• Sonuç bulunamadı

6. Yadsıma: Aile üyelerinde en sık kullanılan savunmadır. Baba olayı “seks eğitimi” olarak savunabilir, anne ise kocası ile ilişkisini bozabileceği için reddedip görmezden gelebilir. Çocuk utanma ve suçluluk duygularını bastırmak ve aile düzeninin bozulmasını önlemek amacıyla durumu yadsıyabilir.

Cinsel istismar tanı görüşmesinde çocuğun yaş ve gelişimine uygun olarak sözcükler seçilip kullanılmalı, çocuğa cevap verebilmesi için yeterince süre de bırakılmalıdır. Çocuğun görüşme sırasında duygusal tepkileri doğru bir şekilde dikkatle izlenmeli ve uygun olarak verilen tepkilerle çocuk desteklenmelidir(Şuşoğlu, 2005, s.285).

Çocuk cinsel istismar tanısında, öncelikle fiziksel ve genital muayene bulguları daha sonra çocukla yapılan istismar tanı görüşmeleri, çocukta ortaya çıkan ruhsal bulguların değerlendirilmesi sonucunda multi disipliner bir ekip tarafından tanı konulmalıdır. Cinsel istismara bağlı olarak küçük çocuklarda sık görülen ve istismar açısından çok özel bulgular cinsel içerikli oyun ve davranışlardır(Şuşoğlu, 2005, s.284).

“Çok küçük çocuklar bile yaşadıkları önemli olayları, aradan uzun süre geçmesine karşın doğru hatırlayabilirler. Olayın anımsanması, olayın karmaşıklığına, çocuğun katılımına, duygusal etkisine, çocuğun sözcük, bilgi düzeyine göre değişmektedir. Çocuklar kişiler ve yerden çok aktiviteleri hatırlamaktadırlar”(Şuşoğlu, 2005, s.285).

Topbaş’a(2004) göre, cinsel istismar olgularında bireysel terapinin yanında uygun görülen bazı durumlarda grup ve aile terapisi de uygulanmalıdır. İstismara uğramış olan çocuk kendini yalnız, terkedilmiş ve suçlu hissettiği için özellikle olayın yeni gerçekleştiği süreçte çocuğa destek sağlanmalıdır(s:85).

Çocuklar kendilerine inanılmayacağından, başlarının belaya gireceğinden, istismarcının tehdidinden, arkadaşları tarafından dışlanmaktan, homoseksüel olarak adlandırılacaklarından korktuklarından, istismarcıyı yaptıkları dışında sevip korumak istediklerinden, bu olayı nasıl anlatacaklarını bilmediklerinden ya da cinsel davranışların yanlış olduğunu bilmediklerinden, büyüklerle cinsel içerikli konuşmaktan utandıklarından,

14

gammaz olarak adlandırılmak istemediklerinden dolayı yaşadıkları istismarı saklama eğilimi gösterebilirler(Şuşoğlu, 2005, s.285-286).

Çocuk, istismarın derecesi artıp çocuğu korkutma boyutuna ulaşmışsa, çocuk cinsel istismardan korunma konusunda bilgi aldıysa, kendisine yapılan davranışın doğru bir davranış olmadığını fark ettiyse ve bunu da anlatması gerektiğini öğrendiyse uğradığı bu kötü muameleyi en yakın arkadaşına açma gereği duyacaktır. Bunların dışında ergenlik dönemine geldiğinde hamilelikten korktuğu durumda, istismarcının baskısından kurtulmak için, güvenebileceği ve kendisi ile ilgilenen bir yetişkinle karşılaştığında, fiziksel yakınmaları sonrası doktora gittiğinde, uğradığı istismarı söyleyebilmektedirler(Şuşoğlu, 2005, s.286).

Ekonomik İstismar

Ekonomik istismar ise çocuğun çalıştırılması, ihtiyaçlarının yeteri kadar karşılanamaması durumları ile karşımıza çıkmaktadır. Ancak yapılan tanımlara bakacak olursak; Kuşgözoğlu (2011), ekonomik istismarın çocuğun çalıştırılması anlamında, sadece sokakta çalıştırılması değil, evde de kardeşine bakması, ev işleri yapması anlamında çalıştırılması olarak tanımlamaktadır(s.4).

Ekonomik istismar, çocuğun gelişimini engelleyici ve haklarını da ihlal edici işlerde çalıştırılması ya da düşük ücretli iş gücü olarak çalıştırılması olarak tanımlanmaktadır(Güner vd., 2010, s.109).

2006 rakamlarına göre dünya üzerinde iki yüz on sekiz milyon çocuk işçi bulunmaktadır. Bunların yüz yirmi altı milyonu tehlikeli çalışma şartları altında çalıştırılmaktadır(Lombardo and Polonko, 2010, s.96). Devlet İstatistik Enstitüsü 1999 Çocuk Anketi sonuçlarına göre, ülkemizde 6-14 yaş grubunda bir milyon sekiz yüz bin çocuk çalıştırılmaktadır. Çocukların çalışma nedenleri, ülkemizin sosyal, ekonomik ve kültürel sorunları ile ilgili bulunmaktadır. Yoksulluk, köyden kente göç ve bunun sonucunda ortaya çıkan toplumsal ve ekonomik sorunlar gibi nedenlere bağlı olarak çocuğun ucuz iş gücü olarak çalıştırılması sorunu ortaya çıkmaktadır. Henüz gelişim çağında olan çocuklar, eğitim çağında bu haklarından yoksun kalmakta, ekonomik istismar ve sağlıksız çalışma şartları nedeniyle sağlık sorunları yaşayabilmektedirler(Bahar, Savaş ve Bahar, 2009, s.59).

15

İstismarcının Özellikleri ve İstismarın Önlenmesi

Polat’a (2006) göre, çocuğa istismarı uygulan kişi yakın çevresinden biri olabileceği gibi yabancı birisi de olabilir. Yakın çevre dediğimizde, anne, baba, üvey anne, üvey baba, kardeş, akraba, öğretmen, komşu gibi kişilerdir. İstismarcı çocuğun bildiği çevrede yaşayan ya da toplumda saygınlık gören sevilen biri olabilir. Yetişkin kişilerle ilişki kurmakta zorlanmaktadır. İstismarcı başkalarının üzerinde güç gösterilerine ihtiyaç duyduğu için kurbanlarını çocuklardan seçmektedir. İstismarcı kendisine saygısı ve güveni olmayan, çekingen bir kişiliğe sahiptir. Her zaman zarar verme ve yaralama amacı taşımamaktadır ama genellikle çocuğa zarar verdiğini ve onu incittiğini de düşünmemektedir(Polat’tan aktaran Ovayolu, Uçan ve Serindağ, 2007, s.17).

Şuşoğlu(2005), eğitimli, kültürlü kişilerin cinsel istismarda bulunmaz algısının çok yanlış olduğunu, cinsel istek, dürtü durumlarının çok farklı bir boyut olduğunu ve eğitimin cinsel istismarı engelleyici bir boyut olarak algılanmaması gerektiğini belirtmektedir(s:298). Çevremizde görülen ya da duyulan olaylara bakıldığında eğitimli insanların da cinsel istismarcı olarak suçlu oldukları görülebilmektedir.

“Türkiye’de sivil toplum örgütlerinin yaptıkları çalışmaların verilerine göre ensest iddiası ile suçlananlar arasında en yüksek oranı öz babalar oluşturmaktadır. Verilere göre cinsel saldırıların %58’i baba, %17’si öz ağabey, %8’i amca-dayı, %6’sı üvey baba, %6’sı kuzen, %4’ü üvey ağabey tarafından gerçekleştirilmiştir”(Şuşoğlu, 2005, s. 5).

Türkiye’de sivil toplum örgütlerinin yaptığı çalışmalara göre cinsel taciz yapanların %40’ını ergenlik dönemi çocukları, %60’ını ise yetişkinlerin oluşturduğu, tacizcilerin %19’unun alkol, %13’ünün madde-ilaç kullandığı belirtilmektedir(Şuşoğlu, 2005, s.6). Şuşoğlu(2005), çocuklara genellikle yabancılara karşı kendilerini korumalarının öğretildiği ancak aile içinden ya da tanıdıklara karşı kendilerini korumalarının öğretilmediğini bunun sonucunda da tanıdıkları tarafından istismara uğramanın daha fazla olduğu düşünüldüğünde çocukların istismar durumuna karşı korumasız bırakıldığını belirtmektedir(Şuşoğlu, 2005, s.298-296).

“Çocukların fiziksel, duygusal ve cinsel yönden örseleyici davranışlara maruz kalmaları bugün her toplumda yaygın olarak görülmekte olup fizik ve ruh sağlığı zedelenmiş yeni bir neslin yetişmesine yol açılmaktadır. Toplum sağlığı yönünden acil çözüm getirilmesi gereken bu konuda, aşağıdaki önlem ve öneriler gerçekleştirilebilir”(Bilir, Arı, Dönmez, Atik ve San, 1991, s:65):

16

1- Öncelikle fiziksel, duygusal örselenme ve ihmale yol açan durumların sıklığı ve niteliği

Benzer Belgeler