• Sonuç bulunamadı

Rejim güvenliği yaklaşımının temel unsuru, geleneksel güvenlik yaklaşımlarından farklı olarak devlet yerine rejimin odak noktası olmasıdır. Rejim güvenliği, rejimin nükleer silah sahibi olma kapasitesine bağlı olduğu koşullar altında

49 Ibid., s.23

50 Williams, Op.cit., s.39

18

uygulanabilmektedir.51 Bir rejimin gerekli kapasiteye sahip olduğu bir ortamda, rejimin nükleer silah edinmesine neden olan bağımsız değişkenler, uluslararası izolasyon ve iç istikrarsızlık olarak anlatılmaktadır. Dışlanmış rejimlerin nükleer silah edinimi, uluslararası sistemdeki büyük güçlerin çıkarlarını değiştirmesine bağlı olarak istikrarsızlığın ortaya çıktığı durumlarda rejimlerin ayakta kalmalarına izin vermektedir.52

Eğer izole edilmiş bir rejim nükleer silahlara sahip değilse rejimin sonlanması büyük güçlerin çıkarları doğrultusunda olabilir, hatta böyle bir rejimi sonlandırmak için yardımcı olabilirler. Ancak, aynı rejimin nükleer silahları varsa bu güçlerin çıkarları, istikrarı ve statükoyu korumaya yönelik olacaktır. Büyük güçler, istikrarsız bir nükleer devletin daha büyük sorunlara sebebiyet verebileceği potansiyelini göz önünde bulundurarak izole edilmiş rejime yardımcı bile olabilirler.53

Rejim güvenliği üzerine çalışmaları olan Richard Jackson, zayıf devletlerin içsel tehditlerini; saldırı ile gücün değiştirilmesi tehdidi, isyan, ayaklanma, soykırım, iç savaş, en son olarak da devletin çökmesi ve anarşi olarak ifade etmektedir. Bu içsel tehditler, devletin ve yönetimin şekillendirdiği önemli koşullar altında köklenmiştir ki bu bağlamda yönetici elit kesim için sürekli bir güvenlik ikilemi meydana gelmektedir.

Yönetici elitler, devlet için ne kadar etkili kurallar koymak için çabalamışsa, toplum içerisindeki güçlü gruplardan kendi otoritelerine gelebilecek meydan okumaları bir o kadar provoke etmiştir. 54

Bu bağlamda rejim güvenliği, yönetici elitlerin yönetim biçimlerinin saldırgan meydan okumalardan güvenli bir durumda olma halidir. Rejim güvenliği bu noktada;

devletin kurumları ve yapılarının yönetici elitlerden bağımsız bir şekilde etkili olarak işlemeye devam etmesi bağlamında devlet güvenliğinden ayırt edilebilir olmaktadır.55 Richard Jackson’ın rejim güvenliği kitabında bahsettiği gibi kurumsal altyapısı daha zayıf ve elitler tarafından yönetilen devletlerde, devlet güvenliği yerine yöneten

51 Matthew Beasley, Regime Security Theory: Why Do States With No Clear Strategic Security Concerns Obtain Nuclear Weapons?, University Of Oregon, 2009, s.8

52 Ibid

53 Ibid

54 Alan Collins, “Contemporary Security Studies”, Oxford University Press, 2016, s.162

55 Ibid

19

insanların ve yönetme şekillerinin güvenliğinin sağlanması noktasında rejim güvenliği söz konusudur.56

Askeri darbe, siyasi istikrarsızlık, ekonomik kriz ve açlık gibi sorunlar iç politikada rejim güvenliğini tehdit edecek unsurlar olarak ifade edilmektedir. Rejimlerdeki yönetimlerin, bu sorunlarla baş etme yöntemlerinden olan rejime karşıt görüşleri baskılayarak, askeri gücü ön planda tutmak bir güvenlik stratejisi olarak vurgulanmaktadır.57

Devlet içinde artan dengesizlikler veya gelecekte var olabilecek bir iç istikrarsızlık algısındaki artış rejimi tehlikeli bir konuma sokmaktadır. Rejimler, genellikle büyük güçlerin istikrarsızlıktan yararlanmaya ve istikrarsızlığa neden olan sorunları kasten kötüleştirerek veya fon sağlayarak rejimin devrilmesini desteklemeye karar verebileceğinden korkmaktadır.58

Bu bağlamda; propaganda aracığıyla halkını baskılayan, iç politikada karşıt düşünceye müsemaha göstermeyen ve karşıtlıkları askeri ve nükleer gücüyle sindirmeye çalışan Kuzey Kore, Richard Jackson’un bahsettiği devletlerden biri olarak örnek teşkil etmektedir. Bunların yanı sıra, rejimin dışarıdan müdahale ile değiştirilme tehdidinin göz önüne alınması bağlamında ise Kuzey Kore’nin rejim güvenliğini korumak adına Çin ve Rusya ile ittifak kurma amacı, bir rejim güvenliği stratejisi olarak gündeme gelebilmektedir.

II. Rejimlerin Hayatta Kalma Stratejileri

Devletlerin yapısal özellikleri bağlamında güvensizlik ikilemi, iktidardaki elitlerin iradesi altında oluşabilecek politika seçeneklerini bir ölçüde sınırlamaktadır. Aslında yönetim koşullarının yarattığı kısa vadeli rejim güvenliği sağlama stratejilerinden olan yarı kalıcı kriz politikaları veya hayatta kalma politikaları uzun vadeli devlet inşası politikalarının yerini almaktadır.59

56 Alan Collins, Op.cit,. s.165

57Ibid

58 Matthew Beasley, Op.cit., s.27

59 Joel S.Migdal, Strong Societies and Weak States; State-Society Relations And State Capabilities İn The Third World, Princton University Press, 1988

20

Zayıf devletleri yöneten seçkinler genellikle rejimin hayatta kalması amacı doğrultusunda içsel ve dışsal stratejilerin bir karışımını kullanmaktadır. İçsel stratejilerinden biri olarak, seçkinler meydan okuyanlara havuç ve sopa yaklaşımının karışımını uygulamaktadır.60 Bahsi geçen genellikle otoriter rejimlerde olayları dengeleme adına başvurulan havuç ve sopa yaklaşımında; havuç, rıza gösterme ve sadakat elde etme amacıyla alınan tedbirleri ifade ederken; sopa, hükümdarın aleyhinde topluca bir eyleme kalkışmanın bedelini ağırlaştıran baskıcı tedbirleri ifade etmektedir.61

İlk olarak, zayıf devletleri yöneten elitler, devam eden düzenin bozulmaması adına zorlayıcı tedbirler ve devletle korkutma yöntemini kullanmak zorunda kalmıştır. Bu durum; güvenlik güçleri oluşturmaya ve genişletmeye, ulusal gelirin yüksek bir kısmının askeri kaynaklara harcanmasını ve gerçek anlamda rejim muhaliflerine karşı tehdit ve güç kullanılmasına yol açmıştır.62

Bu strateji belki de zayıf devlet seçkinleri tarafından rejimin ayakta kalması adına en çok uygulanan stratejidir ve gelişen ülkelerdeki insan hakları üzerinde olumsuz bir etki yaratmaktadır. Genellikle, rejimler muhalif hareketleri bastırmak amacıyla işkence, hapis, suikastlar, yasa dışı cinayetler, kaçırma, siyasi ifadeleri saldırgan yöntemlerle baskılama ve yiyecek kaynaklarına zarar verilmesi gibi birçok yöntem uygulamaktadır.

63

Rejime yönelik tehdide dönüşebilme ihtimaline karşı, silahlı kuvvetler bazen zayıflatılma yoluna gidilebilir yine rejimin hayatta kalması stratejisinin bir parçası olarak, yönetici seçkinler bilinçli ve kasıtlı olarak muhalif görüşlü siyasi gruplar arasında ayrılıklar yaratarak, farklı kurumların birbirleri arasındaki rekabetini tetikleyerek, devlet kurumlarını da zayıflatarak böl yönet yöntemini uygulayabilmektedir. Böylece rejim karşıtı potansiyel ayaklanmaların önüne geçilmesi hedeflenmektedir.

60 Alan Collins, op.cit, s.167

61 Ronald Wintrobe, The Political Economy of Dictatorship (Cambridge: Cambridge University Press, 1998); Barbara Geddes, “What Do We Know about Democratization after Twenty Years? ” Annual Review of Political Science 2 (1999), ss. 114–144

62 Ibid

63 Ibid

21

Farklı bir boyutuyla ele alındığında ise, yönetici seçkinler rejimi desteklemek adına bu süreçte toplumda olumlu yönlendirme yaratmayı daha kolay bulmaktadır. Genellikle bu durum, devlet elitleri ve çeşitli sosyal grupların birleşerek oluşturduğu karşılıklı etkileşimin oluşturulmasına vasıta olacak ayrıntılı bir patronaj sistemi kurulmasını gerektirmektedir.64

Rejimin hayatta kalmasını sağlama adına genellikle başvurulan diğer bir strateji ise kimlik siyaseti üzerinden gerçekleşmektedir, böl ve yönet politikasının bir biçimi olarak bazen seçkinler toplum içerisindeki kargaşayı kasıtlı olarak kışkırtarak rejime karşı muhaliflerin birleşmesini engellemeyi hedeflemiştir.65 Bu durumun dışındaki zamanlarda, güvenilir olarak görülen ve rejimi destekleyen kesimi güçlendirme yöntemi olmaktadır. Böylece; seçkinler, devlet kaynaklarının dağıtımında, düşman olarak görülen azınlıkların baskılanması için kendi etnik gruplarını güç dağılımının farklı pozisyonlarında görevlendirmiştir.66

Rejimler için hayatta kalmanın içsel stratejilerinden bir diğeri ise, demokratik siyasi süreçlerin manipüle edilebilirliğidir, birçok zayıf devlet dışarıya karşı savunmasız durumda olması sebebiyle güçlü devletler ve aralarında Dünya Bankası ve IMF gibi uluslararası kurumların da bulunduğu güçler tarafından demokratik reform sürecini başlatması amacıyla zorlanmıştır. Demokratik reform adına yaygınlaşan protestolar ve baskılar gibi hareketlenmeler rejimleri imtiyaz vermeye itebilmektedir.67

Genellikle, rejimler içerdeki muhalifleri ve dışarıdaki algıları, dikkatli bir manipülasyon izleyerek medyayı tekeline geçirmek ve kontrol altına almak, sahte partiler kurup oyları dağıtmak, seçimde hile yapmak ve seçim kurallarını bozmak suretiyle idare edebilmiştir. Önemli tavizlerde bulunmadan dışarıya demokrasi görüntüsü çizmek aslında bir dereceye kadar uluslararası meşruluk kazandırması bağlamında rejim güvenliğine destek olacak şekilde işlev kazandırmaktadır. 68

64 William Reno, Warlord Politics and African States, Lynne Rienner Publsihers, 1998

65 Ibid

66 Ibid

67 Alan Collins, op.Cit., s.168

68 Ibid

22

Bütün bu içsel stratejilere ek olarak, zayıf devletleri yöneten seçkinler, rejim güvenliğini desteklemek amacıyla dış güçlerle ittifaklar oluşturma yoluna gidebilmektedir. Özel askeri ve güvenlik şirketleriyle çalışmak da bu yöntemlerin bir parçası olarak ifade edilmektedir; zayıf devletlerin, iyi eğitilmiş özel ordular ve güçlü silahlarla çeşitli içsel tehdit algılarına karşı rejim güvenliğinin daha iyi korunabileceği düşünülmektedir.69

Daha net bir ifadeyle vurgulamak gerekirse, zayıf devletler rejimin hayatta kalma garantisini vermeye yardımcı olacak güçlü devletlerle ittifaklar aramaktadır. Bu durum bazen de farklı bir biçimde, zayıf devletleri yöneten elitlerin bir araya gelerek güçlerini birleştirip bölgesel savunma düzenlemelerine katkı sağlaması bağlamında çoklu anlaşmalar yaparak, bölgesel savunma güçleri inşası gibi faaliyetlerle rejim güvenliğini koruma stratejisi olarak geliştirilebilmektedir.

Ayrıca, siyasi sistemin yapısından bağımsız olarak, liderlerin de siyasi hayatta kalmalarını teşvik edecek nispeten kendilerine göre birtakım yöntemleri bulunmaktadır.

Devletin vatandaşları arasında kendini destekleyenleri kayırarak bu belli kesimin isteklerini karşılamak adına genel kamu politikaları yayınlayabilmenin yanı sıra destekleyenlerin devamlılığını sağlamaya yönelik olarak onlara özel çıkar sağlayacak koşullar yaratabilmektedirler.70