4. BÖLÜM
4.2. Para Türleri
4.2.1 Altın Paralar
4.2.1.1. Hasene Sikke (Sultani)
Sultani Osmanlıların kendi adlarına darp ettikleri altın sikkeydi. İlk olarak H. 882,
miladi 1477-78 yılında II. Mehmed tarafından muasırı birçok paraya model olan Venedik
dukasının standartlarında bastırıldı.
İlk sultaniler 3,572 gram ağırlığında saf altın olarak darp edildi ve 17. yüzyılın
sonlarına kadar herhangi bir operasyona uğramadan vezin ve ayar itibariyle istikrarlı bir
para olarak kaldı
126.
Ruznamçe kayıtlarına göre sultani 120 ve genellikle de 118 akçelik kurlarla
hazineye kabul edilmiştir; fakat bu yıllarda sultaninin piyasa kuru 120 akçedir. Sultaninin
iki akçe eksiğine, yani 118 akçeye hazineye alınmasının sebebi ise sıvış yılı buhranları için
önceden tasarruf yapma amacıdır. Zira bu paralar harcanırken normal kurundan hesaplanır
ve aradaki fark da tefavüt-i hasene olarak adlandırılırdı
127. Düşük kurla hazineye alınan
126
Sahillioğlu (1958), s. 105-115; Pamuk, Osmanlı İmparatorluğu‟nda Paranın Tarihi, s. 66-67. Sultaninin
vezninde ufak değişmeler de olmuyor değildi. İlk olarak 100 tebriz miskalinden 129 sikke olacak şekilde
kesilen sultaniler, daha sonra sultaninin piyasada tutulmasıyla birlikte 1526‟da 100 miskalden 130 sikke;
1564‟ten sonra ise 100 miskalden 131 sikke olacak şekilde darp edilmişti. Pamuk , Osmanlı İmparatorluğu‟nda
Paranın Tarihi, s. 67-68.
127
Sıvış yılı buhranları harcamalarının çoğu ay yılı takvimine, gelirlerinin mühim bir kısmı güneş yılı
takvimine göre tanzim edilmiş olan devletin iki takvim yılı arasında ay yılı aleyhine mevcut 11 günlük farkın
33 yılda bir 1 yıla ulaşmasıyla ortaya çıkan gelir yılı mevcut olmayan bir harcama yılının sebep olduğu mali bir
buhrandı. Devletin bu durumun halli için aldığı tedbirlerden birisi tefavüt-i hasene uygulaması idi. Bu
sultaniler 1000 yılında 355529 sikke, 1001 yılında 498383 sikke idi ve bunların çoğu
iktisadi faaliyet sonucu oluşan gelir kaynaklarından geliyordu. Bu gelir kaynaklarından
1000 ve 1001 yıllarında haseneler fazlaca mukataa ve irsaliyeler üzerinden hazineye
gelmektedirler (bkz., Tablo 4.2 ve Tablo 4.3). Bunun sebebi ise bazı eyaletlerin
irsaliyelerini altın olarak gönderme gerekliliği yanında, mukataaların payını da açıklamada
da geçerli olabilecek, bir defada hazineye ödenen miktarların fazla oluşudur. Normal kurla
hazineye kabul edilen sultaniler ise 1000 yılında 41118 sikke, 1001 yılında 45442 sikkedir.
Normal kurla hazineye alınan sultanilerin gelir kaynağı 1000 yılında çoğunlukla hazinenin
özel şahıslardan aldığı borçlar, 1001 yılında ise Şirvan ve Gence eyaletlerinden gelip
İstanbul‟da satılan ham ipeklerin bedelleridir (bkz., Tablo 4.2 ve Tablo 4.3).
Bunların yanında 1001 senesinde nakıs ve kemayar haldeki ayarı bozuk
sultanilerde hazineye yapılan ödemelerde kabul edilmiştir. Bunlardan hasene-i nakıs olarak
adlandırılan paranın kuru 110 akçe, hasene-i kemayarın kuru ise 100 akçe üzerinden hesap
edilmiştir. Mevcutları ise sırasıyla 151 ve 53 sikkedir.
1000 yılı ruznamçe verilerine göre merkezi hazineye ait gelirlerin parasal
dağılımında sultani % 18.8, toplam altın paralar içindeki dağılımda ise % 92,2 bir paya
sahiptir. 1001 yılı içinse bu veriler sırasıyla % 24,1 ve % 99,8‟dir. Buna göre 16. yüzyılın
ilk yarısında hem üretim miktarı hem de piyasada tedavülü artmaya başlayan sultani,
yüzyılın sonlarında altın paralar içinde kullanımı en yaygın olan para haline gelmiş ve
Amerikan gümüşlerinin Osmanlı piyasasına akışıyla iyi para durumuna düşüp yüzyılın son
çeyreğinden itibaren piyasalardan çekilmeye başlayan altınlar sultaniden ziyade diğer altın
paralar olmuştur (bkz., Tablo 4.1)
128. Tablo 4.1‟de piyasadaki altın paraların tedavülünde
bir daralma yok gibi gözükebilir. Fakat eyalet irsaliyelerine bakarsak altın olarak
gönderilmesi gereken irsaliyeler içerisinde büyük miktarda gümüşün de bulunduğu görülür
(bkz., Tablo 4.2 ve Tablo 4.3). Burada hazineye giren para türüyle piyasada tedavül eden
para türü arasında ayniyet olmayacağını ve hazineye para kabul teamülleri ve hazineye bir
defada yapılan ödemelerin büyüklüğünün hazineye giren paralar üzerinde etkili
olabileceğini vurgulamak gerekir.
kurla yapılmasıyla bir fazlalık meydana getirmiş oluyordu. Halil Sahillioğlu, “Sıvış Yılı Buhranları”, İÜİFM,
Cilt. 27, Sayı. 1-4 (1967-68) s.75-83.
128