri cinsiyeti dikkate alarak sınıflandırmazlar. Ayrışmamışlar, bazı yönlerden (özgüven,

yaratıcılık) androjenlerden ayrılsalar da (Basow, 1992; Bem, 1983), cinsiyet tiplemeli olmama açısından onlara benzer; dünyaya ilişkin bilgileri sınıflandırırken cinsiyeti dikkate almazlar, androjenler gibi eşit düzeyde kadınsılık ve erkeksilik özelliklerine sahiptirler. Bu yüzden, bütün cinsiyet yönelimleriyle ayrı ayrı değil de, yalnızca cinsiyet tiplemeli olup olmamakla ilgilenen araştırmacılar, sınıflandırmalarında, ayrışmamışlara düşük androjenler (low androgynous), androjenlere de yüksek androjenler (high androgynous) demekte ve böylece androjenlik kategorisine ayrışmamış bireyleri de sokmaktadırlar (Markus ve ark., 1982).

Bu araştırmada da, katılımcıların cinsiyeti bir sınıflandırma aracı olarak kullanıp kullanmamaları ile ilgilenildiği için sınıflandırma, cinsiyet tiplemeliler (kadınsılar ve erkeksiler) ve cinsiyet tiplemeli olmayanlar (androjenler ve ayrışmamışlar) biçiminde yapılmıştır.

2. 2. 4. Rosenberg Kendine Saygı Ölçeği

Kendine saygıyı (benlik saygısı) ölçmek amacıyla Rosenberg (1965) tarafından geliştirilmiş olan kendine saygı ölçeği 10 maddeden oluşan beş basamaklı, Likert türü bir ölçektir (Ek 7). Çuhadaroğlu (1986) tarafından Türkçe’ye uyarlanmış olan ölçeğin geçerlik ve güvenirlik çalışmaları Çuhadaroğlu (1986) ve Tuğrul (1994) tarafından gerçekleştirilmiştir.

2. 3. İŞLEM

Araştırmanın verileri Eylül 2003-Aralık 2003 tarihleri arasında toplanmıştır.

Veri toplama araçlarını, örneklemin %49.30’unu oluşturan 224 üniversite öğrencisi sınıflarında doldurmuştur. Örneklemin %50.70’ini oluşturan ve büyük çoğunluğu evli olan (%93) diğer eğitim gruplarından 230 katılımcıya ise, araştırma ve uygulama sırasında dikkat etmeleri gereken konular hakkında bilgilendirilmiş olan 5 Başkent Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencisi tarafından ulaşılmış ve uygulama yapılmıştır. Evliler ölçekleri ya işyerlerinde ya da evlerinde doldurmuşlardır. Her iki eşe de uygulama yapıldığında eşlerin birbirlerinin yanıtlarını görmemesine özen gösterilmiştir. Uygulama süresi 40-50 dakika arasında değişmiştir.

2. 4. VERİLERİN ÇÖZÜMLENMESİ

Bu araştırmada veriler varyans analizi, regresyon analizi ve chi kare yöntemleriyle çözümlenmiş, anlamlılık düzeyi olarak 0.05 kabul edilmiştir. İzleyen bölümde, çözümlemeler ayrıntıyla açıklanmıştır.

BULGULAR

Bu araştırmanın genel amacı, daha önce de belirtildiği gibi, yakın ilişkilerde kıskançlığın boyutlarıyla çeşitli bireysel, ilişkisel ve durumsal değişkenler arasındaki ilişkileri incelemektir. Bu amaç çerçevesinde, bu bölümde, verilere uygulanan varyans, chi kare ve regresyon analizleri sonucu elde edilen bulgular verilmiş, tüm sonuçlar için anlamlılık düzeyi olarak 0.05 kabul edilmiştir. Analizler sonucu elde edilen bulgular alt başlıklar halinde belirtilmiştir.

3. 1. Belirtilen Kıskançlık Düzeyine İlişkin Bulgular

Burada, katılımcıların 7 basamaklı bir ölçek üzerinde belirttikleri kıskançlık düzeyi üzerinde cinsiyet, cinsiyet rolü yönelimi ve ilişkinin türünün etkileriyle;

kendine saygı, yaş ve Kişisel Bilgi Formu’nda yer alan çeşitli ilişkisel değişkenler (örn.: ilişkiden alınan doyum düzeyi, ilişkide kendini güvende hissetme düzeyi) temel alınarak, belirtilen kıskançlık düzeyinin yordanması ile ilgili bulgular verilmiştir.

3. 1. a. Cinsiyet, Cinsiyet Rolü Yönelimi ve İlişkinin Türünün Belirtilen Kıskançlık Düzeyi Üzerindeki Etkileri

Bu değişkenlere göre katılımcılarca belirtilen kıskançlık düzeyi ortalamaları Çizelge 3.1’de verilmiştir.

Çizelge 3.1. Cinsiyet, Cinsiyet Rolü Yönelimi ve İlişkinin Türüne Göre Belirtilen Kıskançlık Düzeyi Ortalamaları ve Standart Sapmalar (Parantez içinde verilmiştir)

İlişkinin Türü

Cinsiyet EVLİ EVLİ DEĞİL Genel

KADIN

Cinsiyet tiplemeli

X= 4.64 n=64 (1.59)

X=5.45 n=69 (1.52)

X=5.06 N=133 (1.60)

Cinsiyet tiplemeli olmayan

X=4.45 n=67 (1.65)

X=5.01 n=73 (1.47)

X=4.74 N=140 (1.58)

Genel

X=4.54 N=131 (1.62)

X=5.23 N=142 (1.50)

X=4.90 N=273 (1.59)

ERKEK

Cinsiyet tiplemeli

X=5.13 n=45 (1.47)

X=5.00 n=43 (2.14)

X=5.07 N=88 (1.93) Cinsiyet tiplemeli

olmayan

X=4.79 n=42 (1.83)

X=4.98 n=51 (1.40)

X=4.89 N=93 (1.60)

Genel

X=4.97 N=87 (1.71)

X=4.99 N=94 (1.91)

X=4.98 N=181 (1.81) Genel

X=4.71 N=218 (1.66)

X=5.13 N=236 (1.65)

X=4.93 N=454 (1.65)

Çizelge 3.1’deki ortalamalar arasında anlamlı farklılıkların olup olmadığını belirlemek amacıyla verilere 2 (cinsiyet) x 2 (cinsiyet rolü yönelimi) x 2 (ilişkinin türü) desenine uygun varyans analizi uygulanmıştır. Sonuçlar çizelge 3.2’de görülmektedir.

Çizelge 3. 2. Cinsiyet, Cinsiyet Rolü Yönelimi ve İlişkinin Türüne Göre Belirtilen Kıskançlık Düzeyi Puanlarına Uygulanan Varyans Analizi Sonuçları

Kaynak Kareler Top. S.D. Ort. Kare F

A 0.821 1 0.821 0.296

B 6.715 1 6.715 2.418

C 13.966 1 13.966 5.029*

AB 0.462 1 0.462 0.166

AC 11.681 1 11.681 4.206*

BC 0.049 1 0.049 0.018

ABC 2.206 1 2.206 0.794

Hata 1238.612 446 2.777

Toplam 12314.000 454

A: Cinsiyet

B: Cinsiyet Rolü Yönelimi C: İlişkinin Türü

*p < 0.05

Çizelge 3.2’de görüldüğü gibi, belirtilen kıskançlık düzeyi puanlarına uygulanan varyans analizi ilişkinin türü temel etkisinin anlamlı olduğunu göstermiştir (F1-446= 5.029). Evlilerin belirttiği kıskançlık düzeyi ortalaması ile evli olmayanlarınki arasındaki fark anlamlıdır. Evlilerin ve evli olmayanların ortalamaları sırasıyla 4.71 ve 5.13’tür. Böylece, evli olmayanların kendilerini daha kıskanç buldukları anlaşılmaktadır.

Yine aynı çizelgeden görülebileceği gibi, belirtilen kıskançlık düzeyi puanlarına uygulanan varyans analizi sonucuna göre cinsiyet ve ilişkinin türü ortak etkisi de anlamlıdır (F1-446= 4,206). Bu ortak etkinin kaynağı Tukey-Kramer testi ile araştırılmıştır.

Tukey-Kramer testi sonuçlarına göre, evli kadınlarla evli olmayan kadınların kıskançlık düzeyi puanları ortalamaları arasındaki fark anlamlıdır (q2-446=4.93).

Ortalamalar sırasıyla 5.23 ve 4.54’tür. Böylece, evli olmayan kadınların kendilerini evli kadınlardan daha kıskanç buldukları görülmektedir.

Öte yandan, evli erkeklerle evli olmayan erkekler arasında belirttikleri kıskançlık düzeyi açısından anlamlı bir fark yoktur.

Evli olmayan kadınlarla evli olmayan erkeklerin belirttikleri kıskançlık düzeyleri arasında da anlamlı bir farkın olmadığı anlaşılmıştır.

Evli erkeklerle evli kadınların belirttikleri kıskançlık düzeyleri arasında ise anlamlı bir farklılık vardır (q2-446=3.07). Çizelge 3.1’deki ortalamalardan yola çıkarak, evli kadınların kendilerini evli erkeklerden daha kıskanç buldukları söylenebilir.

Belirtilen kıskançlık düzeyi açısından, cinsiyet ve cinsiyet rolü yönelimi temel etkisi ile cinsiyet-ilişkinin türü ortak etkisi dışındaki diğer temel ve ortak etkiler anlamlı değildir.

3. 1. b. Belirtilen Kıskançlık Düzeyinin Yordanmasına İlişkin Bulgular

Katılımcıların belirttikleri kıskançlık düzeyini yordayan değişkenleri belirlemek amacıyla yaş, kendine saygı, ilişkinin süresi, ilişkinin geleceğine yönelik

Benzer Belgeler