• Sonuç bulunamadı

W. J M Mackenzie, “Yerel Yönetim Kuramları” adlı yapıtında, çağdaş yerel

II. 3.3.3.2.2 Özerk Yerel Yönetimlerde Demokratik Katılım

Şart’ın üçüncü maddesinin ikinci paragrafının devamında “…Bu hüküm,

mevzuatın olanak verdiği durumlarda, vatandaĢlardan oluĢan meclislere, referandumlara veya vatandaĢların doğrudan katılımına olanak veren öteki yöntemlere baĢvurulabilmesini hiçbir Ģekilde etkilemeyecektir”219

denilerek

doğrudan yönetme ve yönetime katılma yöntemlerine yer verilmiştir. Her iki bölümde de dikkati çeken en önemli husus egemenliğin sahibi olan halkın, mümkün olduğunca yönetimde söz sahibi yapılmaya çalışılmasıdır.

23-26 Eylül 1985 tarihleri arasında Rio de Janerio’da, Dünya Yerel Yönetimler Birliği tarafından yapılan kongre sonucunda yayımlanan Beyanname’de; dengeli bir toplumun oluşturulmasında halka en yakın olan yerel yönetimlerin önemli rolleri olduğu, vatandaşların aktif katılımını kolay bir şekilde yerel yönetimlerin sağlayabileceği ve bu şekilde yönetimle bütünleşmeye imkan sağlanabileceği, bundan dolayı yerel yönetimlerin güçlendirilmelerinin, daha etkin ve daha demokratik bir halk yönetimi sağlayacağı ve ulusun güçlendirilmesi sonucunu doğuracağı belirtilmektedir.220 Yerel topluluğun ve topluluk duygusunun geliştirilmesi ve yerel yönetimlerde etkin yurttaş katılımını sağlamak “kentsel haklar” içerisinde de sayılmaktadır.221

Birtakım değerler, inançlar, tutumlar, yönelimler ve beklentilerle donatılmış olan birey siyasal sistem içinde, belirli bir yaştan itibaren rol oynamaya başlayacaktır. Onun oynayacağı siyasal rolün sınırları veya ondan siyasal topluluğun üyesi olarak

219

Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik ġartı. Avrupa Konseyi Antlaşmaları Serisi. Erişim: http://www.avrupakonseyi.org.tr/antlasma/aas_122.htm

220

Aydın H A, TaĢ Ġ E. Türkiye’de Yeni Yerel Yönetim Yasalarında Yerel Özerklik.

Erişim: http://www.blogcu.com/4264144/ Eklenme Tarihi: 26/09/2007 Erişim Tarihi: 28.12.2007

221

beklenenler ve bu bağlamdaki yükümlülükleri siyasal kültür ve siyasal yapı tarafından belirlenecektir. Kulluk kültürünün egemen olduğu, patrimonyal bir siyasal yapıda bireyden, siyasal topluluğun bir üyesi olarak, yerine getirmesi beklenenler çok sınırlı olarak kalırken, vatandaşlık kültürünün (katılımcı kültürün) yerleşmiş olduğu modern bir yapıda bireyin siyasal yaşam içinde sahip olduğu rolün içerdiği beklenti ve yükümlülükler hem daha geniş kapsamlı hem de daha fazla çeşit içeren bir nitelikte olacaktır. Bu sınırlar içerisinde sahip olduğu tutum ve beklentiler bireye siyasal sistem içinde yön veren etkenler olmaktadırlar.222

Siyasal katılım kavramı, toplumu ve idarenin işleyişini etkileyecek kararların işleyişine halkın aktif olarak dâhil edilmesi olarak tanımlanabilir. Katılımın amacı, demokrasiye katkı sağlamanın yanında, halkı yönetim konusunda doğrudan ilgilendiren konularda alınan kararları emir niteliğinden uzaklaştırmak ve bu kararları yöre halkına mâletmektir.223

Siyasal katılmadan bahsetmek, temel itibariyle bireylerin siyasal eylemlerinden bahsetmektir. Siyasal katılma siyasal topluluğun bir üyesi olan bireyin otoritelerin kararlarını etkilemek için yaptığı, bireyi siyasal karar alıcılar ile temas içine sokan bir eylemden oluşur.224

Öte yandan yerel yönetim kuruluşu ile vatandaş ilişkilerinde, vatandaşlar kendi sorunlarının çözümünde katılımda bulunmak için daha etkin konuma gelmenin yollarını aramaktadırlar. Bu arayış, sorunlarının çözümü için düşünce üretmek, emek sarf etmek, para ve zaman harcamak gibi geniş bir katılımı içermektedir. Yerel yönetimde kurum- vatandaş ilişkisi bu boyutlara taşınınca yerellik, merkezciliğe göre daha demokratik, etkin ve verimli bir konuma gelmektedir.225

Yerel yönetim organlarının sadece seçimle işbaşına gelebileceğinin öngörülmesi bu kurumlara demokratik özellik kazandırmaya yetmeyecektir. Biçimsel koşulların bir adım daha ilerisine geçilerek gerçek bir halk katılımının sağlanması gereklidir. Bu ise toplumdaki tüm katmanlara yönetime katılım yolunu açmakla mümkün olur. Demokrasi kavramın başlıca öğeleri olan halkın katılımı çoğulculuk ilkesi ve liderlerin hem danışmaya önem vermeleri hem de seçmene karşı idari ve mali açıdan hesap verme sorumluluğu hissetmeleri yerel ölçekte de geçerli değerlerdir. Çağımızın yönetsel

222

Kalaycıoğlu E. (1984), a.g.e., s. 199

223

ÇevikbaĢ R. (Aralık 2008), a.g.m., s.71-95

224

Kalaycıoğlu E. (1984), a.g.e., s. 200

225

gerçekleri ve işleyiş biçimleri açısından bakıldığında yerel yönetimler ile demokrasi, özerklik ve katılım kavramları birbirini tamamlamaktadır. Yerel düzeyde demokrasinin gerçekleşmesi için öncelikle yerel özerkliğin gerçekleşmesi, yerel halkın yönetim kararlarına etkin bir biçimde katılması, gerek karar alma sürecini gerekse kararların uygulanmasına yönelik idari ve mali denetimin yerel halkın katılımıyla gerçekleştirilmesi gerektiği savunulmaktadır.226

Günümüzde seçimlere dayalı temsil edici kurumların varlığı, sağlıklı işleyen bir demokrasi için zorunlu olsa da yeterli kabul edilmemekte ve “katılımcı demokrasi”den söz edilmektedir. Doğrudan demokrasi ile temsili demokrasi arasında denge sağlamayı amaçlayan katılımcı demokrasi anlayışı her iki aşırı yaklaşımın sakıncalarına bir çözüm olarak görülmektedir. Katılım, bireylerde demokrasi duygusunu geliştirmektedir. Bu yolla yurttaşlar seçilmiş ve atanmış kamu görevlilerini daha etkili biçimde denetleyebilmekte, karar ve uygulamalarını değerlendirebilmektedirler.227

Kalabalık’a228

göre yerel yönetimlerde halkın katılımının sağlanması için çeşitli koşulların var olması gerekmektedir. Bunlar; demokratik rejimin varlığı, halkın yerel yönetimlerin yapı ve fonksiyonları hakkında bilgilendirilmesi ve yönetim faaliyetleri hakkında bilgi edinebilmesi için gerekli yöntemlerin önceden belirlenerek bilgi edinme kanalların açık tutulması, idarenin karar ve uygulama süreçlerinde açıklık ilkesini benimsemiş olması yani idare tarafından yapılan işlem ve eylemlerin yayınlanması ve bildirilmesi ve son olarak da yaygın kitle iletişim araçlarının varlığı olarak sıralanmaktadır.

Yerel yönetimler, yerel hizmetleri yerine getirirken, özerk, demokratik ve katılımcı bir siyasal yapı içerisinde, hizmetlerin yürütülmesinde etkinliği ön planda tutarak, sivil toplum kuruluşları (STK) ile ortak çalışmalar yaparak işlevlerini sürdürmelidirler. Bu şekildeki yurttaş örgütlenmeleri aracılığı ile yerel yönetimler üzerinde sistemli ve sürekli etki kolaylıkla sağlanabilmektedir.229

Sivil toplum kuruluşları demokrasinin egemen olduğu gelişmiş toplumlarda, endüstrileşmiş ülkelerde yaşanan siyasal, sosyal ilişki ve gelişmelerin kaçınılmaz bir sonucu olarak karşılaşılan önemli kuruluşlardır. Bu kuruluşların kapsamına meslek

226

Armağan R. Yerel Hizmetlerin Yürütülmesinde Hemşeri Denetimi. Yerel Siyaset Dergisi, Kasım

2006, S. 11 Erişim: http://www.yerelsiyaset.com 227

Beyhan E. (Ekim 2008), a.g.m.

228

Kalabalık H. (2005), a.g.e., s. 674-678

229

kuruluşları, sendikalar, vakıflar, dernekler ve buna benzerlerinin girdiği kabul edilmektedir.230

Kavram olarak sivil toplum, devletten önce gelen, onun içinde yaşayan, ama onunla özdeş olmayan, hatta ona karşı koyabilen bir tür insan ilişkileri yumağıdır. Merkezi ve yerel yönetimin dışında faaliyette bulunma alışkanlığı edinmiş bir toplum anlayışıdır. Sivil toplum kuruluşları, merkezi ve yerel yönetim kuruluşlarının ulaşamadıkları, kendi etkileşim alanlarındaki ortak sorunları tespit etme, tanımlama ve sorun çözme rolünü üslenmektedirler.231

Halkın yönetime katılımı yöntem ve uygulamalarına genel olarak baktığımızda; planlama forumları, kamuoyu yoklamaları, anket çalışmaları, sanal yollarla etkileşim, toplumcu kalkınma modelleri,232 yönetilenler adına tanınan haklardan en etkili ve demokratik olanı olarak görülen halk girişimi, halk konseyi ya da halk meclisi adı altında düzenlenebilen halk toplantıları, yerel yönetimlerde halkla ilişkiler başlığı altında telefon, internet vb. ile yapılacak bireysel başvurular, dilekçeler,233

yerel seçmenler tarafından seçilmiş görevlilerin, seçim dönemi bitmeden işten el çektirilmesini ifade eden geri çağırma, halk danışma toplantıları, halk danışma komiteleri, yerel nitelikli kuruluşların yerel ihtiyaçlar, sorunlar ve bunların çözülmesi için gönüllülük esasında katılımı, tesadüfî örnekleme yoluyla seçilecek belli sayıda halk bilirkişisi oluşturma yöntemi, çeşitli şekillerde tezahür eden protesto, halk gösterileri ve sivil itaatsizlik ve halkın bir araya gelerek değil de, tek tek doğrudan karar verdikleri bir müessese olan halkoyu yani referandum234

ve bunlara benzer birçok yöntemin kullanılabileceğini görmekteyiz.

Yukarda belirtilen katılım yöntemlerine en güzel örnekleri A.B.D’de görmek mümkündür. Halkın yerel yönetimlerle iç içe olduğu ABD’de bu yönetimlerin halka dayalı ve katılımcı bir anlayışla yönetilmesi için vatandaşlara referandum hakkı tanınmıştır. Sorunların çözümlerinde halkın eğilimi belirlenemez ise, belediye seçmen listelerine kayıtlı seçmenlerin %60’ının imzalı başvurusu ile referanduma gidilebilmektedir. Bir diğer uygulanan katılım yöntemi olan; Recall (geri çağırma) ile

230

Beyhan E. (Ekim 2008), a.g.m.

231

Okutan E. Yerel Yönetimler ve Sivil Toplum Örgütlerinin Gelişmiş İşbirliği: İngiltere Örneği. Sayıştay Dergisi, Ekim-Aralık 2008, S. 71, s. 91-108

232

Cebe M S. (2006), a.g.t., s. 13-14

233

ÇevikbaĢ R. (Aralık 2008), a.g.m., s.71-95

234

seçimle iş başına gelen bir kamu görevlisi, yine halkoyu ile görev süresi dolmadan görevinden alınabilmektedir. Uygulamada önemli metotlardan bir diğeri de Public

hearing (genel halk görüĢmesi) yoludur. Bu yol genel siyaseti etkileyen her önemli

karar hakkında toplum görüşünün alınmasını, en azından bilgi verilmesini gerektirmektedir.235

II.3.3.4. Özerk Yerel Yönetimlerde Yetki ve Sorumluluğun Kapsamı

Merkezi ve yerel yönetimlerin ayrı görev, yetki ve sorumluluklara sahip olmaları, hem yerel yönetim özerkliğinin en önemli niteliğidir, hem de idareler arası ilişkilerin düzenlenmesinin ilk kademesidir. Sorumluluk, her iki yönetim kademesine dengeli bir şekilde yayılmalıdır. Merkezi yönetim, yerel yönetime bağımlı bir alt kuruluş olarak değil, yerel topluluğun organik ifadesi şeklinde yaklaşmalıdır. Merkezle yerel arasındaki ilişkiler, ortaklık ve işbirliği ilkelerine dayanmalıdır.236

Görev bölüşümünün amacı, hizmetleri halka en iyi şekilde götürebilecek kuruluşlar tarafından yerine getirilmesini sağlamaktır. Bunun ölçütü ise hizmetlerin yapılmasında etkililiği ve verimliliği sağlayabilecek kuruluşun seçilmesidir.237

Keleş, Kamu hizmetlerinin bölüştürülmesinde dikkat edilmesi gereken noktaları dört madde halinde şu şekilde sıralamaktadır:238

a) Her hizmetin sahibi bulunmalı, sahipsiz hizmet bırakılmamalıdır, b) Aynı hizmet birden çok yönetime verilmemelidir,

c) Her hizmet, onu en iyi biçimde görebilecek olan yönetime

bırakılmalıdır,

d) Görev karışımını önlemek amacıyla her yönetim kademesinin görev

alanı iyice sınırlanmalı ve tanımlanmalıdır.

Özerklik Şartı’nın dördüncü maddesi de merkezi yönetimler ve yerel yönetimler arasında yetki bölüşümü ve yerel yönetimlerin sahip olduğu yetkilerin özelliklerini tanımlamak gayretindedir. Madde toplam altı paragraftan oluşmaktadır.

235

Ayhan U. Amerika Birleşik Devletlerinde Yerel Yönetimler. Sayıştay Dergisi, Temmuz-Eylül 2008, S. 70, s. 103-120 236 Kalabalık H. (2005), a.g.e., s. 273 237 Parlak B. (2006), a.g.e., s. 356 238 KeleĢ R. (2000), a.g.e., s. 302-303