• Sonuç bulunamadı

Ampirik Çalışmaların Sonuçları

3.BÖLÜM: YETİŞKİN SUÇLULUĞUNA NEDEN OLAN FAKTÖRLER

3.4. SUÇLU ARKADAŞ ETKİSİ

3.4.2. Ampirik Çalışmaların Sonuçları

Suçlu arkadaşın bireyin suç eğilimine etkisine yönelik çalışmalar, üç temel yönteme başvurmaktadır, bunlar; suç işleyen arkadaş sayısı, arkadaşlarla birlikte yer alınan suç davranışı sayısı ve suç işleyen arkadaş sayısının toplam arkadaş sayısı içerisindeki oranıdır. Bu ölçümlerin tümünün amacı, bireyin ne kadar suçlu arkadaş etkisine maruz kaldığını tespit etmektir ki suçlu arkadaşın bireyin suç eğilimi üzerinde etkisine yönelik en önemli teoriler olan sosyal öğrenme teorileri, bu etkiye birincil önem vermektedirler (Mcgloin 2009:441). Bireyin arkadaş grubunun homojen olup sadece suçlulardan oluşuyor olması ya da hiç suç işlemeyenlerden oluşuyor olması, bireyin sosyalleşme sürecinde sapkın davranışa ilişkin algısının gelişimi bakımından önemlidir:

öğrenme teorileri uyarınca, sapkın ortama daha çok maruz kalan bireyin sapkın davranışlara ilişkin değerlendirmesi büyük ihtimalle olumlu olacak ve bireyin suç işleme eğilimini artırıcı etkide bulunacaktır. Eğer bireyin arkadaş çevresinde hem suçlu hem de suçsuz arkadaşları varsa, sapkın davranış ve normlara daha az maruz kalacak ve sapkın normlara ilişkin değerlendirmesi farklılaşabilecektir (Havnie 2002:100). Hatta Havnie (2002:106), sapkın arkadaş sayısının, sapkın normlara ilişkin değerlendirmenin şekillenmesinde (Sutherland’in vurguladığı) sapkın normlara maruz kalma süresi ve sıklığından daha etkili olduğunu ifade etmektedir.

Spohn (2012:18), suçlu arkadaş varlığının suç eğilimi üzerinde doğrudan etkisi olmasının yanısıra, suç davranışını “yumuşatıcı” (conditioning) bir rol oynarayak dolaylı etkisinin de olduğunu ifade etmekte, bu çerçevede bu etkiyi de içeren gerilim teorisinin suçlu arkadaş varlığının analizinde başarılı olduğunu öne sürmektedir. Buna göre, suçlu bir çevreye sahip olmak, bireyin bir engelle karşılaşıldığında yaşanan gerginliğin ve bu gerginlik nedeniyle işlenen suçun şiddetinin azalmasını sağlamakta, gerginliğin etkisini “yumuşatmaktadır.” Böylece, suçlu arkadaş sahibi olmanın suç davranışını azaltacağı şeklinde bir değerlendirmede bulunmaktadır.

Havnie (2002) tarafından, ABD Ulusal Ergen Sağlığı (Longitudinal Study of Adolescent Health) verileri ile yapılan çalışmada, suç davranışında bulunmada sosyal öğrenme ve ayırıcı birleşimler teorilerinin açıklayıcı olduğu tespit edilmiştir. Bu çalışmada ayrıca, suç davranışının oluşmasında suçlu arkadaş sayısı değil, arkadaş çevresinin homojenliğinin etkili olduğu tespit edilmiştir.

Ackerman (2003) tarafından, ABD Ulusal Ergen Sağlığı (Longitudinal Study of Adolescent Health) verileri baz alınarak yapılan çalışmada, arkadaşların cinsiyetinin de etkili olduğu tespit edilmiştir.

Söz konusu çalışmada erkeklerin suç eğiliminin erkek arkadaşlarının suçluluğu ile güçlü bir ilişkisi olduğu ama kız arkadaşlarının suç davranışı ile ilişkisinin zayıf olduğu görülmüştür. Öte yandan, kızların hemcinslerinin suçluluğundan etkilenme oranının erkeklere göre daha az olduğu tespit edilmiştir.

Mears ve Field (2002) tarafından yapılan çalışmada, arkadaş grubunun bireyin suç işleme eğilimi üzerinde etkili olmakla birlikte, bu etkinin bazı suçlar ve bazı yaş dönemlerinde geçerli olduğu tespit edilmiştir. Örneğin Regerus (2002) tarafından yapılan çalışmada, geç ergenlik çağında arkadaşlarla geçirilen zaman arttıkça hırsızlık ve küçük suçlara olan eğilimin arttığı gözlenmiştir.

Suçlu arkadaşın suç eğilimine etkisine ilişkin literatürde arkadaş etkisi (peer influence) ve seçim etkisi (peer homoly) 36 unsurlarından hangisinin baskın olduğunu yönelik çalışmaların yoğun olduğu görülmektedir.

Knecht ve diğerleri (2010) tarafından Hollanda’da 12-13 yaşlarındaki ergenlerle yapılan çalışmada, suçluluğun ergenlerin arkadaş seçimi üzerindeki etkisi (seçim etkisi-selection effect) ve suçlu arkadaşın ergenin suç eğilimi üzerindeki etkisi (tesir etkisi-influence effect) ayrıştırılarak incelenmiştir. Ergenlerin suçluluk düzeyleri kendilerine benzeyen arkadaşları seçme eğiliminde olduğunun tespit edildiği çalışmada, suçluluğun arkadaş seçiminde etkili bir kriter olduğu ancak arkadaş suçluluğunun bireyin suç eğilimini etkilemediği görülmüştür. Böylece bireylerin arkadaş seçimini kendi suçluluk düzeylerine uygun olarak yaptığını öne süren kontrol teorisi doğrulanırken, öğrenme teorilerinin öngördüğü, suçlu arkadaşın suç eğilimini artırdığı görüşü doğrulanamamıştır.

Yani arkadaş seçimi etkisinin arkadaş etkisine baskın olduğu tespit edilmiştir.

36Ergenlerin kendilerine benzeyen arkadaşları seçme eğilimi olduğunu ifade eden bir kavramdır. Bu durum literatürde akran homofilisi (peer homoly) olarak ifade edilmektedir. Sapkın eğilimi olan ergenlerin kendilerine benzeyen arkadaşlar seçtiklerini ifade eden bu kavram, sosyal öğrenme teorilerinin bireyin suçlu arkadaşları nedeniyle daha önce yapmadığı sapkın davranışları sergilemesi fikrinden farklı bir görüş ortaya koymaktadır (Schwartz ve Vazsonyi).

Spohn (2012) tarafından, 4023 ergeni kapsayan Amerika Birleşik Devletleri Ulusal Ergen Araştırması (National Survey of Adolescents in the United States) verileri kullanılarak yapılan, ergenlerin sosyal çevrelerinin suç davranışında bulunmalarına etki edip etmediğine ilişkin araştırmanın sonuçları, suç sayısı yüksek arkadaşı olan ya da arkadaşları tarafından sapkın davranışta bulunmaya zorlanan ergenlerin, suçlu arkadaşları olmayan ergenlere göre, karşı karşıya kaldıkları bir gerilimle başetmede suç davranışına bulunma eğiliminin düşük olduğu görülmüştür, yani ergenin içinde bulunduğu gruptaki suçlu sayısı ve grubun suç eğilimi arttıkça, bir engelle karşılaşan ergenin suç işleme eğilimi azalmaktadır. Bu sonuç Agnew’in yukarıda ifade edilen varsayımına zıt bir sonuçtur. Spohn, bu durumu “önemsizlik hipotezi” (irrelevance hypothesis) olarak açıklamaktadır. Buna göre, bireyin suç oranı fazla arkadaşlara ve suç işleme konusunda arkadaş baskısına maruz kalması durumunda, bireyin karşı karşıya bulunduğu stresin bireyin suç işleme eğilimi üzerindeki etkisi önemsizleşebilir, azalabilir.

Literatürde suç eğiliminde yukarıda ifade edilen iki etkiden hangisinin daha baskın olduğuna ilişkin çalışmaların sonuçları kullanılan yöntem ve verinin çeşidine göre farklılıklar göstermektedir. Öte yandan, bazı suçlar için arkadaş etkisinin, bazı suçlar için ise seçim etkisinin daha baskın olduğuna yönelik çalışmalar mevcuttur. Bu konu bu çalışmanın alanı dışında olduğundan burada değinilmeyecektir.

Mcgloin (2009) tarafından ABD Ulusal Ergen Sağlığı (Longitudinal Study of Adolescent Health) verileri kullanılarak yapılan, ergenlerin suçluluk eğiliminin en yakın arkadaşlarının göreli sapkınlıklarıyla orantılı olarak zaman içerisinde miktar ve yön açısından değişip değişmediğini ölçen çalışma önemlidir. Suçlu arkadaşın suç eğilimine etkisini arkadaşlar arasındaki suç dengesizliği ve dengeye doğru giden bir süreç çerçevesinde açıklayan bu çalışmaya gore, arkadaşlarından suç seviyesi olarak aşağıda olan ergenlerin suç seviyelerini arkadaşlarının seviyesi çekerek revize ettikleri, benzer şekilde, suç seviyesi arkadaşlarından yukarıda olan ergenlerin ise suç seviyelerini arkadaşlarının seviyesine indirdikleri gözlenmiştir. Söz konusu çalışma, özellikle yakın arkadaşların suçluluk düzeyleri arasındaki dengesizliğin ergenin suç seviyesinde dengeye doğru bir harekete yol açacağını, arkadaşı daha çok suç işleyen ergenin suç miktarının zaman içerisinde artış yönünde seyredeceğini (ve tersi) göstermiştir. Böylece söz konusu çalışma, dengeye doğru hareket nedeniyle, daha az suç işleyen arkadaşın her zaman ergenin suç miktarını azaltmayacağını ve daha fazla suç işleyen arkadaşın da her zaman ergenin suç miktarını artırmayacağını göstermiştir.

Suçlu davranışının engellenmesinde aile ile kurulan bağın gücüne göre gelişen öz kontrolün etkili olduğu görüşü, daha önce de ifade edildiği gibi, kontrol teorisinin argümanları arasında yer almaktadır. Yapılan çalışmalar ağırlıklı olarak aileyle kurulan bağların ergenin suç davranışında bulunmasını engellediğini, ebeveyn gözetiminin suç eğilimi üzerinde önemli bir faktör olduğunu göstermektedir. Örneğin, Gao, Yu ve Ng (2013) tarafından, Çin’de 534 ergen üzerinde yapılan çalışmada, ailesiyle sıcak ilişkiler kuran, aile gözetiminin yüksek olduğu ailelerdeki ergenlerin sapkın arkadaşlardan etkilenme olasılığını büyük oranda azalttığını göstermiştir. Schwartz ve Vazsonyi tarafından yapılan çalışmada da ailenin etkisine ilişkin örneklerden bahsedilmektedir.

Aile ile kurulan bağların çocuğun/ergenin suç eğilimine ilişkin etkisine yönelik literature hakkında daha önce bilgi verilmiş olduğundan burada tekrar üzerinde durulmayacaktır. Bununla birlikte, literatürde ailenin etkisinin sınırlı olduğuna dair çalışmalara da rastlamak mümkündür. Agnew, ebeveynlerle kurulan bağın ergenin suçlu arkadaş seçimini etkileyeceğini, ancak suçlu arkadaşla ilişki kurulduktan sonra, ebeveynlere bağlılığın suç davranışı üzerindeki etkisinin son derece sınırlı olduğunu ifade etmektedir (Spohn 2012:18). Ingram ve diğerleri (2007) tarafından yapılan çalışma, Agnew’in bu görüşünü destekler niteliktedir. Regnerus (2002), aile ile kurulan bağların özellikle orta ergenlik çağında suç işleme davranışında düşünüldüğü kadar etkili olmadığını ifade ederken, İçli ve Çoban (2012) tarafından İstanbul ve Ankara’da 1526 suçlu çocuk üzerinde yapılan çalışmada da, ailelerinin çocukları evden ayrıldıktan sonra çocukları üzerindeki kontrollerini yitirdikleri, ailesinden çok arkadaşlarıyla vakit geçiren çocukların suç eğilimin arttığı ve suç davranışını daha kolay ve hızlı öğrendiği tespit edilmiştir. Bu tespitin de Agnew’in savıyla paralel olduğu söylenebilir.

Akduman ve diğerleri (2007) tarafından yapılan, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na getirilen 114 ergen üzerinde yapılan çalışmada, çocukların yaşları arttıkça suç oranlarının arttığı, bu durumun ebeveynin çocuk üzerindeki kontrolünün azalması ve arkadaşları ile daha fazla vakit geçiren çocuğun arkadaşlarının suç eğiliminde daha belirleyici olmasıyla açıklanabileceği ifade edilmektedir.

Tuğ ve diğerleri (2002) tarafından yapılan, ıslahevlerindeki 2611 çocuğu kapsayan çalışmada, grup halinde suç işleme eğilimi gözlenmiştir. Bu durum, suçlu arkadaş etkisini ima etmektedir. Altuner ve diğerleri (2009) tarafından yapılan çalışmada, suç işleme ve sapkın davranış ile arkadaş arasında güçlü bir bağ olduğu, madde kullanımında arkadaş faktörünün etkili olduğu gözlenmiştir. Bununla birlikte, Özbay ve Özcan (2006) tarafından yapılan, Ankara’da 1700 lise öğrencisini kapsayan, Hirschi’nin sosyal bağ teorisini test eden çalışmada, öğretmene bağlılığın, aile denetiminin,

geleneksel değerlere bağlılığın ve okula bağlılığın suç davranışının azalmasında güçlü değişkenler olduğu ve doğrudan etki ettiği tespit edilmiştir. Suçlu arkadaş değişkeninin bir kontrol değişkeni olarak tayin edildiği çalışmada, sosyal bağ teorisinin, kültürel nedenlerle Türkiye’de ABD’de olduğundan daha geçerli ve açıklayıcı olduğu ifade edilmektedir. Ziyanak (2013) tarafından yapılan çalışmada da, Kürt kökenli gençler arasında Hirschi’nin sosyal bağ teorisinin suç eğiliminin seyrinde açıklayıcı olduğu, aile ve geleneksel kurumların suç davranışının azaltılmasında anlamlı olduğu tespit edilmekte, bu çerçevede söz konusu gençlere sağlanacak boş zaman akitivitelerinin sapkın davranış eğiliminin azaltılmasında önem arzedeceği ifade edilmektedir.