• Sonuç bulunamadı

ANKARA'DA KENTSEL GELĐŞME: 1923’DEN GÜNÜMÜZE

müdahalelerinin nedeni, niteliği, boyutu ve yönü ortaya konmuştur. Bu bölümde ise ikinci bölümde ortaya konan sermaye birikim süreçlerinde devlet müdahalesinin, kentin mekânsal biçimlenmesi üzerindeki etkileri sınanmaya çalışılmaktadır. Bu nedenle ülke geneli için kabul edilen/belirlenen ikinci bölümün tarihsel dönelmemesi bu bölüm için de aynen kabul edilmiştir.

Her dönem kendi içerisinde öncelikle planlama ve imar uygulamaları yönünden ele alınmaktadır. Burada hedeflenen, planlama-rant ilişkisini ortaya çıkartarak bu ilişkinin kent mekânındaki yansımasını görmektir. Mekânsal yapılanmanın yelpazesi çok geniş olduğu için mekânsal gelişmenin irdelenmesi konut alanları ile sınırlı tutulmuştur.

3.1.1923–1954 ARASI: HIZLI MEKÂNSAL YAYILMA ilk birikim sürecinde rant

3.1.1. 1923–1954 Ankara’nın Planlama Gelişimi-Đmar Hareketleri

Cumhuriyet yönetiminin öncelikleri; Ankara’nın Başkent olması nedeniyle, bu kentin bir başkente yakışır biçimde imarı ve Başkent’te çalışacak memurların barınma sorunlarının giderilmesidir. Bu nedenle, ilk iş olarak 1924 yılında 417 sayılı Ankara Şehremaneti Yasası çıkarılmıştır. Cumhuriyet Döneminde imar uygulamaları 1877 tarihli Belediyeler Yasası ile 1882 tarihli Ebniye Yasası esas alınarak gerçekleştirilmektedir. 1925’te kabul edilen yeni imar yasası yalnızca yeni gelişme alanları olarak belirlenen bölgelerde uygulanacak, diğer alanlarda Ebniye Yasasının hükümleri geçerli olacaktır.

Ankara'nın modern bir kent olarak inşa edilmesi kararı ile birlikte Meclis'te (1924) kentin gelişme yönünü belirlemek üzere önemli tartışmalar yapılmıştır.

Kent eski Ankara'da mı yapılanacaktır, yoksa yeni yerleşme alanları mı açılmalıdır? Eski kentin gelişmesini destekleyenler kent halkının vergilerinin yeni bir kent parçasına aktarılmasının yanlış olduğunu, eski yerleşimin ihmal edileceğini vurgulamaktadır. Karşı görüşte olanlar ise eski kent dokusunun yoğunluğu ve yetersiz altyapısı nedeniyle yapılaşma ve kamulaştırma maliyetlerinin çok yüksek olacağını ve yeterli gelişme alanı bulunmadığını öne sürmektedir. Eski kentin toprak sahipleri Ankaralı zengin esnaftır. Kente yeni gelenler ise çevre bağlardan toprak almıştır. Ticaret işlevinin ve resmî yapıların

yoğunluğu, yeterli olmasa da altyapısının hazır olması, eski kentte toprak fiyatlarını artırmıştır. Doğal olarak, bu alanda başlatılacak imar uygulamaları ile eski kentlilerin gayrimenkulleri büyük bir spekülasyon değerine sahip olacaktır.

Meclis'te, bu değeri emlâk sahibi, tüccar ve esnafa bırakmama düşüncesi199 ağır basmış ve tartışmayı yeni Ankara seçeneği kazanmıştır. Fehmi Yavuz, ikinci seçeneğin benimsenmesine ilişkin hükümet tasarısında şu satırların yer aldığını (Türkçeleştirilmiş biçimi ile) ifade etmektedir.200

"Eski Ankara'nın sokakları o kadar kötü durumdadır ki, yapmak için yıkmanın gerektireceği masraf yeni bir kent kurmağa yetecek ölçüdedir.

Burada arsaların değeri o kadar artmıştır ki, eski kentin merkezinde bir arşın murabbaı için 100 TL istenmektedir. Bundan başka eski kentin bir çırpıda düzenlenmesi ve genişletilmesi dayanılmaz ölçülere ulaşan konut bunalımını daha da kötüleştireceğinden, gerçekçi nitelikten yoksundur. Öyle ise hoş görünümden yoksun olan Ankara'nın kerpiç yığınlarına bir süre daha katlanarak, adım adım uygulanacak bir imar yöntemine başvurmak zorundayız."

Bir yandan mekânsal genişleme ve gelişme yönünün yeni alanlar olarak belirlenmesi, öte yandan Şehremaneti üyelerinin seçme ve seçilme koşulunun değiştirilmesi201 Ankara'nın imarında kente yeni gelenleri baskın kılmıştır. Bu

199 Tansı Şenyapılı, Ankara Kentinde Gecekondu Gelişimi 1923–60, Kent-Koop Yay., Ank., 1985, s. 20.

200 Fehmi Yavuz, Kentsel Topraklar, (1925) tarihli Zabıt Ceridesinden alınan metnin orijinali için bkz. Fehmi Yavuz, Ankara’nın Đmarı ve Şehirciliğimiz, Siy. Bil. Fak. Yay., Ank., 1952, s. 17.

201 Đstanbul Şehremanetinin üyelerini seçebilmek için seçmenlerin 100 kuruş, seçilecek adayların 200 kuruş emlak vergisi veren kişiler olma koşulu, Ankara Şehremaneti için kaldırılmıştır. Tekeli’ye göre bu koşulun kaldırılmış olması, Ankara’ya yeni gelen bürokratların belediyenin yönetimini şehrin eski emlâk sahiplerine bırakmak istemeyişlerindendir. Đlhan Tekeli, Đlber Ortaylı, Türkiye’de Belediyeciliğin Evrimi, Türk Đdareciler Derneği, Ank., 1978, s. 38.

değişiklik

Başkent'in eski çekirdek üstünde değil de yeni şehir alanında büyümesinin yolunu açmış, yeni topraklarda yaratılacak arazi rantları Cumhuriyet bürokratlarına akabilmiştir

.202

Gelişme alanı olarak kısmen bataklık, kısmen de otlak olan Yenişehir'in seçilmesi ile yeni kentin imar uygulamaları başlatılmıştır. Özel mülkiyete ait olan bu alanın kamulaştırılması için 1925 yılında "Ankara'da İnşası Mukarrer Yenimahalle İçin Merkezî Yerler ile Bataklık ve Mergazi Arazinin Şehremanetince İstimlâki Hakkında" 583 sayılı yasa çıkartılmıştır. Yasa, kamulaştırma yoluyla kentsel arsaya dönüştürülecek arazilerin % 25'ini sahiplerine bırakmaktadır. Arsanın geriye kalanı 1915 yılının vergi değerinin on beş katı değerinde kamulaştırılacaktır.203 Bu yasaya dayanarak çok kısa bir zamanda 4 milyon metrekare toprak kamulaştırılmıştır. Büyük kamulaştırmayı öngören 583 sayılı yasadan Başkent'in yeni yerleşim alanlarının en az maliyetle yaratılması, yasanın öngördüğü zaman sınırı içinde düşük bedellerle kamulaştırılan arazilerin daha pahalıya satılarak Şehremanetine kapital sağlanması gibi ekonomik yararlar beklenmektedir.204 Bu durumda şu sorunun yanıtı aranmalıdır: 1925 tarihli yasada kamulaştırma yapmadan (bono yoluyla) yeni gelişme alanlarını düzenleme yetkisi varken, neden bu kadar yüksek rakamlarla kamulaştırma kararını alan 583 sayılı yasa çıkarılmıştır? Amaç, kentsel rantların artırılmasını mı sağlamaktır?

202 Tankut, Bir Başkentin Đmarı, s. 50.

203 Yavuz, Ankara’nın Đmarı ve Şehirciliğimiz, s. 20–22.

204 Tankut, a.g.e., s. 52.

Ankara'nın düzenlenmesinin ulusal bir mesele olduğu savından hareketle kent belediyesinin Ankara'nın imarı konusunda yeterli olmayacağı düşünülmektedir.

Bu nedenle, 1928 yılında 1351 sayılı yasa ile merkezî yönetime bağlı olarak Ankara Şehri İmar Müdürlüğü kurulmuştur. İmar Müdürlüğü kenti planlamak ve plana göre uygulama yapmakla görevlendirilmiş, planın onama yetkisi Bakanlar Kuruluna verilmiştir. İmar Müdürlüğü 1937 yılında Ankara Belediyesine bağlanmıştır.

Ankara'nın Đlk Planı: Ankara'nın ilk planlama girişimi eski kent ve yeni kent için ayrı ayrı plan yaptırılması yönünde olmuştur. Şehremanetinin kurmuş olduğu komisyon eski kente ait düzenlemeyi uygulanamaz olduğu gerekçesiyle reddetmiştir. Yenişehir'e ait Lorcher Planı kabul edilerek uygulama başlatılmıştır.

1924–1925 tarihli Lorcher Planının kentte süregelen dağınık, birbirinden kopuk, parçacı uygulamalar karşısında başarısız olması205 ve Yenişehir kesimini kapsayan 150 hektarlık plan alanının yetersiz görülmesi nedeniyle, Ankara için yeni bir imar planı yaptırılması düşünülmüştür.

Ankara imar planının elde edilebilmesi için 1927 yılında uluslararası bir yarışma açılmış, yarışmada Alman şehirci Hermann Jansen'in yaptığı imar planı birinci olmuştur. (Bkz. Plan 1) Jansen planının sınırları, güneyde Eskişehir Devlet Yolu başlangıcı ve Akay Sokak, batıda Dikmen yolunun kuzeyidir.

205 Raci Bademli, “1920–40 Döneminde Eski Ankara’nın Yazgısını Etkileyen Tutumlar”, Mimarlık, 85/2–3, s. 12.

Plan 1: Jansen Đmar Planı Planın yapım kararı tarihi:1927

Plan onay tarihi: 1932

Kentsel yerleşme alanı: 2000 ha Plan hedef yılı: 1978

Plan hedef nüfusu: 300.000 kişi (1978 yılı için nüfus tahmini) 1927 yılında kent nüfusu: 74.500 kişi Ankara'nın nüfusu 1950’de 289.000,

1960'ta 650.000 olacaktır.

(Günümüzdeki tanımı ile) Anıtkabir'in doğusundan itibaren demiryoluna paralel ve kuzeybatı yönünde devam ederek 650 m. çapında bir dairesel alan çizmekte ve (günümüzdeki tanımı ile) Tandoğan Meydanı civarında son bulmaktadır.

Güneybatı yönünde Siyasal Bilgiler Fakültesini içine alan ve Cebeci Caddesine

paralel olarak İncesu Deresine kadar uzanan sınır, Kocatepe'yi dışarıda bırakarak Esat Caddesi boyunca devam etmekte ve Akay Sokak civarında tamamlanmaktadır. Jansen imar planında estetik ön planda tutulmakta, en çok üç katlı ve bahçeli konut alanları ve ağaçlar arasında yeşil kuşaklar içinden geçen yaya yolları önerilmekte olup endüstri alanları için İstasyon civarında yer ayrılmış, Yenişehir için yeni bir ticaret alanı belirlenmemiştir.

1929 yılında Jansen Planı henüz avan proje aşamasında iken kamuoyuna açıklanmış ve uygulama başlatılmıştır. Planın açıklanmasıyla başlayan baskılar, onay tarihinden (1932) itibaren hızlanarak artmıştır. Bir yandan baskı gruplarının olumsuz etkileri, öte yandan planlama ilkelerinin dayandığı projeksiyonların eksik ya da yanlış saptanması (Örneğin, Ankara'nın bir endüstri şehri olacağı varsayımı ile bir amele mahallesi öngörülmüştür. Çünkü Berlin'de ya da diğer Avrupa kentlerinde, yirminci yüzyılın ilk yarısında durum böyledir. 1932 yılında Ankara'da kentleşme başlamıştır. Ancak, düşük gelir grupları için planda ucuz konut yeri yoktur.

Yoktur, çünkü Avrupa'da kentleşme çoktan bitmiştir.206) Jansen planının başarıya ulaşmasını engellemiştir. İmar planının onaylanması, yabancı ülke elçiliklerine bedelsiz arsa devredilmesi207, bulvarın açılması ve Yenişehir'de konut inşaatlarının

206 Jansen Planının ayrıntılı açıklaması için bkz. Gönül Tankut, Bir Başkentin Đmarı. Tankut, planın içyapısı bakımından bu etkenleri özümleyecek esneklikte olmadığını ifade etmektedir, s. 269.

207Cumhuriyetin kurulmasından sonra yabancı ülkelerin başkentte elçilik açmaları için yoğun girişimlerde bulunulmuştur. Đstanbul’daki elçiliklerin Ankara’ya gelmesi durumunda ev kiralarının artacağı, kentin dengesinin bozulacağı endişesi ile hazine topraklarından elçiliklere ücretsiz arsa verilmesi kararlaştırılmıştır. Örneğin, Đtalya’nın seçtiği 24.000 metrekare alanındaki arsa ve Afganistan’ın seçtiği özel mülkiyete ait arsa kamulaştırılarak büyükelçiliklere bedelsiz devredilmiştir.

Almanya bu karardan önce aldığı 28.000 metrekarelik arsanın bedelini Türk Devletinden istemiştir.

başlaması bulvarın iki yanındaki boş tarım arazilerinin hızla değer kazanmasına ve spekülatif hareketlerin artmasına208 neden olmuştur.

1930’lu yıllardan sonra belediyelerin uygulamaları merkezi yönetimin devletçilik politikasına koşut olarak gerçekleşmektedir. Belediyelerin ticari ve sınaî girişimlerde bulunarak daha fazla gelir elde etmesine yönelik uygulamalar ve kentsel altyapı ve kamu hizmetlerinin devletleştirilmesi söz konusudur. 1927 yılında yabancı sermaye ile kurulan Ankara Havagazı ve Elektrik Şirketleri 1939 yılında Nafia Vekâleti tarafından satın alınmış ve 1941 yılında belediyeye devredilmiştir. Su işleri 1941, otobüs taşımacılığı 1934’de belediyeye verilmiştir.209

Dönemin ticari sermaye birikim biçimi kentsel mekâna yansımaktadır. Yeni ticaret alanlarının açılması için yapılan baskılar sonucunda210 (1936 tarihinde) Yenişehir bölgesi imar planında ticaret alanları onaylanmıştır. Savaş döneminde

Büyükelçilik yapılarının inşaatları sırasında ülke dışından getirilecek inşaat malzemelerinden gümrük alınmama kararı çıkarılmıştır. Bilal Şimşir, Ankara Ankara, Bilgi Yay., Ank., 1988, s. 291-292.

208“Bulvarın iki yanındaki arsalar kente yeni gelen milletvekillerine ve devlet memurlarına çok ucuz fiyatla satılmaktadır. 50 liraya satın alınan arsalar Đstanbul’dan gelen komisyonculara bin liraya devredilmekte, komisyoncular da aynı arsayı birkaç saat sonra bir başkasına 30–35 bin liraya satmaktaydı” Kemal Bağlum, Beşbin Yılda Nerden Nereye Ankara, Ank., 1992, s. 145.

“Cumhuriyetten sonra yeni Ankara’da arsa spekülasyonu, tüccarların ve hemen bütün politikacıların katıldığı kârlı bir faaliyet olmuştur. Bir yandan şehir arazisi parsellenip satılırken, öte yandan nüfuzlu çiftçiler, tarlalarını genişletmeye koyulmuşlardır.” Doğan Avcıoğlu, Türkiye’nin Düzeni (Dün-Bugün-Yarın), Bilgi Yay., Ank., 1971, s. 208.

“Birçok arsalar spekülasyoncuların eline geçmişti. Bunlar en başta devlet dairelerinin bir mahallede toplanmak fikrine karşı koydular. Çünkü Ankara’da nüfuz ticaretinin ilk kaynağı mesela Cebeci’de ucuz bir arsa almak ve Maarif vekiline konservatuarı orada yapmaya karar verdirerek arsasını ona satmaktı.” Falih Rıfkı Atay, Çankaya IV, Yenigün Haber Ajansı Basım ve Yayın A.Ş., Đs., 1999, s.

95.

209 Đmtiyazlı yabancı şirketlerin belediyelerin eline geçmesi iki aşamada gerçekleşmiştir. Đlk aşamada şirketlerle müzakerelere girilerek Nafia Bakanlığınca kamulaştırılmış, ardından çıkarılan yasalarla bu şirketler belediyelere devredilmiştir. Tekeli, Ortaylı, a.g.e., s. 69.

210Đmar Müdürlüğü belgelerinden ileten Gönül Tankut, “Jansen Planı: Uygulama, Sorunları ve Cumhuriyet Bürokrasisinin Kent Planına Yaklaşımı”, Tarih Đçinde Ankara, Eylül 1981 Seminer Bildirileri, ODTÜ, Ank., 1984, s. 313.

karaborsacılık ve aşırı spekülasyon yeni savaş zenginleri yaratmış, tüccarlar bu dönemde önemli boyutlarda birikim elde etmiş, mülk gelirleri211 artmıştır.

1937 yılında İmar Müdürlüğü, Jansen planındaki kuzey-güney gelişme aksına doğu-batı aksını eklemiştir. Kentin imar sınırının belediye sınırları ile çakıştırılması kararı alınmış212; Jansen planındaki 2000 hektar imar alanı belediye sınırları ile birleştirilince, planlama alanı 16.000 hektara çıkmıştır. İmar alanının genişletilmesi, eski kentin belirli semtlerinde spekülasyon alanlarının213 genişlemesi anlamına gelmektedir.

3.1.2. 1923–1954 Ankara'da Konut Alanlarının Gelişimi

Hıfzı Veldet Velidedeoğlu'nun aşağıdaki satırlarında214 yer alan 1919 yılının Ankara'sı kısa sürede çok hızlı bir değişim geçirecek ve 1950'li yılların başına dek sürecek olan ilk mekânsal dönüşümünü gerçekleştirecektir.

"…İlk işimiz Ankaralıların, 'Vali Abidin Paşa suyu borulardan yukarıya doğru akıtarak buraya çıkardı.' dedikleri kaleye çıkmak oldu. Oradan bütün Ankara şehri dolaylarındaki tepeleri çepçevre görüyorduk. Kalenin bulunduğu tepenin hemen karşısındaki tepe bomboştu. Yalnız tam doruğunda, aralıklı sütunlar üzerine oturtulmuş, sadece üstü kapalı, küçücük, tapınak gibi bir yapı vardı. Şehrin dolaylarındaki tepelerde

211Boratav, a.g.e., s. 68.

212Yavuz, Ankara’nın Đmarı ve Şehirciliğimiz, s. 83.

213(1938 yılı)“…, iyi anımsıyorum, mektuplar gelmişti Ankara’dan, babamın arkadaşlarından.

Babamın dostları, Aksaray’da tek eczanenin sahibi arkadaşlarından para istiyorlardı, kendisini de uyarıyorlardı arsa almak için. Alınacak arsa çok ucuzdu ve ilerde çok ama çok para edecekti.” Fikret Otyam, “Aldı Sözü Fikret Otyam”, Türkiye Yazıları, S. 7, Ekim 1977, s. 24.

214 Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, Devirden Devire I, Bilgi Yay., Đst., 1974, s. 270.

bulunan bağlar, çıplak Asya tabiatının gri rengi üzerinde hâkimiyet kuramayan bodur ağaçlarıyla uzaktan donuk bir bozkır yeşilliği halinde görünüyordu. Dikmen, Çankaya, Küçük Esat, İncesu ve Cebeci ve onların tam karşı yönünde Keçiören bağları Ankara'nın belli başlı bağlarıydı ve at, araba veya eşek ile bazısına bir, bazısına iki-üç saatte ulaşılabilirdi. Akşam serinliği çıkınca bağ sahipleri yiyecek alış-verişi yapıp hayvanlarına binerek tozlu bağ yollarına yöneldikleri için, Ankara ovasının, özellikle Küçükesat, Çankaya ve Dikmen'e doğru uzanan bölümünü, yani bugünkü Yenişehir'in bulunduğu düzlüğü, durgun havalarda, bir toz bulutu kaplardı. … Bent Deresi ve Hatip Çayı, Ankara halkından, bağı-bahçesi olmayan çoğunluğun gezinti, piknik ve eğlence yerleriydi. Bir başka eğlence yeri de tren istasyonuydu. Ulus Meydanını İstasyona dar ve bozuk bir şose bağlıyordu.

Düzlüğe inilince şosenin, özellikle, sol tarafı (yani bugünkü Gençlik Parkı alanı) kurbağaların ve sivrisineklerin kaynaştığı geniş bir bataklıktı. Halkın çoğu sıtmalıydı. İstasyonda, Haydarpaşa-Bağdat Demiryolu İdaresince, yani Almanlar tarafından yapılmış olan birkaç kârgir bina vardı."

1920 yılında kentteki konutların panoramasını kalenin eteklerindeki eski evler ve Ulus civarındaki bakımlı Yahudi mahallesinin ahşap evleri oluşturmaktadır.215 Cumhuriyetin kurulmasından sonra Ankara'da başlatılan modern bir kent yaratma çabaları içerisinde kentte ikili bir görünüm hâkimdir: Bir yanda yeni açılan yollara sıralanan Batı taklidi binalar, öte yanda eski doku içerisinde bozuk yollarla köhne konutlar; bir yanda son model otomobiller, öte yanda köylülerin kağnıları ve develeri; bir yanda yeni kentin danslı, partili, Batı taklidi yeni yaşamı, öte yanda eski kentin yoksul yaşamı; bir yanda karmaşık küçük

215Tankut: “Jansen Planı: Uygulama Sorunları ve Cumhuriyet Bürokrasisinin Kent Planına Yaklaşımı”, s. 302.

dükkânlar, öte yanda Avrupa modasını kente getirmeye başlayan mağazalar…216

Resmî yapı, müze, hastane, eğlence yapıları, konut inşaatları ile Ankara, bu dönemde tam bir şantiye görünümündedir. Tablo 19'da görüldüğü gibi inşaat sektörünün hacmi yıllar içinde büyük bir hızla artmıştır.

TABLO 19: 1909–1927 Yılları Arasında Ankara'daki Yapıların Sayısal Dökümü

Kaynak: Memalik-i Osmaniye’nin Tarih ve Coğrafya Lügati, Ankara Vilayeti Salnamesi ve Ankara Guide Touristique’den derleyerek ileten Sevgi Aktüre, “1830’dan 1930’a Ankara’da Günlük Yaşam”, s. 60.

Hızlı bir mekânsal yayılma sürecine koşut olarak 1926 yılında 240 bina, (Kandemir ve Tankut, bu yılda devletin yaptırdıklarından başka 405 adet konut

216Dönemin Ankara’sını yabancı basından yansıtan Şimşir, a.g.e., s. 409; Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Ankara, Đletişim Yay., Đst., 2003 (ilk baskı Akba Kitabevi, 1934); Cüneyt Arcayürek, Demokrasinin ilk Yılları, Bilgi Yay., Đst., 1983, s. 33-34.

Konut Resmî Bina Banka Dükkân Fırın Ticarethane Fabrika Atölye Taş ocağı Maden ocağı Değirmen Depo-Mağaza Otel

Han Okul Medrese Tekke Kilise Müze

1895 5458 4 __

2173 21 __

__

__

__

__

11 50 __

32 75 27 11 12 __

1902 6518 4 __

2188 21 __

1 __

__

__

12 260 __

33 76 27 11 12 __

1909 6518 16 1 2207 21 __

18 __

__

__

13 260 __

33 77 27 11 12 __

1927 9993 163 5 2079 45 17 102 41 106 1 3 662 10 22 9 __

__

__

3

yapıldığını söylemektedir.) 1927 yılında 367 bina (Kandemir ve Tankut'a göre, 291 konut), 1928 yılında 246 bina yapılmıştır.217 Bu tarihten sonra konut inşaatları azalmaya başlamış, 1929 yılında sadece 87 yeni bina yapılmıştır. 1928 yılından itibaren devlet binalarının yapımı ağırlık kazanmaya başlamıştır. Devlet ihaleleri aracılığıyla yaptırılan bu inşaatlar müteahhit kesiminin sermaye birikimini artırmasına önemli katkıda bulunmuştur.

Kentteki ilk örgütlü konut yapımı 1925 yılında Yenişehir'de Şehremaneti tarafından kamulaştırma kararı verilen dört milyon metrekarelik alanda başlamıştır. 2–3 katlı bu ilk apartman yapıları, kamu kaynakları ile gerçekleştirilmiştir. Belediye tarafından yaptırılan ve taksitle satılan 198 adet konut Yenişehir'de ilk mahalleyi oluşturmuştur. Hemen ardından memurlar mahallesinin konutlarının yapımında da tüm finansman ve girişimciliği devlet üstlenmiştir. Bu konutlar kiralanmamış, satılarak özel mülkiyete devredilmiştir.218 Kamu eliyle gerçekleştirilen konut inşaatları Yenişehir'de yoğunlaşırken özel girişimle yapılan apartmanların sayısı Ulus'ta hızla artmaktadır.219 Özel sektörde yapılan konut inşaatları aracılığıyla yatırımcılar yüksek kentsel rant değerleri elde

217 Bina sayıları Sevgi Aktüre, “1830’dan 1930’a Ankara’da Günlük Yaşam,” Tarih Đçinde Ankara II, 1998 Seminer Bildirileri, ODTÜ, Ank., 2001, s. 61; Seyyah Kandemir, Ankara Vilayeti, Başvekalet Müdevvenat Matbaası, Ank., 1932, s. 142; Gönül Tankut, a.g.e., s. 307’de verilen bilgilerden elde edilmiştir.

218Đlhan Tekeli, Selim Đlkin, Bahçelievler'in Öyküsü: Bir Batı Kurumunun Yeniden Yorumlanması, Batıkent Konut Üretimi Yapı Koop. Birliği, Ank., 1984, s. 15.

219Gülsüm Nalbantoğlu, “1928-46 Döneminde Ankara’da Yapılan Konutların Mimarisinin Değerlendirilmesi” Tarih Đçinde Ankara Eylül 1981 Seminer Bildirileri, ODTÜ, Ank., 1984, s.

254.

etmektedir. 220

1925 yılından itibaren kentin yerleşiminde dört tip konut göze çarpmaktadır:221 Birincisi, arazi fiyatlarının yüksek olması nedeniyle eski kentte yükselmeye başlayan apartmanlardır. İkinci tür konutlar, Yenişehir'in güney kesimlerinde, özellikle de Kavaklıdere ve Çankaya tarafında görülen villalar ve bahçeli iki katlı yapılardır. Eski kentin apartmanları eski dokuyu bozarak ya da yıkarak karışık bir yapılanma içinde oluşurken, Yenişehir ve Çankaya tarafındaki villalar, boş alanda birbirinden bağımsız ve dağınık olarak yerleşmektedir.

Ankara'da yüksek arsa fiyatları konut kira bedellerine yansımaktadır. Bir metrekare arsanın değeri 1000 liraya kadar çıkmakta; 1919 yılında kirası 15 lira olan konutlar on yıl sonra 4000 liradan kiraya verilmektedir.222 Bu pahalılık ve yoğun spekülasyon alanında konut sıkıntısı çeken düşük gelirli memurlar223 için devlet tarafından yaptırılan konutlar, kentteki üçüncü tür konutları oluşturmaktadır.224 1930 tarihinden itibaren memurlara ev yapılması hükümet programlarında yer almaya başlamıştır. Bu amaçla 1944 tarih ve 4626 sayılı

220 “… Bir dönüm içinde bir kır evi disiplinine göre bir metrekare arsa fiyatının bir lirada karar kıldığını düşünürseniz aynı yerde bitişik ve dört katlı apartman sistemi bu fiyatı on liraya, yirmi liraya çıkartır.” Atay, a.g.e., s. 99.

221 Şenyapılı, a.g.e., s. 29.

222 Şimşir, a.g.e., s. 389.

223 "Saraçoğlu apartmanları yapılıncaya kadar az ve orta maaşlı memurlar eski evlerde tahtakurulu birer odaya sığınmışlardı. Bir matematik hocasının böyle bir odada iki çocuğu, karısı ve kaynanası ile oturduğunu biliyorum. Hâlbuki yeni Ankara köşkler ve apartmanlarla hemen hemen donanmıştı."

Atay, a.g.e., s. 90.

224Vakıflar Başmüdürlüğünün memur konutları, Ziraat Bankasının ve Devlet Demiryolları Đşletmesinin yaptırdığı lojmanlar, 1926 yılında Çocuk Esirgeme Kurumu kira apartmanları ve 1930 yılında inşası tamamlanan Vakıf II apartmanı devletin memur konut girişimleridir. Đnci Aslanoğlu, Erken Cumhuriyet Dönemi Mimarlığı, ODTÜ, Ank., 1980.

"Memur Meskenleri İnşası Hakkında Yasa" çıkartılmıştır. Yasanın ilk uygulaması Saraçoğlu'nun başkanlığı sırasında Bonatz'ın planladığı Saraçoğlu Mahallesi ile gerçekleşmiştir. Bu mahalle 15 milyon lira bedelle gerçekleştirilen ve dairesi 23 bin 360 liraya mal olan 642 daireli bir apartman grubudur ve bürokrasinin üst kademeleri için düşünülmüştür.225

Kentte görülen son konut türü ise eski kentin altyapısı yetersiz ve Cumhuriyet dönemi öncesindeki dokusunu koruyan konutlardır.

1930–1945 yılları arasında kentin yoğun ve işlevsel bölümü eski kent iken, çağdaş görünümü de Yenişehir'dir. Tablo 20, 1935 yılında Ankara'daki yapıların kullanım niteliğine ve semtlere göre dağılımını göstermektedir. Konutların % 72'si, işyerlerinin % 80'i, resmî binaların % 49'u ve kentteki toplam yapının % 73'ü eski kenttedir.

TABLO 20: 1935 Yılında Ankara'daki Yapıların Kullanım Nitelikleri ve Semtlere Göre Dağılımı

Konut Đşyeri Resmî Bina Toplam

Eski Kent 12.558 (%72) 3.484 (%80) 568 (%49) 16.610 (%73)

Yenişehir 1.030 (%6) 214 (%5) 109 (%9) 1.353 (%6)

Cebeci 980 (%6) 103 (%2) 57(%5) 1.140 (%5)

Bağlar 2.804 (%16) 572 (%13) 429 (%37) 3.805 (%16 9

Toplam 17.372 4.373 1.163 22.908 Kaynak: DĐE, Đnşaat Đstatistik Yıllıkları.

225Aynı tarihlerde kasabalarda yapılacak hükümet konakları için 30 bin lira maliyet tavanı konmaktadır. Ural, a.g.e., s. 38.

Kent merkezinde gittikçe artan arsa bedeli226, apartman yapımındaki artışı hızlandırmıştır. 1925 yılından itibaren yaygınlaşmaya başlayan Yenişehir'deki villa konut düzeni 1935'te yerini apartmanlaşmaya bırakmıştır.

TABLO 21: 1935 Yılında Ankara'daki Yapıların Sayısı ve Semtlere Göre Dağılımı

Eski Kent Yenişehir Cebeci Bağlar Toplam Tek Konut 11.402 838 943 2.696 15.879

Apartman 182 156 12 1 351

Baraka 822 23 17 75 937

Diğer 152 13 8 32 205

Toplam 2.558 1.030 980 2.804 17.372

Dükkân 2.447 116 57 74 2.694

Han 9 --- --- --- 9

Fab.-Değirmen 33 --- 4 26 69

Fırın 41 --- 3 5 49

Ahır 338 2 27 319 686

Diğer 616 90 12 148 816

Toplam 3.484 214 103 572 4.373

Resmî Bina 422 100 29 406 957

Sinem-Tiyatro 7 1 --- --- 8

Diğer 139 8 28 23 198 Toplam 568 109 57 429 1.163 Genel Toplam 16.610 1.353 1.140 3.805 22.908 Kaynak: DĐE, Đnşaat Đstatistik Yıllıkları.

Tablo 21'de görüldüğü gibi, kentte konut statüsüne giren 17.372 adet yapı vardır.

Kentteki tüm konutların içerisinde apartmanlar toplam konut sayısının % 2'sini oluşturmaktadır. Sayısal olarak, eski kentte yapılan apartman sayısı daha fazla görünse de, apartmanların konut sayısına oranı Yenişehir'de daha fazladır. Tüm apartmanların % 52'si eski kentte, % 44'ü Yenişehir'de, % 3'ü ise Cebeci'de

226Fehmi Yavuz, 1936 yılının Kaynak dergisinden ileterek kent içerisindeki arsa fiyatlarının yüksekliğini gösteren örnekler vermektedir. Kentsel Topraklar, s. 14–17.

yapılmıştır. Bu durum eski kentteki hızlı yenilenmenin göstergesidir. 351 apartmana karşın 937 adet olan barakalar, kentteki toplam konutun % 5'ini oluşturmaktadır.

Dar gelirlilerin konut sorununu çözmek için 1935 yılında kurulan ilk kooperatif olan Bahçelievler Yapı Kooperatifinin seçtiği konut alanı, kentin gelişimini batıya sıçratmıştır. Yüksek arsa fiyatlarına alternatif olarak kurulan bu konut kooperatifi, konutların üretilme sürecinde arsa spekülasyonunu bir araç olarak kullanmıştır. Tekeli, çalışmasında,227 kooperatif üyelerinden olan orta ve üst kademe bürokratların imar kararlarını etkileme güçlerine dayanılarak arsa sahiplerine spekülasyon olanakları vaat edildiğini ve arsaların neredeyse hiç para ödenmeden elde edildiğini belirtmektedir. Satın alınmasından sonra arsanın değeri büyük bir hızla artmış, bu artış kooperatifin ucuz kredi bulmasına olanak vermiştir. Bu tarihten sonra Bahçelievler konut alanı hızlı bir gelişme göstermiştir.

Bahçelievler Yapı Kooperatifinin ardından Ankara'da kooperatiflerin sayısı hızla artmaya başlamıştır. 1946 yılında ülke genelinde kurulan 50 konut kooperatifinden 22 tanesi Ankara'da faaliyet göstermektedir. Buna rağmen, Ankara'daki bütün yapı kooperatiflerinin 1944 yılına kadar inşa edebildikleri

227 Đlhan Tekeli, Bahçelievler'in Öyküsü: Bir Batı Kurumunun Yeniden Yorumlanması, Batıkent Konut Üretimi Yapı Koop. Birliği, Ank., 1984, s. 66.

konut sayısı 554 ile sınırlı kalmıştır.228 Kooperatiflerin ürettiği konutların sayısında 1950 yılından sonra artış görülecektir.

Kooperatifler, genellikle bürokratik yetki ve ayrıcalıkları kullanarak (kooperatif üyeleri içinde yer alması sağlanan üst düzey bürokratlar sayesinde) imar kararlarının yarattığı değer artışlarından yararlanmakta ve bu sayede ortaklarının ödeyeceği para miktarını düşürmektedir. Arsa spekülasyonu mekanizmasından yararlanmak için kentin imar alanları dışında yer seçen kooperatifler, gerekli altyapı harcamalarının önemli bir kısmını devlete ödetmektedir.229

1950'li yıllara gelindiğinde Ankara'daki konut inşaatlarına ilişkin iki büyük etki;

1948 tarihli Bina Yapımı Teşvik Yasası230 ile 1949 yılında ithal malzemelerinde görülen büyük ucuzlamadır. Serbest ithalat rejiminin uygulamaya konması ile birlikte konut inşaatlarında her türlü lüks malzeme kullanılmaya başlanmıştır.

1930'lu yıllarda kentin ana giriş noktası olan İstasyon, Cumhuriyet ve İnönü Bulvarı ile kente bağlanmakta ve kentin yeni binaları Ulus Meydanı-Sıhhiye aksında yer almaktadır. Çankaya'ya, Köşk'e ulaşan cadde üzerinde ise sefarethaneler, villalar ve bağ-bahçeler bulunmaktadır. Kızılay'daki Güven Anıtından başlayarak bugünkü Büyük Millet Meclisinin girişinde biten kesintisiz

228“Kooperatiflerin konutları oldukça yüksek maliyetlerle gerçekleşiyordu. Metrekaresi 105 liraya, tamamı 23.500 liraya mal olan konut inşaatları için Emlak Kredi Bankasından % 8,5 faizle kredi alınıyordu.” Ural, a.g.e., s. 38.

229Tekeli, a.g.e., s. 128.

230 Yasa hakkındaki bilgi yasanın bir gecekondu affı niteliği taşıması nedeniyle gecekondu bölümünde verilmektedir.

Benzer Belgeler