• Sonuç bulunamadı

C. Terörizme Kuramsal Yaklaşımlar

2. Ana Akım Teorilerde Terörizm

54

niteliğinde olan psikanlitik görüşler genel olarak kişinin çocuklukta başlayan bireysel gelişimsel faktörlerin muhtemelen yetişkin davranış eğilimlerini etkilediğini kabul etmektedir ancak bilimsel bir dayanağı olduğu tartışmalıdır. Bu açıdan bilimsel anlamda kabul edilen görüşler olmasa da birçok akademisyen bu konu üzerinde çalışmalarını sürdürmektedir.

Terörizmle mücadelede kökten çözümler üretebilmek için sorunun temeline inmek faydalı olabilmektedir. Terörizm eylemini gerçekleştiren kişilerin davranış çözümlemelerini yapmak terörizmin sebeplerini anlamak açısından önem arz eder. Bu doğrultuda terörizmin psikolojik açıdan incelenmesi terörizm çalışmalarına ve terörizmle mücadele politikalarını belirlemede önemli yere sahiptir. Ancak terörizmle mücadele, psikolojik rahatsızlıklara veya birey ve grupların davranışlarına indirgenemeyecek kadar da geniş bir çalışma alanına ihtiyaç duyar. Psikolojik yaklaşımlar terörizmin motivasyonlarını açıklamada önemli araçlardır ve bireylerin veya grupların davranışlarının çözümlenmesiyle terörizmle mücadelede çözüm üretmeye tabandan başlanarak uluslararası ilişkiler teorilerinde üretilen yöntemlerden farklı yaklaşımlarla mücadeleye katkı sağlamaktadır.

2. Ana Akım Teorilerde Terörizm

55

Bir devletin terörizmle mücadele edebilmesi için kendini savunabilmesi ve saldırganları caydırabilmesi gereklidir ve zayıf devletler olarak kabul edilebilecek devletlerin terörizmle mücadele etmek için yeterli gücü bulunmamaktadır. Bu doğrultuda güç terörizmle mücadelede devletler için olmazsa olmazlar arasındadır ve devletler bütçelerinin büyük bir bölümünü güçlerini korumaya, ordu ve güvenlik çalışmalarına harcamaktadır.126

Devleti merkeze alan realist görüşlere göre; Batı, terörizmi kontrol altına alarak kendi çıkarları doğrultusunda kullanmakta, terörizmi siyasal çıkarlar doğrultusunda uluslararası camiada daha güçlü ve kontrol sahibi olmayı amaçlamaktadır. Terörizmin belli bir tanımının olmaması konusu da ele alınmıştır. Batılı kurumların bu durumu kullanarak terörizmin devletlere karşı olduğu, devletlerin mağdur konumunda olduğu söylemlerini güçlendirdiği fikri realist görüşlerce desteklenmektedir.127 Terörizm suçları ve diğer suçlar arasında belirgin çizgiler bulunmamaktadır. Devletlerin terörizm eylemelerini tanımlarken objektif olması beklenemez. Her devlet meydana gelen olayları siyasi çıkarları doğrultusunda değerlendirir. Bu durum, realist okulun savunduğu görüşü güçlendirecek niteliktedir. Çeşitli kurumlarca, gerçekleşen saldırılar doğrultusunda yeni tanımlar geliştirilmiştir. Ancak bu tanımların tüm Dünya halkı tarafından kabul edilebilir olması beklenemez. İdeolojik bir grubun gerilla savaşı mı yaptığı yoksa terörizm eylemi mi gerçekleştirdiği kolayca netleştirilebilir yapıda değildir.

Realizmde uluslararası sistemde güç dengesi sağlanması güvenliğin şartlarındandır. Uluslararası sistem, her zaman felaketin eşiğinde olan 'istikrarsız bir istikrarla' sağlanmıştır. Güç dengelerinin yapıları, hem birimler hem de ilgili birimlerin amaçları açısından ve uyumlarının dengelerin işleyişinin merkezinde olması açısından

126 Nargis Zahra, Terrorism, “Realism and the State, Pakistan Horizon”, Pakistan Institute of International Affairs, Cilt 64, Sayı 1, 2011, ss. 61-74.

127 Mesut Hakkı Caşın, Uluslararası Terörizm, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, Şubat 2008, ss.164-166.

56

önemlidir. Morgenthau’ya göre ortaklıklar karşılıklı çıkarların dengesini sağlamak için vardır ve bu ortaklıklar uzun vadede geçerliliğini yitirir. Bu geçici ittifaklar haricinde de güç paylaşılamaz.128 Yaklaşık olarak eşit bir güç dağılımının olduğu uluslararası sistemin tanımından bahsedilir. Terörizm ise güç dağılımının dengesini bozabilecek niteliktedir ve güç dağılımını bozarak uluslararası sistemi tehdit etmektedir.

Realist görüşlerde devletler terörist saldırılarda her zaman mağdur konumdadır.

Bu doğrultuda devlet terörizmi gibi konular göz ardı edilir. Bulunduğu coğrafyada terör örgütü olarak görülen gruplar başka devletlerce özgürlük savaşçısı olarak nitelendirilerek desteklenebilmektedir. Realist bakış açısına göre ulusal güvenlik önemli konuların başında gelir. Ulusal güvenliği sağlamak ve iktidarın devamlılığı için devletler başka devletlerin çıkarlarını zedeleyebilecek eylemler gerçekleştirebilirler. Tarihte devletlerin terör örgütlerini gizli veya açık şekilde desteklediğine şahitlik edilmiştir. Devletlerin terörizmi algılayış şekilleri de devletin çıkarları doğrultusunda değişebilmektedir.

Devletin güvenliği söz konusu olduğunda, korunma amacı da göz önünde bulundurursak, terörizme karşı sınırsız bir savaş, karşı tarafın gücü ve yaşam biçimini koruma girişimi olarak haklı görülebilmektedir. 129

b. Liberalizm

Liberalizm, ulusların istikrarlı ve düzenli bir uluslararası sistem içinde nasıl bir arada yaşayabileceklerini inceler ve uluslararası ilişkilerin kaçınılmaz bir ürünü olarak savaşı reddeder. Liberalizm, devlet dışı aktörlerin uluslararası ilişkilerde önemli oyuncular olduğuna ve devlet aktörleriyle birlikte değerlendirilmesi gerektiğine inanır.

Devletler egemen kabul edilebilirken, gerçekte çok uluslu şirketler, terörist gruplar, sivil toplum örgütleri ve diğer ulus ötesi aktörler gibi diğer aktörlerin hepsi önemli ve konuyla

128 Sean Molloy, “Truth, Power, Theory: Hans Morgenthau's Formulation of Realism”, Diplomacy and Statecraft, Cilt 15, Sayı1, 2004, ss. 1-34.

129 Andrew Fiela, “Terrorism and the Philosophy of History: Liberalism, Realism, and the Supreme Emergency Exemption”,Essays in Philosophy: Cilt. 3: Sayı. 3, Nisan2002, ss. 329-341.

57

ilgilidir.130 Liberalizm, devletler arasında paylaşılan ve artan ekonomik çıkar ve işbirliğinin karşılıklı ekonomik bağımlılığı artıracağına ve çatışma olasılığını azaltacağına inanmaktadır. Bu doğrultuda terörizm, liberal düzene karşı saldırıda bulunmakta, karşılıklı bağımlılık çerçevesinde kurulacak olan güven ortamını tehdit etmektedir. Teröristler bu açıdan bakıldığında uluslararası sistemde bir aktör değil, aktörleri ve düzeni tehdit eden yasadışı saldırganlardır diyebiliriz.

Liberalizmin en önemli argümanlarından birisi demokratik barış teorisidir. Bu düşünceye göre demokratik devletler birbiriyle savaşmazlar. Demokrasinin yayılması dünya barışının sağlanmasında önemli şartlardandır. Terörizm devlet dışı bir aktör olduğundan demokratik davranışlar sergilemesi beklenmez. Onun yerine demokrasinin ortadan kalktığı durumlarda terörizmin ortaya çıktığı üzerinde durulur. Bu doğrultuda liberal demokrasilerin terörist hareketler ve faaliyetlerinde suç ortağı olan ülkelerle ilgili olarak muhtemelen savaşa eğilimli oldukları sonucuna varılabilir. ABD’de gerçekleşen İkiz Kulelere saldırı sonrasında ABD ve müttefiklerinin, uluslararası toplumun diğer üyelerini El Kaide'nin oluşturduğu tehdide askeri bir müdahalenin gerekli ve haklı olduğuna ikna etmeye çalışmaları ve savaşı meşrulaştırma çabaları bu duruma verilebilecek önemli bir örnektir. 11 Eylül sonrası müdahalelerin "terörizme karşı savaş"

ile bulanıklaşması, liberal uluslararası düzen anlayışındaki önemli bir gerilimi vurgulamıştır. Bir yandan, uluslararası kurumlar usule göre liberal olacak şekilde tasarlanmıştır, bu da üyeliğin demokratik devletlerle sınırlı olmadığı ve kolektif eylemin meşru kurumların rızasını gerektirdiği anlamına gelir. Çoğulcu ilkelerle tanımlanan liberal bir düzenin beklentisi, tüm devletlerin kurallara menfaati ve uyma yükümlülüğü olmasıdır.131

130 Stephen M. Walt, “International Relations: One World, Many Theories”, Foreign Policy, Sayı 110, Special Edition: Frontiers of Knowledge, Bahar 1998, s. 32.

131 Dunne, Tim, “Liberalism, International Terrorism, and Democratic Wars”, International Relations, Cilt 23, Sayı1, 2009, ss. 107–114.

58

Terörizm, sosyal etkileşimin normal seyrini bozmaya çalışır. Amacı, sadece neden olduğu ani yıkımda değil, daha çok, uzun vadede topluma gücünü nihayetinde veren yapısal destekleri kademeli olarak ortadan kaldırma hedefinde yatmaktadır. Terörizmin gayri meşru doğasıyla uğraşırken, hem neden olduğu ani zarar hem de herhangi bir liberal topluma sunduğu uzun vadeli tehditten bahsedilebilir. Terörizmin uzun vadede hedefinde yıkmak değil, genel bir korku ve çöküş halini uyandırmak bulunur ve bunun nihai amacı sosyal uyum ve işleyişin dayandığı dayanışma, işbirliği ve karşılıklı bağımlılığın ortadan kaldırılmasıdır.132 Bu açıdan bakıldığında terörizmin liberalizmin temel değerlerini hedef almakta ve düzenin devamı için büyük tehlike oluşturmaktadır.

Liberal görüşlere göre terörizmin önlenmesi de karşılıklı bağımlılık dahilinde çözümlenebilir. Terörizme kökten çözüm üretmek için şiddetin kaynağına gidilir.

Terörizmin çeşitli sebepleri olabilmekle birlikte, güçsüz devlet ve demokrasi eksikliği terörizmin ortaya çıktığı bölgelerin ortak noktaları arasındadır. 11 Eylül 2001 saldırıları sonrası uluslararası kurumlar aracılığıyla terörizmin kaynağı olarak görülen bölgelere maddi yardımlar yapılmış, demokrasinin getirilmesi için yine uluslararası örgütler ve Batılı devletler aracılığıyla çalışmalar yapılmıştır. Afganistan ve Irak'taki savaşların bitirilmesi ve yeniden inşa çabaları, terörizmi ortadan kaldırmaya yönelik çalışmalara örnek verilebilir.133

3. Eleştirel Teoriler Çerçevesinde Terörizm Kavramı ve