• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 3 BULGULAR

3.4. Annelerin, çocuklarının var olan dil-konuşma becerilerine ilişkin görüşleri

Araştırmaya katılan anneler, çocuklarının dil performanslarına ilişkin farklı ifadelerde bulunmuşlardır. Annelerin bir bölümü çocuklarının sözel olmayan iletişimi tercih ettiğini, bir bölümü söylenenleri çok iyi anladığını fakat konuşmadığını ya da konuşamadığını, annelerin bir bölümü ise çocuklarının söylenenleri anlamadığını düşündüklerini belirtmişlerdir. Araştırmaya katılan annelerin, çocuklarının sahip oldukları dil becerileri ile ilgili ifadelerinin dağılımı Tablo-7’de yer almaktadır.

Tablo-7. Annelerin, çocuklarının var olan dil-konuşma becerilerine ilişkin görüşleri

4. Annelerin, çocuklarının var olan dil-konuşma becerilerine ilişkin görüşleri

Frekans %

4.1. Sözel olmayan iletişimi tercih ediyor 9 %27

4.2. Anlıyor ancak ifade edemiyor 22 %66

4.3. Alıcı dil performansı kötü 2 %7

Toplam 33 %100

3.4.1. Sözel olmayan iletişimi tercih ediyor

Anneler çocuklarının sahip oldukları dil becerileri ile ilgili görüşlerini farklı şekillerde ifade etmişlerdir. Alt temalardan biri ‘sözel olmayan iletişimi tercih etme’ olarak belirlenmiştir. Örneğin bir anne “D şu an hani konuşabiliyor mu konuşmuyor yani şöyle konuşmuyor derken konuşma becerisi var ama[iletişim amaçlı ] evet iletişim amaçlı konuşmamayı[tercih ediyor]

tercih ediyor. Yani çünkü başka türlü iletişim kurabileceğini biliyor yani hani vızıldarım işte ne bileyim elime koluma alır götürürüm gösteririm bilmem ne yaparım şey yaparım yani.” (M, 190-194) ifadesiyle çocuğunun konuşma yerine başka yollarla iletişim kurduğunu belirtmiştir.

Bir anne tarafından çocuğunun konuşmadan isteklerini anlatabildiği şu şekilde belirtilmiştir.“Niye konuşmuyor? Çünkü bizimle evdeki iletişimi iyiyken konuşma bir türlü gelişmiyordu. Sonra dışarıya çıktığımızda fark

ettik iletişiminin olmadığını ondan sonra bir sorun olduğunu anladık ama konuşma anlamında yani hiç konuşmaya gayret etmedi. Yani ihtiyaçlarını hep anlattı ama hiç konuşma olmadı.”(A, 306-310) ve “Yani mutlaka o hep istediğine ulaştı ama hiç konuşmak istemiyordu.” (A, 315)

Araştırmaya katılan annelerin 33 performans ifadesinden 9’ u (%27) sözel olmayan iletişim becerisini tercih ediyor şeklinde olmuştur.

3.4.2. Anlıyor Ancak İfade Edemiyor

Araştırmaya katılan annelerin, çocuklarının dil konuşma performanslarına yönelik ifadelerinin % 66’sı çocukların dili anladığı ama kullanamadığı ile ilgili olmuştur. Örneğin bir anne “yani evet anladım ne demek istediğini de hani şimdi D biliyorsun inat bir çocuk olduğu için çok zor genelde. eee şu zamanlarda her şeyi anladığını biliyoruz. [hıhı] ondan sonra tepki veriyor isterse ve de D’de şey oluyor böyle bir kulak kesiliyor böyle duruyor dinliyor dinliyor ve şey göz surat ifadesinden bile aslında dinlediğini anlıyorsun. Tabi ki de hani çok böyle soyut kelimeleri anlamıyordur. eee ama anladıkları da çok tabi. [hıhı] mesela korku nedir biliyor. O tarz şeyleri hani sevinmek gülmek komik gibi şeyleri tabi ki kavramları biliyor da D verdiği tepkilerden anlayabiliyoruz. [hıhı] hani iyi bişey söylediğimizde verdiği tepki, kötü bir şey söylediğimizde verdiği tepki. Yani mesela ben artık deniz öyle bir şeye geldi ki ben birine D’yi anlatmaya başladığımda bazen kızıyor geliyor ağzımı kapatıyor. [beni anlatma] evet beni anlatma diye. Yani hani D’nin sıkıntılarıyla ilgili şeyler anlattığımda da eee böyle dinliyor ve çok hoşuna gitmediğini anlıyorum zaten artık mümkün olduğu kadar onun yanında konuşmuyoruz. Tepkilerinden belli oluyor çok fazla tabi her zaman sözel tepki vermiyor D.. [hıhı] sözel tepki verdiği şeylerde oluyor. hani çoğu anlamsız kelimeler[hıııı] oluyor. eee hani kendini ifade etmeye çalışıyor ama çoğu böyle ıvır zıvır hani sesler oluyor. [hıhı] ondan sonra ama birçoğunu anlıyor mesela. [hıhı]” (M,144-159) şeklindeki ifadesiyle çocuğunun alıcı dil performansını özetlemiş ve şu şekilde devam etmiştir;

“Aslında söylediğinden çok daha fazlasını biliyor çünkü bazen dediğim

gibi sinirlendiğinde özellikle ya da çok zor durumda kaldığında[hıı]

söyleyebiliyor evet bunları söyleyebiliyor” (M, 188-190)

Anneyle kurulan göz kontağı, yönergelere bazen uyma, bazen uymama annelerin çocuklarının söylenenleri anladıklarını düşünmelerine neden olmaktadır. Örneğin bir anne çocuğunun söylenenleri anladığını şu şekilde aktarmıştır; “Gözümün içine bakıyor ee dinliyor dinlediğini hissettiriyor bana ee işine gelmediği zaman onu ağlayarak cevap veriyor hani hoşuna giden bir şey değilse. Hoşuna giden bir şeyse yapıyor oturuyor mesela ben onun oturmasını istiyorsam oturuyor hani diyorum ki mesela şunu yapmayacaksın yapma ben sana şeker vereceğim seni ödüllendireceğim dediğim zaman oturuyor. Hani dediğimi yapıyor. Yani verdiği tepkiden dolayı gözlerimin içine bakmasından.”(N, 143-149)

Başka bir anne ise çocuğunun alıcı dil becerilerinin iyi olduğunu düşünmesine neden olan örnekleri şu şekilde iletmiştir; “Hiç ilgilenmek istemezse mesela bağırıyordu. aaa uuu diyo, ses çıkarıyor size bakmıyor. Oradan uzaklaşıyor. hani terk ediyor. Ama şimdi onu kapattı.

Yani artık onlar bitti. Ama ilgisi olan konuları daha iyi dinliyordu. Ama evde olması gereken şeyleri mesela ışığı kapatmak, işte koltuğa oturmak, işte bardaktan su içmek falan gibi çok iyi anladığını hissediyorum çünkü yönleniyordu söylediğimde. Ama bazen yapmıyordu o ayrı.”(K, 205-210), “Çok iyi anlıyor bence hatta onun hakkında bir şey konuşursanız, ben şuradan keşfettim. En son tuvalet olayında, bir konuşma arasında, tabi sonradan fark ettim, dedim ki ablama bu yatağı zaten o tarafa götürmeyeceğim, hani yaparsa buraya yapsın falan dedim. Gece inanır mısınız yatağından uyanıp kalkıp, gelip bizim yatağa çişini yaptı. Dört gece üst üste yaptı. Dedim ki benim bu yatağımı atacak olabilirim ama şu anda bu şekilde yaşamak istemiyorum. [Gülerler] Nasıl anladı? Onu konuştuktan sonra hayır artık benim yatağıma tuvaletini yapmanı istemiyorum hiçbir yere yapmanı istemiyorum dedim, artık sen abi oldun dedim, o geceden sonra hani anca çok uykusu varsa yapıyor. Yoksa uyanıp gelip bizim yanımıza, tuvalet yerine bizim yatağımızı kullandı. Şimdi anlamıyor mu bu çocuk,

ben bunu ona söylemedim. Ablamla konuşurken dinlemiş bizi.” (K, 223-234)

Çocuklarının onları çok iyi anladıklarını belirten annelere çocuklarının alıcı dilinin iyi olduğunu nasıl anladıkları sorulduğunda bir açıklama yapamamışlardır. Örneğin “B her şeyi anlıyor. Buna eminim. Ama anladığını belirtmiyor. İşine gelir ise çok güzel anlıyor. Eğer B’a oğlum bak mutfağa git içerden kaseni getir. İçine işte çikolata koyacağım dediğin zaman B’de hiçbir problem yok. Ama oğlum bana kaseyi getir içine meyve koyacağım deyin hiç oralı olmaz. Konuştuğunuzu anlıyor.

Sadece kendi işine geleni anlıyor. Diğerini anlamak istemiyor.” (E, 131-137) ifadesinde olduğu gibi anne, çocuğunun onu anladığını söylemektedir.

Bir anne ise çocuğunun bilmediğini düşündüğü sözcükleri kullanarak alıcı dil performansını değerlendirdiğini şu ifadeleriyle belirtmiştir. “Her şey. Ben şöyle de şey yapıyordum. Mesela hiç kullanmadığım kelimeleri seçiyordum. Mesela… petek mesela. Ama onu ben G’nin yanında. Onu ben biliyorum ama… Bu peteği kelimesini kullanmıyoruz. Ya ben düşünüyordum. Hiç evde Kullanmadığım bi kelime var mı? Mesela diyordum ki. G hadi işte. Yeleğini peteğin üzerine koy da kurusun orda.

Hemen götürüp koyuyordu. Iıı. Mesela G konuşmadığı için onları seçiyordum. Bilmediği, hiç konuşmadığı sözler. Iıı. Nasıl diyeyim? Ya da artık mesela şu kumandayı ver. Şunu ver. Allar verler. İşte o şekilde öğreniyordu. Yani biliyordum anladığını.”(F, 235-242)

3.4.3. Alıcı dil performansı kötü

Anneler, çocuklarının dil becerilerine ilişkin özelliklerine ilişkin ifadelerinden sadece ikisinde (%7) çocuklarının dili anlamada güçlüğü olduğunu ifade etmişlerdir.

“Zaten ee algılamada da bir problemi var, yani bizim söylediğimiz şeyleri yapmamakta da problemi var. Yönerge almıyor yani ya da isteyince alıyor keyfi gelince.” (I, 107-108)

“Hım hem anlamada hem ifade etmede sıkıntısı vardı. Zaten yani özellikle ifade etmede olduğu gibi çoğu bizim yönergemizi de

anlamıyordu Ya da biz şeyi düşündük hep anlamak istemiyor, uymak istemiyor işte yapmak istemiyor gibi algıladık ama sonradan fark ettik ki ne anlıyor? Ne de söyleyebiliyor pek çok şeyi. Mesela işte televizyonu aç dediğiniz zaman ya da telefonu ver dediğiniz zaman telefonun ne olduğunu bilmiyordu.” (A, 332-339)