• Sonuç bulunamadı

AÇIKÇA DÜZENLENMİŞ OLMA

Belgede BİLEŞİK SUÇ (sayfa 110-115)

ağırlatıcı sebep olarak eklenmesi halinde yalnızca yeni oluşan suçun nitelikli hali dolayısıyla ceza verilecektir. Örneğin, konuta girilerek, cebir veya tehdit kullanılarak gerçekleştirilen hırsızlık suçunda, yağma suçu oluşmakta, ayrıca konuta girmek fiili de yağma suçunun nitelikli halini oluşturduğundan, yalnızca nitelikli yağma suçu dolayısıyla ceza verilecektir335.

sebeple, yoruma başvurarak, bileşik suçun uygulama alanının genişletilmesi veya daraltılması söz konusu olamaz337. Fakat şunu da belirtelim ki, bileşik suçta önemli olan, tüketen-tüketilen norm ilişkisinin bir gereği olarak, hukuki değerlerin ortak bir biçimde korunmasıdır338. Bu sebeple açıkça düzenlenmiş olma şartından, mutlaka suçun kanuni tanımına veya suçun kanuni ismine yer verilmesi gerektiği anlaşılmamalıdır. Örneğin 148. maddede düzenlenmiş olan yağma suçunda birebir hırsızlık suçunun tanımı verilmiş değildir. Önemli olan korunan hukuki değer olduğundan, her iki madde de kişinin rızası hilafına malının elinden alınması cezalandırılıyor olduğundan, burada bileşiği oluşturan suçun açıkça düzenlenmiş olduğundan bahsedilebilecektir.

Bileşik suçun varlığından bahsedebilmek için, suç sayılan bir fiilin, diğer bir suçun kurucu unsuru veya ağırlatıcı sebebi olduğunun, kanunda açıkça gösterilmiş olması gerekir339. Açıkça belirtilmeyen durumlarda bileşik suçun varlığından bahsedilemez340. Bir görüşe göre, örneğin yağma suçunda unsur durumundaki

337 ÖZEN: Suçların İçtimaı, s.115.

338 İÇEL: Suçların İçtimaı, s.206.

339 DÖNMEZER-ERMAN: C.1, s.398; İÇEL: Suçların İçtimaı, s.207; ÖZTÜRK-ERDEM:

Uygulamalı, s.310; TOROLSU: Genel, s.312; ARTUK-GÖKÇEN-YENİDÜNYA: s.673; KOCA-ÜZÜLMEZ: s.465; ÖZBEK-KANBUR-BACAKSIZ-DOĞAN-TEPE: s.514; “Eriyen ve eriten, başka ifade ile kaynaşan suçlardan birinin diğerinin unsuru veya ağırlatıcı sebebini teşkil ettiğinin yasada açıkça gösterilmesi şarttır.” (CGK 19.2.1984, 32/64), (DÖNMEZER-ERMAN: C.1, s.398 dn).

340 Demirbaş: s.488; Aksi görüşte olan Önder, yabancı kanunlar bileşik suç hükmüne yer verilmediğini, konunun doktrin ve uygulamaya bırakıldığını ve bileşik suçun 765 sayılı kanunda yer aldığı 78. maddenin bir yorum hükmü olduğunu belirtmektedir. Yazara göre, kanun bazen, ağırlatıcı

suçlardan biri cebir veya tehdit suçudur. Bu suçlara benzer bir suç olan yaralama suçunun yağmanın bir unsuru olduğu söylenemez. Cebir kullanılması her zaman yaralama suçunun sonuçlanmasına sebep olmaz. Eğer yaralama suçunu oluşturur ise o takdirde failin yaralama dolayısıyla ayrıca ceza alması gerekir341. Suç işlenilirken kullanılan cebrin, o suçun işlenebilmesi için şart olup olmadığı bu bakımdan bir kriter olarak kullanılabilir342. Fakat aksi görüş ise, yağma suçuna, kanunda çok ağır bir ceza öngörülmüş olması sebebiyle, suçun işlenmesi için yeterli olan cebir veya tehdidin sınırının aşılması halinde faile ayrıca ceza verilmesinin suç ve ceza politikasıyla bağdaşmayacağını savunmaktadır343. 5237 sayılı kanunun cebir suçuna ilişkin 108. maddesinde, 765 sayılı kanunun 188. maddesinde yer alan “zor kullanma” hareketine yer verilmediğinden, cebir suçunu oluşturan hareketlerin artık kasten yaralama niteliğinde algılanması gerekecektir344. Koca da, nitekim, TCK’nun

sebep veya kurucu unsur durumunda bulunan suçu, bileşik suç tipi içinde gösterebilir; bazen de yorum yolu ile hakimin bileşik suçun varlığını tespit edebilir. Kanun koyucu, bileşik suçta, birden fazla suçun yer alıyor olmasına gözeterek cezayı belirler ve bu sebeple ayrıca ceza verilmesi gerekmez. 78.

maddede yer alan ‘kanunen’ ibaresini, bileşik suç olan suç tipi içerisinde hem belirtilmiş olan, hem de belirtilmemiş olan suçları ifade eder şekilde anlamaktadır yazar. Buna bağlı olarak da, Önder, 765 sayılı kanunun md. 450/7, 8 ve 9. bentlerinde bileşik suç bulunduğunu kabul etmektedir. (ÖNDER:

Cürümler, s.47).

341 İÇEL: Suçların İçtimaı, s.207; DÖNMEZER: Cürümler, S.4340 dn.

342 İÇEL: Suçların İçtimaı: s.207.

343 ÖNDER: Cürümler, s.344; Yargıtay da 1949 tarihli bir kararında, yaralamayı yağma suçunun unsuru saymıştır: “501. madde delaletiyle ceza tayin edildiği halde yaralamanın suç unsuru olduğu nazara alınmaksızın 456/4. madde ile ayrıca ceza tayin edilmeyecektir.” (1.CD 13.10.1949, 1804/2006), (ÖNDER: Cürümler, s.344).

344 TEZCAN-ERDEM-ÖNOK: s.388.

108. maddesinde cebir suçunun kasten yaralama olarak tanımlandığını belirtmektedir345. Yazar, cebirin, kasten yaralama ile özdeş görülmesi dolayısıyla, kasten yaralama aşamasına gelmemiş ve fakat kişinin bedeni üzerinde zorlayıcı etki doğurmuş olan hareketlerin, yağma suçu bakımından tipik olmaktan çıkarıldığını belirtmektedir. Bu sebeple, yeni kanuna göre yağma suçunda, cebirin en azından kasten yaralama boyutuna ulaşması gerekmekte ve kasten yaralama teşkil etmeyen cebir ile malın alınması yağma değil, hırsızlık suçunu oluşturmaktadır346.

Birden fazla suçun kurucu unsur olarak bulunduğu bileşik suç türü gibi, bir suçun ağırlatıcı sebep olarak diğer bir suça eklendiği bileşik suç türünde de yine eklenen suçun kanun tarafından açıkça gösterilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde bileşik suçun oluştuğundan bahsedilemeyecektir. Örneğin, kanununda yalnızca başka bir suçu işlemek veya bir suç dolayısıyla elde edilen bir çıkarı korumak ya da işlenen bir suçu gizlemek gibi amaçların bir suçun ağırlatıcı halleri sayıldıkları durumlarda, suç açık bir şekilde belirtilmediğinden bileşik suçtan söz edilemeyecektir347.

Açıkça düzenlenmemiş olması sebebiyle bileşik suç sayılmayan bir kanun hükmüne örnek verecek olursak, 5237 sayılı kanunun 264. maddesini bu anlamda ele alabiliriz. 5237 sayılı kanunun 264. maddesinin 1. fıkrasında, resmi bir üniformanın,

345 KOCA: s.2801.

346 KOCA: s.2806.

347 DÖNMEZER-ERMAN: C.1, s.398 ve 399; İÇEL: Suçların İçtimaı, s.208; Erem de, bir suçun diğer bir suçun ağırlatıcı hali olmasının kanunen düzenlenmiş olma şartına bağlı olduğunu belirtmekle beraber, 765 sayılı kanunun 450. maddesinin 7,8 ve 9. bentlerindeki hallerin kanunen adam öldürme suçunun ağırlatıcı sebepleri olarak düzenlendiklerinden bahisle bileşik suçun varlığını savunmaktadır.

(EREM: Ümanist Doktrin, s.369).

yetki sahibi olmaksızın ve başkalarını yanıltacak biçimde giyilmesi suçu düzenlenmiştir. Aynı maddenin 2. fıkrasında ise bu kıyafetin sağladığı kolaylık ile bir suç işlenmesi halinde, yalnızca bu fiil dolayısıyla cezanın artırılacağı hükmü yer almaktadır. Fıkrada açık olarak hangi suçun işleneceğinden bahsedilmediğinden, bu düzenlemeyi bileşik suç olarak kabul etme imkânı bulunmamaktadır348. Kıyafetin sağladığı kolaylık ile bir suçun işleniyor olması, araç suç-amaç suç ilişkisinin varlığını göstermektedir. Bu durumda hem bu fıkra dolayısıyla hem de işlenen suç dolayısıyla cezaya hükmedilecektir. Örneğin bir kişi polis kıyafeti giyerek bir kimseyi karakola götüreceğini söyleyerek kaçırsa, hem 264/2 hem de 109. madde dolayısıyla cezalandırılacaktır.

Açıkça düzenlenmemiş olması sebebiyle bileşik suç oluşturmayan maddelerin en tipik örneği 5237 sayılı kanunun 82/1,h bendinde yer alan “Kasten adam öldürmenin, … bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak veya işlenmesini kolaylaştırmak ya da yakalanmamak amacıyla... işlenmesi halinde, kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.” hükmü ve 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda adam öldürme suçunun düzenlenmiş olduğu 450. maddenin 7.

bendindeki “Velev ki husule gelmiş olmasın diğer bir suçu hazırlamak veya kolaylaştırmak veya işlemek için ika olunursa”, 8.bendindeki “Bir suçtan hâsıl olacak faydayı elde etmek veya bu gayeye vasıl olmak maksadıyla yapılan ihzaratı saklamak için veya takip edilen gayeye vasıl olamamaktan mütevellit infial ile işlenmiş olursa” ve 9. bendinde “Bir suçu gizlemek veya delil ve emarelerini ortadan kaldırmak veya kendisinin yahut başkasının cezadan kurtulmasını temin maksadıyla vukua getirilirse” hükümleridir. Bu bentlerde belirtilmiş olan ağırlatıcı hallerde,

348 HAKERİ: Genel, s.438.

adam öldürme suçu haricinde açık olarak bir suç tipi belirtilmediğinden, bunları bileşik suç saymak mümkün olmayacaktır349. Örneğin, hırsızlık yapmak üzere bir bankaya giren failin, kendisine engel olmaya çalışan güvenlik görevlisini öldürmesi olayında, fail, hırsızlık suçunu işlemiş veya işlemek istemiş, bunu sağlamak veya hırsızlıktan elde ettiği eşyayı koruyabilmek için de kendisine engel olmaya çalışan güvenlik görevlisini öldürmüştür. Bu örnek, yukarıda bahsettiğimiz bentler kapsamında değerlendirilebilir. Fakat hırsızlık suçu bu bentlerde açıkça adam öldürme suçunun ağırlatıcı sebebi olarak gösterilmediğinden, yalnızca hırsızlık değil herhangi bir başka suçun işlenmesi amacıyla hareket edildiğinde de bu ağırlatıcı haller uygulanabileceğinden, artık burada bileşik suçun söz konusu olduğundan bahsedilemeyecek ve yukarıda verdiğimiz örnekte hem adam öldürme suçunun ağırlaştırıcı halinden hem de teşebbüs derecesinde kalmış ya da tamamlanmış hırsızlık suçundan ceza verilecektir350.

Belgede BİLEŞİK SUÇ (sayfa 110-115)