• Sonuç bulunamadı

Çizim 20. Akantus yaprakları örneği

1. BÖLÜM: TÜRK ÇİNİ SANATI’NIN TARİHSEL GELİŞİMİ VE FIRINLAMA YÖNTEMLERİ HAKKINDA KISA BİLGİ

1.1. TÜRK ÇİNİ SANATININ TARİHSEL GELİŞİMİ

1.1. TÜRK ÇİNİ SANATININ TARİHSEL GELİŞİMİ

Arkeolojik çağlar sonrasında, sanat tarihinde “çini” İslam mimarisini ve ona bağlı olan seramikleri çağrıştırır.8

Abbasiler döneminde Samarra’da 9. yüzyılda ortaya çıkan bu görkemli çini sanatı (Resim 1), Selçukluların Anadolu’ya getirdiği çiniciliğin tek 5 Mehmet Önder, “Selçuklu ve Osmanlı Çinileri”, Konya Halkevi Aylık Kültür Dergisi, Yıl-Sayı: XIV-137,138 (Mart-Nisan 1950), s.1.

6 Muharrem Çeken, “Selçuklu ve Beylikler Devri Çinilerinde Malzeme, Teknik ve Fırınlara Dair Bazı Tespitler”, Anadolu Toprağının Hazinesi; Çini Selçuklu ve Beylikler Çağı Çinileri (İstanbul: Kale

Grubu Kültür Yayınları, 2007a), s.14.

7 Öney G., 1992, Ön. ver., s.93-94.

8 Gönül Öney, “Doğu’dan Batı’ya İslam Sanatından Türk Çini ve Seramiklerine Uzanan Miras”,

Anadolu’da Türk Devri Çini Ve Seramik Sanatı Editörler: Gönül Öney-Zehra Çobanlı, (T.C. Kültür

Ve Turizm Bakanlığı Yayınları, 2007a), s.13.

5

kaynağı olmadığı bilinir. Çinicilik 10. yüzyıldan Selçuklu çağına kadar bir daha görülmemiştir.9 Türk mimarisinde çininin belirli bir bezeme düzeni içinde mimarlığa bağlı olarak kullanılışı, İran Büyük Selçukluları ile başlar. Damgan Mescid-i Cuma’sı (Resim 2) minarelerindeki kabartma kufi yazılar gerçek anlamda ilk örnekler arasında gösterilir. Çininin mimarlıkta yoğun biçimde kullanılması ve gelişmesi ise 13. yüzyıl sonlarına rastlar.10

Çini ve seramik en büyük atılımını Büyük Selçukludan sonra, Türkistan’da Timur ve İran’da İlhanlı-Moğol, Safevi, Kacar dönemlerinde yapar.11

Resim 1. Samarra’da bulunan çini. Cam. 9. yüzyıl. Berlin, İslam Sanatı Müzesi.

(Markus Hattstein ve Peter Delius, İslam Sanatı ve Mimarisi, Çeviri: Nurettin Elhüseyin, (İstanbul:

Literatör Yayıncılık, 2007), s.119)

9 M. Oluş Arık, “Anadolu Selçuklu Toplum Hayatında Çini”, Anadolu’da Türk Devri Çini Ve Seramik

Sanatı Editörler: Gönül Öney-Zehra Çobanlı, (T.C. Kültür Ve Turizm Bakanlığı Yayınları, 2007a), s.30. 10 Metin Sözen ve Şemsi Güner, Geleneksel Türk El Sanatları (İstanbul: Hürriyet Gazetecilik, 1998), s.58.

11 Öney G., 2007a, Ön. ver., s.13.

Resim 2. Isfahan Cuma Camisi. 1072-1092

(Hattstein M. ve Delius P., 2007, s.369)

İç Asya’ya İslamiyet yayılmadan önce burada çini yapılan şehirlerden biri Kaşan (Resim 3) idi. Daha sonra buradaki çini ustaları, İslam dünyasının her yerine yayılmaya başlamış ve gittikleri yerlere çini sanatını da götürmüşlerdir. Selçuklu Türklerine çiniciliğin bu ustalar eliyle girmiş olması düşünülmektedir.12

12

7

Resim 3. Kaşan’da Meydan Camisi’nin mihrabındaki perdahlı bezemeler. 1226. Berlin, İslam Sanatı Müzesi.

(Hattstein M. ve Delius P., 2007, s.449)

Orta Asya İdikut ve Karahoça’da yapılan kazılarda tapınakların zemin döşemelerinin mavi ve gri sırlı tuğlalarla kaplı olduğu ortaya çıkmıştır. 11. yüzyıl Gazne kazılarında bulunan çeşitli sırlı çini parçalarda da Uygur çinilerine benzer özellikler gözlenir. Ayrıca tuğla sırlama yöntemini Türklerin de bildiği günümüze ulaşan toprak kökenli sırlı kaplardan anlaşılmaktadır.13 Tuğlanın yüzeyini dekoratif ya da koruyucu nedenlerle sırlamak Mezopotamya’da Sümer uygarlığına dayanan eski bir tekniktir. Babil kültüründe de büyük duvar yüzeylerinde görülen14 sırlı tuğla, daha sonra İran’da I. Dareios’un Persepolis’teki sarayında kullanılmıştır.15

Türkler Anadolu’ya geldiklerinde burada yeni bir Türk sanatı yaratırken sağlam temellere dayanan kendi sanatlarından ilham almışlardır. Yapıtlarını bu sanatın motifleri ile süslemişler, aynı motifleri çeşitli malzemelerde de kullanmışlardır. Anadolu’da 13 Sözen ve Güner, Ön. ver., s.58

14 Doğan Kuban, 100 Soruda Türkiye Sanatı Tarihi (İstanbul: Gerçek Yayınevi, 1997), s.144.

15 Anılanmert, B., Ön. ver., s.406.

Selçuklu sanatı böylece 13. yüzyılda, daha önceki ve sonraki yüzyıllar arasında, bağ teşkil eden en parlak devir olarak Türk sanatının devamlılığını sağlamıştır.16

Anadolu’ya göç eden ve kendi kültürlerini oluşturan Türklerde, çininin kullanılması süratle ilerleme göstermiştir. Türk kültürüyle donatılan yapılarda, iç ve dış mimaride çini kullanımı vazgeçilmez olmuştur. Selçuklu mimarisinin süslemesini dışta oyma beyaz mermerler, renkli taşlar içte ise çiniler tamamlar. Kabartma taş süslemeciliğinin yanında, rengârenk ve camsı görünümlü çinilerin Türk kültürünün en önemli unsurları arasında yerini aldığı görülür. Anadolu’da Selçuklu devrinde kullanılan çiniler; cami, türbe, medrese gibi dini yapılarda kullanılırken sarayları da süslemiştir. Osmanlı döneminde de çini üretimi ve kullanımı devam etmiş, kalitesini sürdürmüştür. Bu dönemdeki çiniler Selçuklu çinilerinin devamı niteliğindedir. Osmanlı dönemi çinileri renk ve figürler açısından oldukça gelişmiştir. 17

Osmanlı döneminden zamanımıza gelen en eski çiniler İznik’te Yeşil Cami minaresinde görülür (Resim 4). Bunlar Selçuklu çinilerine göre daha zengin renklerdedir.18 Ayrıca, Bursa Yeşil Cami, Yeşil Türbe ve İznik’te çinili camilerin çinileri de oldukça görkemlidir. İznik’te kurulan çini imalathanesinin, 14. yüzyılda çalışmaya başladığı düşünülmektedir. 1514 yılında Yavuz Sultan Selim Tebriz’den İstanbul’a 700 çini ustası getirterek, bu ustaları İznik’e göndermiştir.19

16 Şerare Yetkin, “Anadolu Selçuklularının Mimari Süslemelerinde Büyük Selçuklulardan Gelen Bazı Etkiler”, Sanat Tarihi Yıllığı (İstanbul: İ. Ü. Edebiyat Fakültesi, Baha Matbaası, 1966-1968), s.48. 17 Önder M., 1950, Ön. ver., s.1-2.

18

Ernst Diez, Türk Sanatı, Çeviren: Oktay Aslanapa (İstanbul: İ. Ü. Edebiyat Fakültesi Yayınları, 1955),

s. 214. 19

9

Resim 4. İznik Yeşil Cami. 1378. (Kerametli C., 1986, s.33)

Bu dönemde Beylikler ve Erken Osmanlı dönemi minarelerindeki (Resim 5) sır kullanımı renk sayısı Selçukluya göre artmıştır. Selçuklular döneminde görülen firuze, patlıcan moru, kobalt mavisi renklerinden başka beyaz, yeşil ve sarı gibi renkler de kullanılmıştır.20 Çok renkli sır tekniğinin Anadolu’daki kullanımı 15. yüzyılda başlar. Renkli sır tekniği Beylikler ve Erken Osmanlı mimarisiyle başlamış, 16. yüzyılda İstanbul’da devam etmiştir.21 Selçuklu döneminde başta Konya olmak üzere birçok merkezde çini üretimi yapılırken, 15. yüzyıldan itibaren, özellikle İznik, Osmanlı döneminin çini üretim merkezi olmuştur.22

20 Öney ve Çobanlı, 2007, s.204.

21

Gönül Öney, Türk Çini Sanatı (İstanbul: Yapı ve Kredi Yayınları, 1976a), s.121.

22 Özden Süslü, “Osmanlı Çini ve Keramik Sanatında Kırmızı Rengin Gelişimi”, IV. Eyüp Sultan

Sempozyumu Tebliğler (İstanbul: Eyüp Belediyesi Kültür Yayınları 13, 2000), s.45.

Resim 5. Tire Yahşi Bey Cami Yeşil İmaret.

(http://www.ipekyoluuzerindetire.com/en/CamiMescitZaviye/YahsiBeyCami14.jpg) (25.01.2014)

16. yüzyılın ilk yarısına doğru Osmanlı çini sanatı en yüksek mertebesine ulaşmıştır. Bu güzellikte yükselmeye devam eden Türk çiniciliği, özellikle Sokullu Mehmet Paşa, Piyale Paşa Camileri, Takkeci İbrahim Ağa Camii (Resim 6) ile Edirne Selimiye Camii’nde göze çarpmaktadır.23Osmanlı dönemi 16. yüzyılda yapılan çiniler, kullanılan teknik, uygulanan dekor ve renk açısından kendine has özelliğini bulmuştur. 16. yüzyılda İznik çini imalathanesi hiç durmadan Osmanlı saraylarına çini yetiştirmektedir.24

23

Tahsin Öz, “En Nadir Türk Çinileri”, Türk Tarih, Arkeologya ve Etnografya Dergisi, Sayı: IV (İstanbul: Maarif Matbaası, 1940), s.133.

11

Resim 6. Takkeci İbrahim Ağa Cami. 16. yüzyılın sonu.

(Öney G. ve Çobanlı Z., s.280, Foto 3)

Osmanlı dönemi İznik çinilerinin, özellikle küçük yapraklı, incecik helezoni kıvrımlı bitkisel mavi-beyaz bezemeleri olan Şam işi (Resim 7) ya da Haliç işi (Resim 8) denen çinilerde, Kubad Abad yıldızlarındaki fon bezemelerini andırır. Kubad Abad çini resimlerinin de yakın çağının Çanakkale seramiklerinde görülen biraz impressioniste, biraz da karikatürü andıran üslubun atası veya kaynaklarından biri olduğu söylenebilir.25

25 Rüçhan Arık, “Kubad Abad Sarayı (Bir Değerlendirme) Ve Malanda Köşkü”, I. Uluslararası Selçuklu

Kültür ve Medeniyet Kongresi Bildiriler I. I. Cilt, (Konya: S. Ü. Selçuklu Araştırmaları Merkezi, 2001), s.28.

Resim 7. Şam işi tabak, 16. yüzyıl, İznik. Resim 8. Haliç işi tabak, mavi-beyaz.

(Öney G. ve Çobanlı Z., 2007, s.296-318, Foto 16-17)

Osmanlı dönemindeki bu çiniler, insanı hayrete düşürecek bir şekilde zeminleri gayet temiz ve beyaz, çizgiler oldukça kuvvetli ve sırlarda çatlaklık yoktur. Boyalar birbirine ya da sıra karışmaz. Bezemeleri karanfil, sümbül, erik çiçeği, nar ve nar çiçeği, gül, rumi, yaprak, dal, asma ve üzüm motiflerinden oluşan desenlerle sonsuz çeşit ve üslup barındırır.26

16. yüzyıl Kanuni devrinden sonra27 Osmanlı devri Türk Çini Sanatı’nda durgun bir dönem yaşanır, duraklama görülür. Özellikle mercan ya da domates kırmızısı dediğimiz kırmızı renk kaybolmaya başlamış, soluk mavi ve yeşil renkler diğer renklere karışmış ve sırlarda çatlaklar meydana gelmiştir.28

Çini merkezi olan İznik’te, 17. yüzyıl sonuna kadar üretime devam edilmiştir. Bu dönemde Kütahya, Bursa ve İstanbul gibi çeşitli merkezlerde de çini üretimi yapılmıştır.29 17. yüzyıl sonuna doğru İznik’te ekonomik nedenlerden dolayı kalite düşmeye başlayınca, 15. yüzyıldan beri ikinci merkez konumunda olan Kütahya’da bir canlanma meydana gelmiştir. Kütahya örnekleri İznik örneklerine göre daha kaba çamurludur, sır kalitesi düşüktür ve renkler birbirine karışmıştır. Kütahya üretimi

26 Öz T., Ön. ver., s.133.

27 Önder M., 1950, Ön. ver., s.3.

28 Öz T., Ön. ver., s.136.

29