• Sonuç bulunamadı

1.2. DOLAYSIZ YABANCI SERMAYE YATIRIMLARINDA ROL OYNAYAN TEMEL

1.2.1. Çokuluslu Şirketler

Çokuluslu şirketler, uluslararası ticaret ve yatırımda oldukça yeni bir kavramdır.

Bazı yazarlara göre ise, geçmişte Hindistan’da faaliyet gösteren İngiltere ve Doğu Alman şirketleri gibi büyük şirketler bunun yeni bir kavram olmadığının kanıtıdır.

İkinci dünya savaşından sonra ticaretin serbest olmasıyla birlikte çokuluslu şirketlerin

şu anki durumu için temel atılmıştır (Sornarajah, 2010: 61). Küreselleşme ile de en önemli ekonomik birim haline gelmiştir. Çokuluslu şirket teorisi, genel şirket teorilerinden ayrı bir gelişme gösteren bir alan olarak ortaya çıkmakta ve iki soru üzerine kurulmaktadır. Bunlardan ilki, bir mal neden bir ülkeden ziyade, iki veya daha çok ülkede üretilir biçiminde olup “Lokasyon (Location)”sorusudur. İkincisi ise, neden değişik yerlerdeki üretim birden fazla firma tarafından yapılmaktadır sorusudur. Bu da

“Uluslararasılaşma” olgusudur (Erdel ve Okumuş, 2002: 79). Çokuluslu şirketler, genel merkezi belli bir ülkede olduğu halde faaliyetleri birden fazla ülkede genel merkez tarafından koordine edilen şubeler veya bağlı şirketler tarafından yönetilen büyük firmalardır. Bu şirketler yatırım, üretim, araştırma faaliyetleri ve personel politikası ile ilgili stratejik kararlarını ana merkezin bulunduğu genel merkezde almaktadır (Aktan ve Vural, 2005:5). UNCTAD (1999) yılı dünya yatırım raporu çokuluslu şirketleri ana şirket veya onların yabancı üyelerini kapsayan birleşmiş ya da birleşmemiş girişimler olarak tanımlamaktadır. Dolaysız yabancı sermaye yatırımlarının büyük bir çoğunluğu çokuluslu şirketler tarafından yapılmaktadır. Çokuluslu şirketlerin farklı ülkelerde iş yapmalarının temel nedeni, çok fazla kâr elde etme ve geniş alanlara yayılarak oligopol oluşturma isteğidir. Yabancı yatırımcılar, ülkeler arasındaki kurumlar vergisi oranları arasındaki farklılığa göre daha düşük vergili ülkede yatırım yapmak istemektedir. Bu durumun yanında ayrıca vergi düşüklüğü ile birlikte bu vergi oranının istikrarını sağlayacak siyasi ve ekonomik istikrarın olmasını da istemektedir (Altınışık, 2006: 31).

Çokuluslu şirketler, üretimleri ve satış hacimleri sayesinde faaliyet gösterdikleri ülkelerde hükümetlerle olan ilişkilerde büyük bir ekonomik ve siyasal güç sağlamaktadır. Çoğu kez bu piyasada monopolcü veya oligopolcü olarak bulunmaları da bu güçlerini sağlamlaştırmaktadır. Bu durumun sonucu olarak da fiyat ve kârlar piyasaların kaldırabildiği ölçüde yükseltilmekte, öteki firmalarla anlaşılarak piyasalar bölüştürülmekte ve yeni firmaların piyasaya girmesi engellenerek rekabet kısıtlanmaktadır (Seyidoğlu, 2007: 735). Bu şirketler, yerli rakiplerinden aynı zamanda da yabancı şirketlerden satışa ve üretime dönük endüstrilerde çalışan yerli firmalarda verimli dışsal ekonomi etkilerine sahiptirler. Dışsal ekonomiler; yönetim uygulamaları, yöntem üretimi, pazarlama teknikleri veya mal ya da hizmet üzerine eklenen herhangi diğer bilgi yollarıyla oluşmaktadır ve dışsal ekonomiler birçok kanal yoluyla ortaya çıkabilmektedir. Yerel şirketler ise, yabancı çokuluslu şirketlerin önceki çalışanlarından

veya şimdiki çalışanlarından, iş ortaklığından veya ticaret odalarında yabancı yöneticilerle iletişim ya da gözlem kurmak yoluyla ürünlerinin niteliklerini geliştirebilmeyi ya da yeni yöntemler taklit etmeyi öğrenmektedirler (Gorodnichenko vd, 2007: 58).

1.2.1.1. Çokuluslu Şirketlerin Olumlu Etkileri

Çokuluslu şirketler ekonomik işlemler sonucunda olumlu ve olumsuz olmak üzere birçok gelişmeye neden olmaktadırlar. Çokuluslu şirketlerin olumlu etkileri birkaç ana başlık altında toplanabilir. Bunlar (Candemir, 2006a: 15; Yılmaz, 2007: 18; Aktan ve Vural, 2005: 14):

Çokuluslu şirketler, ev sahibi ülkenin ihracat rekabet gücünü arttırmaktadır.

Çokuluslu şirketler herhangi bir ülkede yatırım yaparken beraberinde sermaye, teknoloji ve yönetim bilgisi getirmektedir; ev sahibi ülke küresel pazara kolay bir şekilde erişme olanağına sahip olan çokuluslu şirkete mal ve hizmet sağlayan yerli firmalar sayesinde bölgesel ve küresel piyasalara erişim olanağı sağlayabilmektedir,

Uluslararası borçların finansmanına yardımcı olmaktadır ve gelişmeyi finanse etmektedir,

Karşılaştırmalı üstünlük prensibine uygun olarak üretimi teşvik etmek yoluyla ürün maliyetlerini azaltmaktadırlar.

İstihdam oluşturmakta ve aynı zamanda işçilerin eğitimini teşvik etmektedirler,

Yeni mallar üreterek üretimin uluslararasılaşması vasıtasıyla satış olanaklarını yaygınlaştırmaktadırlar,

Milli gelir ve ekonomik gelişmeyi arttırır, sanayileşme yönünden zayıf olan ülkelerin modernizasyonunu kolaylaştırmaktadırlar,

Ulusal sınırlamaları kaldırarak uluslararası ekonominin, kültürün ve uluslararası ticareti yöneten kuralların küreselleşme sürecini hızlandırmaktadırlar.

Küresel ekonomik faaliyetlerin baş aktörü durumunda olan çokuluslu şirketler iktisadî güç meydana getiren kaynakları kontrol edebilmekte ve bu kaynakları farklı yerlere kaydırabilmektedirler.

Çokuluslu şirketlerinin faaliyetlerinin daha fazla olumlu etki sağlaması için söz konusu işletmelerin sorumluluklarının net bir şekilde belirlenmesi ve bunun izlenmesi önemlidir (Aktan ve Vural, 2006: 22).

1.2.1.2. Çokuluslu Şirketlerin Olumsuz Etkileri

Çokuluslu şirketlerin olumlu etkileri yanında olumsuz etkileri de bulunmaktadır.

Bu olumsuz etkiler aşağıdaki gibi sıralanabilir (Candemir, 2006a: 15; Yılmaz, 2007: 18;

Aktan ve Vural, 2005: 14):

Yabancı dış yatırımların sonucu olarak şirketin ana ülkesinde işlerin kaybına ve dolayısıyla istihdamın azalmasına neden olmaktadırlar,

Üretimin yabancı ülkeye kayması sonucu, merkez ülkedeki vasıfsız ve yarı vasıflı işçiler karşılaştırmalı üstünlüklerini kaybetmektedir. Borçlu oluşturmaktadır ve zayıf olanı bağımlı hale getirmektedirler,

Ürünlerin üretimlerini tekelleştirerek ve dünya piyasalarında dağıtımlarını denetleyerek ele geçirilmelerini sınırlamaktadırlar,

Sanayileşme yönünden zayıf olan ülkelere uygun olmayan teknoloji ihraç etmektedirler,

Üçüncü dünya ülkelerini birinci dünya teknolojisine bağımlı hale getirirken, az sanayileşmiş ülkelerdeki yavru endüstrilerin ve yerel teknik uzmanlaşmaların gelişimini engellemektedirler,

Bulundukları ülkelerin ekonomilerini etkileyebilecek güce sahip olabilirler,

Araştırma geliştirme alanındaki faaliyetleri ana ülkeye çekerek üretimde bulunduğu ülkeyi kendisine bağımlı tutabilir, teknolojik bağlılığı arttırabilirler. Bu sayede yerel kaynakların, yeteneklerin ve girişimlerin gelişmesine engel oluşturabilirler.

Küreselleşme sürecinde, çokuluslu şirketlerin olumsuz etkileri düşünülerek bu olumsuz etkileri azaltmak amacıyla önlemler alınması fayda sağlamaktadır.