• Sonuç bulunamadı

1.2. Benlik Kurgusu

1.2.4. Ülkemizde benlik kurgusu: Özerk-ayrık, bağımlı-iliĢkisel ve özerk-

Çok renkli mozaiklerin bir araya gelmesiyle oluĢan ülkemizin, bir “geçiş

toplumu” olduğu düĢünülmektedir (Heper, 1985; Mardin, 1997). KağıtçıbaĢı 2000‟lerin

baĢında modernleĢme kuramında, bireyciliğe doğru bir ilerleme olduğunu ancak bunun sanayileĢme ve ekonomik geliĢmelere bağlı ilelediği vurgulamıĢtır. Son yıllarda yapılan çalıĢmalar, Türkiye‟de bireylerin hem bireyci hem de toplulukçu eğilimler sergilediklerini ancak Türk toplumunun bireyci ya da toplulukçu olarak sınıflanamaması gerektiğine vurgu yapmaktadırlar. Mevcut verilerle, iliĢki biçimlerinin ve aile kültüründeki farklılaĢmanın kalıcı olabileceğine dikkat çekilmiĢtir (Göregenli, 1995; Ġmamoğlu, 1998; KağıtçıbaĢı, 2001; Karadayı, 1998).

Türkiye‟de özerklik konusundaki çalıĢmalar ya benlik kuramları bağlamında (Çam, Engin ve Uğuryol, 2017; Ercan, 2013; Morsümbül, 2011; Morsümbül ve Çok, 2011; Yavuzer, KarataĢ ve Polat-Demir, 2017) ya da duygusal özerklik (Çelik, 2015;

Deniz, Çok ve Duyan, 2013; Koçak ve Karasu, 2016; Köseoğlu ve Erçelik, 2015; Özdemir ve Çok, 2011; Tatar, 2017) yaklaĢımının temel alınmasıyla yapılmıĢtır.

Ülkemizde ergenler ve genç yetiĢkinlerle yürütülen araĢtırmaların sonuçları Batıda yapılan araĢtırmaların bulgularını kısmen tamamlamaktadır. AraĢtırmalar, ergenlerin ve genç yetiĢkinlerden ebeveynlerini aĢırı koruyucu, aĢırı kontrol edici, cezalandırıcı ve müdahaleci olarak tanımlayanların, romantik ve akran iliĢkilerinde daha fazla kaygı gösterdiğini saptamıĢtır (Güngör ve Bornstein 2010; Levy ve ark. 1998). Benzer Ģekilde, Kins ve arkadaĢları (2011), müdahaleci ve aĢırı koruyucu ebeveynleri olan ergenlerin ve genç yetiĢkinlerin bağımsız yaĢam deneyimleri olmadığını ve genellikle olağandıĢı ve belirsiz durumları tehdit edici olarak algılama eğiliminde olduklarını belirtmiĢlerdir. Bu nedenlerden dolayı, annelerinin daha fazla kontrol sahibi olmalarını sağlayanlar, romantik iliĢkilerinde daha fazla endiĢe, reddedilme korkusu ve terk edilme gösterebilirler. Genç yetiĢkinlerin, kendilerini özerk hissettiği ve yakın iliĢkilerinde bu özerkliğin desteklendiği durumlarda, iliĢkiyi sürdürmek ve duygusal destek almak için daha olumlu giriĢimlerde bulundukları saptanmıĢtır (Lynch, 2013).

Ercan tarafından yürütülen (2013), genç yetiĢkinlerde benlik kurgusu üzerine bir çalıĢmada, 24– 30 yaĢlarındaki 590 birey ile çalıĢılmıĢ, katılımcılara “İlişkisel-Bireyci

Toplulukçu Benlik Ölçeği” uygulanmıĢtır. Türk kültüründe benlik kurgusunun cinsiyet,

eğitim düzeyi ve sosyoekonomik düzeye göre farklılaĢtığı özellikle de yaĢanılan toplumsal bağlama dikkat çekilmiĢtir. Bu çalıĢma da KağıtçıbaĢı‟nın “özerk-iliĢkisel benlik modeli” önerisini desteklemektedir. Ġmamoğlu ve Karakitapoğlu-Aygün‟ün (2004) kadınların hem bireycilik hem iliĢkisellik puanlarının erkeklerin puanlarından daha yüksek olduğu bulgusuyla paralellik göstermektedir.

Ġmamoğlu, Günaydın ve Selçuk (2011) “Özgün Benliğin Yordayıcıları Olarak

Kendileşme ve İlişkililik: Cinsiyetin ve Kültürel Yönelimlerin Ötesinde” baĢlıklı

araĢtırmalarında, Kernis ve Goldman‟ın (2006) farkındalık, yansızlık, iliĢkisel özgünlük ve özgün davranıĢ ögelerinden oluĢan hiyerarĢik özgünlük modelini desteklemeyen sonuçlar elde etmiĢlerdir. Ayrıca bireyci bakıĢ açısına sahip katılımcıların daha yüksek farkındalığa sahip oldukları, ancak benlik bilgilerini daha yanlı iĢleme eğiliminde oldukları saptanmıĢtır. Toplulukçu bakıĢ açısı ise özgünlüğün iliĢkisel boyutunu olumlu

Kuyumcu (2013), benlik kurgusu, duygusal farkındalık ve duyguları ifade etme ile öznel iyi oluĢ arasında iliĢki pozitif bir iliĢki olduğunu vurgulamaktadır.

Morsünbül (2013) ise benlik kurgusunun ergenlerin yaĢam doyumu ve depresyon düzeyleri ile anlamlı biçimde iliĢkili olduğunu tespit etmiĢtir.

Güloğlu ve Karaırmak‟ın (2010) üniversite öğrencileriyle yürüttükleri ararĢtırmalarının sonucunda ise, yalnızlık ile benlik saygısı ve psikolojik dayanıklılık arasında negatif yönde bir iliĢki tesipt edilmiĢtir.

Gerek kültürümüzde gerekse dünya literatüründe özerklik biçimlerini açıklamaya yönelik yapılan araĢtırmalar ise oldukça sınırlıdır. Beck‟e (1979) göre yüksek özerklik düzeyine sahip bireyler, özgürlüğe, baĢarıya daha çok önem vermektedirler. Bu bireylerin herhangi bir baĢarısızlık durumunda depresif semptomlara karĢı savunmasız oldukları ve kendi kendini yönetmekte zorlandıkları düĢünülmektedir (Akt. Hmel ve Pincus, 2002). Bu bilgi, özerklik sürecinin, bireyin ruh sağlığı ve psikolojik sağlamlığı ile iliĢkisine iĢaret etmektedir. Bu da kendini yönetme sürecinin önemini vurgulamaktadır. Bireyin duygu, düĢünce ve davranıĢ biçimlerini etkileyen (Markus ve Kitayama, 1991) ve bireye yol gösteren yapılardan birisi olan benlik kurgusunun psikolojik sağlamlığı etkilediği düĢünülmektedir.

Tuncer‟in (2005) benlik kurgusu ve liderlik tipi arasındaki iliĢkiyi incelediği araĢtırmasında, iliĢkisel benlik puanları birinci, özerk-iliĢkisel benlik puanları ikinci, özerk benlik puanları üçünü sırada çıkmıĢtır. Ancak Tuncer‟in çalıĢmasında benliğin aile bağlamı temelinde çalıĢılmıĢ olması bu farklılığın kaynağı olabilir.

Yıldırım, Koç, Otrar ve ġirin (2015) tarafından yürütülen çalıĢmada ergenlerin psikolojik dayanıklılıkları ile benlik kurguları arasındaki iliĢki incelenmiĢtir. AraĢtırma sonuçlarına göre psikolojik dayanıklılık ile özerk benlik kurgusu arasında negatif yönde anlamlı bir iliĢki olmasına karĢın, iliĢkisel ve özerk iliĢkisel benlik kurgusu ile psikolojik dayanıklılık arasında pozitif yönde anlamlı bir iliĢki bulunmuĢtur. Ayrıca özerklik ile aile desteği arasında negatif yönde anlamlı bir iliĢki saptanmıĢtır.

GündaĢ ve Koçak (2015), lise öğrencilerinde psikolojik sağlamlığın yordayıcısı olarak benlik kurgusunun rolünü incelemiĢlerdir. Yapılan analizler sonucunda benlik

kurgularının psikolojik sağlamlık düzeylerini önemli derecede yordadığı bulgusuna ulaĢılmıĢtır. Benlik kurgusu modellerinden iliĢkisel benlik ve özerk iliĢkisel benlik modelleri psikolojik sağlamlığın önemli birer yordayıcısı olarak bulunmuĢtur.